Kutluyoruz ama nerede?
İçimizde, ruhumuzda!
Bayraklar asacağız bugün.
“Yaşasın Türkiye, yaşasın Cumhuriyet” diye bağıracağız bir yerlerde.
Ama nerde?
Bu yıl birçok yerde resmi kutlamalar maalesef olmasa da, eski Cumhuriyet bayramlarına benzemese de, organizasyonlar yapılmasa da çıkın sokağa.
“Yaşasın Atatürk, yaşasın Cumhuriyet” diye bağrının.
Yolda gidiyoruz, tam ikinci köprüyü geçtik Baltalimanı-Etiler sapağından saptık oraya doğru ilerliyoruz.
Ben havaya bakıyorum, arada gözüm kayıyor arabalara.
Biz alt yoldayız.
Üst yolda ise Baltalimanı’ndan Edirne’ye bağlanan yol var, TEM’e bağlanan.
O yola bakarken yani Edirne’ye bağlanan üst yola, bir araba görüyorum bir köpeğe çarpıyor.
Ama ne çarpmak!
İtiraf ediyorum, ben hiç dengeli bir insan olamadım. Ne fiziksel ne de hayata karşı!
Çocukluğumdan beri dengesizdim fiziksel açıdan.
Mesela bir tepsiyi tutuşturun elime, kesin başına bir şey gelir tepsinin.
Sokağa çıkacağım, hazırlanıyorum, ayakkabı giyerken illa dengemi kaybederim... Hatta bir gömlek giyerken.
Makyaj yapıyorum ya, ruj sürüyorum mesela. İlla üç sefer silerim, üç sefer düzeltirim. Orada da denge problemim var yani, ruju bir türlü doğru düzgün süremem.
Dengesizliğim bunlarla sınırlı değil tabii ki, arkadaş ve aile ilişkilerinde de dengesizim.
Bugün seviyorsam akabinde söverim. Bir gün sövüyorsam, akabinde de severim.
Normalde sinirli bir yapım yok ama bu tip insanları görünce çıldırıyorum.
Elime geçirsem gırtlağına yapışacağım, o derece yani.
Bunlar nasıl insanlar ya?
İnsan demeye dilim varmıyor. Hayvan diyeceğim, hayvana ayıp oluyor.
Kimlerden bahsediyorum biliyor musunuz?
Olmadık anlarda, olmadık yerlerde selfie çekenlerden.
Hastaların, ameliyatta olanların, cenazenin, hatta ölünün fotoğrafını çekip sosyal medyadaki hesaplarında yayınlayanlardan bahsediyorum.
Funda Özkalyoncuoğlu’nun büyük gafı!
Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna kitabındaki Madonna’yı, ünlü şarkıcı Madonna sanması.
Şimdi başlayalım konuyu eşelemeye.
Evet, Funda canlı yayında büyük bir gaf yaptı.
Romanı belli ki bilmiyor.
Fakat ben de bir dönem magazin temalı bir program yaptım, oradan bilirim. Programda ne konuşulacak, konular nedir, önceden önünüze yazılı gelir. Okursun, konuşulacak konular hakkında bilgi sahibi isen eyvallah. Yok, arada bilmediğin varsa en azından bir fikir sahibi olmak adına sorarsın, araştırırsın.
Belli ki böyle bir durum yaratılmamış ve Funda gözü kapalı televizyona çıkmış, çıkarılmış. Bir kere koordinasyon bozuk!
Duymuşsunuzdur hani ODTÜ’lü güzelimiz.
Çağla bu seneki Miss Turkey’de dördüncü seçilmiş, bir sürü adayın arasından sıyrılıp taç giymiş.
Ama ne olduysa olmuş Çağla tacını geri vermiş. Nedeni neymiş?
“Bu yarışmada bir gelecek göremiyorum, yoluma tek başıma devam etmek istiyorum” demiş.
Yarışmadan, sorduğu sorulara yanıt alamamış bu genç kız!
“Nasıl yani?” diye sorarlar kadına.
Niye katıldın bu yarışmaya? Pek âlâ biliyordun olanı biteni, ne olacağını olmayacağını!
Ikına sıkıla gittim, konu nafakaydı.
Beni çağırmasının sebebi kadın erkek ilişkilerine dair söyleyecek lafım olmasıydı, yıllardır Yetiş Ayşe’de çok gördüm çok yaşadım...
Ve program başladı.
Yeşim bu kadar tatlı olabilir miydi ya? Sıfır ego, olduğu gibi...
Reyting uğruna kimseyi kimseyle kavga ettirmeyen, son derece doğal.
İnsan gibi davranan, kendi hatalarını bilen ve onlarla dalga geçen.
“Ben ohoooo bin kez aldatıldım” deyip, bunu içtenlikle söyleyen...
Sevgi, hoşgörü, merhamet, yardımlaşma gibi ortak değerlerimizin toplumumuzun huzur ve refahı için ne derece önemli olduğunu bir kez daha kavramış olduk bu projeyle.
Aslında bir yıldır üzerinde çalışılan bu fikrin adı “Türkiye’nin Ortak Değerler Hareketi-Müştereklerimizi Keşfedelim, Geleceğe Birlikte Yürüyelim” idi.
Ben de nelerdir bizim ortak değerlerimiz diye çok düşündüm.
Bizim Türk Milleti olarak ortak değerlerimizin en başında ortak dilimiz Türkçe gelir.
Resim, sanat, müzik de ortak kültüre dâhildir. Ölümünün dördüncü yılında özlemle ve saygıyla andığımız “Bozkırın Tezenesi” Neşet Ertaş hepimizin ortak değeri değil midir?
Anadolu zaten başlı başına ortak değerimizdir, yüzyıllardır hepimize ev sahipliği yapan. Dinimiz en büyük ortak değerimizdir, ezan sesiyle huzur bulup dua ettiğimiz.