Paylaş
Çünkü hayatınızda sürekli adrenalin var, sürekli öyle ya da böyle bir dik durma, bir ayakta kalma, bir pençeleri hazırda bulundurma hali var.
Kendi kendinin patronu olunca oluşan salıverme durumunu evliyken sıkıyorsa yap, yapabiliyorsan.
Evliyken her an bir çıldırma, çıldırtılma, çıldırtma potansiyeli var. Alınan, yerine getirilen, getirilmeyen, getirilemeyecek sözler var.
Cevabından hoşlanmayacağın, vermeyeceğin ya da ne olacağını bilmeyeceğin cevaplar var.
Dakikası dakikasına uymayacak haller, hareketler, duruşlar, şutlar, goller, frikikler, ofsaytlar, defanslar var.
Bunların hepsi adrenalin.
Karşında bir türlü evcilleştiremediğin, yoğurup yoğurup kendi istediğin şekle sokamadığın bir karşı cins var.
Bazen bıkkınlık hissettiğin, bazen “ya giderse bir gün?” diye ödünün mokuna karıştığı bir adam var.
Hayatta bundan daha büyük adrenalin sağlayan, seni ayakta tutan, ömür uzatan başka ne var?
Yalnız kal, ne karışanın olsun, ne dalaşanın ne de dalaşacağın.
Canın ne isterse onu yap.
Bir maç sesi için kavga etme.
Bir gece sokağa çıkalım diye kavga etme.
Para iste, vermesin.
Eve geç geldi diye gırtlak gırtlağa gelme.
Ol kendi patronun, patla sıkıntıdan göreyim.
Evlilik ömrü uzatır efenim.
Otelde de kaçamak yapılır mı be kardeşim?
Yapılmaz.
Olmaz.
Akıl var, mantık var.
Akıl yoksa mantık var.
Mantık yoksa akıl var.
İkisi de yoksa enayilik var.
Adı üstünde otel.
Hele ki ortalıkta bilinen bir otel.
Dandik değil, sıradan değil.
Allah’ın unuttuğu bir yerde, kulun geçmediği bir yerde değil, dağın taşın tepesinde değil.
Otelinki iğrençlik, onda zaten hemfikiriz.
Ama orada bir eşe ya da bir dosta rastlama ihtimali de bana çok olağan geldi.
Hele bunlar iki ünlü isimken.
Eş dost olmasa bile yine kulaktan kulağa fısıldanacak olmaları kaçınılmaz değil mi?
Ne ettiklerini bilemem.
Ama otelde olmaz bu işler, hele ki böyle otellerde hiç olmaz derim.
Vay be Osmanlı gücü işte
Bir arkadaşım yollamış, bayıldım.
Bilmiyordum, dans Kanuni zamanı ilk olarak Fransa’da başlamış, bunu duyan Kanuni de bu işe pek kızıp o zamanın Fransa Kralı Fransuva’ya bir mektup yazmış, vermiş veriştirmiş.
Sonra ne olmuş?
Güç işte.
Fransa’da dans 100 yıl yasaklanmış, buyurun mektubu buradan okuyun.
İŞTE O MEKTUP
“Ben ki, 48 krallığın hakanı Sultan Süleyman Han’ım. Sefirimden aldığım habere göre, memleketinizde dans namı altında kadın-erkek birbirine sarılmak suretiyle, herkesin gözü önünde faydasız işler işlenmekte olduğunu işitmişimdir. İş bu rezaletin memleketime de sirayeti ihtimali olduğu için mektubumun elinize ulaşmasından itibaren derhal son verilmediği takdirde, bizzat ordumla gelip men ederim.”
NOT
Kaynak: Tarihimizdeki muhteşem mektuplar
Yazarı: Emekli savcı Necdet Bayraktaroğlu
Paylaş