Paylaş
Hep mi erkekler aldatacak, kadın da yapıyor işte!
Yanlış anlamayın, “kadın aldatıyor”u ihanet anlamında söylemiyorum.
Hadi aldatma sözünü biraz yumuşatayım.
Kadınlar çok kandırıkçılar!
Sevgililerini, eşlerini kandırıyorlar.
Kadın bu adı üstünde, istedi mi yapar! Hem de öyle bir yapar ki ruhu bile duymaz erkek kısmının.
Mesela benim annem çok kandırıkçıydı.
Babam işten eve geç geldiğinde, onunla beraber sofraya oturur “Ay Tekin öldüm açlıktan” der ve babamla beraber yemek yerdi.
Hem de iki saat önce ben ve Ayça’yla oturup yemek yemişken!
Bu artık evin ritüeli haline gelmişti.
Konu yemekten açılmışken, annem sadece zevk için yemek yapardı.
Sağ olsun Gül ve Ferihan ablalar bize iyi baktılar, karnımızı doyurdular, Allah razı olsun onlardan.
Babacığım karısından başka kimsenin ev yemeğini yemezdi.
Annem de gündüz babamı arayıp sorardı: “Tekin akşama ne pişireyim?”
“Şöyle güzel bir karnıyarık yap İnci, yanına da pilav, haaa bir de cacık.”
Telefon kapandığı an annem ya Ferihan ya Gül ablaya dönüp “Hasan Bey’i çağır, iki kilo patlıcan, yarım kilo kıyma, salatalık, ay işte karnıyarık-pilav-cacık yapacaksın, ne lazımsa onları aldır” derdi.
“Para bıraktım buraya, şimdi çıkıyorum sokağa, aman ha benim gibi yap, sulu olsun biraz!” diye de tembihlerdi mutlaka.
Ve giderdi gezmeye.
Babam gelip yemeğe oturduğunda bir de sorardı “Nasıl olmuş?” diye.
Ama derler ya çekirge bir zıplar iki zıplar diye. Bizim çekirge bir seferinde zıplayamadı!
Nasıl telaşı var o gün, üç yere birden davetli.
“Ferihan soslu bonfile yap bugün, ha bir de mantar çorbası!”
Ve gitti yine sokağa her zaman yaptığı gibi.
Ferihan abla ders olsun diye mi yaptı yoksa hakikaten Hasan Bey’in dediği gibi etler çok mu yağlıydı da ondan mı almadı bilmiyorum.
Akşam yemeğine soslu tavuk pişmişti o akşam.
Annemle babam önlü arkalı girdiler eve, eller yıkandı ve direkt sofraya oturuldu.
Annem yine sordu “Tekin et yumuşacık değil mi, beğendin mi, özel tarif bu!”
Babam döndü ve şöyle dedi: “Aynı tavuk gibi pişmiş valla! Tavuk bu tavuk İnci!”
Sonra da seslendi: “Ellerine sağlık Ferihan, yarın akşama kıymalı börek yapsana!”
Tabii kandırmacalar yemekle bitmiyor kadında.
Bir kadının bir cekete, ayakkabıya, herhangi bir ihtiyaç malzemesine ne kadar verdiğini sadece kadınlar bilir, eş bilmez!
100 liraya alındıysa 40 liradır o ceket, ayakkabı illa ki ucuzluktan alınmıştır.
Para biriktirmeyi başaran bir arkadaşım var. Bilezik alıyor kendine.
Yıllar önce sormuştum kendisine “Kocan hiç şüphelenmiyor mu, elin kolun dopdolu?” diye...
“Aman soruyor işte bu ne, nereden aldın, ne zaman diye. Sahte diyorum hep. O da haa iyi o zaman diyor!”
Ben de çok aldattım kocamı, yani kandırmaca anlamında.
Kağıt oynamama kızardı gündüzleri kadın kadına.
Ben de arkadaşlarımla kağıt oynarken hep bir fön makinesini fişe takardım.
O zamanlar cep telefonları yeni var olmuştu.
Zırrrrrr diye telefon çaldı, “Ay çocuklar kocam arıyor, fönü çalıştır, biraz da müzik aç, hah oldu!” dedim ve açtım telefonu.
“Aşkım neredesin?”
“Aşkım kuafördeyim, çok kalabalık burası, çok gürültülü seni sonra arayayım mı?”
Babacığım göçtü gitti... Ben herhalde fazla kandırmış olmalıyım ki kocamı, biz de anlaşamadık ayrıldık.
Ama güzel günlerdi, tadından yenmezdi.
Bakın şimdi canım karnıyarık, pilav çekti. Anneme gideyim de bugün bana pişirsin, ay pardon yani Vala’ya pişirtsin!
Paylaş