Kiralık dünya, kiralık hayatlar, çeşni insanlar

Bazen düşünürüm, dünya üzerindeki milyarlarca insanın hepsi nasıl farklı görüntüde olabiliyor diye. Herkeste farklı kaş, göz, burun dudak…

Haberin Devamı

Allah ne kadar büyük derim. İşte nasıl olur da kimse kimseye benzemez?

Ressamın eline kâğıt kalem versen, farklı 20 kadın, 20 erkek çiz desen, bitince sonuca baksan, illa aralarında bir benzerliğe rast gelirsin.

Evlat anaya, babaya benzer, baba kuzenine, ikizler tamam zaten kopya, bir de her insanın dünyada bir ikizi var diyelim, bu kadar işte, bundan ileri gitmez.

Hayatlar da böyle. Elinde çayın, keyfin gıcır, ayağını uzatmış film izlerken başka bir ülkede birinin tepesine bina çöker, bir evde ölüm acısı varken, hemen yan sokaktaki hastanede bir odada doğum sevinci yaşanır.

Biri; “Bulguru bol tutayım, içine ekmek de doğrayayım da doysun bizimkiler” diye düşünürken, herhangi bir ülkenin, herhangi bir lokantasında elin adamı, kadını 500 dolarlık ıstakozu çiğ bulur, beğenmez.

Haberin Devamı

Birileri aynaya bakınca gördüklerinden son derece memnun kalır; güzeldirler, öyle yaratılmışlardır, birileri bu konuda o kadar şanslı değildir.

Biri, birileri...

Biri, birileri...

Biri, birileri...

Kiralık dünya, kiralık hayatlar, çeşni insanlar

Bitmez birilerinin yaşamdaki farklılıkları, farklı hayatları ama bir tek gerçek vardır ki o da hem dünyanın hem de hayatların kiralık oldukları.

Bu kiralık dünyada ve kiralık hayatta başına ne zaman, ne gelecek bilinmez. Bir afet, kötü bir sürücü, bir anda gelen bir baş ağrısı, yürürken kayan ayağın bir anda tüm hayatını değiştirebilir, hatta yok edebilir.

Planlar, programlar da soru işaretlidir bu hayatta. Bir ay sonrası gidilecek bir seyahat için ayırtılan biletler, yapımı dört sene sonra bitecek bir ev projesine yapılan ödemeler, arkadaşının iki ay sonraki düğünü için bir ay öncesinden diktirilmeye başlanan kılıklar...

Geçen hafta Japonya’da yaşayan, oradan oraya koşturan, hayata dair hayalleri olan bir sürü insanın hayatı dakikalar içinde yok oldu, gitti.

Bir kaç hafta önce eşiyle dünyanın en güzel mekânlarından birine balayına giden bir fotoğrafçı, balayında geçirdiği bir trafik kazasında öldü.

Haberin Devamı

Dün gece canlı yayında türküler çığıran İbrahim Tatlıses, bir anda kurşunlara hedef oldu ve sonunun hala bilinmediği bir yola girdi.

Benim sınıf arkadaşım, okulun en güzel kızı dün bir anda omurilik felci geçirdi, hem de hiçbir şeyi yokken.

Şimdi gelin de bugün “Veli” falan yazın, valla ne olur kusuruma bakmayın, bugün kalemim oynamıyor. Aşağıda iki çift laf daha edip, bugünlük kısa keseceğim.

ÇEŞNİ İNSANLAR

Twitter aslında insan manzaraları açısından çok isabetli bir yer. Dün gece ben twitter’da gezinirken İbrahim Tatlıses’in vurulma haberi geldi.

Aklıselimler beklemeyi, yeni haber var mı diye televizyon kanallarına bakınmayı ve benim gibi bir gazeteyle bağlantısı olana; “Var mı bilginiz?” demeyi seçtiler.

Haberin Devamı

Herbokologlar; “Kurşun kafadan girdiyse kurtulamaz, hiç heveslenmeyin” diye yorumlar yaptılar.

 Bazı ünlümsüler; “İlk haberi biz alırız, şimdi menajeriyle, bilmem nesiyle konuştum” ya da “Ay bilmem kime haber geldi” deyip adamcağızı ölü ilan edip; “Başımız sağ olsun” diye tweetler attılar.

Aklı kaymış, saldırgan, problemli tipler işi su testisi suyolunda gibi tweetler atmaya vardırıp, sanal Hıncallar oldular.

Bir tanesi belki iyi niyetli ama yaptığı anlamsız olan kişi, hastanede İbrahim Tatlıses’in yan odasında yattığını söyleyip, dakika başı tweet atıp, meraklıları bilgilendirdi. Kendisi odasından çıkamadığından merak giderilsin, neler oluyor, neler bitiyor, herkes bilgilensin diye refakatçi kalan annesine; “Git, bak, bakalım” deyip annesinden gelen haberleri yazdı durdu.

Haberin Devamı

“Çığlıklar fena; galiba öldü.”

“Sessizlik var; galiba yaşıyor.”

Hadi bununla da kalmadı twitter’dan birileri hastaneyi arayıp bu adamı bilgi verdiği için şikâyet etti. İlerleyen dakikalarda bu adamdan gelen tweet beni dağıttı;

“Hangileriniz yaptıysanız çok kötüsünüz, hastaneyi aramışsınız, gelip cep telefonumu elimden aldılar. Sakın bir daha aramayın, bilgisayarımı da alacaklar.”

Tüm bunları ağzım açık okurken daha da beteri oldu. Bir anda bir takım şuursuz, edepsiz, Allah korkusu olmayan bir takım insanlar İbrahim Tatlıses adına sahte hesaplar açıp, tweetler attılar.

“Şu an ameliyattayım.”

“Kim vurdu len beni?”

“Yoğun bakımdayım, merak etmeyin.”

Ve daha niceleri...

Haberin Devamı

Bunun bir benzeri Defne’de de olmuştu, yine hesaplar açılmıştı.

“Üstüme toprak koymayın” vs…

Yazamayacağım daha fazlasını, sinirlerim kaldırmıyor.

Bir sürü değişik insan var, bir çeşni. Bu çeşninin içinde akıllısı da var, delisi de, şuurlusu da, şuursuzu da. Çekip vuranı da var, bir karınca için ağlayanı da.

Deliden korkmam da Allah korkusu olmayandan tırsarım valla.

Yazarın Tüm Yazıları