Amerikan rüyası sürüyor

Aylin LİVANELİ
Haberin Devamı

YENİ yılınız kutlu olsun! Dilerim 2000 yılını ulusça, felaketlerden uzak, mutlu, sağlıklı, başarılı bir yıl olarak geçirelim. Yüzyıl ya da binyıl değişimini çadırlarda kutlayan depremzede yurttaşlarımızı da bir daha böyle acı görmemeleri ve gelecek yılbaşını çok daha iyi koşullarda geçirmeleri dileğiyle selamlıyorum.

* * *

Gelelim New York'taki son günlere.

Bu çılgın kentin son haftaları görmeye değerdi doğrusu.

Ne sokağa çıkabiliyordunuz, ne büyük dükkánlara girebiliyordunuz.

Yolunuz ana caddelere düştüğünde binlerce insanla omuz omuza itişerek, kakışarak yürümek zorunda kalıyordunuz.

Beşinci caddede gezenlerin çoğunun da turist olduğunu, büyük bölümünü New York dışından gelmiş Amerikan ‘‘taşra’’sının oluşturduğunu kavrıyordunuz. Onlar için New York, yabancı turistler için olduğundan daha şaşırtıcı, daha inanılmaz, daha parlak, daha acayip.

Sokaklardaki bu izdihamın ana nedeni, alışveriş çılgınlığı.

Bir zamanların ünlü ‘‘Altına Hücum’’ dönemi gibi şimdi de bütün Amerika mağazalara hücum ediyor.

Herkesin eli kolu cicili bicili hediye paketleriyle dolu.

Milyonlarca insan birbirine hediye alıyor.

Önce ‘‘Şükran günü’’ hediyeleri aldılar, arkasından Noel, sonra yılbaşı.

Tüketici derneklerinin verdiği sayılara göre bu yıl satışlar, geçen yıla göre yüzde 7'den fazla artmış.

Bunun başlıca nedeni Amerikan ekonomisinin, tarihinin en parlak dönemlerinden birini yaşıyor olması.

Monica skandallarına rağmen Clinton'u itibarlı Başkan yapan da bu zaten.

Amerika, ekonomik refahın ve büyümenin nimetlerini tadıyor.

Bir zamanlar çok ucuzken şimdi dünyanın en pahalıları arasına giren New York lokantalarında yer bulmak neredeyse olanaksız.

Nobu, Bond Street, Indochine, Aquavit, Asia de Cuba, Cipriani, Russian Te Room, Il Moulino, Elaine's, Pastis, Jean Gorges gibi çok pahalı lokantalar herkesi haftalarca bekletiyorlar.

Paris'teki, Londra'daki benzerlerinden çok daha pahalı olmalarına rağmen, neredeyse lütfen, rica minnet müşteri kabul ediyorlar.

Oteller dolu.

Kısacası bu kentte iş yapan herkes para kazanıyor.

Sokakta kestane satandan Wall Street borsasında oynayana, emlak işi yapandan modacısına kadar herkes kárları katlayarak artırıyor.

‘‘Balık gölüne göre büyür!’’ derler ya.

New York gölü, içindeki hamsiyi bile kısa sürede palamuta çeviriyor.

Balinalar ise görüş alanımız dışında.

Onlardan hiç söz etmiyorum.

UCUZLAYAN TEK ŞEY

Her şey daha pahalı hale gelirken, ucuzlayan tek şey var: İletişim.

İnternet Amerikan hayatına öyle girdi ki, bu yıl Noel alışverişini internetle yapanların sayısı, geçen yıla göre yüzde doksan arttı.

Telefon ücretleri inanılmaz düşüyor.

Büyük şirketlerin giriştiği rekabet sonucunda, New York'tan İstanbul ile 10 dakika konuşmanın bedeli 2 dolar civarında. Yani aşağı yukarı 1 milyon 100 bin lira.

Yıllar önce böyle bir şey aklımızın ucundan geçer miydi hiç?

Birkaç dakikalık New York-Londra görüşmesine yüzlerce dolar ödenen dönemden, bugünlere geldik.

Çünkü iletişim sayesinde herkes para kazanıyor.

Koca kıtayı demiryollarıyla birbirine bağlamış olan Amerika, kapitalizmde iletişimin, ulaşımın önemini çok iyi biliyor.

Yüzyılın başında ABD, İngiltere ile aynı ekonomik seviyede.

Ama yıllar içinde farkı inanılmaz biçimde açıyor. Amerikan yaşam standardı İngiltere'ye göre yüzde 50 artıyor.

Yüzyıl başında Amerikalılar’ın üçte biri tarımda çalışmakta.

Şimdi ise çoğunluk ‘‘beyaz yakalı’’, yani masa başı işlerinde.

Gevşek kurallı, demokrasi ve özgürlüklere dayanan Amerikan kapitalizmi, Avrupa ve Japon modellerinden farklı olarak, herkese eşit fırsat tanıyan bir yapı geliştirmiş.

Şimdi de bunun nimetlerini tadıyor.

Darısı başımıza.

VE TÜRKLER...

New York kalabalığında kulağınıza Türkçe sesler de çok çalınıyor.

Berna Yılmaz gibi birçok tanınmış sima yılbaşı için Amerika'da.

Bir başka haber de, 60 Türk hanımının, yılbaşı için kadın kadına Las Vegas'a gitmesi.

Biz de ilginçlikte Amerika'dan aşağı kalmıyoruz doğrusu.

Yazarın Tüm Yazıları