Paylaş
Ben iki yetişkin çocuğu olan, büyüğü ile ilişkiyi ben onu tanıdığımda koparan bir adamı 10 yıl kızı evlensin, evlenelim diye bekledim.
Sonuç ne mi oldu, evlendik ve 1,5 yıl sonra boşandık; çünkü kızı ve işsiz, sorumsuz damadı evimize yerleşmişti.
Ayrıldık ne oldu, 2 ay sonra birlikte yaşamaya başladık ta ki kızı bu ilişkiyi öğrenip yine hayatımıza burnunu sokana dek sürdü.
Üstelik ben bir üniversitede öğretim üyesi, o da emekli bir üst düzey yönetici. İkimiz de madden rahatız ve sözüm ona kimseye müdane etmeden yaşıyoruz. Şimdi ne yapıyorum kızına sınır koydum, buna çok bozulan babasını da artık sonsuza dek hayatımdan çıkardım, ruhumu bıraktığım yerden tekrar toparlamaya çalışıyorum. Sevgiyle kalın.
Uzun süre acı çeken bir kadın.
……..
AYRILAN ANNE BABALAR
Ayşe Hanım merhaba,
Uzun zamandan beri köşenizi okuyorum. Çok güzel konulara değiniyorsunuz kutlarım.
Öncelikle mümkün olsa eşler hiç ayrılmasalar ama maalesef aldatılmak insanı çok yaralıyor. Bir kadın olarak kabullenemediğim için ayrıldım. Hayatımdan da memnunum
çünkü çok mücadele vererek ayaklarımın üzerinde durabildim.
Ben de sizin gibi düşünüyorum, evleneceğin kişi bizim gibi ayrılan insan olacak aynı zaman da tabi ki çocuğu da olabilir, onu kabul ettiğin için çocuklarını da kabul edeceksin ama şu kanıdayım; ne kadar iyi diyalog kurmaya çalışırsan çalış sonuçta üvey annesin, bir şekilde göze batarsın. Bunu
engelleyemezsin aynı şey erkek için de geçerlidir. Ortamı düzeltmek çok zor, onun için en güzeli bekar
olarak hayata devam etmek tabi ki ilerleyen zamanlarda çocuklar evlendiğinde yalnız kalacağız.
Bunun da farkındayım, yine de çocuklarım için asla evlenmeği düşünmedim.
Bütün anne babalara sesleniyorum, lütfen hata yapmamaya özen gösterin, ailenizle iyi iletişim kurun, hiç bir şey çözülmeyecek kadar zor değil, başkalarının çocuğuna ana babalık yapacağınıza kendi çocuklarınıza sahip çıkın.
Lütfen ismimi açıklamayın
Rumuz: ben başardım
………
2.EVLİLİKLER, BEN ŞANSLIYIM
Sevgili Ayşe,
Size ilk defa yazıyorum, hafta sonu babaları konulu yazılarınızı takip ederken kendimden çok şey buldum, ben de hafta sonu annesiydim. Eski eşim zaman zaman sorun çıkarsa da kendi ailesinden iletişimde bulunduğum yakınları aracılığıyla sorunlara çözüm bulma yoluna giderek, oğlumun bu durumu
mümkün olduğunca hasarsız atlatması için elimden geleni yaptım.
Sakin kalmak hep bana düştü ama çektiğim sıkıntıları çocuğum beni anlayacak yaşa gelene kadar yansıtmadım. Her ikimiz de boşanmamızın üzerinden 5 yıl geçtikten sonra, daha önce evlenmiş ancak çocukları olmayan kişilerle 2.ci evliliklerimizi yaptık ve birer kızımız oldu. Ben bu konuda çok şanslı olduğuma inanıyorum. Hem oğlumun babasının evlendiği kişi hem de benim eşim oğluma son derece hassas ve hep ona öncelik vererek davrandılar. Üstelik eşim bizim kızımız doğduğundan beri ne kadar iyi bir baba olduğunu bana her gün
tekrar kanıtlıyor.
Ben şuna inanıyorum, eğer herkes yaşadıklarından ders alıp eski evliliğinden doğru sonuçları çıkarırsa 2.lerde daha güzel bir düzen kurabiliyor.
Mesela ben asla agresif insanları idare edemediğimi fark ettim. Sinirli kişilerin yanında ben de asabileşiyordum. Takıntılı kişilerin yanında ben daha fazla takıntı edinir olmuştum.
Eleştiriler yıkıcı ise tepkim çok büyük oluyordu. Akraba ilişkilerinde eşimden destek bulamazsam çok fazla üzülüyordum.
Boşandıktan 2 sene sonra şimdiki eşimle tanışıp
onun özelliklerini keşfederken hep bu arazlarımı kontrol ederek ona farklı bakmaya çalıştım. Evlenene kadar geçen 3 sene içinde birbirimizin her türlü huyunu ne kadar hazım edebileceğimizi ikimiz de oldukça anlamaya çalıştık. Zira o da önceki evliliğinde kendisiyle uyum sağlayamayacak bir seçim yapmıştı.
Her ikimiz de geçmişte yaşadığımız sıkıntıları unutmadan ve hatalarımızı göz ardı etmeden birbirimize hep anlayışlı davranmaya çalışıyoruz.
Oğlum bana göre, pek çok boşanmış aile çocuğundan daha hasarsız geçirdi bu süreci. Şu anda her iki kardeşiyle de eşit ilişkide, ikisini de geleceğine dâhil etmiş durumda, eşimle çok güzel bir arkadaşlıkları var ve birbirlerine asla anlayışsız davranmıyorlar.
Eşim de, babasının eşi de ona abla- ağabey oldular. 18 yaşında üniversiteye başlamış bir gencin ve ilköğretimde okuyan dünya tatlısı bir kız çocuğu iki evlat annesi olarak hayatımdaki dengeleri kurmuş olmanın rahatlığıyla şunu kesin olarak söyleyebilirim ki;
Lütfen evlilik kararı almakta acele etmeyin sayın kaderdaşlarım. Birbirinizi tanımak için zaman ayırın, her ortamda, ön yargılı olmamaya çalışarak, gerçek tepkilerinizi dürüstçe verin.
Yalnız kaldım endişesiyle, acele ederek olduğunuzdan farklı göstermeyin kendinizi. Normal şartlarda kabul etmeyeceğiniz durumları karşı tarafı kırmadan, elinizden geldiğince bencillik etmeden açıklayın.
Evliliğin fedakarlıkla, anlayışla, sabırla ve kriz çözümlerinde göstereceğiniz başarıyla yürüyebileceğini kabul ederek adım atabilirseniz sanırım huzuru bulmakta başarılı olabilirsiniz.
Bu yazdıklarımın çok kolay olduğunu söylemiyorum, eminim yaşanan zorluklar insanı yıldırıyor, buradaki püf noktası pes etmemek olmalı.
Ben de boşanma süreci, aradaki bekar dönem, evlilik kararı almak ve birbirimizi tanıma aşamalarında pek çok kez vazgeçmenin eşiğinden döndüm ama her olumsuzluğun içinde bir iyi yan bulup bunu kendi isteklerim ve doğrularımla harmanlamak için çok çaba gösterdim. Sonuçta hiç bir güzel şey armut piş ağzıma düş olmuyor, gösterilen emek oranında mutluluk payı artıyor.
Bu kadar uzun yazdığım için kusuruma bakmayın ama öyle önemli ki bu konu, eğer doğru seçimi yaptıysanız onun çocuğu ya da sizin çocuğunuzun olması bir şey değiştirmiyor.
Düşünün size ve çocuğunuza bu kadar güzel davranan bir adamın ya da kadının çocuğuna siz farklı davranabilir misiniz? Zannetmem. O zaman elalemin çocuğu olmaz zaten, mantıklı sağduyulu bir yetişkin, kendi çocuğuyla aynı sıkıntıları yaşamış bir çocuğa sırf kendi doğurmadı diye bakmamazlık edemez bana göre. Eğer bunu kabul edemiyorsa doğru kişi kendisi değildir ve en başından kendini tartarak bu tür bir ilişkiye hiç başlamamalıdır.
Selamlar
Aysun
….
HAFTA SONU KOCALARI DA VAR TÜRKİYE’DE
Hafta sonu kocalık ve babalık görevlerini yapan ama aklı kalbi ruhu başka kadında olan erkekleri 2 arada bir derede en iyi koca rolü oynarken avmlerde sevgilisine tutkulu mesajlar atan adam sayısı da çok fazla ve daha fazla kabul görüyorlar hafta sonu babalarından onları ne yapalım?
Devam Ayşe Hanım, çok yankı getirdi yazılarınız. Düşünmeye ve okuduklarından kendine bir cümle bile uygun bulup yorum okuyan erkek ve kadın nüfusunu yakalamışken bir de bu konuya girseniz?
…….
PEKİ YA FULL-TIME BABALAR?
Birkaç yazıdır hafta sonu babaları ile ilgili yazdıklarınızı takip ediyorum.
Gerçekten de boşanmış olmak, bekâr anne veya baba olmak ne kadar zordur ancak tahmin edebilirim. Boşandım ama çocuğum yok.
Ben olayın bir başka boyutuna dikkat çekmek istedim. Bir de full-time babalar var etrafımızda, yani çocuklarını anneye bırakmamış ya da annenin vefatı dolayısıyla çocuğuna tabiri caizse hem baba hem de anne olan babalar...
Benim sevgilim de bunlardan biri; eşini kaybetmiş ve kızıyla birlikte yaşıyor. Her gece ona masallar anlatıp, onu kocaman bir sevgi çemberinin içinde büyütüyor. Eksiklikleri yok mu? Bir erkeğin annelik yapması bence bir kadının hem anne hem de baba olmasından çok daha zor.
Bir gün ben de onlarla yeni bir çekirdek aile olmak üzerine hayaller kuruyorum. Ben henüz anne değilken hem anne hem baba olmuş bir adamla birlikteyim. Hayatlarımız birleştiğinde 1’ken 3 olmanın nasıl bir şey olacağını hayal ettiğimde zaman zaman endişeler denizinde boğulsam da sevgilimin “baba”lığı ile o kadar gurur duyuyorum ki bu her türlü endişeden beni uzaklaştırıyor.
Boşandığında çocuğuyla da boşanan, hatta aynı evde yaşadığı çocuğuyla en ufak bir iletişimi olmayan nice baba(!) örnekleri de var etrafımızda. Çeşitli şekillerde aile birliği bozulmuş olsa da çocuğunun sağlığı/mutluluğu/refahı için çabalayan her erkek benim gözümde takdir kazanmıştır.
…….
EŞLERİYLE YATAKLARINI AYIRAN VE DIŞARIDA BİR SEVGİLİ YAPAN ERKEKLER
Selamlar, günaydın. 38 yaşında eşinden boşanmış, 2 kızıyla yaşayan bir bayanım. Sizi severek takip ediyorum. Bu hafta sonu babaları yazınız ve yankılarından sonra çok söz geldi dilime söylenecek denk gelip yazamadım.
Size başka bir konuyla ilgili içimden geçen ve gördüğüm başka bir kültten bahsedip konuyu sizin yazınıza bırakmanızı diliyorum.
Ortalarda evdeki hatun(!)la ayrılık noktasına geldiğini ağzına pelesenk eden bir dolu erkek dolaşıyor. Her nedense hepsinin ortak noktası evliliğin tüm gereklerin yapmaları, nerde durmaları gerekiyorsa yapmaları fakat konu kendi seks konusunda tanımlamak olduğunda (hep aynı yalanla ya da bazılarında gerçeklik payı olduğunu düşünsem de) ortak bir cümle kullanmaları.
“Ayrı yataklarda yatıyoruz.”
“Ben kızımla yatıyorum.”
“Oğlumu uyuturken uyuyorum yanında...”
“Karım erken uyuyor gitmiyorum yanına...”
“Televizyon koltuğunda uyuyakalıyorum”
Vs.
Vs.
Ülkedeki evli olup yalnız yatan kadınlar mı fazla, yoksa hayatında hiç kimse olmadığı için yalnız yatan kadınlar mı?
…….
BENİM HAFTA SONU BABASI HİKÂYEM
Ayşe Hanım,
Bu da benim hafta sonu babaları hikâyem.
Hafta sonu babalarının birine âşıktım. Biz başka kıtada, çocuklar başka kıtada yaşıyorlar, 6 ayda bir görüşüyorlardı. İlişkimiz suresince telefonda konuştuklarını duymadım, sadece bir kere Noel için hediye bakarken gördüm.
Evlendik, çocukların olduğu ülkeye taşındık. O yıl birkaç telefon konuşması hariç ziyaret vs hiçbir şey olmadı.
1 yıldan sonra çocukların yaşadığı mahalleye taşındık. Çocukların iyiliği için ailecek görüşmeye başladık ki ayrılmanın üzerinden zaten 10 yıl geçmişti. Spor ve okul aktiviteleri derken sık sık görüşmek zorunda kaldık.
Önce eşim tarafından üvey babayı şikayetler başladı ki adam çocukların her şeyi ile anneden daha çok ilgileniyordu (anne, çıktığımız bir alışverişte 10 yaşındaki oğlunun kaç beden tshirt giydiğini bilmiyordu). Adamcağızın her yaptığı iyilik, eşim ve annesinin gözüne batıyordu.
Hafta sonu ritüelimiz şöyleydi: ben cuma akşamı gidip çocukları alıyorum, eve getirip doyuruyorum, televizyon karşısında uykuya kalınıyor, çocuklardan biri rüyasında kabus görmesi, hasta olması hiçbir şekilde babayı ilgilendirmiyor, ben kalkıp bakmadığım sürece çocuk ağlaya ağlaya uyuyakalıyordu. Utandıklarında ya da korktuklarında benim arkama saklanırlardı.
Çocukları ders yapmadıkları için azarlar, kendi son ses bilgisayar oyunu oynardı. Babalığı sadece onlara pahalı oyuncak almaktı.
Kayınvalidem ise küçücük kıza pahalı mağazalardan giysiler alıp (hayır, zengin değillerdi), sadece popüler ve zengin kızların o giysileri giydiğini anlatıp dururdu.
Bunları gördükçe aşık olduğum adamdan çocuk sahibi olamayacağımı fark edince çok acı çektim.
Bir yandan deli gibi çocuk sahibi olmak isterken bir yandan da gelecekte ayrılma söz konusu olursa hafta sonları da olsa babalarına güveneceğimi gördüm.
Neyse ki bu durum çok uzun sürmedi çünkü eski eşim çocuklarının annesiyle aldattı.
Oğlanı özel derse, gözlükçüye vs götürdükleri zaman aralarında olanlar olmuş. Çocukların sorunları bahanesiyle başlayan telefon konuşmaları başka yönlere kaymış.
Ben boşandım, diğer tarafta kabak gene üvey babanın başına patladı: çok sinirli bir yapıya sahip olduğu için eşini aldatmaya kendisi sürüklemiş.
Müge
…….
Hafta sonu babaları ve onlarla birlikte olan/ evlenen bayanlara bir soru!
Merhaba Ayse Hanım, çok güzel bir konuya değinmişsiniz, tebrik ederim. Eminim yüzlerce mektup almışsınızdır, köşenizde benim sesime de yer verirseniz sevinirim. Bütün yazıları okuyamadım ama satırlarımın dile getirilenlerden biraz farklı olacağını sanıyorum.
Kızımın babası ile anlaşmalı olarak ayrıldık. Bence anlaşmalı ayrılmak sadece iki tarafın da ayrılmayı istemesi anlamına gelmiyor. Eğer ortada bir çocuk varsa, o çocuğun iyiliği için dost kalmayı ve dayanışmayı da gerektiriyor.
Ben kendi babamı çok genç yaşta kaybettim, arkasından da annemi. Kızım analı babalı büyüsün istedim, kısmet olmadı. Ama kızımı sevgi, saygı, mutluluk dolu bir aile ortamında büyütmeye ahdettim.
Allah’ın sevgili kulu imişim, dileğim kabul oldu. Karşıma melek gibi bir insan çıktı. Bize ana baba, eş, arkadaş oldu. Evlendik. Çok mutluyuz. Zor günlerimiz olmuyor mu, tabi ki oluyor ve olacak ama üstesinden geliyoruz çok şükür.
Kızımın babası ayrıldıktan sonra bize bir kaç yıl maddi manevi yardımcı oldu, hakkını yiyemem. Ancak sonra o da evlendi ve bir çocuğu daha oldu. Ondan sonra ne dostluk kaldı, ne dayanışma.
Ayşe Hanım, ben yüksek tahsilli, mevki sahibi, etrafındaki herkes tarafından sevip sayılan bir insanım. Bugüne kadar kimseyi bilerek, isteyerek üzmedim, kırmadım. Ne eski eşimin huzurunu kaçırmak, ne de tabiri caizse onu ayartmak gibi bir niyetim var, olmadı, olamaz.
Kızım da birçok bayanın şikâyet ettiği gibi her fırsatta babasının evine giden, onların özel hayatını bozan bir çocuk olmadı. İletişim kurmaya çalışmamın tek sebebi, kendi babamı çok özlediğim için olsa gerek, kızımın babası ile bağının kopmaması idi. Ayrıca ortada bir çocuk varsa onun sağlığı, eğitimi vs ile ilgili paylaşmak, danışmak istediğiniz bir şey olması doğaldı bence.
Ne var ki eski eşimin yeni eşi bana bu anlayışı gösteremedi. Benimle tanışmaya dahi tenezzül etmedi, varsın tanışmayalım, önemli değil. Ama kızımın babasının benimle konuşması, görüşmesi yasaklanmış.
Babası kızımı akşam saatleri, hafta sonu veya bayram tatilleri gibi ailecek bir arada oldukları zamanlarda asla aramaz. İş yerinden telefon eder, kızımın da o sırada okulda olduğu düşünülürse 10 aramadan birinde ulaşabilmesine şaşırmamak gerekir. Maddi konularda yaşanan sorunları ise telaffuz bile etmek istemem.
Ayse Hanım, bütün evlilikler iyi niyetle başlar. Ben boşanmak için evlenmemiştim, onlar da boşanmak niyeti ile evlenmediler. Ama eskilerin "Gün olur, devran döner" diye bir sözleri vardır. Olur da ileride bir gün onlar da anlaşmazlığa düşerse, sizce kızımla bana reva görülen gibi onların da konuşmaları dahi yasaklanacak mıdır? Kızımın babası diğer çocuğunu da sadece mesai saatleri içinde mi aramaya çalışacaktır? Bununla yetinebilecek midir? Söz konusu olan insanın kendi çocuğu olunca bu sorulara evet demek mümkün olmuyor, değil mi?
Saygılar, sevgiler
Adım yerine aşağıdaki rumuzu yazarsanız sevinirim.
Rumuz: Yeniden evli, mutlu, çocuklu
Paylaş