Paylaş
Beklentim ikiye bölünmenizdi; “Evet, benden katil çıkar” diyenler kadar; “asla çıkmaz” diyenler olacağını düşünmüştüm.
Ama inanın öyle olmadı, gelen yüzlerce eposta arasından bir tane bile “benden katil çıkmaz” diyen olmadı.
Herkes işin içine özellikle evladı girince benimle hemfikir olduğunu belirtti.
Daha da ilginci, benden katil çıkar diyenlerin birçoğu hemen infaz yerine, canilerin acı çekerek ölmeleri fikrinde birleşti.
Birçoğunuzun bu 26 şerefsiz için filmleri kıskandıracak planları bile var.
Uzun lafın kısası; işin içine evlat, aile girince, bir çocuğun canı yanınca, herkes katil olabileceğini söylüyor ki bu bana çok normal geliyor.
Ne diyeyim evlerden uzak olsun, Allah böylelerini bizlerden uzak tutsun.
Not: tabi ki sadece kendi başımıza gelenler bizi düşündürmüyor, etrafta olan, biten ve bizim elimizin kolumuzun bağlı kaldığı olaylar da bizi çıldırtıyor.
Yasaların gerektiği şekilde değişmesi, suçluların en ağır cezaları almaları artık farz oldu. Bari şu kadarını yapın da topluca katliamlar çıkmasın.
Aşağıda sizlerden gelen epostaların bir kısmını paylaşıyorum.
Hepimize sağlıklı, huzurlu, bol bereketli bir bayram diliyorum.
…………
5 YAŞIMDA ÖZ AMCAM TECAVÜZ ETTİ
Ayşe Abla merhaba,
Sana ilk önce kendimi tanıtmak ve beni biraz da olsa tanıdığını düşünerek bu konuya başlamak istiyorum. Yazı uzun olabilir baştan belirteyim.
Adım …., 28 yaşındayım, 4 aylık evliyim. Küçücük ve içinde olmaktan inanılmaz mutlu olduğum bir evim var. İnancıyla bazen beni şaşırtan, bazen çok güldüren, bedenen heybetli, ama içinde bir kedicik olan bir kocam var.
Üniversite mezunuyum. ... Üniversitesi, 4 senemi orada geçirdim. Her aşamada oldukça başarılı bir öğrenciydim ve herkesin yanımda keyif aldığını düşündüğüm bir arkadaş. Çok kitap okurum. Özellikle şiire, bayılırım, gündemi takip ederim; futboldan siyasete, diziden tiyatroya. Hayatım bu... Ama ya benim içim? Ben nasıl katil olmadım? Şimdi sana bunu anlatıyorum. Ve içinde olduğum çıkmazı.
Önceleri benim için her şey sanki hayaldi, sanki aklım bana oyunlar oynuyordu. Sanki bunları ben düşünüyordum ve düşündüğüm için kendimi suçluyordum.
Ama büyüdükçe aklım kavramaya başladıkça artık şüphesi, hayali kalmamıştı. Ben 5-6 yaş civarlarındayken kendi öz amcası tarafından defalarca tecavüze uğramış bir kadınım.
(Abla bunu yazmak bile benim için kolay değil şu an kendimi çok şaşkın hissediyorum. ) Hayatım böyle başladı. Çocukluğumun çok güzel hatıralarla dolu olması gereken kısmı, bu görüntülerle ve ağlamalarımla dolu. Onun bana bunu yaptığı anlar, sonralarında canımın acıması, hep aklımda bunlar var. Beni geceleri uyutmayan, “kızım olursa eğer nasıl korurum ben?” diye şimdiden delirten hep bu. Hep ama hep… Bunu anlatmak zor.
Birçok durum karşısında birden donmuş gibi hissederim kendimi. Bana bazı olaylar hiç büyük ve acımasız gelmez. Arkadaşlarım çok şaşırır. Nasıl oluyor da böylesin? Çünkü çok küçücükken benim her şeyim alındı. Benim için çok daha acımasız şeyler var hayatta. İçim inanılmaz kin dolu, sadece benim bunu yaşamama sebep olmuş kişiye değil, bunu yapan örneğin o 26 kişiye, tarifi yok içimden geçenlerin.
Adı hepimizin aklında N.Ç. olarak kalan o güzel kardeşimi alıp kucaklayıp ablacığım, ne olur korkma, ne olur korkma diyerek çok rüyalardan uyandım ben.
Bu şekilde her haber okuduğumda veya izlediğimde ağlama krizlerine girdim. Sonunda ne oldu, eşim “ne oluyor?” dedi. “Haklısın üzülmek doğru ama sen resmen kendinden geçiyorsun” dedi. Konuyu geçiştirdim. Neden biliyor musun? Ondan evvel birini çok sevdim, çok sevdim de laf hani, benim her şeyimdi o, onunla evlenebilirdim ancak, beni ancak o koruyabilirdi her şeyden. Sanırım bu çok sevmek değil de sınırsız, sonsuz güvenmekti. Ve olmayacak olanı yaptım. Ona anlattım. Yaşadıklarımı, acılarımı, onun benim gözümde ne olduğunu saydım. Ne oldu; beni bıraktı. Sebepsiz.
Yani Ayşe Abla ben şimdi ne anlatmaya çalışsam boşluk. Ne desem tarif edemem gibi geliyor. En kötüsü, eşim bazen arkamdan yaklaşıp sarılıp beni öpmek istese ya da benimle sevişmek istediğini belli eden bir harekette bulunsa ben ona düşman oluyorum.
Onun günahı ne diyorum sonra. O sana ne yaptı. Ama aksini yapmayı ne yazık ki beceremiyorum. Bana yavrum destek almalısın diyeceksin biliyorum. Kafamı toparlamak çok zor…
Katil olmaya gelince, inan ki çok plan yaptım, çok defa nasıl acı çektiğini hayal ettim, sonra ne oldu, sonra ben durdum. Ona baktım, içimden hep sen zavallısın dedim, zavallı bile değil, insan bile değilsin dedim.
Tek istediğim kocamı üzmemek, onunla beraber güzel bir hayata devam edebilmek. Bilmiyorum destek almam nasıl etkiler beni. Ama bazen aklımdan o görüntüleri, o anları, o kısımları sildirmeyi o kadar çok istiyorum ki. Hatta o kadar dua ediyorum ki uyandığım zaman hatırlamamak için ama hepsi aklımda; dün gibi...
Adım sende kalsın. Seni seviyorum. Hayat güzel. Herkes için umarım böyle olsun. Ama kimse kimsenin içini bilemez işte. Kim ne yaşamış kimse bilemez.
……………..
Sayın Aral Hanımefendi,
Bazı haberleri okuyunca benden bir katil çıkabileceğini ben anlıyorum.
Hiç de şiddet düşkünü bir insan olduğumu sanmıyorum.
Yani sizden de pekâlâ katil çıkar. Allah sizi uygun zamanda uygun yerde olmaktan korusun.
Saygılarımla.
Nazmi
…………….
Benden bir katil çıkar mı?
Günaydın Ayşe,
Nedense bu konuya kimse değinmiyor, kimse ölen çocuğun ailesinin yerine kendini koyamıyor.
Ben her seferinde “Allah korusun, bu tip şeyler başımıza gelmesin” diye düşünüp arkasından da şöyle düşünüyorum “kesin katil olurum” ya da “dünyaları yakarım.”
Hatta vahşet olaylarından sonra bana 8 yaşındaki kızım da sormuştu; anne olarak ne yapacağımı.
Sinek dahi öldüremem ama hiç düşünmem, KATİL OLURUM; birini öldürmenin ne kadar çok günah olduğunu bilsem de.
Sevgiler,
Emine
…………………….
Gerçekten Katil olunur.
Günaydın Ayşe Hanım,
Bugünkü yazınızdaki düşüncelerinize aynen katılıyorum. Ağzınıza sağlık, ne güzel dökmüşsünüz kaleme, sanki beynimde olanları kopyalamış gibiydiniz. Allah’ım tüm kötü insanlardan bizleri korusun.
Yazılarınızı sürekli takip ediyorum elinize sağlık.
Hoşçakalın.
Sevgiyle kalın.
Seda
…………………
Sevgili Ayşe,
Fikrinizi yazın dedin, yine can evimden vurdun. Ben de seninle aynı düşüncedeyim. Gencecik bir kızın, hatta bir çocuğun kendi rızasıyla bunca insanla birlikte olması nasıl bir mantıktır. Kıza tecavüz edenlerin işleri ve isimleri geçenlerde bir gazete açıklandı. Sen de okumuşsundur. Şansa bak ki bizim küçük kız hep mevkii sahibi kişileri bulmuş!
Yok, sanırsam tam tersi mi acaba? Doğrusu bizim koltukları ağır ağabeylerimiz, nasılsa koltuktan kaldıramazlar, böyle bir sonuç çıkar diye bizim zavallıyı bulmuş.
Henüz bir anne adayıyım ama ne olursa olsun savunmasız birine yapılan her türlü tacize bende saldırgan biri hali dönerim. Senin pamuklara sardığın evladına biri iki dakikalık zevk için sahip olacak ve sonrasında çekip gidecek. Üstüne ceza bile almayacak. Nerdeyse tecavüz ettiği için mağdureden para talep edecek duruma geldi.
Birilerinin artık verilen cezaları gerçekten ağırlaştırması gerek. Müebbet mi, idam mı, hadım etmek mi, neyse ne ama insanların gerçekten korkması ve artık frene basıp düşünmesi gerekiyor; ben ne yapıyorum, bunun sonucunda başıma ne iş açılır diye.
Neyse senin sinirin bende de tavan yaptı.
Sana ve herkese iyi bayramlar diliyorum. Umarım bundan sonrası daha güzel olur.
Sevgiyle kal.
Alev
……………….
Ayşe Hanım,
Çok haklısınız, çok doğrusunuz evet. Ama işte dediğiniz gibi, sonra ceza hukuku kitabı o pislikleri adamdan sayıp size en yüksek cezayı verir.
Hatırlamıyor musunuz açlıktan 1 adet ekmek çalan çocuklara 16 yıl hapis cezası verdiler, hamutuyla ülkeyi dolandıranlar ellerini kollarını sallaya sallaya yurtdışına çıkıp sefa yaptılar.
Ehliyetsiz ve alkollü araba kullanıp 3 kişinin ölümüne sebep olanlar 5 yıl ceza alıp kurtuldu. Daha saysak çok var maalesef...
Annem o çocuk katillerine, tecavüzcülerine şöyle derdi, “Bunların cezası ölüm değil, ölüm kolay kurtuluş yolu. Bunları yatırıp bağlayacaksın, cımbızla etlerini kopara kopara bitireceksin.” Ki annemin cani ruhlu bir canavar olmadığını bilmem söylemeye gerek var mı?
Şu sıralar en çok annelerin, fakat aslında hepimizin içinden geçenlere tercüman olmuşsunuz. Siz yazmaya devam edin en iyisi.
Sevgiler.
Pelin
…………….
Selamlar Ayşe Hanım.
Birçoğumuzun hislerine tercüman olmuşsunuz.
Fakat ceza indirimini talep eden ve onaylayanları listeye dâhil etmemişsiniz.
Aynı muameleden onlar da nasibini almalı, haydi diğerleri sapık, şöyle, böyle ya bizi bu tarz tiplerden korumakla, bu tarz olayların tekrarını engellemekle yükümlü olanların bu aymazlığına ne demeli?
Haluk
………….
Ayşe ablacım merhaba;
Yazını okudum ve sana gerçekten hak verdim. Ben de bütün gün haberleri okuyorum; yapılan haksızlıkları, görülmeyen gerçekleri, cezası bulunmayan suçları, göz ardı edilen durumları; işte o zaman bunları yapanları diri diri yakmak istiyorum.
Aklımda bir sürü komplolar kuruyorum. Şurada kıstırırım, şunu yaparım, böyle döverim, çok acı çektiririm, intikamını alırım o masum bedenlerin diyorum. Bir anda en kötü insan oluyorum düşüncelerimde ama düşününce korkuyorum yapacaklarımdan, başıma gelecekleri düşünüyorum.
Bunları yapan insanlar insan olamaz, bir kalp taşıyamaz, vicdanı olamaz. Nasıl bir insan Allah’ın verdiği canı yakmak için can atar, zevk alır?
Bence bu insanlar dünyaya suç robotları olarak gelmişler. Tek düşünceleri cana kıymak, acı çektirmek, kötülük yapmak. Bir anlık zevk gibi, sanki hayatta yaşamalarının bir parçası gibi yapıyorlar. Yaparken korkmuyorlar, vicdan azabı çekmiyorlar, acımıyorlar.
Kendi canları yanmıyor ya dünya umurlarında değil. AB birliğine girmek istiyoruz, hani onlara hep cici gözükmek istiyoruz ya (Devletimiz tabi ki ) neden onların cezaları gibi cezalarımız yok? Tecavüz edeni hadım edelim, adam öldüreni felç edelim sebepsiz cana kıyanı psikopatım diyip cezalardan yırtmak isteyeni delirtelim. İdam cezamız vardı, düşüncelerini belirttiler diye katledilen insanlardan sonra kaldırıldı. Esas şimdi olmalı idam. Allah’ın verdiği cana kıyanı, kıranı acımadan idam etmeli bu ülkede bence. İnsanlar çokluktan azıyorlar. İçimde öyle bir canavar var ki abla hepsini öldürüp iyi katil olmak istiyorum.
Sinem
……………….
Ayşecim merhaba,
Yazını şimdi biraz da içimdeki hiddete karşı çıkamadan okudum. Haklısın hem de çok haklısın. Ama şunu da belirtmeden geçemeyeceğim; insanın katil olması mı gerek? Bence hayır, eğer ki biz İNSAN olarak bu beş harfe yakışır şekilde duyarlılık ve VİCDAN taşısak kimse katil olmaz. Maalesef ki hiçbir olaya karşı birliğimiz yok ve maalesef ki insanlar da haklı olarak bireysel davranıp KATİL oluyorlar.
Sevgiler
Selcan
…………….
Sevgili Ayşe Ablacığım, ağlayarak küfür ede ede okudum N.Ç’nin durumunu, Münevver’in durumunu ve daha diğerlerini.
Neden suçları işleyenler suçlu olmuyor da mağdurlar suçlu oluyor?
Sözde Avrupa’nın en büyük ADALET SARAYI bizim ülkemizde ama için de ADALET yok!
Ben de katil olurdum bana müebbet verilir ama diğer suçluya 4yıl 10 ay..
N.Ç ve onun durumundakiler ALLAH sabır versin diyeceğim ama önce insanlarımıza ALLAH akıl fikir versin.
Sevgi ile kalın, iyi bayramlar Ablacığım.
Göçmen kızı
………………..
SENDENİM
Tabi ki katil olurdum ablacığım. Sarf ettiğin sözlerin hiçbirinde abartı yok.
Ben ki sokakta gördüğü kedi, köpek ne varsa başını okşamadan, sevgiyle bakmadan geçmeyen, yerde gördüğü karıncayı ezmemek için çaba sarf eden biriyim.
Söz konusu bu gibi konularda kesinlikle seninle aynı fikirdeyim. Katil olurdum.
Bu sabah işe gelirken radyo dinliyorum. Şuursuzun biri; “Ne olmuş 13 yaşında kıza tecavüz edilmişse amma uzattınız bu olayı” diye mesaj göndermiş programa.
Ablacığım ne denir böyle bir zihniyete Allah aşkına!
Fatma
……………….
İNSAN DÜNYAYA KATİL OLARAK DOĞMAMIŞTIR
Ayşe Hanım merhaba,
Kimse bu dünyaya katil olarak gelmemiştir. Hangimiz anamızdan doğarken yazar, doktor, öğretmen, başbakan doğdu?
Kim ister olmadık yerde başka bir cana kıymayı? Bu bizim dinimiz gereği de Allah-u Teâlâ’nın verdiği canı Allah’tan başkası alamaz.
Benim bir kızım, bir oğlum var. Oğlum 9 yaşında, kızım 5 yaşını yeni bitirdi. Ben çocuklarımı öperken bile onlara zarar vermemeye çalışırken; bir başkasını onların tırnağına zarar vermesini nasıl kabullenebilirim?
Allah’ım kimsenin çocuğuna zarar vereceklere fırsat vermesin. 13 yaşında kız çocuğun o durumunu düşünemem, anası babası iyi sabırlı, bırakın yargıya gitmeyi, ben veya eşim kesinlikle katil olurduk.
Çocuklarımın yüzlerini kimsenin soldurmasına asla izin vermem. Sözle, lafla bu durum düzelmez. İnsan tanımadığı çocuklar için gözyaşı döküyor. Kendi çocuğum için nasıl sabırlı olabilirim? Benim çocuğum hayatı boyunca tecavüz olayını beyninden silebilir mi, belki bir gün bunalım yaşayıp intihar edebilir. Bunun hesabını kim verebilir ki? Her mahkûm suçlu değildir. Her mahkûm bu dünyaya katil doğmamıştır.
Bu yazıyı yazmak o kadar zor ki. Çocuk cinayetlerini, tecavüzleri duydukça çalışan anne olarak hep aklım evde kalıyor, en yakınına bile çocuklarını bırakmaya cesaret edemiyorsun.
İyi ki varsınız. İsim yayınlamayınız teşekkürler
……………..
Merhaba Ayşecim,
Bugünkü yazına istinaden bir iki laf da ben söylemek istedim. Günlerdir bu haber ile ilgili yorumlar yapıyoruz her yerde; biz olsak ne yapardık diye. Bir kız çocuğu annesi olarak bu tarz konularda daha da duyarlı oluyoruz sanırım.
İşimize gelen her konuda 18 yaşına gelmemiş çocuklara sen daha küçüksün, anlamazsın diyen bizler, bu konuda senin rızan var, aklın başında, bilerek kalmışsın deniliyor.
Bu kanun değişse ne olacak diye düşünüyorum. Bu olay sadece bildiğimiz, daha bilmediğimiz buna benzer bir sürü olay olduğuna eminim.
Toplum olarak sürekli cinselliği bastırarak çocuklarımızı yıllarca yetiştirdik ve şimdi de yaptıklarımızı ekiyoruz. Yetiştirmesek olmaz mıydı diyebilirsiniz ama belki daha az olurdu. Her zaman toplum olarak bize dokunmayan yılan bin yaşasın diyoruz ama bu kararı onayan yargıçlar kendi evlatlarına olsaydı da aynı şekilde vicdanım rahat diyebilirler miydi?
Silivri’de belki de işlemedikleri bir suç için bile yıllarca hapis yatarken aydınlarımız, işledikleri suç aynen ortadayken bile iyi hal durumundan cezalarını indiriyoruz.
Bu durumda biz ne yapmalıyız diye düşünüyorum. Unutmamalıyız hiçbir şeyi, tepkimizi göstermeliyiz, bu insanları her yerde teşhir etmeli ve belki de toplumdan dışlamalıyız. Affedilmeyecek şeyleri affetmemeliyiz. Ve bu kız çocuklarımıza sahip çıkmalıyız. Hayata tutunmaları için yardımcı olmalıyız. Bu çocuklar asıl bizden, diğerlerini insan olarak bile kabul edemeyiz. Hayvanlar bile bu şekilde davranmaz.
Sevgi ile kal Ayşecim
Nasıl iyi olur bilmiyorum ama iyi bayramlar hepimize
Derya
………………..
Evet, benden katil çıkar!
Ben ki hoşgörünün, empatinin hayatımızdaki pek çok sorunu çözmeye yardımcı olacağına yürekten inan kadın, şu konuda da netim;
Tecavüzcü affedilemez ama katilde hafifletici sebepler olabilir, gün gelir sevdikleri zarar gören herkes -bence-, gözü dönüp katil olabilir ama tecavüzcü olmak için kötü/ vicdansız/ acımazsız olmak gerekir!
Hande
………………..
TEREDDÜT MÜ?
Sevgili Ayşe Ablam,
Yazdıklarında inan az bile düşünmüşsün diyorum. İyiyiz, meleğizdir, Allah’ın verdiği canı biz almayız, bir karıncayı bile incitemeyen kişiliğimiz de var fakat söz konusu sevdiklerin, canım dediklerin ise, hele ki zarar verilmişse onlara; beyin fonksiyonunu kaybediyor ve ellerin bağımsız müdahalesiz çalışıyor.
Az bir hayal edeyim dedim, anneyim ve kızıma biri en küçük zarar verirken görüyorum, aklım alamıyor daha düşünürken yumruklarım sıkılıyor, işkenceyi de yaparım, öldürürüm de diyorum, hem de tereddüt etmeden!
Senin yakının olsa bunu yaparsın ama yakının olmasa da başkası da olsa hele ki adalet yerini şekil A’daki gibi bulamadıysa da (gerçi bana göre müebbet bile az!) o 26 kişiyi bize bıraksalar en masumumuz bile kayıtsız kalamaz diyorum. İnşallah böyle olaylarla karşılaşmayız ki kendimize yenilmeyiz. Güzel günler diliyorum.
…………….
Ben katil olur muydum diye kendi kendime sorduğumda bu sorunun cevabı “evet” oluyor; özellikle de böyle çocuk tecavüzleri, tacizleri karşısında.
Birden beynim işlemez oluyor. İçinde herhangi bir şekilde çocuk tacizini, tecavüzü ima eden filmleri bile seyredemiyorum. Etkisinden birkaç gün kurtulamıyorum. Çünkü bunda bir anlık gaflete düşülecek bir durum yok. Bir anlık sinir ile birisine küfür etmişsindir, dövmüş, Allah korusun öldürmüş olabilirsin.
Büyük konuşmamak lazım. İnsanın gerçekten gözünü döndüren olaylar var ama bu tecavüz olayı.
Çok merak ediyorum 26 kişiyi. Bu insanlar nasıldır? Yani bizim gibi nefes alıp verirler mi, yemek yerler, uyurlar mı? İdrak edemiyorum. Bunlar insan değiller; yaratık mıdırlar, canavar mıdırlar?
Dikkat ederseniz hayvan diyemiyorum. Çünkü hayvanlarda bile vicdan var. Şimdi o insanları karşıma getirseler. Önce bir güzel o organlarını kesmek isterim. Gözleri önlerinde küçük küçük parçalara ayırırım. Bir güzel kızartıp onlara yedirtirim. Sonra bana yalvaracaklarını düşünüyorum.
Acaba diyorum bu noktada onları salıversem mi iyi olur, yoksa öldürsem mi? Sanrım bu durumda öldürmek onlar için daha hayırlı olacağından aslında ben öldürmem. Salarım. Gidin şimdi yaşayın bakalım derim.
Bilmem utanırlar, sıkılırlar mı? Hayatları zindan olup yaptıklarına pişman olurlar mı? Yoksa tecavüz olaylarına artık karışamadıklarından karşımıza hırsız, kapkaççı ya da katil olarak yine çıkarlar mı?
Pis nefislerini ancak pis işler ile tatmin edeceklerinden; bilinmez. Ama insan dünyada bu kadar kötülük varken adalet kavramını (kutsal adalet ve hukuki adalet) o kadar fazla sorguluyor ki… Allah’ın adil olduğuna inanası bile gelmiyor.
Saygılarımla…
NERGİS
……………..
Ayşe Hanım Merhaba,
“Benden bir katil çıkar mı?” diye sordunuz ya, 11 yaşında bir kız annesi, bir kadın ve de bir insan olarak, ben bu haberleri okudukça öyle korkunç ceza fantezileri kuruyorum ki, kendimden korkar oldum.
Özellikle çocuklara karşı işlenen cinsel taciz suçlarına çok ağır cezalar uygulanmadıkça da bu duygularımdan arınacağımı da sanmıyorum.
Saygılarımla
Teodora
…………..
Ayşe Hanım;
Kızım herkesle çok çabuk kaynaşan, çok sıcakkanlı bir çocuk olarak büyüdü. Biz de bu durumdan çok memnunduk. Ta ki kreşin korumalı ortamından çıkıp ilkokula başlama zamanı gelene kadar.
Her ne kadar servisle gidip geliyor olsa da, okulun kapısındaki güvenlik görevlisi ebeveynlerle bile izin kağıtsız öğrencilerin çıkmasına izin vermese de okula başlayınca “tanımadığın insanlarla konuşma, tanı veya tanıma kimseden yiyecek bir şey alıp yeme, istemediğin hiç kimsenin sana dokunmasına izin verme...vs” gibi tembihlemelerle okula gönderdik. Elimiz yüeğimizde.
İlk sene her akşam ona belli etmeden sorular sorarak-sorguya çekerek- geçti bir yılımız. Şimdi ikinci sınıfa gidiyor. Biraz daha büyümüş olmasının verdiği rahatlık var. Ama ben üç yaşından beri kızıma ne zaman mini etek veya elbise giydirsem altına görünmeyecek şekilde tayt giydiriyorum. Eşim bana paranoyak muamelesi de yapsa buna devam ediyorum. El kadar çocuktan tahrik olacak hastalar var çünkü etrafımızda. Ve bu bazen insanın en yakını bile olabiliyor. Öz kızına tecavüz eden babalar da var biliyorsunuz.
8 yaşında bir kız çocuğu annesiyim ve çok korkuyorum. Saçının teline zarar gelmesin diye varımı yoğumu feda edebileceğim yavruma başka birisi telafisi mümkün olmayacak bir zarar verse kesin öldürürüm.
Ne Allahtan, ne adaletten korkarım, ne de cezasını onların vermesini beklerim. Onun da bir ailesi varmış umursamam. O benim evladımın canını nasıl yakmışsa aynı şekilde yakarım canını, hatta alırım o canı ellerimle.
Hiç işkenceyle falan da uğraşmam. Yani kızım söz konusu olduğunda potansiyel bir katilim. Ama bu konuyu eşimle konuştuğumuzda onun farklı önerileri de hoşuma gidiyor; meydanda cinsel organından asmak gibi. İbreti âlem için.
Bu arada bugün hurriyet.com.tr den bir haber 12 yaşındaki kızını kendisinin ilişkiye girdiği adamlarla bir odada yalnız bırakan anne adamlara yalnızca ellemeleri için izin veriyor ve mutfağa yemek yapmaya gidiyor ama adamlar anneyi dinlemeyip çocuğa tecavüz ediyor. Çocuk hamile kalınca olay ortaya çıkıyor, anne ve iki adam gözaltına alınıyor. Şimdi bu olayda adamlarla birlikte anneye ne ceza vermeli? İnsanlığımdan utanıyorum ve kızımın karşısına iyi insanlar çıkarması için Allah'a dua ediyorum.
Tülay
………………..
Ayşe Hanım merhaba,
Fikrimizi merak ettiğinizi söylemişsiniz. İyi ki de sordunuz. Çünkü bugün haberleri okudukça boğazım düğüm düğüm oldu NEFRETTEN. Nereye ne yapacağımı bilemedim.
Şu kahrolası face’den mi yazsam, oraya mı yazsam, kaldım öylece.
Aklımdan o kadar fena fikirler geçiyor ki 26 kişi ve daha bilinmeyen bir sürü kişi için. “Nasıl yaptılar göster”, diyen hâkim için, o salonda bulunup o muameleye seyirci kalan devletten ya da değil, bir yaşamı idama süren herkes için.
Fikirlerimi bir bilseniz; “keşke katil olsaydın” derdiniz.
25 yaşında, üniversite mezunuyum, yüksek lisans yapıyorum ama eğer cehaletse bu, en kara cahillerdenim.
Çünkü kadınım, 2 tane 14 yaşında kız kardeşim var, ablam var, annem var, tüm bildiğim kadınlar var.
Hepsi için nefret duyuyorum.
Hepsi için tek tek katil oluyorum.
Hepsi için ağlıyorum.
Tek yapabildiğim belalar dilemek, bu sefer tutması dileğiyle ve en yakın zamanda başka bir olaya kadar yine saklanmak en güvenli köşelere.
Madem kişilerin ruhlarını umursamayıp adlarını açıklamıyoruz ya, tek ihtiyacımız bu ya o zaman…
“B.K.”
Saygılarımla.
…………..
Ayşe Hanım,
Yazınızı okumadan az önce arkadaşımla N.Ç’nin durumunu konuştuk. Namusun kelime anlamı nedir, şerefin, haysiyetin, hadi bunlardan da vazgeçtim, sizlerin evladının başına gelse ne hissederdiniz? Evladınızın gözlerinin içine bakıp her şey güzel olacak diyebilir miydiniz?
Erkeğin namusu yok mudur, töre cinayetlerinde namus için öldürülen kadınlarımız namussuz, onları yok eden erkekler namuslu mudur?
Evladını şehit veren anneyi, töreye kurban veren anneyi, teröre kurban veren anneyi nasıl teselli edersiniz?
Bizi her geçen gün yozlaştıran, insanlığımızdan uzaklaştıran,vicdanımızın sesini dahi duymayacak kadar …………… (buraya siz uygun gördüğünüz kelimeyi yerleştirebilirsiniz) sağırlaştıran.
Ayşe Hanım, yazdıklarımdan da anlaşıldığı üzere kafam çok karışık, insanım, kadınım, anneyim ve ülkemde ardı ardına yaşanan olaylar, hâkimler, savcılar, avukatlar (SİZLERDEN NE KADAR ÇOK ŞEY BEKLİYORUZ DEĞİL Mİ?) ne olur vicdanınızın önüne hiçbir korku geçmesin.
…………….
Merhaba Ayşe Hanım,
“Erdem, bir kötülüğü yapmamak değil, işlenmiş kötülükleri bağışlamaktır” der bir cümlesinde Cicero...
Filiz
………….
Ölen mi Suçlu Öldüren mi?
Ayşe Ablacığım,
Sana o kadar hak veriyorum ki. Bir laf vardır, “Ölen mi suçlu, öldüren mi?” diye. Bence çok doğru bir laf.
Kimse ben karıncayı dahi incitemem demesin. Dışarıdan ahkâm kesmek, ahlak polisliği yapmak çok kolay. Biri benim kızıma, anneme ya da değer verdiğim birine tecavüz etse, onu öldürmeye kalksa ve bunun karşılığında güvenebileceğim bir yargı yoksa ben de o haini öldürebilirim.
Hele olay anında oradaysam, gerçekten gözüm hiçbir şey görmez. Elime geçen ne varsa benim canımdan bir parçaya zarar verene o an ben de zarar veririm. Çok anlık bir şey, gözü karardı mı insanın ötesi yok. Ha sonrasında pişman olur muyum, ne yaptım ben der miyim, işte ondan emin değilim. Herkes kendisini 13 yaşındaki küçük kızın annesinin, babasının yerine koysun kendini öyle düşünsün derim.
Sevgiler,
Zeynep
……………..
KIZKARDEŞİM 1 YILDIR KAYIP
Ne demek istediğini öyle iyi anlıyorum ki...
Kardeşime ne olduğunu bilmediğim son 1 yıldır yaşadıklarımı düşününce.
Ayşe, katil bile olamıyorsun.
Bırak birilerini öldürmeyi, kendi canına bile kıyamıyorsun.
Ölemiyorsun Ayşe.
Şunu söyleyeyim ki insanlar bu kadar kötülüğü kalplerinde barındıramaz. Taşıyamaz.
Vicdan ve de merhametlerini nerelerinde taşıyorlar yahut onca kötülüğü nasıl muhafaza ediyorlar, bilmiyorum.
Milyonlarca ihbar aldık. Ama en kötüsü babacığıma gelenlerden biriydi sanırım.
Bir telefon gelir.
İhbarcı: İlan asmışsınız neyisiniz?
Babam: Babası, ne oldu? Gördünüz mü yoksa?
İhbarcı: Evet, Kurtuluş Parkı’nda.
Babam: Tamam, hemen geliyorum, siz gözden kaybetmeyin.
İhbarcı: Tamam, burada oturuyor zaten.
Babam gider yürek çarpıntısıyla... İhbarcıyı bulur.
“Nerede kızım?”
Boş boş bakan adam basar kahkahayı.
“Ne gülüyorsun be adam! Nerede çocuğum?”
İhbarcı: Bey baba sen ciddi mi sandın?
Düşün şimdi ne yapmıştır o baba?
Buna benzer gece gündüz onlarca telefon alan abla ne yapmıştır? Sabaha karşı eve döndüğünde annesine ilk ne demiştir?
Ayşe insanlar çok kötü ve yazık ki “kötü” sözcüğünün yerine kullanılacak başka bir laf bilmiyorum ben.
Sen biliyor musun be Ayşe?
Paylaş