Paylaş
Ne sizleri değerli sayfama taşırım ne de oradan buradan hakkınızda okuduğum rezilliklerinize kafa patlatırım ama bu sefer dayanamadım.
Nedeni ise şu: Sen düpedüz ağzı başka, ayağı başka oynayan halkın önünde süt dökmüş kedi, kapalı kapılar arkasında ise bambaşka birisin.
Peki, ben neden bunları yazma gereği hissetim, ben senin yaşadıklarını nereden bileyim, yanında mıydım ki seni yargılama hakkına sahibim, falan filan...
Evet, bir kısmında haklı olabilirsin ama senin hakkında yazılan, çizilenlere inanmam için benim de haklı sebeplerim var. Sustum sustum ama artık taşıverdi sabrım. Ne yapayım sen kaşındın, eh konu kadın- kız olunca ben de haliyle duramadım.
Bak kardeşim, senin 10-15 yaşındaki kızlarla msn üzerinden saatler boyu geyik yaptığına ben şahidim.
Bak yine kıyamadım, detayları yazmadım ama şu artistliği bırakmazsan valla da billa da yazacağım. Bilmem aklında şimşekler çakmasına, uslanmana fayda sağlayabildim mi, umarım sağlamışımdır!
Bayramınız kutlu olsun
Ağrıma gitti. Ciddi ciddi içlendim, dokundu bana resmen dokundu, aynı sizler gibi...
Ama en çok çocukları düşününce içimin yağları eridi. Bir an altı yedi yaşlarında bir çocuğum olduğunu düşündüm ve onunla konuşmaya başladım.
- Anne biliyor musun, bizim okulda bu sene 29 Ekim kutlanmayacakmış? Neden anne?
- Eh şimdi evladım, biliyorsun hani deprem oldu, çok üzüldük, yas tutuyoruz, kutlamayı ondan yapmıyoruz.
- Ama tamam da kutlamalarda zaten dans falan etmiyoruz ki, hem madem öyle yastayız, siz dün gece babamla neden o düğüne gittiniz? Neden o insanlar böyle kötü bir günde evlendi? Dans da edilmiştir kesin.
- Eeee, canım o ayrı.
- Peki, bir soru daha. Madem yastayız, televizyonlarda insanların dans etmesi, şarkılar söylemesi, komik komik laflar etmesi neden yasak değil?
- Çünkü yavrum, burası hür ve bağımsız bir ülke, herkes istediğini yapmakta serbest. (Manasız bir cevap oldu yine)
- O zaman bizim okul hür ve bağımsız değil mi? Galiba benim okulum kötü anne, demek bayramı kutlamayı istemedi.
- Evladım, hadi sen git biraz oyun oyna, akşam baban gelince biraz da ona sorarsın bunları.
- Oyun mu, yasta oyun oynanmaz ki! Tamam tamam, odama gidiyorum ama gitmeden bir şey daha soracağım... Haftaya bayramda neden tatile gidiyoruz, nasıl bayramı kutluyoruz, o da yasak değil mi?
(Hah işte sıkıyorsa cevapla!)
Çocuk kalbi
Kalplerin en temizi, en safı.
Kirletilmesi en zoru, kandırılması en kolayı.
Hayalleri en dağ gibi olanı, üzüntüsünü en çabuk unutanı.
Sevmeyi, sevilmeyi en hak edeni, içine bin sefer etsen de seni en çabuk affedeni.
Kötüyü en çabuk unutanı, iyiyi ise hiç unutmayanı...
Peki, biz ne yapıyoruz bu canım çocuklara... Mesela 13 yaşında, daha neyin, ne olduğunun bilincine varamamış o tertemiz kıza?
26 şerefsiz adam, hak hukuk, kanun topluca tecavüz ediyoruz. 26 bunu vücuduna dokunarak yaparken, diğer taraf dokunmadan, ellemeden yapıyor, gencecik bir hayatı karartıyor.
Hangisi daha fena?
Bence kanunun açtığı yara.
Ondan da fenası bizim ellerimizin, kollarımızın böyle durumlar karşısında bağlı kalması, üç-beş küfür, beş-on beddua dışına çıkamaması...
Paylaş