Paylaş
Uçak saatlerini araştırdım, gazetemi aradım ama olmadı, çok istediğim halde Van’a gidemedim. Aynı günün akşamüstü tanımadığım bir numara beni aradı. Genelde bilmediğim numaraları açmadığım halde telefonu cevapladım.
Karşımdaki genç kadın heyecanlı bir şekilde konuşmaya başladı. “Ayşe Hanım merhaba, sizi rahatsız ediyorum ama size anlatmam lazım. Ben Aynur hurriyet.com.tr’de editörüm, biz üç arkadaş duramadık, dayanamadık ve kendimizi Van’a attık. Arkadaşlarımızdan biri Hilal hurriyet.com.tr interaktif servisler uzmanı, biri de Emre Fotomaç.com.tr spor editörü.”
“Buraya gelince inanılmaz bir şok yaşadık Ayşe Hanım. Yardımlar geliyor ama ihtiyaç sahiplerine ulaşamıyor, beşinci gün olmuş hala sokakta kalan, başını sokacak bir yer bulamayan bir sürü insan var. Çaresizlik had safhada, gözümüzle bunlara şahit oldukça ve çaresiz kalınca psikolojimiz bozuldu ve elimizden ne gelirse yapmaya karar verdik. Sizi aramamızın sebebi bu tip konulara olan hassasiyetiniz”
Bu konuşmadan sonra bu çok özel üç gençle hep irtibat halinde olduk.
Onlar orada canla basla çalışır çabalarken, bana da ihtiyaç sahiplerinin bilgilerini geçtiler, ben de twitter üzerinden eş, dost aracılığıyla yardım toplamaya çalıştım. Bu arada twitter kullanıcılarının bu konuda ne çok çabaladığına, bir sürü hayatın kurtarılmasına sebep olduklarına, yardımlar toplayıp kendi kiraladıkları kamyonlarla bilahare Van’a götürüp teslim ettiklerine hepimiz şahit olduk.
Ayrıca Aynur, Hilal ve Emre’den Van’a kendi imkânlarıyla kalkıp giden bir sürü genç insan olduğunu ve sabahlara kadar yardım için çabaladıklarını duydum. Ne diyeyim, vallahi helal olsun.
Bizim koca yürekli üç genç dostumuz İstanbul’a dönünce kendilerinden rica ettim; “Ne olur durumu biraz anlatın, ben de gözlerinizle tanık olduklarınızı, yaşadıklarınızı yazayım” dedim. Şimdi aşağıda onların ağzından yaşadıklarını okuyacak, onların kameralarından çekilen fotoğraflara bakacaksınız.
Tüm Aynurlar’a, tüm Hilaller’e tüm Emreler’e bir kez daha helal olsun.
Not: zaman zaman twitter üzerinden size mağdur durumda olan kişilerin isim ve hesap numaralarını veriyorum, verdiklerimin hepsi benim kontrolümden geçmiş ve gerçekliği kanıtlanmıştır, kısacası kefilim.
VAN DEPREMİ
Selam Ayşe, kısa bir özet geçtim yaşadıklarımızla ilgili, yazdıklarım biraz karışık olmuş olabilir. Sadece olan biteni aktaralım insanlara yeter. Desteğin için tekrar teşekkürler.
Üç arkadaş çıktık yola Emre, Hilal ve ben. Depremin beşinci günü gittik Van’a ve pazar günü yani depremin yedinci günü döndük. Emre Güneş fotomac.com.tr spor editörü. Ben hurriyet.com.tr’de editörüm, Hilal de hurriyet.com.tr interaktif servisler uzmanı.
Televizyonda izlediğimiz yağma görüntüleri karşısında aldık Van’a gitme kararını. Aklımızın almadığı bir şey vardı; Türkiye’nin dört bir yanından Van’a yardım yağıyordu ama depremzedelere ulaşmıyordu.
Sosyal paylaşım sitelerindeki bilgi kirliğini bir kenara bırakıp kendimiz öğrenmek istedik sorunun neden kaynaklandığını. Tek kelime ile şunu söyleyebiliriz, ciddi bir organizasyon sorunu var.
Valilik ve belediye ayrı çalışıyor, bu başlı başına bir sorun. Ayrıca gönderilen yardımlar da düzensiz geliyor. Haliyle karışıklıklar çıkıyor. Ama şu bir gerçek ki Van halkı asla yağmacı değil, televizyonda izlediklerimiz gerçekten çetelerin işi. Çadırların ihtiyacı olmayanlar tarafından alınıp 250 ile 1.000 TL arasında satıldığı da doğru.
İlk olarak Van merkeze gittik, belediyenin kriz masası ile birlikte çalıştık. Kapının önündeki insanlar için; “Onlara şimdilik umut dağıtın” dedi bir görevli. Bir organizasyon sorunu vardı ve altından kalkamıyorlar, dağıtıma başlayamıyorlardı. Bir amca vardı ismini bile alamadığımız; “Sokakta kaldık, önemli değil, Allah rızası için bir tane bebek bezi verin” deyişi kulaklarımızdan silinmiyor.
Erciş’te gördüğümüz bir manzarayı aktarayım size, fotoğrafı da var. Küçük bir market, sahibi depremzede; depremden sonra bırakıp gitmiş dükkânını, başında ne bir asker ne bir polis enkazların ortasında üstelik ama eşyalar olduğu gibi yerinde duruyor. İnsanlar bir çöp bile almamış.
Yeni doğmuş bir bebek vardı derme çatma bir çadırda. Daha 10 günlüktü biz gördüğümüzde, bugün 13 günlük oldu. Brandadan yaptıkları çadırda 13 kişi kalıyorlardı. Telefon numaraları 05… adı Şahin görüşülecek kişinin.
İki aile bir arada yaşamaya başlamış depremden sonra. Evlerinin ön cephesi yıkılmış durumda. Toplam 10 kişi aynı çadırda yaşıyor. Çadır dediğim de naylon brandadan yapılmış, taşlarla uçması engellenmeye çalışılan bir şey. Yaşları 2 ile 3 arasında değişen 3 tane de çocuk var. Evlerin reisleri Süleyman ve Cezmi Bey. Cezmi: 05… Süleyman Bey: 05…
Böyle hikâyelerle karşılaştık ve inanılmaz bir hayat tecrübesi oldu bizler için. Bizi sosyal medya aracılığı ile bulan ve yardımlarını bize yönlendiren birçok insan ve şirket oldu.
Ama organizasyon ve güvenlik sorunu nedeniyle pek fazla yardımcı olamadık. Belediyenin bir dağıtımında yer aldık ama araçtan çıkamadık bile. Sadece bir zabıta ile çıktığımız dağıtımda araç mahalleye giremeden önünü kesip eşyalar indirildi. Güvenlik ve depo sorunu nedeniyle pek faydalı olamadık.
İlk gün gözleri görmeyen bir depremzedeye ve bir mahalleye yardım ulaştırabildik sadece Yaysat’tan Ümit diye bir arkadaşın aracılığıyla. Gece ise bizim gibi kendi başına çıkıp gelen gençlerle tanışıp 20 kişilik bir ekip kurduk ve akşam mahalleleri dolaşıp gerçekten ihtiyacı olanları tespit ettik. Zorla bir depo açtırarak erzak ve bebek maması, bezi gibi eşyaları paketledik. Sabaha karşı da bunları onlara ulaştırdık. Güneşin doğuşunu bekleyemezdik çünkü gündüz ciddi bir güvenlik sorunu vardı. Denizyıldızı hikâyesi vardır ya; birini bile kurtarsan kardır, o mantıkla hareket ettik sadece.
Şimdi döndük ama Van ve Erciş’le iletişimi kesmiyoruz. Bize Bahçeşehir Üniversitesi aracılığıyla ulaşan yurtdışı kaynaklı International School ve Amerikan birkaç okul aracılığı ile okul yapılmasına aracı olacağız. Erciş Kaymakamlığı’ndan haber bekliyoruz. Ayrıca yardıma ihtiyacı olan birçok ailenin bilgisini aldık, onlarla iletişim halindeyiz. Yardımların gönderilmesine devam edeceğiz.
Bu arada twitter’dan verdiğimiz numaralar sayesinde de birçok depremzedeye yardım gönderildi. Aslında o kadar çok şey var ki anlatmak istediğimiz ama sana yetiştiremedik.
Paylaş