Yetiş Ayşe

Haberin Devamı

LÜTFEN OKUYUN
Uzun zamandır okuduğum hiçbir şey beni bu kadar etkilememişti, uzun zamandır hiçbir tespit bu kadar doğru gelmemişti.
Dün bir e-posta geldi. Nasıl sıcak bir e-postaydı, nasıl güzel ve samimiydi, nasıl doğruydu…
Kaç kere okudum arka arkaya bilmiyorum, gözlerim yaşlandı, inanılmaz duygulandım. Bir an kendimi o köye atmak istedim, orada olmak istedim, Ömer’e sarılmak istedim.
Ömer gerçekleri, çoğumuzun görmezden geldiklerini, hatta aklımıza bile gelemeyenleri nasıl da güzel gözlerimizin önüne sermişti. Boşuna denmemişti köylü milletin efendisi diye.
Bu e-postayı bir sürü insan okusun istiyorum ve sizlerden rica ediyorum, benim yazım olarak yollamanıza gerek yok ama Ömer’in e-postası olarak ne olur eşinize, dostunuza yollayın, herkesle paylaşın..
E-posta aşağıda, okuyunca hak vereceksiniz bana.
Ve Ömer, sen ne özel bir adamsın ya, helal olsun, helal sana. İnşallah geleceğim köyünüze, herkese selamlar ola, küçüklerin gözlerinden, büyüklerin ellerinden öperim.

Haberin Devamı

Değerli Ayşe Hanım,
Belki sizin köşeniz için çok uygun bir konu değil ama yine de nispeten ibretlik, incelik, adab-ı muaşeret vb. içeren bu konuyu dikkatinize sunarak üzerinde yorum yapmanızı istirham edeceğiz.

Ayşe Hanım,
Bizler köy ortamında yaşayan insanlarız; birçok yurttaş gibi. Akşamları tek eğlencemiz televizyon izlemek oluyor haliyle. Kendimize benzeyen konuları, olayları, anlatımları işleyen programlar daha çok ilgimizi çekiyor. Sağ olsun kanallar bu tür programları bol bol yayınlıyorlar.
Örneğin bunların başında gezelim- görelim tarzı, Anadolu’yu, köyleri gösteren yayınlar hayli çok. Bunları izlemek bizler için en büyük zevklerin başında geliyor ama maalesef bu tür programları sunan kişiler çok af edersiniz; çok lümpen gençler oluyor genellikle. Bu programları sürekli izlerseniz sunucuların ne kadar sulu, basit, lakayt, laubali, densiz, saygısız, görgüsüz, fütursuz, anlamsız, laf olsun torba dolsun vs röportajlara yeltendiklerini gözleyeceksiniz.
Onları bu yönleriyle sizlere şikâyet etmek istiyoruz. Maalesef bu sunucu gençler bizim yani köy insanımızın saflığını, iyi niyetini, samimiyetini, misafirperverliğini, televizyona çıkabilme hayallerini istismar ediyorlar.
Öncelikle bu gençlerde empati, seviye, kalite, adab-ı muaşeret vd. insani duyarlılık konularında problem göze çarpıyor. Köylülerle ilişkilerinde gayet küçültücü, küçümseyici, onları oyun dekoru gibi gören bir ruh haliyle geliyorlar köylere ve haliyle köylüyle konuşurken gayet düşük düzeyli iletişim şekilleri oluşuyor.
Örneğin daha köye gelince arabadan iner inmez aç kurtlar misali kendilerini doyuracak enstantanelere girişiyorlar. Güya yemek tanıtımı türünden laf kalabalığı arasında bütçeleri zorlayacak ziyafetlere zorluyorlar insanları.
Kusura bakmasınlar, sanki şehirde kıtlık varmış, açlıktan ölmüşler gibi bir görüntü veriyorlar. Evet, elbette biz misafiri severiz ama görgüsüzünden de hazzetmeyiz doğrusu.
Yine mesela bizim kendi aramızda bile konuşurken gayet çekinerek, ayıpsanarak gündeme getirdiğimiz aile içi mahrem konulara girerek densiz, edepsiz, görgüsüz sorularla insanların mahcubiyetine, ezilip büzülmelerine, kızarıp bozarmalarına sebebiyet veriyorlar ve köylü vatandaş karşılarında kem küm ederken bir de matahmış gibi dalga geçer kahkahalar atıyorlar. Bunlar onur, gurur, vakar, itibar, saygınlık, gibi kişilik özelliklerini sadece şehirlilere, zenginlere, bürokratlara vd. üst düzey mertebelere has zannediyorlar galiba.
İşi bazen öyle sulandırıyorlar ki yok, gelin kaynana muhabbeti, yok, elti görümce çekişmeleri, yok, kılıbık erkek konuları, yok, evde kalmış kız konuları, yok, aile içi didişmeler vs, vs. konular sakız haline getiriliyor.
Lütfen bir an için düşünün benzer soruları, aynı üslupla şehirde, üst düzey bir aile ortamında dile getirsinler bakalım. Ortam nasıl gerilecek, azarlanacak, kovulacaklar acaba...
Peki, bizler onların maskotu muyuz ki oyuncak niyetine eğip büküp oynayıp atıveriyorlar?
Bütün bunlar bizim köylü masumiyetimiz, mülayimliğimiz, mütevazılığimiz içinde sineye çekilebiliyor ama onlar da biraz çok olduklarını, ileri gittiklerini anlasınlar artık.
Yeri gelmişken bir ayrıntı daha aktararak konuyu tamamlayalım lütfen yanlış anlaşılmasın ama köy insanı için tabu gibi olan kadın erkek mahremiyeti yer yer, yöre yöre çok nezaket gerektirir.
Mesela köy erkekleri çok yakınları bile olsa kadınlara karşı mesafeli dururlar, gelişigüzel el kol hareketlerinden kaçınırlar. Bu beyler ise neredeyse enseye tokat, sırtına şablak laubaliliğiyle sanki onların kadınsı gururları yokmuşçasına işi ayağa düşürüyorlar.
Lütfen bu olan bitenleri samimiyet havası oluşmasıyla açıklamaya kalkışmasınlar. Biz onların o denli vıcık vıcık bir yakınlığını istemiyoruz.
Köylü kadınlarla, genç kızlarla konuşurken tıpkı şehirli hanımefendilere takındıkları saygı, görgü, hitap şekillerini korusunlar.
Samimiyet duygusu başka şekillerde oluşturulur, geliştirilir, yaygınlaştırılır. Sanki onların onuru, gururu, içtimai itibarı önemsizmiş gibi bir üslup çok rencide edici oluyor.
İşte bu düşük düzeyli iletişim şekli bizi sıkmaya başladı doğrusu.
Sizin aracılığınızla bütün gezelim görelim tarzı program yapanlara duyurmak istiyoruz. Lütfen bizim köylerimizi gezin, gelin görün ama bizimle ilişkilerinize, iletişiminize, konuşmalarınıza biraz daha özenin, olmaz mı?
Bu arada işini çok iyi yapan, insana saygıyı her yerde, her ortamda, herkese karşı sergileyen nice programcı, sunucu var. Lütfen onlar alınmasın ama ne yazık ki bu tür ikazlarda ve şikayetlerde öteki lümpen tipler alınmaz da işini saygın şekilde icra eden diğer dürüst insanlar alınganlık yaparlar hemen. Aman sakın, zinhar bizler, onları çok iyi tanıyoruz. Tartıyoruz. Onlar müsterih olsunlar, onlara asla bir lafımız olamaz ama ara yerdeki işi cıvıtan gençlere de bu ikaz lazım olsa gerek.
Örneğin bu vesileyle hemen aklımıza geliveren bir genç sunucu var Cnn Türk’te para dedektifi programını yapıyor, Cem Seymen isminde, ona ve onun gibi gayet saygınca, sorumluca, seviyelice program üreten televizyoncuların başımızın üstünde yerleri var. Onlara selam olsun, onlara minnet, şükran, saygı duyuyoruz.
Not. bu arada köye gelince nerede, nasıl davranılır, neler konuşulur, neler yenilir, içilir, sofra adabı, konuşma adabı, eğlenme adabı nedir gibi konular hakkında adab-ı muaşeret dersine gereksinim duyan gençler olursa buraya davet ediyoruz.
Antalya, Serik, Kürüş Köyü.
Ömer Çelik
(1963- çiftçi)

Yazarın Tüm Yazıları