Paylaş
Sevinç, korku, heyecan, panik aklına ne gelirse hepsi var bende.
Ödüm kopuyor sana bir şey olacak, diye. Aylık sağlık kontrollerimi haftalığa çevirdim, eve ultrason aleti almak için girişimlerde bile bulundum!
Buzdolabında küçük bir devrim yaptım, şarapları attım; yerlerine yeryüzünde bulunan tüm süt çeşitlerini yerleştirdim. Hamburger köftelerimle ve jambonlarımla vedalaştım, yerlerine adını bile duymadığım her türlü sebze meyveyi stok ettim. Baban çok hoşlanmadı bu durumdan elbette; ama dokuz ay içinde bayağı fit oldu sayemde... Gittim, yün aldım kendime; adettendir, sana bir şey öreyim, diye... Biraz yamuk yumuk oldu ama sen sevdin ördüğüm battaniyeyi, bebekliğin hep onla geçti...
Cinsiyetini öğrendiğimiz gün adın da belli oldu; “Begüm” olsun, dedi deden... O seneki kadar sıcak bir yaz hiç yaşamamıştım önceden. Çiçek suladığımız fısfısları doldurup gece gündüz kendimi suladım! Evimizin tuvaleti son aylarda ikinci odam olmuştu adeta, bilirsin dekorasyonu severim, pembe duvar kâğıtlarıyla kapladım duvarlarını... Klozetin üstüne ve arkasına yastıklar diktim, bir tanesini de başıma denk gelecek yere yapıştırdım: üstünde uyumakta (!) zorluk çekmeyeyim, diye...
***
Doğum günü geldi çattı, heyecanımı anlatsam inanamazsın; yaşaman lazım, inşallah da yaşayacaksın... Arabaya bindiğimde baban bana şöyle bir baktı, “Bu ne hal!” dercesine... Haklıydı adam; doğuma giderken topuklu ayakkabı, mini elbise, kırmızı ruj ve takma kirpikler çok rastlanacak bir durum değildi... Ama ne yapsaydım ki yaşım yirmi iki, karnın diyor başka şey, beynin ise bir başka...
Seni kucağıma verdiklerinde ağzım açık kaldı; o kadar güzeldin ki masmavi gözler, sapsarı saçlar... Halbuki ben çok çirkin bir bebekmişim, annemin halası hastaneyi birbirine katmış benim doğduğum gün: “Bebekler karıştı kesin; yetişin, bizim İnci bu kadar çirkin bi’şey doğuramaz!” diye (kadıncağız rahmetli oldu, annenin büyüyünce ne kadar güzelleştiğini göremeden gitti)...
Eve çıkardılar bizi, senin sağlığın maşallah yerinde; ama bende var bir gariplik, karnım hâlâ bir davul! Devamında ağrılar, sancılar... Yanına gelip seni öptüm, hastaneye geri döndüm. O gece acil ameliyata aldılar beni: az kaldı ölüyormuşum, bağırsaklarım düğümlenmiş! Çok ağladım hastanede; çünkü beş gün göremedim seni... Kısa sürede toparlandım ve sana geri döndüm, kaldığımız yerden devam etmeye... O gün, bugün acısıyla-tatlısıyla beraberiz seninle, Allah hiç ayırmasın inşallah!
***
Bugün senin doğum günün bebeğim; oldun “sweet sixteen”... (En gıcık yaştasın, peşinen söyliyim, kendimden bilirim. Sakın sivilcelerine falan takma, geçiyorlar; bizzat şahidim.) Önünde uzun bir yol var, bu yolun her adımında senin yanında olacağım... Mıcırları beraber ayıklayacağız, engebeleri beraber düzleştireceğiz sen hiç merak etme... Arada bir saçımı-başımı yoldursan da unutma seni her şeyden çok seviyorum:
İyi ki doğdun bebeğim, iyi ki doğdun!
Not: Allah, evladı olan herkesin evlatlarını korusun, olmayanlara da evlat nasip eylesin inşallah!..
Paylaş