Paylaş
Herkesin derdi başka, talebi başka. Aşağıdaki örnekte olduğu gibi yeni oluşumlar da başladı. Facebook’ta, twitter’da profiller, gruplar oluştu, taraflar kaynaşmaya, seslerini duyurmaya, çözüm üretme yolunda adımlar atmaya başladılar.
Anlaşılan kanayan bir yaraya parmak bastım, inşallah iyileşmesine de katkım olur.
Şimdi sizleri okur dostlarımdan gelen bir eposta ile baş başa bırakıyorum.
…
HAFTA SONU BABALARI
Boşanmış Babalar Platformu
Sayın Aral hafta sonu babaları konusu bitmiyor.
Size daha önce de yazmıştım, yayına almıştınız, hatta daha sonra bir kaç kere daha yazdım.
Bizler Boşanmış Babalar Platformu olarak geçtiğimiz haftalarda Aile Bakanlığı’nın bir genel müdürlüğü ile görüştük sonuç fiyaskoydu.
Ertesi gün Adalet Bakanlığı’nda bir genel müdürlük ile görüştük ve kendileri bize sayın bakanın bu konuyla ilgili olduğunu bildirdiler ve işbirliği sözünü aldık.
O günden bu yana neler oldu;
1.) Bursa'da bir baba 50 metreden atlayarak intihar etti.
2.) İstanbul’da bir baba yıllar sonra kızıyla buluşma yerine giderken kalp krizi geçirdi.
3.) İzmir'den bir baba çocuğunun hasretine dayanamadı ve intihar etti.
4.) Adana'da çocuğunu göremeyen baba kendini yakmak istedi.
5.) Bursa'da çocuğunu göremeyen baba eski eşini bıçakladı.
6.) Rize'de çocuğunu göremeyen anne kendini astı.
Bunlar sadece bir kaçı Ayşe Hanım. Dikkat ederseniz erkek -kadın diye de ayırmadık, anne intiharını da koyduk.
Bizler EYS (Ebeveyn Yabancılaştırma Sendromunun) 'nin TCK'ya girmesi için mücadele ediyoruz. Niye bunu yapıyoruz. “Babalı yetim” olarak büyüyen evlatlarımız “babasız yetim” olmasın diye uğraşıyoruz.
Kısaca çocuğu göstermeyen ebeveyne hatırı sayılır caydırıcı bir ceza verilmesi konusunda çabalarımız vardır.
Ayrıca diğer çalışmalarımız; Aile Bakanlığı’nın Feminist ve LGBT dernekleri ile yaptığı yasanın değiştirilmesi konusunda çabalarımız vardır.
Ayrıca imza kampanyamız mevcuttur.
28 Eylülde Aile-Adalet Bakanlıkları’nda Genel müdürlükler seviyesinde ORTAK VELAYET ile ilgili bazı görüşmeler gerçekleştirdik.
Bu görüşmelerden Aile ve Toplum hizmetleri Genel Müdürlüğü ile yaptığımız görüşmede beklediğimizin üstünde çok büyük bir ilgisizlik ile karşılandık ve görüşmede o seviyede ilgisiz ve başarısız geçti.
Ancak Adalet Bakanlığı’nda Kanunlar genel müdürlüğü ile yaptığımız görüşme ise aksine çok büyük bir ilgi ile karşılandık.
Sayın genel müdür yardımcısı Sayın Bakan Sadullah Ergin'in bu konuda özel bir talimat verdiğini bize belirtti. Kendilerine Sayın bakana sunulmak üzere konu ile ilgili çok güzel bir dosya sunduk ve büyük umutlarla ayrıldık.
Ayrıca Cumhurbaşkanlığı’na yaptığımız başvuru da sonuçlanmış olup, benzer bir dosyayı Sayın Cumhurbaşkanı'na iletilmek üzere Özel Kalem müdürlüğüne teslim ettik. Yakın bir zamanda da Sayın Cumhurbaşkanı ile de bu konuyu görüşmeyi umut ediyoruz.
Ayrıca bizler Boşanmış Babalar olarak 9 Kasım’da Aile bakanlığı müsteşarlığı ile yapacağımız görüşme sonrası, Bakanlık önünde bir basın bildirisi ve gösteri yapma gereğini duyduk, bu konuda da Ankara Emniyeti’nden gerekli izinler alınmıştır.
Aile Bakanlığı’nın Feminist ve LGBT (Lezbiyen Gay Transseksüel ve Biseksüel) dernekleri ile işbirliği yaparak hazırladığı 6284 sayılı yasanın değişmesi içinde elimizden geleni yapacağız. Çünkü bu yasasın istismar edilmesinden kaynaklı mağdur erkekler sayısı hızla artmaktadır.
Aslında bu yasanın kabulü ile dikkat ettiyseniz Kadın cinayetleri artmıştır.
Bursa ve Adana'da başlayan Panik butonu uygulamasını da yetersiz ve gereksiz buluyoruz. Kadın bu şekilde korunamaz. Yanına kadar gelen erkek, kadın butona bassa bile istediği kötülüğü kadına yapabilir.
Butona bastıktan sonra polisin olay yerine gelme süresi 5-10 dakikadır. O buton kapıya dayanan erkek için yapılmıştır. Hiç bir kadın cinayetinde erkek kadının kapısına gitmemiştir. Kadınlar sokakta öldürülmektedir.
Kadınlar ancak özel koruma merkezlerinde şiddetten korunabilirler.
Bir diğer sorun da erkeklerin boşandıkları eşlere nafaka vermesi konusu. Anayasa’dan “Erkek evin reisidir.” maddesi kaldırılmışken, erkeğin geleneksel rolleri kabul edilmezken, erkeğin üzerindeki geleneksel yükleri neden almıyorsunuz? Hakların alınıp, yüklerin bırakılması adil midir? Neden evliliğin ve boşanmanın bütün yükünü erkekler çekmektedirler?
“Erkek evin reisi değilse” neden ailenin masraflarını üstlenmek zorunda olsun? Erkek kira ödemekte zorlansa hanıma “annemlerle oturalım” dese bu kadın için haklı boşanma sebebi oluyor. Çünkü erkek eşine ayrı ev açmak zorunda kanunlarımıza göre. Evin reisi sayılmayan adamın, neden böyle bir sorumluluğu olsun ki? Eşitlik varsa erkek ev işlerine yardım etsin, kadın ayrı ev açsın kocasına.
Boşanma durumunda da yük yine erkeğin üzerinde. “Erkek aile reisi değilse” boşandığı kadına nafaka vermesi Anayasa’ya aykırı değil midir? Üstelik boşanmayı kadın istemişken. Boşanma durumunda çocuk varsa ve çocuk annede kalacaksa, çocuğu için baba elbette nafaka verecek; fakat pek çok erkek çocukları için ayrı, boşandığı eşi için ayrı nafaka ödemek zorunda kalıyor. Neden?
Bir kadın, iki ay gibi kısa zaman bile evli kalmış olsa boşandığında, başka biriyle resmi bir evlilik yapmadığı sürece eski kocasından ömür boyu nafaka alabiliyor. Nerede eşitlik? Erkek işsiz olsa bile nafaka ödemekten kurtulamıyor ve hapis cezası alıyor. Kadınlar ise çalışıyorsa bile kocalarından nafaka alabiliyor ve boşandıklarında kocalarına nafaka ödemek zorunda bırakılmıyorlar. Eşitlik ilkesine göre burada büyük bir haksızlık ve adaletsizlik yok mu? Cezaevlerinde nafaka ödeyemediği için yatan kaç erkek var? Bunlar bir açıklansın.
Evlenirken ev kurmanın bütün yükü erkeklerin üzerinde. Ev kuracak, eşya alacak, nişan, düğün masrafı, geline takılacak takılar… Bunları erkek karşılıyor. Sonra gelin hanım üç beş ay sonra kocadan memnun kalmıyor ve ayrılmak istiyor.
“Romantik değildi, annesine çok gidiyordu, falan filan…” Önemli sebeplerle boşanan kadınlar da var tabii ki fakat böyle ıvır zıvır sebeplerle boşanan kadın da çok.
Boşanmanın bütün yükü de erkeğin üzerinde. Belki de bir gün bile ona mutluluk vermemiş bir kadına, ömür boyu nafaka ödeyecek, kazancını paylaşacak. Kanun yolu ile kölelikten başka nedir ki bu? Belki düğün masraflarının bile kadından tahsil edilmesi gerekirken, bir de erkeği ömür boyu o kadına bakmak zorunda bırakmanın neresi eşitlik?
Boşanan kadının durumu ise daha iyi. Büyük ihtimalle ailesinin yanına gidecek, o zaman babası ya da erkek kardeşleri bakacak. Veya yeniden evlenecek kocası bakacak. Eski kocadan nafaka almaya devam etmek için nikâhsız bir beraberlik ya da dini nikâhla evlenerek masraflarını karşılayacak başka bir erkek bulan kadın sayısı da az değil bu arada.
Erkek ise yeniden evlenmek için bir kez daha masrafa girecek, bir yandan da eski karısına para gönderecek. Yani iki kadına birden bakmak zorunda kalacak. İlk karısına nafaka ödediği için, belki ikinci eşi ile maddi sorunlar yaşayacak. Bu arada anne babasının durumu iyi değilse onlar da yardım bekleyecekler, erkek ya. Erkeğin ikinci evliliği de iyi gitmedi ondan da ayrılmak zorunda kaldı ne olacak? İki kadına nafaka ödeyecek, varsa çocuklarına nafaka ödeyecek derken bitti bu adam. Bir daha evlenemez. Günümüzde erkekler evlilikten kaçınıyorlar, bu sebeplerden olabilir mi?
Ülkemizde her yıl yüz bine yakın çiftin boşandığı gerçeği var olduğuna göre, boşanmalarda erkeklerin de zarar görmemesi için çalışmalar yapılmalı ki bu erkekler tekrar evlenebilsinler.
Ayrıca boşandığı belki de nefret ettiği kadına her ay para göndermek zorunda kalacak bu erkeklerin akıl sağlığını korumaları, eski eşleri ve toplum için potansiyel tehlike olmamaları için, boşanılan eşe verilen nafaka konusunda mutlaka bir şeyler yapılmalı. Her yıl boşanmalarla yüz bin, yüz bin, artan bir erkek sayısı var burada. Bu konu aileler ve toplum sağlığı için çok önemli.
Bir diğer konu: Anne ya da babadan kalan maaşlar konusu. Anne-baba öldüğünde bekâr ya da dul kızları onların maaşını ömür boyu alırken, erkek evladı işsiz de olsa anne baba maaşından faydalanamıyor. Bunun neresinde eşitlik var?
Pek çok evli kadın resmen boşanarak eşleri ile yaşamaya devam ediyorlar, anne- babanın maaşını almak için. Öte yandan erkek kardeşleri evinin kirasını, karısının ve çocuklarının masraflarını karşılayamıyor. İşsiz olabiliyor ya da çalışsa bile maaşı yetmeyebiliyor; fakat anne-babanın maaşından faydalanamıyor. Neden? Suçu ne? Erkek olmak mı? O da onların evladı değil mi? Hani eşitlik?
Devlet pozitif ayrımcılık yaparak kadınlara iş imkânını artırdı. İşsiz aile reislerinin sayısı 1 milyon 649 bine yakınmış. İşsiz aile reislerinin yüzde 89’u erkeklerden, yüzde 10’u kadınlardan oluşuyormuş. Bir milyona yakın erkek işsiz, evine ekmek götüremezken, karısına ve çocuklarına bakmak, varsa eski karısına nafaka ödemek zorunda iken; babası, kocası ya da eski kocası tarafından masrafları üstlenilmiş pek çok kadın eşitlik adına işe alınarak erkeklerin işsiz kalmalarına sebep olunuyor. Adalet bunun neresinde?
Bu yapılanlara bakıldığında eşit fırsat falan görünmüyor, kanun yoluyla erkeklerden alıp kadınlara verme gibi bir durum var.
Kadın gerçekten ihtiyaç sahibi ise onun yükünü eski kocası değil, devlet çekmeli.
Mademki eşit bir dünya isteniyor, o zaman gerçekten eşitlik sağlansın. Batı ülkelerine, yüksek sayıda çalışan kadın rakamı verelim, modern görülelim derken erkeklere haksızlık yapılmasın.
Konuyu bilginize sunar, desteğinizi bekleriz.
Saygılarımla
İlker KAYAR
Boşanmış Babalar Platformu
Paylaş