Paylaş
Bugün ‘Y kuşağı, Z kuşağı, Milenyum’ çocuklarına ‘Bayram’ dediniz mi, öyle bakıyorlar. Onlar için bayram demek tatil demek, tembellik demek, yatmak demek. Aslında onlara söyleyecek çok fazla lafım yok, artık bizler için de bayram bayramlıktan çıktı; itinayla sandıklara kalktı. Sevgili Y kuşağı, Z kuşağı, Milenyum çocukları bu yazı size... ‘Hatırlamak gerek bazen’ dedim ve size eski bayramları anlatmak istedim. Eskiden ‘Bayram’ dendi mi, evlerde günler, haftalar öncesinden müthiş bir hazırlık başlardı. Dip köşe temizlik yapılır, gümüşler büfeden çıkarılır, itinayla parlatılırdı. Danteller, tığ işleri kolalanırdı. Heyecanla beklediğimiz bayramlık alışverişlerimiz vardı. Bir kırmızı ayakkabı için hepimizin gözyaşı dökmüşlüğü vardır. Kolalı, dantelli mendillerin içine saklanan bayram harçlıkları en sabırsız heyecandı. Bakkal amcadan Arap kızı sakızı, oyuncakçıdan bilye alınırdı. Oğlanlar tek kale maç yapar, kızlar kapı önünde evcilik oynardı. Sonrasında erkekler tıraşlı saçları, kızlar da kurdeleli örgüleriyle jilet gibi ütülü bayramlıklar içinde güle oynaya kapıları çalar şekerler, harçlıklar toplardı. Bayram sabahı oldu mu namaza gidilirdi. Kabristan ziyaretleri de bayramların olmazsa olmazı, en vefalısıydı.
Dantelli tepsiler zamanı
Bayram kahvaltılarını, yemeklerini unuttuğumu sanmayın. Onların telaşı da bayram temizliği gibi günler öncesinden başlardı. Kavurmanın yağı, baharatı hazırolda beklerdi. Baklava yufkaları kat kat açılır, şerbetler fokurdardı. Yer sofraları, masalar kurulur, bir kuş sütü eksik olurdu. Kısa bayram gezmeleri vardı. Önce küçükler büyüklere sonra büyükler küçüklere iade-i ziyarete giderlerdi. Hanım kızlar dantelli tepsilerin içinde önce su ikram eder sırasıyla kahve-likör, çay, tatlıyla devam edilir, el öpen küçüklerin kafasına kolonya dökülürdü. Henüz büyük dedelerin rahmetli olmadığı, büyükannelerin el ayaktan düşmediği günlerdi. Bol bol sohbet edilir, hem gönüller hem de damaklar şenlenirdi. Küskünler barışır, kırgınlıklar biterdi. Radyolar açılır, yakın zamanlarda televizyonlarda bile bayram havaları çalardı. Evlerden sıcacık dost sohbetleri yükselirdi.
Peki; sonra ne mi oldu? Sanki derin bir uykuya daldık ve elimizde telefonlarla, tabletlerle uyandık. Bayramlar tatil, gümüşler, danteller, bayramlıklar, mendil arası harçlıklar, bayram gezmeleri, el öpmeler, bayram sofraları nostalji oldu. Bayramlaşma artık toplu mesajlaşma haline geldi. Bayram yemekleri, tatlıları açık büfeler oldu. Bayramın maneviyatı bayram reklamlarındaki yaşlı teyzelere ve amcalara gözyaşı dökmek oldu.
Ben sana kurban olayım
Madem hayatımızda bayramın adı kaldı, bayramlaşma toplu SMS oldu, e devir de sizin devriniz işte birkaç komik bayram mesajı...
'Sayın değerli, sağlam ciğerli, bazen üzüntülü, bazen kederli, su gibi akan, şimşek gibi çakan muhterem varlık, kalbimin en derin köşesinde, gülsuyu şişesinde saklamış olduğum selamlarımı sunar hürmetler ederken, evvela seni, beni, gemideki dümeni, tarladaki dikeni, dünyada olup biteni, gurbette hasret çekeni, baharı yazı, kemanı sazı, bahçedeki kazı, erkeği kızı, insandaki nazı, yaratan Allah’tan iyi olmanı diler bayramını kutlarım…
'Tanrı’dan su istedik, denizleri; çiçek istedik, kırları; dost istedik bu numarayı verdi…
'Minareden atlarım, bayramını kutlarım…
'Bugün yüzün öpülmekten solsun, miden beş kg şekerle dolsun, cüzdanını bücürler soysun, gönlün huzura doysun, bayramınız kutlu ve mutlu olsun!
'Telefonum telefonunuzun bayramını en içten dileklerle kutlar, uzun batarya ömürleri diler.
'Herkes kurban keser, herkesin kurbanı belli. Ama ben sana kurban olayım…
'Bayramın kutlu olsun, sevdiklerin mutlu olsun, kurbanın butlu olsun.
'Pilavınız nohutlu, kebabınız yoğurtlu, bayramınız kutlu olsun.
'Dana, koyun, kuzu hepsi leziz hayvanlar; gez, eğlen, uyu sana
iyi bayramlar.
Paylaş