Bıçaklandım...

Artık sakarlık mı diyeyim, görünmez kaza mı bilemedim ama ucuz atlattığım kesin! Allah korudu vallahi de billahi. Yazıyorum, çünkü bir bakıma herkesin dikkatini çekmesi açısından da önemli.

Haberin Devamı

Şimdilik ana evindeyim ya beni pek okuyan bilir. Herkesin huyu suyu farklı, haliyle şekli şemali de. Ben mesela bulaşık makinesine nedense çatal, bıçak, kaşıkları ters koyarım. Öyle bir tikim var. Özellikle bıçakları!
Annem ve yardımcısı, canımız can dostumuz (kod adı) Luba da kasap bıçağına kadar her şeyi nedense dik koyar. “Yanlış” derim Luba’ya; “Paklanmaz” der. Ters koyunca iyi yıkanmaz yani.
Yahu nasıl temiz yıkanmaz? Su devir daim olmuyor mu makinede? Zaten bıçağı elde yıkayıp hemen kaldıracaksın çekmeceye arkadaş! Hele evde çoluk çocuk ya da benim gibi adı çıkmış bir sakar yaşıyorsa!!!
Bende bir sorun var zaten. Denge! Beni sokakta gör, hele topukluyla, dersiniz vay kafası kelle hatunun. Hâlbuki yürümeye çalışıyorumdur! Kadınım ya, topuklu giymek istiyorum herkes gibi ben de. Gerçi iğrenç bir görüntü, boy zaten 1.75, ayağımda topukluyla oldun 1.85. Bir de yürüyemiyorsun denge problemin var, o gece olur bir felaket. Kazasız belasız eve gelmek için dua et.
Dönelim pazar akşamına... Evde kimse yok. Mutfaktayım, kendime yemek hazırladım. Bir makarna yaptım, yıkılıyor her zamanki gibi. Mutfakta acayip iddialıyım! Ay ne güzel anne evi! Ben ev bulma işini geciktirsem mi? Ne elektrik ne su derdi. Ekmek elden su gölden... Bir yandan da şarkım “Happy” (Pharrell Williams) çalıyor. Hop sağa hop sola zıplıyorum öyle keyifli bir gecemdeyim ki nadirdir yani...
Ve... Hadi diyorum şimdi pisliğini temizle. Bulaşık makinesini açıyorum. Elime taşımam gerekenden fazlasını aldığımdan mı yoksa yerdeki gerizekalı oynak tüylü paspastan mı... Zaten sakarım! Tam koyarken ne oluyor? Ekmek bıçağına yakın bir şey seni -Allah’tan tam can damarından değil- gıdının altından boydan parçalıyor!!!
Yana doğru kaykıldığımdan beş santim kadar ilerliyor! Kan revan! Her yer... Elimle şah damarımın orasını kontrol ediyorum. Aslında ne yaptığımı da tam bilmiyorum o an. İlk hatırladığım, üzerimdeki sabahlığın kemerini çıkarıp kanın geldiği yere doladığım. Korku filmi, bayılacağım!
Yere yığıldım. N’apıcam? 911’i mi arayacağım? Annemi aradım, duymadı. Asistanım, yol arkadaşım Aslı’yı aradım, teli çekmiyor! Bu kadar dizi izlemişim, “CSI”, “Major Crimes”, “Criminal Minds”, “NYPD”... Sürünerek kalktım. Baticon hemen.
Aynaya bir baktım ki, içimi gördüm ilk kez! Yarık resmen yarık!!!
Allah’tan metanetliyimdir. Güvenliğe imdat diyecekken, kapı açıldı ve annem. “Sakın” dedim “bayılma”! O da metanetlidir, bayılmadı.
Akatlar Sağlık Evi’nden sevgili Arslan Engin hemen geliverdi. Beş santim kesik, altı dikiş.
10 gün sonra dikişler alınacak. Sıvıdan başka bir şey yiyemiyorum. Şimdi bakmayın, sanki komik bir şey gibi yazıyorum ama bir kâbustu.
Sakın bulaşık makinenize bıçaklarınızı dik koymayın! Yıkayıp kaldırıyorsunuz ya kurusun diye bulaşıklığa, oraya da sakın dik koymayın.
Ya ayağı kaysa işte insanın? Bittin! Ya şah damarım kesilseydi? Bir dikişsiz yerim kalmıştı, o da gıdım. Neyse buna da şükür ne diyeyim ki?

Yazarın Tüm Yazıları