Paylaş
“Doğru” dediler.
Şaka maka değilmiş, gerçekten de doğruymuş.
Sonra düşündüm.
“İnsanların ar damarları bu kadar mı çatlar?”
“Şuur bu kadar mı kaybolur, gider?” dedim.
Dediler ki;
“Kafası iyiymiş”
Yahu kafan ne kadar iyi olursa olsun yine olmaz, yine olmaz.
En azından bu kadarı olmaz.
Sosyetenin çok ünlü iki ailesi; birinin kızı, diğerinin oğlu evlenecekler.
Düğünden iki gün önce kız evinde, kız arkadaşlarına bekârlığa veda partisi veriyor.
İnanılmaz kalabalık, içkiler su gibi akıyor.
Erkek dansçılar gösteriler yapıyor, dans ediyor.
İlerleyen saatlerde olayın kahramanı kız, siyahi olan dansçının elinden tutup onu odasına götürmek istiyor.
Adam yok mok diyor ama neticede erkek, dayanamıyor.
Ve kızla o gece beraber oluyorlar.
Daha sonra kız adamın eline beş yüz dolar para verip adamı yolluyor.
İki gün sonra Çırağan Oteli’nde müthiş düğün gerçekleşiyor.
Her şey süper.
Aradan dokuz ay geçiyor.
Kadın hamile, doğum için iki tarafın aileleriyle beraber Amerika’ya gidiliyor.
Kız bebeğini doğuruyor.
Ve şok şok şok!
Bebek siyahi.
Herkes şokta
Kız da şokta.
Ortalık haliyle birbirine giriyor.
Damat ve ailesi Türkiye’ye dönüyor.
Hemen boşanıyorlar.
Kız bebeğiyle hala Amerika’da.
Basın siyahi babaya ulaşıyor.
Baba yazdıklarımı anlatıyor; “gerekirse bebeğime sahip çıkarım” diyor.
Şimdi herkes bu çift kim, onu araştırıyor.
Hem sinirlendim hem bir yandan acıdım.
Nasıl bir şey bu, ne desem bilemedim, kâbus gibi.
Kâbus.
Allah akıl fikir versin, ne diyeyim.
Paylaş