YetiÅŸ AyÅŸe

Hadi hayırlısı "Yetiş Ayşe" başladı. Ne kadar mail var inanamazsınız. Elimden geldiğince her şekilde yanınızda olacağım, sözüm söz biline…

Haberin Devamı

Bir tek sözüm var size; dertlerinizi yazarken "çarem yok, intihar edeceğim" gibi yazanlar, size baştan rest çekiyorum bilin. Tepem fena atıyor ve fena kızıyorum. Hayatın kıymetini çok geç olmadan bilin, sonra çok pişman olursunuz. Haa zaten intihar düşünceliler yorulmasınlar bana adres versinler, bilahere gelip sıkacağım boğazlarınızı. Saçmalamayın e mi? Sizlerden beter durumda nice insanlar var. Evladı ölen ana babalar var. Tamam mı, anlaştık mı?

NOT: Durum malum, herkesin ortak noktası işsizlik. Bu konuda maalesef elim kolum bağlı. Tavsiyelerde bulunabileceğim, CV'lerinizi, Türkçe adıyla özgeçmişinizi eşime dostuma ve bazı iş imkanları sağlayan yerlere yollayabilirim. Şimdilik bu kadarını yapabilirim. Ama ileride bakarsınız daha değişik şeyler de olabilir. Dedim ya, süprizlere açık olun, olalım diye…

---------

SIRLAR:

Haberin Devamı

Yazınızı okudum ve ilk defa diyebilirim ki; keşke okumaz olaydım. Nedenine gelince gerçekten çok acı bir olay. Ben bunu tam olarak değil belki ama yıllar önce yaşadım hem de ne acıdır ki babamdan (ona baba demek bile içimden gelmiyor ama lanet olsun ki biyolojik babamdı). Evet yıllar önceydi, dedemi yeni kaybetmiştim (annemin babası), annem ordaydı ben de evde ablam, kardeşim ve o hayvan kalıyorduk. Çocuktum anlamıyordum ama cinsel istismara uğruyordum. Göğüslerimi sıkardı, neymiş bana masaj yapıyomuş. Çocuk aklımla konduramıyordum. Çünkü o babamdı ya, babamdı. Bir gece uyuy ordum, odada birinin bacaklarımı ve cinsel organımı okşadığını hissederek uyandım. "Ne yapıyorsun baba?" dedim ve suratıma şamarı yedim. "Bunu annenlere veya birine anlatırsan, seni öldürürüm" diye tehdit etti beni. Korkmuştum, çünkü yıllar önce namus cinayeti adı altında ilk karısını öldürmüş bir adamın kızıydım ben. Sırf karısı namusuna leke sürdü diye onu öldüren ve daha sonra bu ileride kendine ve evlatlarına engel teşkil etmesin diye soyismini bile değiştirmiş ama bu olayın benim bir katilin kızı olmamı engellememiş bir olayın kölesi olmuştum. Hayalimde hep polis olmak vardı. Okudum, çalıştım ve hak kazandım. Sınavlara girdim ama ne acıdır ki işte o sınav sonucundaki mülakatta ben bir katilin kızı olduğumu bir kez daha acı bir şekilde öğrendim. Nefretim çoktu babama zaten t acizlerinden dolayı, bir daha bir daha nefret etmeme neden oldu bu olay. Kabullenemiyorum hala Ayşe Hanım. Sen be adam hem namusun için cinayet işlersin hem de aynı adam kendi öz kızına bunu yaparsın.

Haberin Devamı

Geçen babalarla ilgili yazınızı okudum her yazılanda da içim bir o kadar acıdı. Ben böyle bir sevgi görmedim, yaşamadım, yaşayamadım. İlkokul 4'te ben de zaten onu hayatımda ebediyen öldürdüm. Çok şükür şimdi gerçekten hayatımda yok. Hakkımı helal etmedim ona. Ölürken yalvaran gözlerle baktı hep yüzüme ama hayır asla ama asla o hayvana hakkımı helal etmiyorum etmeyeceğim.

Bu olayı yıllarca annemden sakladım. Saklamalıydım, söyleyemezdim. Ben yandım onu da yakamazdım. Öldükten sonra bile babama karşı soğukluğumu hep o polis sınavında yaşadıklarıma bağladı annemler. Ama bilmediler ki asıl mesele o değildi. İçimde kopan fırtınaların asıl nedeni, öz babası tarafından tacize uğramış bir kızın yaşadıkları idi.

Haberin Devamı

Neyse ben daha fazla yazamıyorum. İş yerimde ağlamamak için kendimi kasmaktan bir hal oldum. İşte Ayşe Hanım, her baba sizinki kadar mükemmel olmuyor. Her çocuk da sizinki kadar şanslı olmuyor. Şimdi sizi hem takdir ediyorum hem de kıskanıyorum, ne kadar şanslıymışsınız diye.

Ama çok şükür Rabbime bana dünyalar tatlısı anne vermiş ki, farkında olmadan yaralarıma öyle güzel merhem oluyor ki, Rabbim onu benden ayırmasın. Bu vesile ile de BÜTÜN ANNELERİN ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN! SİZİNKİ DE TABİ Kİ...

Babalar günü benim için bir şey ifade etmiyor. Sadece çevremdeki mükemmel babaları gördükçe içimin daha çok acımasına neden oluyor.

Şimdi yazarken farkettim; siz benim için gerçekten hayatımda bir önem arzetmeye başlamışsınız Ayşe Hanım. Sizi tanımasam bile kendime sırdaş, dost etmişim kendimi. Benim için çok özel bir sırrımı bile sizinle dertleşebiliyorum. İyi ki varsınız, iyi ki sizi bu şekilde tanımışım. Bir gün sizi gerçekten tanımak ve sizinle oturup güzel bir çay veya kahve içmek isterdim.

Esen kalın.

N.U.

CEVAP:

Haberin Devamı

İnan kanım dondu okurken. Nasıl bir şeydir bu, ne hastalıklı bir durumdur. Her gün yüzlercesi yaşanıyor. Taciz hele ki insanın öz be öz babasından... İnsanın aklı duruyor. Sana şapka çıkarıyorum, ayakta kalıp direnip savaş verdiğin için. Yazını özellikle yayınlıyorum, senin gibi benzer durumdan mağdur olanlar okusun ve onlara ışık olsun diye. Bundan sonraki hayatında hep mutlu ol inşallah...

----------

Kilolarım:

Merhabalar Ayşe Hanım,

Ismim Hakan. Şuan 2 yıllık bir üniversite okumaktayım. Herkesin kendine göre sorunu büyüktür; fakat benimki de kendime göre büyük. Şu zamana kadar kimse ile açık açık paylaşamadım bu derdimi ve bugün Hürriyet Gazetesi'ni okurken sizin yazınızı gördüm. Belki bir ihtimal bana yol gösterirsiniz diye yazmak istedim.

Haberin Devamı

Küçüklüğümden beri kilo sorunum var benim. Ilk başlarda pek önemsemedi ailem, "Ergenlik çağını atlatınca geçer" dediler. Nasıl bir anlayışsa artık bu, ben de ses çıkarmadım tabi ki. 15 yaşıma geldikten sonra hayatımı çok büyük ölçüde etkilemeye başladı. En önemlisi de insanların sokağa çıkınca bakış tarzı çok rahatsız edici bir duygu. Bu yüzden psikolojim alt üst durumda. Ailem orta gelirli olduğu için özel diyetisyene gitme imkanım olmadı. Devlet hastanesine gittim; fakat malum devlet hastanesinin ne kadar yardımcı oldukları da ortada. Hayatımda şuan tek istediğim şey bu, ZAYIFLAMAK. Çünkü eğitimimi bile etkiledi. İnanmazsınız, ben tarih ögretmenliği okumayı öyle çok istiyordum ki, ama insanların içine çıkmaya korkup utandığımdan ne dershane gibi şeylerden faydalanabildim, ne de doğru düzgün bir okula gidebildim. Şimdi ise 2 yıllık bir ünive rsiteyi kazandım. Memnun musun diye soracak olursanız; tabi ki hayır derim. Yani ben kilo sorunumun bu denli hayatımı ve psikolojimi etkileyeceğini hayatımda tahmin etmezdim.

 Açıkcası ailem de bana hiç yol göstermedi. "Spor yap, az ye" demekten başka bir şey yapmadılar. Şöyle diyim; bir yola gidecek olursunuz, o yoldan gitme demek farklıdır, o yoldan gitmeniz için yol göstermeleri farklıdır. Benim ailem hep birinci şıkkı kullandı bu zamana kadar. Geleceğimden endişe ediyorum. Kilo sorunum aldı başını gidiyor. Yani bilsem ki intihar etmek günah değil, hemen şuan düşünürüm. O kadar bunaldım buradaki hayattan. Etrafıma bakıyorum, gençler eğleniyor hepsi hayat dolu. Kendime bakıyorum, kabuğuma çekilmişim yıllardır evden çıkmıyorum. Sizden ricam bana bir yol gösterin lütfen. Mutlaka sizden bir cevap bekliyorum. Iyi çalışmalar.

 Hakan A. G.

 CEVAP:

 Hakancığım,

 Öncelikle sana bir ayar yapmam gerektiğine inanıyorum. Şu hayat silsilesinde insanlar aç, evlatlar hasta, ne problemler var. Önce hemen silkeleniyorsun. Sağlıklı olduğun için, ailen olduğu için şükrediyorsun. Tamam mı? Ha intihar, kilo için hem de... Şimdi sana kocaman bir şaplak atıyorum iyice silkelen diye. İntihar lafını kim ederse buradan baya bir okşarım. Ha o da olmadı, adresi alır gider okşarım, herkesce biline… Şimdi ilk iş bir kan tahlili yaptırıyorsun, çok pahalı değil. TİROİD HORMONLARINA da bakılsın özellikle. Ailede obez var mı? Kilon ve boyun kaç? Tahlilleri yaptırıp bana tekrar yazıyorsun. Ona göre seninle bir yola çıkıyoruz, takipte olacağım sürekli. Ayrıca cep telefon numaranı da yazıyorsun bana hadi bakalım. Sağlıklı kiloda, huzurlu, güzel günler pek yakında. İşin aslı, iste ve kendine inan Hakancığım. Başına Ayşe be lasını da sardın. Hadi bakalım, kolay gele...

 ---------

OKUR MUSUNUZ ACABA

Okur musunuzu bilmem ama yazdım işte. Ben 28 yaşında bir vatandaşım. Evliyim, 2 çocuğum var. Ve ben dolandırılmış, hayattan umudu kalmayan sefil bir garip insanım. Sizden kendim için zerre yardım istemeyeceğim. İnanmıyorsanız bakın... Garanti Bankası'na 45.000 TL, Denizbank'a 3.200 TL, Akbank'a 1.500 TL, Fortis'e 2.500 TL, HSBC'ye 2.000 TL borcu olan, hayattan umudu kalmamış biriyim. Ben bu banka borçları için sizden para istemeyeceğim.

Benim karımla 1 senelik evliliğim var. Karımın daha önceki evliliğinden 2 çocuğu var.

Ben o çocukları sahiplendim. Ailem karşı çıktı. Allah yolunda büyük bir sevap işlediğime inanıyorsam da çevremdeki insanlar buna bir türlü inanmadı.

Karımla evlenebilmek için bankadan 14.000 TL karım adına kredi çektik, yaklaşık karımın kredi kartlarına 6.000 TL borcumuz var. Ve eşim KPSS'ye girdi, 85 aldı. Atanır diye bekledik, tek ümidimiz oydu. Atanmayınca borçlarla kalakaldık.

Ve ben işsizim. Sizden iş de istemiyorum. Ben çalışıyorum.

Ticaret yapıyorum. 1'e alıyorum, 2'ye satmaya çalışıyorum ve bunun için her gün 7 km yol yürüyorum. Mücadele ediyorum ama olmuyor.

Ancak eve ekmek getiriyorum. Ancak karnımızı doyuruyoruz. İşler ters gitti, karım adına çekilen krediler ödenemedi.

Ve ben benden geçmeye başladım. Tükenmeye başladım. Kendim yani şahsım dolandırıldı dedim, o kadar borca girdim dedim. İşsizim ama mücadele ediyorum dedim. Ama siz beni boşverin. Banka borçlarım dursun, ödenmesin. İkametgahım yok, sigortam yok…

Ben TC vatandaşlık numaramı bir yerde açıklayamıyorum. Hastalansam hastaneye gidemeyeceğim. Ben ölmeye razıyım.

Suç olmasına rağmen böbreğimi satılığa çıkardım. Yok... Onu bile alan yok…

Ben sizden kendi adıma zerre kadar bir şey istemiyorum. Ne olur ama ne olur yalvarıyorum, dayanacak gücüm kalmadı. Yardım edin.

Benim borçlarım kalsın, ben hapiste yatmaya razıyım. Beni boşverin…

Sadece karım adına çekilen kredi ve kredi kartları yüzünden kafayı yemeye başladım. 2 çocuğun vebalini taşıyorum.

Ve inanın intihar etmek bana göre çok büyük bir günah… Ama ben her gün ölmeyi o kadar çok istiyorum ki… Yaşam adına zerre kadar umudum kalmadı.

Bir gün internete girdim, Yetiş Ayşe diye bir şey gördüm. Belki de bu yazılanlar size ulaşmayacak, belki de cesaret edip canıma kıyacağım. Ama bunu okuyan birileri varsa ne olur bana kulak verin. Son umudumsunuz. Sizden de cevap gelmezse, kendi kaderimi kendim belirleyeceğim.

Saygılarımla,

Adnan G.

CEVAP:

Adnan, yaşadıkların evet çok zor… Ama senden daha beter durumda olan çok insan var ülkemizde biliyorsun. Şuanda sen sağlıklısın. Hasta olanlar ne yapsın? Direneceksin, direneceksin, ayakta kalmak için çaba göstereceksin. İnan denemeye değer, hiç umulmadık bir anda her şey değişebilir. Yeter ki inan... Ha sen de mi intihar? Oldu kolay yolu bu... İntihar ne demek ya, üstte Hasan'ı silkeledim, sanırım seni de silkelemek gerekecek. Saçmalama, kendine gel! Daha beterlerini düşün, ayakta kal, çabala çabala, her ne oluyorsa da yaz bana (EŞİNİ VE SAHİPLENDİĞİN O ÇOCUKLARI DA UNUTMA)

----------

ON MADDELÄ°K:

Sabah sabah gözüme yazınız takıldı. Okudum sonuna kadar ve çok etkilendim. Hiç böyle bir şey tercih etmemiştim bu yaşıma kadar ama yazasım geldi! Sıralayayım size, sabah sabah moralinizi bozayım.

1- Ortanca oğlum çok sorumsuz ve derslerinde başarısız. Ne dersane, ne özel hoca boşuna...

2- Eşimle birlikte kendi işimizi yapıyorum ama ben yaptığım işi sevmiyorum ve neyi seveceğimi de...

3- Dışarı çıkıp gezmektense evde uyumayı tercih ediyorum, zor arkadaşlık kuruyorum...

4- Kendimi bildim bileli kendimden başka herkes için her şeyi yaptım...

5- İyi yazıyorum ama değerlendiremiyorum bile...

6- Yaşlandığımı hissediyorum...

7- Size bile söyleyemeyeceğim minik ama hayatıma koca bir dev gibi oturmuş da yüreğimden vuran acılarım var benim...

8- Etrafımda olup biten her şeye çok kızıyorum...

9- Evliliğimde bile ben verdikçe gidiyor her şey...

10- Kendimi cidden kötü hissediyorum!!!!!!!!!

Okursanız ilginize teşekkürler. Arada saçmaladıysam kusuruma bakmayınız lütfen.

Sevgilerimle,

Arzu

CEVAP:

Arzucuğum, aramıza hoş geldin. Aramıza derken kadınlar kulübümüze demek istedim.

Şimdi ben de sana madde madde cevap yazacağım.

1. Çocukları çok şımartıyoruz. Benim kız da dersten başka her şeyle ilgili. Aman özel hocayı falan bırak, bir sene çaksın bırak, bak gör aklı başına gelir.

2. Şu hayatta yaptığı işi seven kaç insan var sence? Bence çok az. Ama sen şanslısın ki kendi işin varmış. Hatta kocan da yanında. Çöp toplayanlar, tuvalet temizleyenler var bir ekmek uğruna, unutma…

3. Dışarı çıkmaya ben de pek bayılmam. Arkadaşlık kuramıyorsan, o da bence sen istemediğinden. Ayrıca bu dönemde yeni arkadaş edinirken de ne me lazım dikkat etmeli…

4. Aaa demek oradan tanışıyoruz. Sakın üzülme... Ben ve benim gibi bir dolusu da aynı şeyi yaptı. İnek kıvamı yapmaya da devam ediyoruz; "aman birileri mutlu olsun..."

5. Yaz yaz yaz... İlla herkesin okuması gerekmiyor. Blog aç kendine internetle aran iyiyse, olmadı bana söyle, tanıdık çok bu konuda…

6. Tekrar hoşgeldin... Ben de 40 oldum, elimde ayna yaşlandın kız diye dolanıyorum ortada. Olmadı çekeriz 2 botox, moda ne de olsa…

7. Hahah acı mı dedin? İstersen gel karşılıklı serelim bakalım, kiminki daha fazla... Acısız kim var be Arzu…

8. Ben de her şeye kızıyorum. Ne mutlu bize demek ki hala insan kalmışız işte…

9. Evlilik mi? Açtırma ağzımı şimdi. Şaka şaka, biraz az ver valla ama dozunda…

10. Saçmalamadın! Kendimi ben de çok sıra kötü hissediyorum, 72 milyonun hissettiği gibi... Şükret, tek derdin bunlar olsun e mi? Neler var Arzucuğum, neler...

----------

CEVAP:

 HURİYE Y.

 Yazını istemiyorsun diye yayınlamıyorum. Hiçbir şey için söz veremem ama CV'ni yolla sen…

 ----------

YETİŞ AYŞECİĞİM…

 Selam Ayşeciğim,

Epey zaman oldu sana yazmayalı. Bugün de yazını okuyunca sana yazmak istedim.

Her ne kadar sorunsuzsa da hayatım, son zamanlarda aklı kurcalayan olaylar oluyor. Sorunum işimle.

Patronumun benden önceki çalışan yöneticiye bana karşı olan ilgisiyle alakalı sorunum. Ben uluslararası bir şirketin bir şubesinde ofis yöneticisi olarak çalışıyorum. Franchise yöntemiyle çalıştığımızdan, patronluk sistemi biraz değişik. Neyse konumuza dönelim. BU İŞ YERİNDE TACİZ VAR...

Yaklaşık 3 senedir bu sistemin içindeyim, 1 aydır da bu şubede çalışıyorum. Benden önceki yöneticiye de aynı şekilde yaklaşan patronum, geçtiğimiz günlerde benimle de "akşam çalışmasına" kalmak istedi. Fakat çok garip sorular sordu ve garip isteklerde bulundu. Özel hayatımı deşmeye çalıştı mesela. Bu özel hayattan kastım, ÇOK ÖZEL konulardan sorular sordu. Bunları konuşmak zorunda olmadığımı söylediğimde, masaj yapmamı istedi benden. Sonra dekoltemi biraz daha açmamı... Tabi ki hiçbirine olumlu cevap vermedim, hatta tersledim. Hemen kaçarcasına çıktım ofisten.

O gün bugündür her şeyiyle ters davranıyor patronum bana. Musluğun üzerindeki su izine kadar laf söylüyor, "Temizliği iyi organize edemiyorsun" diye. Adam akıllı bir iş bulsam hemen kaçacağım buradan ama bu taciz olayı benim başıma gelen ilk taciz de değil. Artık insanlara güvenim kalmadı desem yeridir. Ve sonuçta yöneticiliğe kadar geldikten sonra işe en baştan başlaması da zor gelmiyor değil. E ülkenin içinde olduğu durum da belli. O maaşla nerede iş bulacağım? Anlayacağın; YETİŞ AYŞEEEE... Kafam çok karışı ... :S

ELÄ°F M.

CEVAP:

Of Elif, of… Tacizler, tecavüzler dört yanımızı sarmış bir halde. Hele son yaşanılanlar kabus gibi ve çok üzücü. Ben senin yerinde olsam, ne yapardım biliyor musun? Ne yapar ne eder, adam bu taciz durumuna girdiğinde cep telefonumla videoya çekerdim. Hatta adama rol keser, bu davranışlarını göstermesini sağlardım. Sonra da rezil rüsva ederdim. Unutma ki sana yaptığı gibi daha önce de bir sürü kişiye tacizde bulunmuştur. Hatta bulunmaya da devam edecektir. Bunu bir düşün bence. Görüntüleri de sonra git emniyete ve teslim et. Olmadı bana yolla, ben teslim edeyim. Ayrıca kaç para kazanıyorsan kazan ama bence artık orada durma. Az para kazanırsın belki ama kafan rahat olur.

----------

FITIK AMELİYATINDAN ÖLEN İLAYDA DEMİR

Sayın AYŞE ARAL,

4 Mart 2009 yılında Karamürsel Devlet Hastanesi'nde basit bir kasık fıtığı ameliyatında 8 yaşındaki canımız Ä°layda DEMÄ°R’ i kaybettik. Bu olayın üzerinden  tam 1 yıl geçti ve biz hala bu olaya inanamazken kendimizi Ä°layda’mızın hukuk mücadelesi içinde bulduk. Neden Ä°layda’mızı bizim en güvenebileceÄŸimiz yerde kendimizin analarımızın babalarımızın ve bizden de önemlisi evlatlarımızın canını teslim ettiÄŸimiz yerde bu kadar basit bir ameliyatta kaybettik. Bizzat annesi ve babası olarak onunla beraber yaÅŸadıklarımızdan sonra bize en son kelime tıbben yapılabilecek hiçbir ÅŸey kalmamıştır demeleri ile baÅŸlamıştır. Ä°layda daha 8 yaşındaydı hayat doluydu sınıfta parmakla gösterilen bir çocuktu. Karamürsel sahilinde gezerken hiç tanımadığımız insanların dönüp de Ä°layda’nın "bir fotoÄŸrafını çekebilir miy iz" denen bir çocuktu. Ama ne olursa olsun bu 8 yaşındaki bir çocuktu, bir candı. Ama doktor Pazartesi okula gider derken, ben o acı cümle ile karşılaÅŸtım; "Tıbben yapılabilecek bir ÅŸey kalmamıştır, Ä°layda’nın beyin ölümü gerçekleÅŸmiÅŸtir." Aradan 1 yıl geçti ve herkes keyifle güler oynarken biz "BaÅŸka Ä°layda'lar Ölmesin" diyerek baÅŸladık. Bunun sonucunda Ä°layda’nın adli tıp raporu geldi. Raporda aynen şöyle diyor; aşırı kusmaktan elektrolit dengeleri bozulması nedeni ile akciÄŸer ödemi ve beyin ödemi nedeni ile. Ä°layda o gün ameliyattan çıktı ve ayılmadan kusmaya baÅŸladı. Tıbben hiçbir bilgimiz olmadığı halde gelen ziyaretçiler de dahil herkes bir problem olduÄŸunu fark etti ve ilgili hemÅŸireye bildirim yapıldı. Narkozu atıyor merak etmeyin, bir oldu beÅŸ oldu on oldu halen kusma devam ediyor merak etmeyin narkoz atıyor. Art ık Ä°layda kendini kaybetti sürekli uyuyor sadece kusmaya devam ediyor. Bu arada odaya bir hemÅŸire ve temizlik görevlisinden baÅŸkası gelmiyor. Sabah 11:30 civarında ameliyattan çıkan Ä°layda’nın anestezi uzmanı saat 21:00 civarlarında büyük ısrarlarla teÅŸrif ediyor ve sırtımıza dokunup evham yapmayın diyerek gidiyor. Gece güzel kızımız Ä°layda tavuÄŸun kafasını kesmiÅŸ gibi bilinçsizce sadece sıçrıyor biz zorla elinden ayağından tutarak yatıştırmaya çalışıyoruz ve ilgili kiÅŸilerin bize dedikleri; "Rüya görüyor ve acıya tepki veriyor merak etmeyin" derken ortalık panikleÅŸiyor ve bizim telefonlarımız ile baÅŸhekim ve anestezi uzmanı geliyor. Ameliyatı yapan doktorumuz meÄŸersem Ä°stanbul’da oturduÄŸundan gelemiyor ama bize yapılan açıklama genelde ulaşılmadığından dolayı  arama gereÄŸi duyulmuyor. Kapıda güvenlik ortalık sessizlik yoÄŸun bakım aranıyor en sonunda dayanamayıp soruyoruz; "Nereyi arıyorsunuz? Devlet hastan eleri, özel hastaneleri aradınız mı?" deyince "Oraları çok maliyetli, nasıl altından kalkacaksınız?" denince bir ebeveyn olarak o an canım gidiyor. "Yavrumun bir tek nefesi için düşünebilir miyim parayı, gerekirse helikopter indirin" diyorum. Bu ÅŸekilde sabahı ediyoruz. Elden ne gelir bu arada yoÄŸun bakım bulunuyor ambulansın en teferruatlısı veriliyormuÅŸ bize ve deniyor ki Ä°layda sevk edilmesi gereken acil bir hasta deÄŸil. MeÄŸer biz bunu daha sonradan öğreniyoruz hayati fonksiyonlarının çoÄŸunu kaybetmiÅŸ bir ÅŸekilde yola çıkıyoruz. 4 gün yoÄŸun bakımda geçen günlerimizin sonucunda Yüce Rabbimizin yanına bir melek olarak teslim ediyoruz ve dediÄŸimiz tek ÅŸey BAÅžKA Ä°LAYDALAR ÖLMESÄ°N. Â

İlayda’nın ayrıcalığından biri de organları ile Karamürsel’de bir ilke imza atarak dört kişiye bir yaşam veriyor. Ayrıca benim güzel yavrum kendini ifade edebildiği yaştan itibaren her zaman büyüyünce ne olacaksın dendiği taktirde ben beyin doktoru olacağım derdi ve bunu gerçekten çok arzulardı ama ilerde ne olurdu bilinmez.

Ben kızımın geleceğini göremedim, kızımın tıp fakültesinden mezun olup diplomasını göreceğime ihmaller sonucu beyin ölümü gerçekleşmiş beyin tomografisi filmlerini gördüm.

Sizden isteğimiz ilçemize yeni yapılan sağlık ocağına kızımın ismi verilerek en azından Karamürsel’de organ nakli için bir ilk yaparak dört kişinin hayatının kurtulması ile adı ile yaşamasını temenni ediyoruz. Ama başvurduğumuz kapılar kapanıyor.

Bu isteğimiz için bize yardımcı olursanız, azıcık da olsa yüreğime su serpersiniz.

Saygılarımla ;

A D R E S  :                                                                                                       ANNESİ

Tabakhane Mah.                                                                                        AYŞEGÜL DEMİR

1112 .sk.Eski BaÄŸlar apt.

Karamürsel/KOCAELİ

İLETİŞİM :

AyÅŸegül Demir  Yener Demir  Â

CEVAP:

KARAMÃœRSEL SAÄžLIK OCAÄžI YETKÄ°LÄ°LERÄ°NÄ°N DÄ°KKATÄ°NE:

Ayşegül hanım, Yener bey inanın çok üzüldüm. Acınızın tarifi bile yok biliyorum. Nurlar içinde yatsın İlayda… Bu konuda elimden ne gelirse yapacağım söz.

Buradan Karamürsel Sağlık Ocağı'nın yetkililerine sesleniyorum, lütfen bu ana babanın sesini duyun. Tek istekleri evlatlarının adını yaşatmak. Ne yapılabilir, sizlerle konuşmak isterim. Bana bir e-posta atıp beni bilgilendirirseniz sevinirim, bekliyorum.

 ----------

BANA BU KONUDA BÄ°LGÄ° VEREBÄ°LÄ°R MÄ°SÄ°NÄ°Z?

Merhaba Ayşe Hanım,
 
İsmim Adile. Mail adresinizi Hürriyet'ten aldım. Kısaca size kendimi tanıtmak isterim. 44 yaşındayım, Almanya doğumluyum, İstanbul'da yaşıyorum, evliyim,  3 tane pırlanta kızım var. Pırlanta, çünkü tek hayat kaynağım, gücüm onlar. Üniversite mevzunuyum, İstanbul'da özel bir şirkette Yönetici Asistanlığı yapmaktayım, Almancamı da kullanarak.

Ayşe Hanım sorunum 24 yıl geriye dayanıyor. Aslen Erzincanlıyım. Ailem orada yaşıyor. 1984 yılında Almanya'dan Erzincan'a kesin dönüş yaptık. O zamanlar doğru düzgün Türkçem bile yoktu ama kendimi geliştirerek ilerlettim. 1987 yılında ailem tarafından görücü usulüyle evlendirildim. Görmedim, tanımadım, sevmedim. Aynı şekilde de eşim beni sevmedi. Töre diyelim. Eşim de Erzincanlı ama akraba değiliz. Eşim evlendiğimizde 2 yıllık polis memuru idi. Hala devam ediyor, emekliliği geldi gerçi. O zaman Ankara'da görevliydi. Eşimin bir türlü vazgeçemediği alışkanlıkları var. İçki, kumar, ailesiyle ilgilenmiyor, gece hayatı... Aramızda hiçbir zaman bir iletişim olmadı. Konuşmaya çalıştığımda yüzüme bile bakmıyordu ki hala bakmıyor. Her zaman yapıcı olmaya çalıştım.

İlk kızım doğduğunda belki düzelir, eve bağlanır ümidiyle ama nafile. Yalvarırdım ne olur bırak bu hayatı, arkadaşlarını. Düzgün bir hayat yaşayalım ama ses yok. 2. kızıma hamile kaldığımda belki oğlan olur da evine bağlanır dedim ki o zaman biraz daha farklı düşünüyorsunuz şu an olsam yapmazdım, ama yine boş. 3. kızımı rahatsızlığımdan dolayı doğum yapıp sağlığıma kavuşmam gerektiği için dünyaya getirdim. Büyük kızım 23 yaşında, şuan 1 yıllık evli, mutlu, huzurlu. 2. kızım 18 yaşında, açık öğretimde ve küçük kızım 16 yaşında lise 2'de.

24 yılın birikimi, zamanla benim sorunlarımı kimseyle paylaşamam hasta etti. Şeker hastasıyım ama kontrol edebiliyorum. Dış görünüş olarak sağlıklı bir bayanım 57 kilo 1.68 boy yaşıma, bu kadar sıkıntıya rağmen göstermiyorum (KOVA KADINIYIM). Bakımlıyım, çalışan bir bayan olarak kendime bakmak zorundayım. Ayrıca bakımlı olmak beni motive ediyor. Tek hayat kaynağım 3 kızım. Her şeyleriyle ben ilgileniyorum, karşılıyorum. Eşim bir gün olsun mutfakta ne bitmiş, ne eksik sormadı, almadı. Aynısı evin eşyası için de geçerli. Kızlarla da hiç ilgilenmiyor. Kızımı evlendirdim, anne baba da bendim. Tüm eşyasını, her şeyini kendim karşıladım. Bir gün sormadı bile ne yaptınız, nasıl olacak diye. İsteseydim bugün verdiğim kararı 10 yıl 15 yıl önce de verirdim. Ama kızlarım küçüktü. Sabrettim ve kararımı verdim, boşanıyorum.

Hani bir yerde dolar taşar ya, aynı bu şekilde. En son 1 ay önce konuşmaya çalıştım ama nafile, umrunda değil. Ben de karar vermesini istedim, hem kendine hem bize yazık dedim. Baktım umrunda değil, ben de o zaman sonuçlarına katlanacaksın dedim. Şuan kiradayız. Geçen hafta başka bir semtten kiralık ev buldum, haftaya taşınıyorum. Şuan evi topluyorum, bunu da görüyor ve sormuyor bile ne yapıyosunuz, nereye gidiyorsunuz. 2 kızımla yeni düzenimi kuruyorum. Evin tüm eşyası kendi alın terimle alınmış, tek parça da tek kuruş katkısı olmadı. Cinsel hayatımız uzun süredir zaten yok. Kızımla beraber yatıyoruz, o ayrı odada.

Size sormak istediğim, evi taşıdıktan sonra hemen boşanma dilekçesini vereceğim. Yalnız mahkeme olduğunda şiddetli geçimsizlik derken orada soracaklar nedir problem. Ben alkol, kumar, evine katkısı yok dediğimde mesleği polis olduğundan herhangi bir olumsuzluk yaşar mı? Emekliliği de geldi. Bize faydası yok zaten, bir de zarar vermek istemem. Nafaka istemiyorum ama mahkeme küçük kıza yazacaktır. 2 kızıma da bakacak güçteyim. Bana bu konuda biraz bilgi verebilir misiniz?

Teşekkür ederim görüşmek dileğiyle.

Saygılarımla,

Adile P.

CEVAP:

Adile hanım öncelikle doğru bir karar almışsınız bence. Çünkü sabredip çok çaba göstermişsiniz ama nafile. Bana sorduğunuz soruya gelince; devlet memurlarının haysiyetli ve şerefli bir yaşam sürmesi gereklidir diye bir kanun var bildiğim kadarıyla. Yani bu durumda eşiniz zarar görebilir. Ama bir de şu var tabi ki... Sizin eşinizin bu kötü huylarını mahkemede kanıtlamanız gerekir, bu da uzun bir süre alabilir. Bence kaç yıllık eşimdir diyin, yine fedakarlık yapın. Eğer eşinizin emekliliği de yakınsa bekleyin, davanızı öyle açın derim ben. Nasıl olsa evleri ayırmışsınız. Daha detaylı bilgi gerekirse yine yazın, sevgiler...

----------

YETÄ°Åž AYÅžE

Ayşe Hanım;

Ben toplumda saygı gören bir mesleğe sahip, kariyerli bir bayanım. 15 yıldır evliyim. Eşimle aramızda belirgin tahsil farkı var. Kendisini geliştirdiğini düşündüğüm ve ona çok güvendiğim için bunun sorun olmayacağını düşünerek evlendim. Fakat saflık derecesindeki iyi niyetimin kurbanı oldum. Meğerse karşımdaki insan hiç de göründüğü gibi masum biri değilmiş. Görünürde bize çok bağlı (bu arada 1 çocuğum var) her şeyimizle yakından ilgileniyor, fakat beni defalarca internetten ve telefonla konuşarak aldattı. Bir defa da fiili olarak aldattığını öğrendim. Her seferinde büyük tartışmalar yaşadık, fakat sonunda çocuğum, mesleğim ve ailem için katlandım. Hiçbirini unutmadım ama bu sebeplerden onu kabullendim. Bir yandan da kariyerime devam ettim. O çok ilginç biri. Bu kadar olayı yaşamasına karşın hiçbir şeyden ders almadı ve utanmadı. Görünürde çok sevecen, ailesi ile ilgili, fakat ben ona karşı hiçbir şey hissetmiyor ve kesinlikle güvenmiyorum. Normalde aldatmayı kesinlikle kabullenmeyecek bir bayanım, fakat insanın çocuğu olunca her şeye katlanıyor. Her seferinde ona boşanmayı teklif ettim, fakat çocuğu öne sürerek kesinlikle kabul etmiyor. Sen istediğin yere git, ben gitmem diyor. Bazen çocukla beni tehdit ediyor. Şimdi işim nedeniyle başka bir memlekete gideceğim ve 1-2 yıl kadar orada kalacağım, ben bunu çok istiyorum. Çünkü hiç mutlu değilim ve evlilik bana göre çoktan bitti. Onun ise hiçbir şey umurunda değil. Yeter ki kendi istekleri olsun. Benim zayıf taraflarımı kullanarak bu evliliği devam ettirmeye çalışıyor. Kullanıldığımı hissediyorum, fakat bir şey yapamıyorum. Bu yüzden de sık sık tartışıyoruz. Sizce benim ne yapmam gerekir? Yardımcı olursanız sevinirim.
 
Mail adresimin görünmemesini rica ediyorum. Bu sıkıntılarımı ailemden sonra ilk defa size anlatıyorum.

Teşekkürler.

S.B

CEVAP:

Selamlar... Yazdıklarınız maalesef ülkemizin gerçeği. Her on kadından yedisi bu durumu maalesef yaşıyor. Aldatıldığını bilerek yola devam etmek ne zordur, bilirim. İşim nedeniyle başka bir memlekete gideceğim demişsiniz. Eşiniz de sizinle gelecek mi? Gelmeyecekse de sizin gitmenize razı mı? Bunları da yazın bana. Çünkü sadece siz evladınızla gidecekseniz, eşiniz de onaylıyorsa bence bu ayrılık ikinize de iyi gelecektir. Eşinizin bir şeylerin farkına varması ve kendine çeki düzen vermesi için harika bir fırsat olabilir. Ya beraber gidersiniz de bakarsınız yeni memleket yeni düzen ikinize de iyi gelebilir. Ama diyorsanız ki artık zerre kadar sevgim kalmadı, maddi olarak da kendime bakabiliyorum, o zaman tek çare boşanmak tabi. Ama konuşup anlaşarak... Sevgiler... Beni durumdan haberdar edin.

----------

Yetiş Ayşe Yetiş lütfen,

Seni keşfettiğim an senin aldatılma hikayeni yazdığın dönemdi. Yazıların çok hoşuma gitti. Bu yüzden zaman zaman açıp Haziran'dan itibaren  olan yazılarını okudum. Güncel yazıyorsun, kendini eleştiriyorsun, hayatla dalga geçiyorsun, çok hoşuma gitti.

Bana gelecek olursak; sana yetiÅŸ AyÅŸe yetiÅŸ demem neden??

Kısaca kendimden bahsedeyim.

2006 yılında Gıda Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Mezun olduktan sonra ara vermeden kendi bölümümde Biyoteknoloji alanında yüksek lisansa başladım. Globalleşen dünyada, dünyaya olan bakış açımı farklılaştırmak, özgüvenimi daha da arttırmak, farklı kültürleri tanımak, yeni coğrafyalar görebilmek, İngilizcemi de ilerletebilmek için yaz tatili süresinden yararlanarak da 2008 yılının Haziran ayında Newyork'a  giderek yaklaşık 4 ay süre hem çalıştım hem de dil okuluma devam ettim. 2009 yılının Mart ayında Almanya'da bulunan bir üniversite ile ikili anlaşma hazırlayarak, genetik  projesi kapsamında bir yıllık süreçte Almanya’da kalarak geçen Mart ayının sonunda Türkiye’ye döndüm.

Yurtdışında kaldığım süre boyunca bir çok konuda Türkiye’yi diğer ülkelerle kıyaslama fırsatı buldum. Gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki farkı özellikle eğitim alanında fark ettim. Bu nedenden dolayı Avrupa’da eğitimime devam edip, tamamlayarak ardından Türkiye’ye gelerek ülkeme maksimum verim sağlayıp vatandaşlık görevimi yerine getirmek istiyorum.

Avrupa insanının şaraba olan ilgisini gözlemledikten sonra; benim şaraba olan merakımın günden güne artmasıyla; şarap üretmenin ve şarap içmenin bir kültür olduğunu kavramamla birlikte, eğitimime şarap alanında devam etmeye karar verdim. Bu yüzden Almanya‘da kaldığım sürede doktora çalışmamı yürütebilmek için şarapla ilgili enstitülere başvurdum. Geçen haftalarda başvurmuş olduğum enstitülerden birinden olumlu cevap aldım.

Amacım, Almanya ‘da yapacak olacağım doktora çalışmam içerisinde ÅŸarap devi olan ülkelerle birlikte kısa veya uzun süreli projeler yaparak tüm ülkelerdeki ÅŸarap üretiminden  tüketimine kadar her anlamda bilgi, teknik ve teknolojileri öğrenerek ilk olarak kiÅŸisel fayda saÄŸlamak; ikinci olarak oluÅŸturmuÅŸ olduÄŸum kiÅŸisel faydamı Türkiye’ye dönerek toplumsal fayda saÄŸlamaktır.  Â

Benim ihtiyacım olan şey, Almanya’ya gidip düzenimi sağlayıp kendimi kabullendirip yeni burs olanakları bulana kadar kısa süreli maddi bir destek istiyorum. Ben anca 1 ya da 2 aylık giderimi karşılayabilirim. Benim senden istediğim, öğrencilere burs veren kişilere ya da kuruluşlara yönlendirmen. Sosyal sorumluluk projeleri olan şirketler de olabilir. Ben denedim ama bana dönen olmadı. Sıradan biriyim ya!!! Belki senin referansınla olabilir. Ben Haziran ayında gitmek istiyorum Almaya’ya. Yeni dönemdeki burs tarihlerini kaçırdım Türkiye'deki. Gelecek dönem bursları için ise Kasım ayında başlıyor müraacatlar. Vermeye de 2011 Şubat ya da Mart ayında başlıyorlar. Ben ara vermeden gitmek istiyorum.

Olumlu ya da olumsuz dön bana lütfen... Gerekirse CV'mi ve kabul belgelerini yollarım.

Hoşçakal,

Özge S.

CEVAP:

Selam Özge,

Sen bana CV'ni yolla. Ben de  faydası olacağına inandığım yerlere ulaştırayım. Ayrıca senin yazını okuduktan sonra eğer ilgilenenler olursa bana e-posta yollarlar ve bağlantıyı sağlarım. Öperim…

----------

YETÄ°Åž BACIM F.:

Ayşe hanım merhaba,

Hürriyet ailesine katıldığınız günden beri yazılarınızı takip ediyorum. Sabah neşem oldunuz. Bazen hüzün de tadı tuzu oluyor tabi ki. Salı günü Yetiş Ayşe köşeniz için size şimdiden başarılar diliyorum. Benim adım da ailemde ve arkadaşlar arasında ''Yetiş bacım F.''

Bu halimden ne kadar memnunum, ne kadar şikayetçiyim tartışılır tabi ki :) Evin sekiz numarası olmak böyle bir şey sanırım. Sen de benim yetiş bacım olur musun? Şimdi dermişim ki en büyük sorunum evde kalmış olmak, Sen de kahkayı basarmışsın. Ayşe hanım ben aslında başkasının sorunları olduğunda alternatif çözümler üreten biriyim ama iş kendime gelince dumur oluyorum. Pozitif, sürekli gülmeyi seven, büyük bir sorunda bile bunda da var bir hayır diyen biriyim ama bazen kendimi güçsüz  ve yalnız hissediyorum. Dünya güzeli olmasam da dünya güzeline tercih edilen bir havam var (çok da mütevaziyim değil mi?), ama hala bekarım. Seninle sadece sohbet etmek amacıyla yazdım. Konuşmak istediğimde de sana yazabilir miyim diye sormak için yazdım. Yazımı okursan ve yayınlamak istersen adımı yazmazsan sevinirim. Sevgilerimle... Hep böy le neşeli olun.

F.

CEVAP:

Selam tatlım,

Valla güldürdün beni, çok şekersin. Bence senin canın gerçekten evlenmek istemiyor, ama sen istediğini sanıyorsun. Çünkü gerçekten istesen, kesin evlenirdin. Tabi ki bana her zaman yazabilirsin çılgın kadın, çok öpüyorum.

----------

YETİŞ AYŞE'NİN YETİŞTİĞİ İLK OLMAK İSTİYORUM

Ayşe hanım selam,

Yazılarınızı hep okumama rağmen, size ilk defa yazıyorum.

Benim herhangi bir vekil tanıdığım yok, bakan amcam ya da yardım isteyebileceğim biri de yok. Hiçbir şey için kimseye yalvarıp, yalakalık yapıp, onurlu yaşama savaşı verdiğim bu hayatta yenilmemek adına sizden küçük bir yardım rica ediyorum.

Erkek arkadaşım Viyana'da yaşıyor ve çalışıyor, Avusturya vatandaşı (ama Türk, çifte vatandaşlık kabul edilmediginden). İstanbul'da yetişmiş, gayet iyi eğitim almış, iyi ve eğitimli bir aileden gelen, iş tecrübeleri olan, aktif, konuşkan, kendini ifade edebilen biri. CV'sini size zaten ekte gönderiyor olacağım, kendiniz de görebilirsiniz.

Birlikte bir hayata başlamamız için kendisinin buraya gelmesini bekliyorum. Haklı olarak Viyana'da düzeni olduğunu, arkası olmadan orada kimsenin kendisine yardımcı olmadığını ve bir çok yere CV gönderdiğimiz halde bakan yeğen ve tanıdıklarının işe alındığı ya da illa ki bir gruba dahil olmamiz gerektiğini söylüyor. Kesinlikle haksız değil. Kendim de çoğu defa şahit oluyorum. Ama ben ülkemden ve ailemden ayrı kalmak istemiyorum. Abim de Amerika'da yaşıyor ve 3 yılda bir görüşebiliyoruz.

Benim sizden istediğim yardım, rica minnet iş istemek değil, torpil ayrıcalık hiç değil. Sadece CV'ye bakıp gerçekten güzel yerlerde çalışabilecek kabiliyeti, yeteneği, eğitimi, tecrübesi, donanımı olan birinin CV'sini ulaştiramadığımız yerlere belki ulaştırabilmeniz ve bana yardımcı olmanız.

Size böyle bir mail yazdığımı bilse bana neler der bilemiyorum ama ben mutluluğumuz için bir şeyler yapmak adına size bu maili yazıyorum.

Umarım yardımcı olabilirsiniz.

İçtenliğinizin, dürüstlüğünüzün, bizden oluşunuzun ve başarılarınızın devamını dilerim.

Sevgiler, selamlar...

Çiğdem

CEVAP:

Çiğdemciğim CV'yi aldım. Gerekli yerlere yollayacağım, umarım bir sonuç alırız. Öperim…

----------

YARDIM EDÄ°N LÃœTFEN:

SN. AYÅžE ARAL

Kendi gücüm yetmeyeceği bir konu için sizden yardım istiyorum.

SN.ARAL her konuda size baÅŸvurabileceÄŸimizi duyurmuÅŸtunuz.

Şimdi size sesleniyorum. Bir hemcinsinize lütfen yardım edin!!!!!!!!!

Bu kadının 34 yaşındaki kocası 2 hafta önce kalp krizinden öldü. Sapasağlam ayakta gezen gencecik adam karısını ve 3 çocuğunu bırakıp gitti.

Adam bir apartmanın görevlisiydi. Bildiğiniz kapıcı. Karısı da gündeliklere giden bir kadın. Şimdi kadına 2 ay süre vermişler apartmandan çıkması için. Kadıncağız yalvarıyor çıkarmayın beni, yapayım kapıcılığı diye. Ama erkek olmadan başında olmaz sorumluluk alamayız diyorlarmış.

Şimdi bu kadın ne yapsın..!

Çocukları burdan gitmeyelim diye ağlayıp, sızlıyorlar. Kadının gideceği bir yer yok. Köylerinde okul yokmuş. Çocukları alıp döneceği bir yer yokmuş. Kiraya çıksa 3 çocuğu bırakıp çalışması zor. Çalışsa bile hem kira ödeyerek nasıl geçinir.

Bu kadının tek şansı bu apartmanda kira vermeden çalışmak gibi görünüyor. Ama bu insanları ikna etmek lazım. Ya da başka çözümler bulmak lazım. Bu kadına ve çocuklara el uzatmak lazım.

Ben o binadaki iş yerlerinden birinde çalışan biriyim. Ama elimden bir şey gelmiyor.

Kadınla konuştum, çok çaresiz. Çok üzüldüm, rüyalarıma girdi. Lütfen ilgilenin, size yalvarıyorum.

Nihal G.

CEVAP:

Nihal önce duyarlılığından ötürü seni kutluyorum. Bana bina yöneticisinin ya da konuşabileceğim bir yetkilinin telefon numarasını bulup yollar mısın?

Yazarın Tüm Yazıları