Paylaş
Bir kısmı yayınlanmamak kaydıyla yazmıştı en özelini onları haliyle yayınlayamıyorum.
Aradan yayınlanmasına izin verenlerden bazılarını sizlerle paylaşacağım aşağıda. Sevgi dolu, moral veren mesajlarınız için hepinize teker teker teşekkürler. Sağ olun var olun benim canım okur dostlarım. İyi ki varsınız.
Sevgili Ayşe;
Geçen günkü yazını okuduktan sonra yazmazsam olmaz dedim.
Şimdi olayın geneli şu; T.C. erkeği,
Son 20 yıldır dünyanın birçok yerine iş seyahatlerim oldu ve zaten o kadar zamandır da yurtdışında yaşıyorum, tarz hiç değişmemiş ve asla da değişmeyecektir.
Bizim klasik Türk erkeği tarzı.
Doruklarda romantizm, ilgi, alaka, insanın başını döndüren ben neymişim dedirten, ayaklarını yerden kesen o yoğun his karmaşası ki bunları yapan her zaman saklamaya, gizlemeye çalıştığı bir şeyleri olan ve olacak olandır ve hedefe ulaşılıp manevi tatmin elde edildikten sonra her şey bir sabun köpüğüdür.
Sanırım senin aynayla aran pek hoş değil bu aralar, bence bir daha bak, sen çok hoş, dik ve kendinden emin bir kadınsın, ben öyle görüyorum ve lütfen arkana bakma, çünkü giderken bıraktıkların dönünce bulacaklarınsa gitmenin ne anlamı var olmasın.
Sana bu e-maili dünyanın öteki yarısından, Amazonlar’dan, yeşilin her tonunun olduğu, hayatın durduğu bir köşeden yazıyorum.
Mutluluklar
Serkan
…..
Ne de güzel yüreğin var, sımsıcaklığın hitap ettiğin, baktığın her canlıya da sımsıcak duygular verdiğine inanıyorum.
Babanla, amcanla büyüdük be güzel Ayşe, o dopdolu güzel yürekli muhteremlerin bizlere verdiği güzellikler, mutluluklar Öylesine unutulmaz izler bıraktı ki...
Hiç unutulmaz, hem kendileri hem yarattıkları tiplemeler.
Gripsin ama garip değilsin, olamazsın, kalbinden, beyninden, iç dünyandan yazılarına yansıyanlar öylesine bilemediğin dostlar kazandırmakta ki sana.
Lütfen kafanda hiç bir vesvese, endişe, sıkıntı taşıma, at gitsin, güzel hayallere dal, bu hayaller her yastığa başını koyduğunda gelsin gözünün önüne. Çok hayalci hayaller bile olsa. Haa bu arada kafan yerinde olduğunda da gerçek hayaller kur, hedefler seç ve o hedeflere ulaşacak yolları zamanı da kurgula.
By the way, bol bol yoğurt ye, yoğurt yemeyi itiyat haline getir (tabii belki de yoğurdu çok seviyor ve tüketiyorsundur bilemem) bol bol su iç, çayır çimen şarkısını mırıldan, bak grip mrip hemen kaybolur bir daha da gelmez.
Aşk acısı güzeldir, o acılar yaşanması şanstır aslında, çünkü yaşamışsındır aşk (lar)ı... Ya hiç yaşamamış olsan…
Acısı gider güzel anıları kalır ÜÇ gün sonra. Dalga ile kayanın aşkı ve bitişi masalı gibi...
Yaşamak çok güzel, çook, bir daha şu anda bulunduğun yaşında olmayacaksın, o zaman dibine kadar en güzeli ile yaşa.
Kısmetse bir gün yüze yüze laflarız, tercihine göre, ya bir kahve sohbetinde, ya da bir mey kadehinde...
Hadi bak havalar da güzel, çık yürü, çek deniz havasını içine, he he heyt ne güzel şey yaşamak diyerekten
Fethi
CEVAP: Fethi Abi ya, bir şey diyeyim mi cansın can. Allah sana uzun ömürler versin, iyi ki varsın. Abi diyorum, sen diyorum, artık izninle aileden kabul edersen Ayşe kızını da çok yaşa hep yaz hep paylaş valla babamı amcamı hatırlatıyorsun bana, keşke tanıyabilsem seni yüz yüze. Ellerinden öpüyorum yanaklarından da maillerini sağ kafa yine okuyacağım gripim ayrı garibim ayrı malum şu ara. Çok sevgiler.
….
Merhaba Ayşe Hanım,
Size ait bir yazıyı ilk defa okuyorum. Bir arkadaşım okusana dedi.
Ve şu anda hıçkıra hıçkıra ağlamak ama bir taraftan aşka devam etmek istiyorum.
Hangisi doğru bilmiyorum. Ama bu duyguyu yaşamayan bilemez ki ve şanslı olduğumuzu düşünüyorum.
Ya bu duyguyu hiç yaşamasaydık.
Sevgiyle
Aşkla
Kalın
Ebru
…..
Ayşe Hanım Merhaba,
Bugünkü yazınızı okudum. Sizi hoşgörüyorum fakat beyefendiye aynı şekilde yaklaşamayacağım. Çünkü o korkaklık ediyor. Belki sizi sevmiştir. Bunu bilemem. Fakat bir şeyler yapmayı münasip tarafı yemiyor.
Bahaneye sarılmak kolayına geliyor.
Korkuyor hayatını değiştirmekten. O yaşta bir insana kim müdahale edebilir, hayatını kim yönlendirebilir.
Hayatta kararlarını kendisi verebilmeli. Ailesinin karşı çıkması bahane. Karşı çıksalar bile hayat benim hayatım, siz müdahale edemezsiniz, saygı duyacaksınız diyebilmeli.
Bunu diyemiyorsa gitmesi sizin için en iyisi olmuş. Sizin yanınızda durmaya layık değil.
Fakat ona inanmayı seçen de sizsiniz. Evli olduğunu öğrendikten sonra bile onun yanında kalmayı seçen sizsiniz. Yani bu sizin kararınız, sizin sorumluluğunuz. Bunu kabul edin ve arkanıza bakmayın. Onun yaptığı ya da yapmadığı şeyler onun sorunu. Sizin değil. Siz bir şey denediniz olmadı. Allah daha güzellerini versin size. Önünüze bakın. Hayat güzel. Gidenin ardından üzülmeye değmez. Hiçbir şey sizin mutluluğunuzdan daha değerli değil. Bunu hep hatırlayın.
Sevgiyle kalın.
Hülya
….
OFF OFF BEN NE DİYEYİM BİLEMEDİM
Bugünkü yazıyı beğendim mi demeliyim? Bilemedim. Ben de böyle bir oyunun içinde idim mi demeliyim?
Her insanın hikâyesi çok farklı, bire bir aynı değil hiçbirimizin yaşadığı maalesef ama benzeyen çok noktası var işte (Burada hafiften küfür de etmiştim bu hayatın içine edeyim diye yazmayacaktım ama yazım parantez arasında bile olsa)
Ben de o erkeklerden biriyim, evliyim ve hiç bilmeden böyle bir ilişki içinde oldum. Yaşanmışları yazmaya gerek yok, bir şekilde birisi kendisinin daha mantıklı davrandığına inanarak bir karar alıyor. Diğeri de acı çekiyor. Acıyı her iki insan da + 3. Kişiler de çekiyor.
Eşime sorarsan sanırım o benim erkek o…pu olduğumu söyleyecek kadar kızgındır o da bana.
Bilmiyorum ki? Matematik eğitimi aldım, hayatımda her şeyi mantık yürüterek yaparım ve ben bile yanıldım. Hem de fena olarak.
Hatırlıyorsan her yerin mantısı farklı olur demiştim sana, o anki keyfi iyi yaşa demiştim.
ahaha bu işin uzmanı da hiç değilim tabii ama sonucun kötü olmasına çok üzüldüm.
Yazmak ile iyi ettin bence. O 3. Kişiler belki anlarlar ama sanmıyorum anlayacaklarını onların gözünde sen hep kötü olacaksın.
Hayat ne zor şey, Mike Jagger’ı okuyordum geçen, 13 yıllık kız arkadaşı intihar etmişti, haberleri Hürriyet’te de vardı sanırım. Olaydan önceki bir röportajında, evlilik bana göre değil demiş Mike, sanırım 4 kez evlenmiş ve 4000 üzerinde de cinsel partneri olmuş. Evlenmeyi düşünmese de sanırım aralarında çok özel bir ilişki varmış. Çünkü ölmesi Mike’ı çok etkilemiş.
Neyin yanlış ya da doğru olduğunun bence çok önemi yok, önemli olan insanları anlamak. Seni anlıyorum sanırım. Bir erkek de olsam amma iddialı oldu bu da ya neyse.
İyi hafta sonları, umarım başka bir aşk kapını çalar yakında, her şeye rağmen.
Ali
….
Yazını okudum şimdi, ne diyeceğimi bilemedim...
Gerçekleri bilmeden kapılır gider insan çoğu kez, sonra bodoslama çarpar bir duvara n'olduğuna şaşar!
Senin bir kabahatin yok güzel kadın... Peki o adamın? Keşke en başından ifade etseydi, o aşka sürüklenmeden, her şeyi net ve dürüstçe en başından ifade etseydi keşke!
Hayat, çok büyük konuşmamak gerek, maalesef yaşadığımız tecrübelerle öğreniyoruz.
Yanındayız yüreklerimizle.
Seviliyorsun!
Kendine iyi bak
Melek
….
Ayşe Hanım Merhaba,
Yazım biraz uzun olacak, okumaya üşenirseniz sizi anlarım. Ama içimi dökmem biraz uzun sürecektir.
21 Mart 2014'teki yazınıza çok yakın bir hikâye yaşıyorum ve aradığınız soruların tümünün cevabını ben de arıyorum. Bulabilirsek ne mutlu.
Hiç kimseye anlatmadığım, hiç kimsenin bilmediği şeyleri size anlatacağım.
26 yaşımdayım. 1 yıl önce bir iş teklifiyle ….'a yerleştim. İş teklifi yapan şu an çalıştığım şirketin genel müdürü. Aynı zamanda hikâyenin diğer kahramanı.
İki yıl önce çalıştığım fabrikada bir iş vesilesiyle tanışıp bir kariyer sitesinden birbirimizi eklemiştik. Geçtiğimiz yıl boşalan bir pozisyona aradıkları kişi kriterlerine uygun olmam sebebiyle bana e-mail attılar.
Görüştük, anlaştık. İlk görüşmemize ben makyajsız, biraz casual gittim.
Bakışlarını sevmiştim. Çok yakışıklı ve başarılıydı. Üstelik gençti.
Görüşme sonunda beni ofisime bırakabileceğini söyledi. Kırmadım. Arabaya yaklaştığımızda arka koltukta gördüğüm bebek koltuğu ondan etkilenebileceğim tüm özellikleri alıp yerini saygıya bırakmıştı. Aniden yüksekten düşüp kendine gelmek gibi.
İşe başladıktan sonra bana bakışlarında bir şeyler hissettim. Kadınım çünkü. Hislerimiz bizi yanıltmıyor. Ama hiç üstünde durmadım. Birkaç kez birlikte müşterilere gittik, yalnız başımıza yemek yemek, trafikte zaman geçirmek durumunda kaldık. Muhabbetimden hoşlandığı belliydi. Bir süre sonra benimle iş dâhilinde dışarıda zaman geçirmek için fırsat kolladığını düşünmeye başladım. Yine üstünde durmadım. Sosyal bir etkinlikte erkek arkadaşımla tanıştı. Onu sevdiğimi de biliyordu. Bunlara rağmen herhangi bir şey yapmaya cesaret edemezdi. Zaten çok beyefendi ve haddini bilen biriydi. Asla yanlış anlamama sebep olacak davranışlarda bulunmadı. Sadece kendince bir şeyler yapıyordu işte. Bu da beni rahatsız etmiyordu.
Yine bir müşteri ziyareti dönüşü …'ten geçerken vaktiniz varsa yemek yiyelim mi diye sordu, olur dedim. Yemek yedik ardından kahve içtik. İyi anlaşıyorduk. Onun daha sonra da deyimiyle "potumuz tutmuştu." Yemek sonrası beni …'a bırakacakken birden "çok belli ediyor muyum" dedi. "Neyi?" dedim. "Senden hoşlandığımı" dedi. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü.
İçimde acabalar vardı ama hiç üstünde durmadığımdan bu bana gerçek bir şok yaşatmıştı. Sadece "10 yıla yakın süredir evlisiniz, evliliğinizde sorunlar olabilir, bu sebeple benden hoşlandığınızı düşünmüş olabilirsiniz, merak etmeyin bu aramızda kalacak, ben ne yapıp yapılmaması gerektiğini biliyorum, bunu unutalım" dedim.
İşe başlayışımın üzerinden 3 ay geçmişti. İşi bırakıp gidemezdim.
…'a yeni taşınmıştım ve iş için anlaşırken bana vaat edilen eğitimler vardı. Bunları düşünerek doğru bir karar vermeliydim. Unutabilirdim tüm olanları. Hiçbir şey olmamış gibi çok daha dikkatli davranabilirdim. Ama akşam eve gittiğimde uyuyamadım. İçimi hayatımda ilk kez böyle bir huzursuzluk kapladı. Hiç kimseden dinlemediğim, yaşamadığım bir hikâyeydi.
Evli ve çocuğu olan genel müdürüm benden hoşlandığını söylemişti. Dışarıdan bakıldığı gibi basit olmuyor içinde olunca. Yani genel müdürüm bana yazdı diyemiyorsunuz.
Birkaç gün ofise gelmedi. Dışarıdaki işlerle ilgilendi. Geldiği günün akşamı benimle bir şey konuşmak istediğini söyledi. Arabasına bindik, yolda benim ne düşündüğümü sordu. Gariptim. Çünkü o an ondan hoşlandığımı düşündüm. Yakışıklı ve başarılı bulduğum birinin benden hoşlandığını söylemesi gururumu okşamıştı sanırım. Biraz heyecanlı ve tehlikeli şeyler
yaşamayı seven biriyim. Neler olacak merakıyla "ben de birkaç gündür uyuyamadığıma göre sanırım ben de senden hoşlanıyorum" dedim. Dedim ve o günden bu yana çok yükseklerde bir aşk yaşar olduk.
O, 10 yıllık eşini bense … yıllık erkek arkadaşımı aldatıyorduk. Ama birlikteyken her şey öyle güzeldi ki kimse aklımıza gelmiyordu. İçinden çıkılmaz bir hal almıştık.
Eşini sevmediğini, onunla olmayı istemediğini, hep benimle olmak istediğini söylüyor ama oğlundan ayrılmayı göze alamıyordu. Bir süre sonra terapiye başladı. Terapisti önce evdeki durumları çözmesi gerektiğini, beni rafa kaldırması gerektiğini, önce hayatını şekillendirip sonra evlilikten sonra
kiminle olması gerektiğine karar vermesi gerektiğini söyledi. Bu kararıyla 1 ay görüşmedik. Tabi aynı iş yerinde olduğumuzdan aşırı sancılı bir dönem geçirdim, sonradan söylediğine göre o da öyle geçirmiş. Bu gerçekten aşktı sanırım. Çünkü birlikteyken her şey mükemmel gibi ayrıyken de acı geliyordu. Arkadaşlarımın, erkek arkadaşımın yanında gözlerim bir noktaya dalar oldu hep. Kimseye, hiç kimseye anlatamadığım bir sırın içinde yaşıyordum. Her gün kendime olan inancımı, güvenimi kaybediyorum. Bir oyunun piyonu gibi hissediyorum. Neden o gelebildiğinde birlikte oluyoruz, neden benim için çaba harcamıyor, neden bir önce bırakıp bana gelemiyor, gelmiyorsa onu neden hayatımda tutuyorum, neden bu lanet işyerini bırakıp gidemiyorum, hepsinin cevabı ona çoktan aşık olduğumdan
sanırım.
Terapistine 2-3 aydır birlikte gidiyorlar. Eşi ondaki bu ilgisizlik ve
istemsizliğin farkında ancak ona o kadar güveniyor ki terapistinin seni aldatmış olabileceğini düşünüyor musun" sorusuna "hayır" şeklinde cevap vermiş. Kocasında olan biten hiçbir şeyin farkında olmayan bir kadını bana tercih etme ihtimalinin yüksek olması beni mahvediyor.
Bugün terapistinin yönlendirmesine göre evinden ayrı bir eve çıkıyor.
Evini, eşini veya çocuğunu özleyip özlemeyeceğini test etmek için demo bir bekârlık yaşayacak. Bu süre zarfında bizim de görüşmememiz gerektiğini söyledim, kabul etti.
Bir kadın kendini ancak evli bir erkekle birlikte olarak cezalandırabilir.
Yaşadığım her gün acı çekiyorum. Bu durumdan kurtulmanın hiçbir yolunu bulamamak kendime acımama neden oluyor. Eski günlerimi özlüyorum. Bunu atlattığım gün beladan uzak duracağım. Benzer şeyler yaşayan kadınlara tavsiyem budur.
*Not:* Yazıyı paylaşmak istediğiniz zaman paylaşabilirsiniz. Buna benzer öyle hikâyeler var ki artık kimse taşları yerine oturtup bunun bizim hikâyemiz olduğuna kanaat getiremez.
Saygılarımla,
…..
Sevgili Ayşe Hanım, yazılarınızı her zaman olmasa da çoğu zaman takip ediyorum. Bugünkü "aşkım Evli" yazınızı okudum. Sizi gerçekten çok iyi anlıyorum.
Çünkü bu birkaç arkadaşımın daha başına geldi.
Benim Serkan diye yakın bir dostum vardı kendisini bir bayan arkadaşımla tanıştırmıştım.
Serkan’ın yıllar önce boşandığını ve bu evlilikten bir çocuğu var diye biliyorduk.
Yeniden yuva kurmak istiyorum diyordu o sırada ben de aynı şekilde evlenmiş boşanmış ve çocuğu olan kız arkadaşımı tanıştırdım kendisiyle. İkisi de eşitti gözümde derken; tanıştılar anlaştılar vaatler falan filan derken birlikte olduktan sonra bu arkadaş ortadan kayboldu. 2 gün sonra ortaya çıktı bin bir türlü bahaneler falan. Arkadaşımın hem kalbi hem onuru hem de gururu kırıldı.
Serkan da benim arkadaşım, ona telefon açıp hesap sordum ama hiçbir şey diyemedi haliyle tabii. Aradan zaman geçti sosyal medya üzerinden Serkan’ın karısı ve çocuğuyla yakın zamanda çekilmiş fotoğraflarını bulduk.
Hatta karısının sayfasına da baktık bunlar hiçbir zaman boşanmamışlar hatta gayet de mutlu bir aile tabloları vardı. işte erkeğin o….su dedikleri bu olsa gerek.
Bu tür adamlar eşleriyle mutlu olsalar dahi dışarıya ya ayrıyız ya da mutlu değilim boşanmayı düşünüyorum gibilerinden sözler sarf ederek ilişkiye açığım sinyalini veriyorlar; gizli ilişki yaşamaktan büyük haz alıyorlar.
Hem evdeki hatun hem de dışardaki hatun bunlara sevgi gösterisinde bulundukça egoları tavan yapıyor sonra da hiçbir şey olmamış gibi ortadan kayboluyorlar tamamen şizoitçe bir davranış. Ne yazık ki bunlardan çok var.
Artık eski değerler eski sevgiler ne yazık ki yok. İçiniz şimdi çok sızlıyor ama geçecek. Ama bir şeyi çok merak ediyorum siz de bunu yazarsanız çok memnun olurum. Bunca insan düzgün adam mı var ya da düzgün kadın mı var diye söyleniyor yani herkes kendisinin düzgün olduğunu savunarak şikâyette bulunuyor da neden bu olaylar oluyor anlayabilmiş değilim. Sevgiler
M.
….
NASIL ATLATIRSIN BİLEMİYORUM
Hiç sormayacağım nasıl bu hataya düştün diye, senin hatan değil ki. Biri kapı çaldı sen açtın, sana iyi tarafını gösterdi sen de, senin kalbin de hazırdı baharla gelen bu misafire.
Olur Ayşe olur, her şey mümkün hayatta, sana verebilecek ne akıl ne nasihat kar eder şimdi. En iyi ilaç zaman diyeceğim ama o da yakarak acıtarak geçecek. Muhtemelen en iyi dostunu arkadaşını yanında yakınında tutman ve bolca konuşman en iyi çare, her şeyden gelmişten geçmişten şimdiden gelecekten bol bol konuşmak, kafanı dağıtmak en iyi çare diye düşünüyorum.
Eğer soğukkanlı halin bu ise asıl açını tahmin bile edemem demektir. Belli ki canın çook yanıyor Ayşe, nedenler, niçinler kafanda. Ne cevap ara ne suçlu, bil ki bunlar yaşanmak zorunda, yaşanmalı ki bilgin tecrüben artsın, yaşanmalı ki Ayşe değişip şekillenip bu Ayşe olabilsin. Ama koyma kendini sanık sandalyesine. Ne diyeyim ne denir, ne söylenir, Allah kolaylık versin, versin de kendini toparlayabilesin ve yeniden hayata devam edecek gücün olsun.
Keşke şöyle özel bir gücüm olsa da sana yardım edebilsem, sadece sana mı herkese hatta kendime.
Kendine iyi davran Ayşe
Kocaman selamlar
Z.
…..
Ayşe Hanım,
Sizi hep severek okurum. Anlattıklarınız için, eğer yazı için kurgu bir hikâye değilse, sakın takılıp canınızı sıkmayın derim.
Hayatta kaçan tren falan yok. Bütün trenler istasyonlarda bekliyor. Olmadıysa sizin için uygun değilmiş demek
Sevgilerimi iletirim.
Ata
…..
Ayşe Hanım hayatta insanın başına hayal bile edemediği ancak gazetelerin 3. sayfasında görüp kendine çok uzak sandığı şeyler gelebiliyor ki aşk acısı çekmek büyük bir lüks ve şans oluyor.
Hikâyemi bilmediğiniz için lütfen bana kızmayın ama bilin ki çok şanslısınız şu anda çektiğiniz sadece aşk acısı olduğu için. Herkesin acısı kendine ama yine de bir düşünün bunu.
Saygılarımla
N.
….
KALBİN ACIMASI BİLE GÜZEL
Sanırım ikinci sefer okuyorum yazınızı. İlginç bir şekilde ilki de nasıl aldatıldığız ile ilgili olan yazınızdı. Hemen aklıma geldi acaba hak vermiş midir eski eşine diye.
Bu yazınız ise karnıma ağrı soktu. Eskilerimi canlandırdı.
Hastanede yaşadıklarınızı anlattığınız kısmı öyle güzel öyle samimi ki aynen kalbim çarptı okurken.
Diğer kötü bölümleri ise inanın pek çoğumuz yaşadık.
Bu hayatta yalnız olmamanız acınızı hafifletmeyecek biliyorum. Ama şöyle düşünün o aşkı siz yaşadığınız sizin kalbiniz pır pır etti. O olsa da olmasa da bu size yatırım. O sevgi her zaman mı geliyor. Şiddetli bir sevişme gibi; hem güzel hem acı diye düşünün. Dışarıda hava cıvıl cıvıl. Bugün Nevruz. Bolluk bereket günü. Siz bol bol dua edin. Hakkımda hayırlısı deyin.
Ve son olarak öyle evini, alışkanlıklarını bozma her babayiğidin harcı değil. Cesaret ister güç ister. Salt aşk yetmez.
Kalbim sizinle. Yüreğiniz biraz dinmesi için dua edeceğim.
Sevi
….
ÇÖZÜM: ÇOK AŞKLILIK
Merhaba Ayşe Hanım,
Yazılarınızı 180 derece toplumla ters yapıda biri olarak okuyorum. Ha şimdi nasıl ters diyeceksiniz, geleceğiz oralara. Sizin normal kadınlara belletilmiş duygularla yazdıklarınızı okuyor, empati kurmaya çalışıyorum hep.
Bakın, ben çok aşklı bir kadınım. Esasında genlerimiz bu, hiç direnmeyelim, sadece erkekler değil, insan türü çok eşli, hatta çok aşklıdır.
Ama beyinler son 6000 yılda sırf yerleşik yaşantı toplumuna geçişten dolayı, birbirini de sahiplenmeye başlamıştır. Aşk kavramı da eskinin bir arada yaşayan ve rahatlıkla seçtikleri birçok kişiyle çiftleşebilen kadın-erkek tipinden, sadece iki kişinin beraber olacağı -ya da sadece bir erkek çok kadın- zinhar başkalarına bakarlarsa canlarına çeşitli şekillerde okunacağı, acı bir sisteme geçiş olmuştur.
Tüm bu acılar maalesef insanların sığ, tekil aşk anlayışlarından dolayı. Gerçi burada beyin durumu farklı gibi gözüküyor, adamın aklında ve büyük ihtimal teninde sadece siz varsınız. Kadınla ilişkisi sadece imza gibi kalmış. Bu arada, adamınızın o kitapla özdeşleştirildiği gibi "o….u" olduğunu hiç sanmıyorum, anlattıklarınıza bakılırsa.
Şimdi garip geliyor yazdıklarım ama gerçek bu... İnsanoğlunun kadın-erkek istedikleriyle özgürce seviştikleri binlerce yıl ötesinden bu hale yani sadece bir kadın -bir erkek ya da hani sanki erkek çok eşli olabilirmiş gibi gösterilen bir erkek-çok kadın sistemine niye zorlandı?
Sebebi açıktır: Çocukların nesebi belli olsun. Bu, evet gerekliydi. Ancak insanoğlu çok uzun süredir doğum kontrolünü biliyor. Artık teke tek aşka gerek var mı? Biliyorum beyinleriniz buna programlı, özellikle muazzam cinsel enerjileri bu yönde semavi dinler/gelenekler ile baskılanmış kadınlarda.
Oysaki kazın ayağı çok farklı. Hoş, bir yanda eşi varken sevgili edinen kadınların da arttığını siz de yazmıştınız. Ama ne deniyor, bakın aynen kitaptaki gibi "o…u"
Değil işte, bu insan doğasının sonucu. Sele baraj çekilemiyor.
Sevgilim var ve sevgilisi olan biri ile tensel uyumu aşırı iyi olan ve başlangıçta "biraz çapkınlık" amacı ile başladığım bir ilişki oldu. Ne oldu sonunda fazla sardık birbirimize ve hiç istemeden de olsa, sevgilileri daha fazla aldatmamak adına bitirmek, terk konuşması yapmak zorunda kaldım.
Zorunda kaldım diyorum çünkü beynimin yapısı böyle değil. İsterdim ki hem diğeri olsun, hem o olsun, o da kendi diğer sevgilisi ile olsun.
Sevgililerimizin de bu yönde "isterlerse" ilişkileri olsun. Kimse de birbirinden bıkmadıkça, tensel arzuları ve kafa muhabbetini yitirmedikçe ayrılmasın.
İlla birinci kadın-ikinci kadın ya da birinci erkek-ikinci erkek arasında seçim yapma acısını yaşamasın. Ne olur yani ne olur? Egolar törpülenebilir ve tüm zamanımızı yalnızca ve yalnızca tek kişiye değil, birden fazla ama sevdiğimiz, seçtiğimiz insanlara dağıtabiliriz. Mutlu olabiliriz. Yeter ki beyinler en eski, en kadim, öz haline dönsün.
Biliyorum beni pek anlamayacaksınız ama nasıl ki ben "marjinal" görünen biri olarak çoğunluğun yapısını anlamaya, empati kurmaya çalışıyorsam siz de bir kurun bakalım.
Belki 100-200 yıl sonra bu dediğime gelinecek ve zaten kapı arkalarında, gizli kapaklı köşelerde yapılan aldatma denen şey son bulacak.
Açıklık olacak.
Kimse kimsenin yakasına "sen sadece benimsin" diye yapışmayacak. Bakın, kişisel gelişim kitaplarında bu yazmaz. Yazarsa abovv! Bizim millet "vay namussuz kitaplar" diye basar matbaayı.
İnanın ben de daha farklı bir şey yaşamış olsam da şu günlerde midemde yumru falan hissediyorum. Hissiyatınızı anlıyorum. Bu ilişkilerin mevcut teke-tek ilişki sitemi yüzünden bitirilmemesi gerekir. Ama bitirip acı çekiyoruz işte.
Sistemin kırılması ve beyinlerin buna göre yeniden, eski öz programına döndürülmesi şart.
Size iyi günler ve ayrıca "free your mind" herkese.
Not: olur da ilginç bulur alıntı yaparsanız ismimi bile yazmayın. Malum, çok daha muhafazakâr görüştekilere bile çamur atılır. Bana haydi haydi...
…
Benim sevgilim de evli, gerçekten zor, tanıştığımızda boşanma davaları vardı, sonra eşinin hamile olduğu ortaya çıktı. Daha başka şeyler ve şu an boşanamadı. Gerçekten zor, umarım az sıyrıklarla atlatırsın
T.
…
Canınızı biraz da ben acıtayım
Ah min-el aşk
Bknz: Aşağıdaki yazılarınız
*02 KASIM 2009 Alın size aldatılma...
*13.01.2010 Bazı kadınların en yakın düşmanları kendileri!
*21 Mart 2014 Aşkım evli
Ali Ferit
Paylaş