Paylaş
Ey azizim, şu erkek milleti her ne kadar bin bir dolap çevirip, ortada yemediği haltı bırakmasa da, bazı konularda asla ama asla bir kadının eline su dökemez valla. Bunlardan biri de düşmanlık.
Aman, Allah vere de bir kadın size düşman olmasın. Yandınız, kül olup, bittiniz. Kadınsanız eğer kadın düşmanınızla baş etmekte çok zorlanmazsınız elbette ama hele ki erkekseniz hiç şansınız yok bilesiniz.
Kadının düşmanlığı pek ağır olur, ha belki bir erkek kadar küfür edemez, düşmanıyla yüz yüze geldiğinde iki yumruk çakıp karşısındakini alaşağı edemez ama beterini yapar beterini, kadının dili yeter dili.
Şimdi diyeceksiniz nereden aklına geldi böyle bir yazı. Şuradan geldi; bir kaç gündür twitter, facebook civarlarında takılırken birtakım hatunların kavgalarına, daha doğrusu birbirleriyle dalaşmalarına rast geldim.
Geçenlerde de budalanın teki bana sataşıp, puan yapmaya kalktı. Biz kadınların yazdıklarını okuyunca vahamete kapıldım.
Valla değme adam biz kadınlar gibi kapışamaz, iki küfür eder, “Adresini ver lan yiyorsa” der, o sırada araya birinin amcaoğlu, bir diğerinin kankası girer; “Aman abi yapmayın etmeyin yakıştı mı size” gibilerinden ayar çeker. İki dakikaya kalmaz bir bakarsın biraz önce birbirine söven iki adam dünya ahret kanka olmuşlar. Adamlar fazla kin tutmaz, bu nedenle yaşanılanlar da anında unutulur.
Hadi şimdi kolaysa bunun aynısını kadın bir düşmanda yaşa. Kadın küfürle falan dalmaz olaya ama öyle iyi bilir ki karşısındakini nereden vuracağını, ana avrat küfür yesen, bu kadar tepen atmaz. Dedim ya erkeksen bir kadın karşısında hiç şansın yok ama eğer kadınsan sen de başlarsın ona vurmaya, ee haliyle bilirsin nerelerden vuracağını.
Erkek kavgaya giderken nasıl yanına gücüne, bileğine güvendiği iki üç arkadaşını alırsa, aynı şekilde kadın da hemen kadın kuvvetlerini toplar, düşman kadından bir laf yersin kadın kuvvetlerinden on laf. Hele ki bu kadın düşmanında sana ait sırlar varsa, o zaman tümden yandın demektir.
Kadın erkeğe benzemez her şeyi hatırlar, eskiye yeniye, yaşanmışlıklara dair her şey hafızasında kayıtlı bulunur, vakti geldiğinde çıkarır çıkarır önüne koyar.
Geçen gün iki eski kadın arkadaş twitter’da kavgadaydı;
M: Bana bak tepem atmaya başladı, açtırma şimdi ağzımı, haddini bil! Ha yok bilemeyeceksen ben sana bildireceğim de!
G: Vay pek sokak ağzı gördüm seni, aklın sıra beni tehdit ediyorsun ha, yazayım mı şuradan, herkes okusun mu kocanı eski eşinden nasıl??? Ha anladın sen yazayım mı?
M: Bana baksana sen zırtapoz, evde kalmışlığın verdiği acı mı seni bu hale getirdi? Ee haklısın tabi bir erkeğe yama olamadın 20 yıldır!
G: Seni Allah’a havale ediyorum, Allah’ın salağı! Ne mutlu bana iyi ki evlenmemişim de senin gibi; “Ay şekerim kocam iş seyahatinde, yahu bu kaçıncı acaba aldatıyor mu bu adam beni?” diye sabahın beşinde aramıyorum seni, senin beni aradığın gibi!
M: Sen var ya sen, içine şeytan kaçmış senin, şimdi K.A.’yı arıyorum onunla beraberken aslında aklının hala M.D.’de olduğunu anlatıyorum, ee sen kaşındın....
Geçen sene bir gün ben de kadın bir düşmanımdan nasiplendim. Bu kadının suratını hiç görmemiştim, sadece facebookum’da arkadaş listemdeydi. Sanırım yaşı da ellilerin üstünde. Bir gece facebook’ta gezerken baktım o kadar çok kişi sayfama bir şeyler koymuş ki, ben de “artık lütfen koymayın” diye duvarıma yazdım. Ertesi günkü gazete yazım da “Hürriyet’in yılbaşı partisi” idi. Sabah başladım maillerimi okumaya;
1: Michael Jackson suratlı, elmacık kemiği çıkık yaratık!
2: Dönme misin sen? Evet, öylesin kesin!
3. Suratı botox çukuruna düşmüş, balçık suratlı!
4: Ulan senin gibi karım olsa ben bir değil, yüz kere aldatırdım ezik!
5: Aman da aman büyümüş de yazar olmuş çakma Ayşe Arman!
Bir an ağlayacak gibi oldum, “Nasıl yani?” dedim “20 küsur kişi nasıl aynı tarz hakaretler yazar?” Sonra bir arkadaşım dedi ki koş gel facebook sayfana bak.
Ne göreyim bu ellilerin üstündeki hatun; “Sen nasıl insanlara artık sayfama bir şey yollamayın diye yazarsın, seni bizler var ettik ulen!” gibi basitçe bir şeyler yazmış. O zaman duruma uyandım, eşi dostu kim varsa onlara demiş ki; bu hatunu benzetin.
Benimki bir hata olsa dahi ne acıdır ki, bir kadın bir kadını en özel noktalarından, en acıtacak yerden vurmaya çalışıyor. Ama Allah öyle büyük ki, o kadını bir akşam Asmalı Mescit’te önüme düşürüverdi. Kadının düşmanlığı vebadır ya, ağzımdan ne geliyorsa ona hepsini söyledim.
Hatta “Suratındaki kırışıklıklarını ütülesen geçmez, yani botox da sana fayda etmez, geç kalmışsın. Artık tek çaren ameliyat, kulaklarının arkasından kesip seni öyle germeliler” dedim.
Kadınım işte ben de, valla billâh fena bizim düşmanlığımız. Bir an yazdıklarımı okuyunca gülüverdim.
Aman ya kadın düşmanlığından bahsederken sana yapılan en büyük kadın düşmanlığını unuttun gittin; laf söz küfür kıyamet, neticede acısı bir yerde geçer. Ya kapına gelen o kadın kimdi, gerçek düşman o değil miydi?
Not: Ne mutlu bana ki şu sıralar kadın bir düşmanım yok, bana taarruza yeltenenleri de, canım cicimle geçiştiriyorum. Çünkü ne yalan söyleyeyim, şu sıralar bir kadınla baş edip, didişecek ne halim var ne de dermanım.
Didişmeye çok niyetli olursam da, gidip bir erkekle didişeceğim. Ne de olsa sonunda kimin galip geleceği peşinen belli.
Paylaş