Aldatmak ve aldatılmak...

Yaşadığımız sürece var olacak hayatımızda; memleket aldatacak, eş dost aldatacak, icabında çoluk çocuk da ana baba da... Akraba, çalışanın, her konuda sevip saydığın büyüğün, sevgilin... Boşlukları da siz dolduruveriniz diyeyim.
Ama tabii ki en ağır aldatılma, kocadan geleni. Affetmesi en zor o belki de...
Ananınki, babanınki, evladınki affedilir elbette... Dost kazığını da atlatırsın, siler geçersin en kötü, unutursun gider ne olacak ki?
Emek verdiğin, sevdiğin, uğruna çok şeyi yok saydığın bir canın, bir başkasını sana tercih etmesi, tek seferlik dahi olsa (zaten tek seferlik en kötüsü) hiç hazmedilemeyeni. Deli eder insanı...
Gidersin gitmesine ama canın çok acır be...
Bu yazı nerden çıktı? Nefise Karatay’a çok üzülmemden.
Tabii göz önünde biri olduğu için onu konuşuyoruz; diğer tarafta her gün bir sürü insan aldatılıyor. İşin kötüsü, aldatıldığında pat diye çekip gidemiyor herkes.
Olayın üzerinden epey zaman geçti, ama bir kadın olarak benim içimdeki sinir geçmedi. Lohusa bir kadının, göze sokula sokula aldatılması, neredeyse alay eder gibi tüm Türkiye’nin gözüne sokulması, sinirlerimi bozdu.
Fotoğrafların hiçbir açıklaması ya da affedilir yanı yoktu, olamazdı. Lohusa eşini bırakıp da nasıl gider bir adam?
Ona rağmen aptal yerine kondu! “Arkadaştık” dedi Day, işi espriye vurdu. “Eşimle hallettik olayı” dedi.
Ardından eş de “Biz hallettik, her şey normal” diye açıklama yaptı.
Ama herkes biliyor ki, eş aslında kocasıyla sorununu halletmedi, halledemezdi! Nefise’nin içinin hâlâ kan ağladığına eminim.
Bir zamanlar adları Ciciş denen o iki kadının bir anneyi incitmek istemelerini, Instagram’a şuursuzca fotoğraf koymalarını biz kabullenemeyiz! Ne yerler, ne içerler de bu kafaya sahip olurlar? İçlerinde sevgi var mıdır, kafayı toptan mı bozmuşlardır?
Bunları durduracak hiçbir şey yok mudur, olmayacak mıdır? Seviyesizlik nereye kadardır?
Yazıklar olsun... Bu kadar mı göze sokulur yani!