Paylaş
''Bir bilene sor…” lafı son yıllarda altın çağını yaşıyor. Ne giyeceğimizi, ne yiyeceğimizi, kariyerimizi, eşimizi, hayatımızı… Aklımıza gelen her şeyi soruyoruz. Danışmanlar, koçlar hayatımızı ne zaman ele geçirdi bilemiyorum ama işin tadının kaçtığı kesin. Kiminle tanışsam, kiminle selamlaşsam herkes bir konuda uzman olmuş, koç olmuş. Günümüz insanının en büyük sorunu ‘bilmek’ hem de ‘her şeyi bilmek’. Herkesin her konu hakkında söyleyecek bir sözü var. Ama artık bilmek de yetmiyor. Sormak, danışmak istiyoruz. Koçumuz, danışmanımız olsun istiyoruz… Onlar olmadan bir hiçiz.
İşe mi gireceksiniz hemen bir kariyer koçuna koşun.
Kariyer hedefleri, planları, iş bulma çabaları… Bunlarla yorulmayın. Bırakın koçunuz sizin için parlak ve havalı bir kariyer planlasın.
Pastayı, böreği, çöreği çok mu kaçırdınız? Eşe, dosta tanıdık bir yaşam koçu sorun. Elbet vardır bir bildikleri. Yaşam koçu size hangi saatte ne yiyeceğinizi, ne içeceğinizi söylesin. “Ben mutfağa girmem!” derseniz; sizin için pişirsin, paketlesin, kapınıza göndersin.
Her şeyin koçu
Dolaplarınız dolup taşıyor… O tuhaf kesimli pantolonu bir türlü atamıyorsunuz… Yıllanmış ceketi bir gün moda olur diye saklıyorsunuz… “Bugün ne giysem?” diye her sabah deliye dönüyorsunuz… Dönmeyin! Hemen bir gardırop danışmanı, imaj danışmanı edinin. Gelsin dolaplarınızı açsın, baksın. Sıkı bir gardırop temizliği yapsın. Bu sezonun modası nedir, ne değildir bir bir sıralasın.
İlişkiniz mi monotonlaştı? Heyecan mı bitti? Buyurun ilişki koçuna. Anlatın derdinizi, çekiştirin birbirinizi. İlişki kurtulduysa tek taşı takalım ve hemen düğün hazırlıklarına başlayalım. Başlayalım derken siz bir şey yapmayacaksınız tabii. Her şeyi sizin için organizasyon şirketleri yapacak. Dekoru, fotoğrafçısı, video çekimi, pastası, davetiyesi… Siz sadece ‘Evet’ deyip, imzayı atacaksınız geri kalan her şeyi onlar yapacak.
Evlendik, mutluyuz… Ama bir eksik var değil mi? İlişkiye heyecan katalım… Ne yapalım? Gelin, nur topu gibi bir bebek yapalım. Yemesi, içmesi, egzersizi… Hamilelik zor iş! E, biz de sıkıya gelemeyiz o halde doğru hamilelik koçuna. Sizin ünlülerden ne eksiğiniz var? Bebek geliyor ama iş burada bitmiyor. Yine organizasyon şirketlerini arıyoruz, araştırıyoruz. Hastane odaları süsleniyor, limonatalar, kurabiyeler, hediyeler… Her taraf pembe, her yanımız kurdele içinde… Doğuma giriyoruz ama yalnız değiliz! Yanımızda bir doğum fotoğrafçısı…
Bebeğe isim koyacağız, kafalar yine karışıyor. Her kafadan bir ses çıkıyor. Duruma isim koçuyla el koyuyoruz. Harflerin, isimlerin anlamını soruyoruz. Bebeğimiz için en uygun ismi buluyoruz. Geleceği merak ediyoruz. Merak etmeden duramıyoruz. Astroloji uzmanından yardım alıyoruz, analizler yaptırıyoruz. Geleceği yıldızlarda, burçlarda arıyoruz.
Yıl dönümü, ay dönümü… Özel günler … Ne alacağımızı, ne yapacağımızı şaşırıyoruz.
Hayat bu tempoda akıp gidiyor… Kendi potansiyelimizi, içgüdülerimizi görmezden geliyoruz. Her şeyi sormak, danışmak bir yandan da bilmek istiyoruz. Bugün nefes almak için ‘nefes koçuna’ gidiyoruz. Mutlu olmak, kahkaha atmak için ‘kahkaha terapisine’ katılıyoruz. Bazen yaşamadığımızı, yaşayan ölüler olduğumuzu hissediyorum. Hepimiz boş bir çuvala döndük. Eskiden tüm bunlar var mıydı diye düşünüyorum. Biz nefes alırdık, gülerdik, severdik, ilişkiler kurardık, elimiz vardı, kolumuz vardı sarılırdık, aklımız vardı düşünürdük… Bugün hepsini yapmak için bir başka ele, bir başka zihne ihtiyaç duyuyoruz. Ne oluyoruz?
Paylaş