Paylaş
Paylaştığımız şeyler, sıkıntılarımız, fikirlerimiz bazen çok farklıydı, ama ben size siz bana fikir verdiniz, günlerce karşılıklı fikir jimnastiği yaptık. Bazen ortalarda buluştuk, bazen buluşamadık…
Sayfalarca yazıştık, dertleştik, derman aradık bazı şeylere beraberce. Bazen bulduk, bazen, kelin merhemi olsa başına sürerdi dedik, güldük... Her şeye rağmen buna da ya şükür dedik geçtik…
Gelelim bunları neden yazdığıma, adını vermeyeceğim bir okurum bundan yaklaşık üç ay önce bana bir e posta yolladı.
Kendisi yaklaşık 3 senelik evliydi. Eşiyle birbirlerine çok âşık olmalarına rağmen ilişkiye giremiyorlardı. Vajinusmus durumunu yaşıyorlardı ve eşiyle neredeyse ayrılma raddesine kadar gelmişlerdi. Bana yazdıkları o kadar sıcak, o kadar içten ve bir kadının çaresizliğini o kadar güzel anlatıyordu ki, içimin yağları eridi…
Beş altı kez e postalaştık, sonra dedim ki bu iş çözülecek ve sana sonuna kadar desteğim.
Birtakım araştırmalarım neticesinde kendisini yakından tanıdığım, inandığım ve güvendiğim psikiyatr Zeynep hanımla konuştum.
Okur dostumu aradım, durumu anlattım, eğer gitmezseniz küserim diye duygu sömürülerinde bulundum.
Neticesinde karı kocadan ”Tamam gideceğiz.” diye yanıt geldi ve terapiler başladı… Başka şehirde yaşayan bu çift her hafta sonu aksatmadan İstanbul’a geldiler…
Zeynep Hanım maddi hiçbir çıkar gözetmeksizin, canla başla bu çifte yardımcı oldu…
Bu arada hem okurumla hem de Zeynep hanımla bağlantımı kesmedim. Okur dostum bu sefer ilk kez umutlandığını söylüyordu.
Zeynep Hanım ise ser verip sır vermiyordu elbette, mesleki duruşundan ötürü, tek söylediği “Güzel sonuçlar alacağız inşallah “gibi şeylerdi…
Sonra bir süre irtibatımız kesildi, taki dün bana yolladığı e postaya kadar…
Normalde ben bu e postayı yayınlamazdım, ama kendisi ısrar etti. Lütfen yayınla bunu bu dertten muzdarip olan o kadar çok kadın var ki, umutlarını kaybetmesinler ve kurtulabileceklerini anlamaları için yol gösterici olsun benim yaşadıklarım
İşte yüzümü güldüren o e posta.
Ablacığım dün akşam itibarı ile problemi çözmüş bulunmaktayız. Yoğunum dedim ya işte seanslara gidip geliyorduk. Hiç inanmıyordum bunu aşacağıma. Ama ne talihsizim ki bu sabahta regl oldum. Daha tam anlayamadım ne olduğumu. Ama sonuç olarak ilk aşamayı atlattık. Penisle vajina buluştu. Ve ben hiç acı hissetmedim. İnanılır gibi değil. Zor değilmiş. Bunu halen yaşayan o kadar çok kişi var ki:( Bunu başarabileceklerini onlara anlatabiliriz. Tabi ki benim de tedavim bitmiş değil. Belli bir süreç var daha önümde ama ben en zorunu atlattığımı sanıyorum. Bununla ilgili mutlaka bir yazı yazmanı rica ediyorum senden(tabi ki kimliğimi deşifre etmeden)Sana nasıl teşekkür etsem azdır. Çok sağ ol desteklerin için.
Öpüyorum.
Nasıl mutlu oldum sizlere anlatamam. Umarım bu kâbusu yaşayan her kadın tez zamanda kurtulur.
Bu durumdan sonra bende bu durumu yaşayan kadınlara elimden geldiğince yardım etmeye karar verdim, neler yapabilirim bilmiyorum, ama en azından hep yanlarında olacağım onun sözünü veriyorum. İsteyenleri, Zeynep hanımla temasa da geçireceğim. Yazın bana beraber aşmaya çalışalım ben varım… NOT: Zeynep Hanımın onayını almadan soyadını veremedim, bana yollayacağınız postalarda vereceğim… Son olarak şunu diyeyim; Kadınların vajinismus derdi bitsin. Ama partnerlerini, eşlerini aldatan erkekler de “penismus” olsun emi?
Ciddi bir yazı oldu bu seferki, ama bir yandan da benim için çok sevindirici. Bir kadın mutlu uyuyor bu gece, ee daha ne olsun yani?
Vesvese ve panik atak için sizlerden gelenler…
Sen var yaaa çok tatlısın
Canımın içi 2 hafta önce Perşembe günü kulak, çene kas üstü ağrılarım başladı. Pazartesi gecesi sabah 04.00’a kadar uyuyamadım. Eczacı bir yeğenim var, “Sinüzitsinizdir.” dedi. O gece yine sabahladım. Gece 03.00’da aldığım 2 ağrı kesici kesmedi, 1000 mg. antibiyotik aldım Ertesi günün öğleni doktora gittim. Şikâyetlerimi anlatım. Adam hastanenin başhekimi çıktı. Ben kesin sinüzit diyorum doktor hiçbir şeyiniz yok strestendir dedi ve ekledi : “ Lütfen günde 1 saat sevdiğiniz bir şeyi yapın. Düşündüm yok dedim. Özet olarak annişinin dediği gibi Allahın dediği olur, kasmaya gerek yok ama vücut bu değil mi? Evrenden torpili mi var a ona? 12 Şubatta gideceğiz kızlarla. Adam şükredin diyor, evrene emirler verin diyor, bana iyi geldi gerçekten yapmasam n’olcam bilmiyorum o ayrı ama özet olarak öğrendiğin bir şey var: Hayattan daha BENCIL olacaksın, yok öyle sevgi kelebeği olmak, her şeyi takmak, ince düşünmek... Panik atak kimlere olur biliyor musun? Çok ağır uyuşturucu kullananlara ya da çok ağır üzüntüler yaşamış olanlara. Bencil olmak lazım kuzum. Düşünsene bütün kötüler iyi... Yok, panik atakları, depresyonları… Amazon mutsuz kadınlarız biz. Pahalı mağazalardan giyinen, spora giden, özgür olan, istediği gibi harcayan, annemin dediği gibi iki ayağının üzerinde duran ama dört ayak olamayan kadınlarız. Allah gönlümüze göre versin, şanslı ve bencil kullardan oluruz inşallah. Kocaman öptüm.
E.B
Günaydınlar Ayşe Hanım,
Beni hatırlayın diye eski yazımın üstüne yazıyorum. Şu anda işe geldim ve bir an önce 5 Şubat olsun da doğum gününüzü kutlayım diyordum ama sabredemedim şimdiden doğum gününüzü kutlamak istedim. Hem de o günkü yoğun mail trafiğinizde kaybolmak istemedim.
“Bu seneki doğum günümde hislerim çok farklı benim. Boşandım, üzerimden kocaman bir tır geçti, neleri gördüm, nelerle savaştım, rüyamda görsem “Hadi len!” diyeceğim her şeyi birebir yaşadım, inandığım çok şeyin başka olduğunu gördüm, inanmadıklarımın inanmam gereken olanlar olduklarını bilinçlendim. Acıların gebertir gibi olup, sonra da pat diye ayağa kaldırıp güçlendirdiklerine şahit oldum. Ayaklarının üzerine basmak gerektiğini, hayatta her ne olursa olsun her şeyi, inancınla, inanmakla, kendine güvenmekle değiştirebileceğini gördüm”
Bu yukarıdaki alıntı sizi anlattığı kadar beni de anlatıyor, yazmak paylaşmak azaltıyor dediniz ya şu anda bende size yazarken rahatlıyorum, o kadar güzel anlatmışsınız ki.
Bende 19 Mart’ ta 37 olacağım ve ben de birden sayenizde parti yapmaya karar verdim. Ben de ülseratif kolitle çok savaştım, kaç kez ölümden döndüm. Cidden kendimizi bırakmadığınız sürece ayaktasınız. Ben 2 çocuğum için ayaktayım. Siz zaten güçlüsünüz, ben de her yeni güne mucize diyerek kalkıyorum ve kendime her gün sonunda benim için bugün ne mucize diyorum ve çok güzel mucizeler buluyorum
Denemenizi tavsiye ederim, doğan güneş, yağan yağmur artık bunları görmenin bile mucize olduğunu görüyorum. Arada gelenlerim geliyor ama bende ayrılalı 4 ay oldu Neyse sizi sıkmayayım daha fazla. Şimdiden doğum gününüzü kutlamak istedim.
Nevra.
Süpersin bacım !?
Sevgili Ayşe,
Yazına istinaden sadece aşağıdaki yazıyı seninle paylaşıyorum.
BESLEDİĞİNİZ KURT
Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri torunlarına eğitim veriyordu. Onlara dedi ki: İçimde bir savaş var. Korkunç bir savaş. İki kurt arasında..
Bu kurtlardan birisi; Korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, üzüntüyü, pişmanlığı, açgözlülüğü, kibri, kendine acımayı, suçluluğu, küskünlüğü, aşağılık duygusunu, yalanları, yapmacık gururu, üstünlük taslamayı ve egoyu temsil ediyor.
Diğeri ise; Zevki, huzuru, sevgiyi, umudu paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, alçakgönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor.
Aynı savaş sizin içinizde de sürüyor ve diğer tüm insanların içinde.. Çocuklar anlatılanları anlamak için bir dakika düşündüler ve içlerinden biri büyük babasına,
"Hangi kurt kazanacak?" diye sordu.
Yaşlı Cherokee kısaca cevapladı;
"Beslediğiniz kurt…”
Başına ne gelirse gelsin karamsarlığa kapılma.
Bütün kapılar kapansa bile, O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar.
Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var.
Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolaydır.
Dileğin gerçekleşmediğinde de şükret.
Sevgilerimle
S. E.
Sevgili Ayşe’m,
Hani bir söz vardır; insanın kendi kendine ettiğini Çinliler bir araya gelseler edemez diye. İşte bu fena halde doğrudur. Bir şekilde dünyaya gelenler, bir şekilde de gidecekler… Bundan kurtuluş yok. Bu yüzden, bu durum bizim sorunumuz da değildir. Bize yakışan, zorlukların üzerinden gelmek, keyif aldığımız şeyleri yapmak, sıkıntılar, üzüntüler, hastalıklar, kötülükler… Yerine kendimize iyi şeyler telkin edip onları yapmak ve de en önemlisi “ Ayrıca karar verdim vesveselerimden kurtulacağım. Boşuna niye yiyip duruyorum ki kendimi. Sanki bir şeyleri değiştirebileceğim. Şu kiralık dünyada, hiçbir şeyin hesabı kitabı yapılamıyor, kontrat ne zaman bitiyor kimsenin bilebilme şansı yok, günün anın keyfini çıkartacaksın, geçmişi arkanda bırakıp, önüne bakacaksın, sahip olduğun her şey için şükür edip, sahip olamadıklarını inanarak isteyeceksin, ben böyle yapmaya karar verdim.” Kararlarına her koşulda uyacaksın. Marifet kararlar almak değil, onu adam gibi uygulamaktır. Bu işin; ”If I were you” su olmaz. Kel baş, şimşir tarakla taranmaz. Bence birilerinin öğütlediklerini değil; kendimiz iyi şeylere karar verip onları yapmalıyız. Kıza, evden kaçırmadan önce iyi davranmalıyız. Yoksa ekranlara çıkıp, “Kızım Gülizar başına her ne halt gelmişse gelmiş olsun, biz seni gene seviyoruz. N’olur eve dön” demenin bir yararı yoktur. Sevgili Ayşe’m, biliyorum biraz ağır geldi ama acı ilacı içmeden de ağrı dinmiyor. Sizin yaptıklarınızı zaman zaman her insan yapar. Bu çok da doğal bir şeydir. Onların bizlerden farkı; tam gaz yıkıma doğru giderken sert bir şekilde frene basıp o melankolik halden çar çabuk çıkabilmeleridir. Biz de bunu yapacağız. Kendi kendisinin doktoru olmayana doktor ne yapsın ki? Biz öncelikle kendi kendimizin doktoru olacağız ki; başkalarıyla ilişkilerimizi sağlıklı bir şekilde sürdürebilelim. Bir an önce bu halden çıkıp Sevecen Ayşe’me yakışan hale bürünmenizi bekler sizi çok çok öperim.
Süleyman .A
Aman Ayşe Hanım ..?
Sakın iyileşmeden bir sevgili bulayım demeyin, yakarsınız başını adamcağızın :) Gerçi siz de yanarsınız ya…
Hele de yeni sevgili, siz “Başım ağrıyor” deseniz o yeri göğü inletir “Bir şeyin mi var?” diye O öyle dedikçe siz daha çok hasta olur ayılır bayılırsınız.
Adamcağız işin farkına varana kadar hastalığınız bayağı bir yol alır, ileri doğru…
Neyse daha fazla yazmayayım, Allah acil şifalar nasip etsin size ve tüm hastalara.
Bunları nerden mi biliyorum ya da tahmin ediyorum? Eşim 5 yıllık panik atak hastası, onu çok seven ben, olayın farkına varana kadar sanırım istemeden de olsa hastalığın ilerlemesine katkıda bulundum. Bir doktor kadar bilgiliyim bu konuda desem çok abartı olmaz.
Selamlarımla
Fikret K.
Paylaş