Paylaş
Her sektörde durum aşağı yukarı aynı; Maaşım artacak mı? Yılbaşı, bayram seyran acep ikramiye var mı? Çok satış yaptım bu sene, prim alacak mıyım bakalım?
Çalışan kısım bunları düşünürken, Çin aşmış kendini yine. Nasıl bir değer vermek yahu çalışan personeline. 6 bin 400 personelini alıyor, tatile götürüyor. Fransa’ya... Önce Nice, sonra Paris. Dört gün! 140 otelde yer ayırtıyorlar. Harcamaların Fransa ekonomisine 13 milyon Euro katkıda bulunması bekleniyor. Sokaklarda rahat etsinler diye özel tişörtler dikilmiş çalışanlar için...
Yahu Nice’de bir halt yok zenginlik var, evler güzel, arabalar güzel. Paris deseniz bilirsiniz... Eiffel’e çık, Charles de Gaulle Meydanı’nın tam ortasında bulunan Arc de Triomphe’i gör, Louvre Müzesi ve bahçesini ziyaret et... Sokakları gez, ressamlara takıl... Olup olacağı bu Paris’te!
Oysa ki şu Çinli Tiens Group firması bizi seçseydi ya! Gez gez bitmezdi. İstanbul’da Boğaz turu yaptırırdık, Kapalıçarşı’da alışveriş yaptırırdık, Eminönü’nde balık ekmek ve yanında turşu suyu içirirdik, Heybeliada’da tur attırırdık, Sultanahmet’e zaten bayılıyorlar.
Yetmezse Karedeniz turu yaptırırdık. Yaylalarıyla ünlü Rize, Artvin, Uzungöl, Zigana Geçidi, Sümela Manastırı; ooff yeşilin her tonu... Ya da Cunda’da Taş Kahve’de bol köpüklü Türk Kahvesi içerlerdi, yanlarına gelen kedileri severlerdi. Sarımsaklı Plajı’nda altın gibi kumda denize girerken buzlu badem ve kavun içi dondurma yerlerdi. Kapadokya’da balon turu yaparlardı...
Bizim ülkemize gelselerdi geze geze bitiremezlerdi canım ülkemin güzelliklerini. Ağzımızdan salya aka aka onları da izlemez miydik? Ülke ekonomisine katkısı olmaz mıydı?
Hem şirketler, holdingler de belki tahrik olup “ulen seneye ben de böyle bir şey yapayım, 30 çalışanıma falan” belki demez miydi?
Komikler ölünce...
Ölüm kimseye yakışmıyor... Ama komiklere, bizi gülücüklerle büyütenlere hiç yakışmıyor.
Onlar sanki ölmez gibi geliyor, hastalanmazlar, her daim bizimle olurlar gibi hissediliyor. Kemal Sunal gitti mi sanki? Hâlâ yaşıyor.
Benim suratı az gülen babam ve amcam sanki hâlâ çiziyor, yazıyor.
Zeki Alasya’nın kızıyla aynı okuldaydım ben. Zeki ağabey gibi, şirin ötesi bir kızdı, naif, sıradan davranan, hava atmayan...
Güle güle Zeki Alasya. Burada üzüntüler bıraktın ama cennet şu an gülücükler içinde...
Zeliha Sunal...
İnsanın böyle arkadaşlarının olması süper. Zeliha bir çılgın. Kadın yerinde oturmuyor, her dakika üretiyor, başarıları ülke sınırlarını aşıyor.
Bir gün bakıyorum fotoğraf yollamış; siyah saçlı, üzerinde kombinezon... Ertesi gün saçları pembe, olmuş Sindrella. Ne içiyor, ne yiyor soracağım. Evli barklı, dedikodusuz bir afet.
Biraz önce yeni şarkısını dinledim. Harika ötesi olmuş. Çok emek harcanmış belli. Şarkının adı da Nankör! “Müzik dünyasında o kadar çok nankör insan var ki! Emek veren hocasını, para kazandığı ekmek teknesini yok sayanlar var ama ben yine de sevgimi vermeye devam ediyorum ne olursa olsun!” diyecek kadar da aslan yürekli bir kadın Zeliha Sunal. Arkadaşımı çok seviyorum. Yolu açık olsun.
** Ayşe’nin notu: Sizin patron size ne güzellik yaptı yazın bana. Yazın, bilelim, paylaşalım.
Paylaş