Paylaş
Anne olmadan önce adı göğüstü. Göğüs dediğimde cinsel organ olduğu kadar, süt verilen vücut dokusunun adıydı. Aslında meme dememek için çabalamanın en kibar yoluydu. Öyle ya, kulak memesi kıvamına gelen un betimlemesi bile müstehcen sayılırken, meme diyerek ortalığı karıştırmanın bir anlamı yoktu.
Doğumdan sonra emzirme senfonisi başladığında göğüs kavramı oldu “meme”. Çünkü tıptaki ismi bu. Meme kanseri, meme dokusu, meme büyütme/küçültme operasyonu vesaire. Artık bilimsel konuşuyordum:
- Meme ucunun çatlağı
- Meme tutuş pozisyonu
- Sağ meme sol meme gibi hiç de erotik olmayan cümleler dilime pelesenk olmuştu.
Emziren anneler ilk aylardaki süt verme çabası sırasında öyle yorgun düşer ki; memeyi aç, emzir, kapat, bebek ağlayınca tekrar aç, emzir, kapat sarmalından bunalıp kapatmamaya başlar. Pek çok arkadaşımdan “memeler fora” geziyorum, çünkü sürekli emzirme modundayım cümlesini sıklıkla duymuşumdur. Tecrübeyle sabittir.
Utanılacak bir şey mi? Hayır.
Gelelim derdime, öğrencilerimden bir tanesi bugünlerde, meme kelimesini sık sık tekrar ediyor ve ardından kıkır kıkır gülüyor. Kelime kendisinde muzipçe kahkahaya sebep oluyor ve sonra “çok ayıp”diyerek konuyu sosyal kabul düzlemine çekiyor. Sonradan eklenmiş ve zorla öğretilmiş olan çok ayıp kısmı, gülücüğüyle birlikte düşünüldüğünde aslında memeyi ne kadar çok bastırdığımızın bir simgesi.
Defalarca tekrar ettiği bir gündü. Sonunda memenin ayıp olmadığını anlatmaya karar verdim. Defalarca aşağıdaki cümleleri kısa kısa, anlayabileceği kadar basit bir şekilde tekrarladım.
-Meme (Kıkırdamalar ve hemen arkasından) çok ayıp.
-Meme ayıp değil. Bak senin de memelerin var. Benim de var. Hepimizin var. Ben senin memelerine bakıp gülüyor muyum? Hayır. Ayıp olan senin memelere ayıp gözüyle bakmandır. Meme ayıp değil.
Uygun olan her an bunu tekrar ediyorum. Bakalım neler olacak?
Hepimiz memeliyiz!
İsteyen cinsel çağrışım gözüyle bakar, isteyen biyolojik bir gerçeklik… Garip olan kadın memesinin ayıp olması.
Venezuella’ daki ilkel kabileleri araştıran antropologlar namus cinayeti işlenmediğini, üstelik “vay! memen gözüküyor” gibi meselelerden hır çıkmadığını paylaşıyor. Evet çok ilkeller, namus kavramları yok, sürekli çıplak geziyorlar, sürekli açıkta olan bir şey cinsel açlık simgesi haline dönüşmüyor ama kıyaslayınca ilkel kalan biziz bana kalırsa. Bkz: kadın cinayetleri.
Oğlum hecelemeye başladığı dönemde ilk üçe girdi meme kelimesi. Hatta en başta anne, emme ve memenin karışımı olarak ümme derdi. Sonra gayet bilinçli olarak istemeye başladı. Emzirme bittiğinde 20 aylıktı. “Süt bitti çok üzgünüm” diyerek sütten kesmiştim.
4 yaşını bitirdi, halen bir kere görebilme telaşında. Açıp göstermek uygar toplumlarda yetişen erkek çocuklarını derinden yaralar herhalde. Bunu yapmam mümkün değil tabi. Bırakalım göstermeyi, kelimenin ağızdan çıkmasını, görüntünün zihinde belirlenmesini engelleyerek bir erkeği büyütmek, memeyi akla geldiğinde dahi insani serseme çeviren çılgın bir nesneye dönüştürür, bunu söylemek için Freud olmaya gerek yok.
Meme ayıp değildir. Ayıp olan memeye ayıp gözüyle bakmaktır. Kadın bedenine saygılı erkekler yetiştirmek biz erkek çocuk annelerinin en önemli görevi belki de…
Dar la teta es dar la vida… İspanyolların “meme ver hayat ver” isimli bir halk şarkısı var, emzirmeyi anlatır. Hayat vermek kadının doğasında varken, kadına hayatı zehretmek neyin nesi?
Gel de memeden yana dertli olma.
5 soru 5 yanıt:
Ayşe: SHÇEK’e bağlı kurumlarda gönüllü olmak istiyorum. İlk olarak neler yapmam gerekiyor bilgi verebilir misiniz ?
Önce yapmanız gereken ilk şey size en yakın SHÇEK’e bağlı kuruluşa gönüllü olmak istediğinize belirten bir dilekçe ile başvurmak. Daha sonra sizinle yapılacak görüşme ve değerlendirme sonucunda 2-3 haftalık deneme sürecinin gerçekleşecek. Kurum tarafından istenen resmi evrakların teslim etmeniz gerekiyor. Uygun görülürseniz gönüllü kimlik kartının çıkacak ve kuruluşla bir sözleşme imzalayacaksınız. Sizin için belirlenen gün ve saatlerde ziyaretlerinizi gerçekleştirebileceksiniz. Şimdiden hayırlı olsun.
Murat Filiz Adışen: Kızım Şubat 2009 doğumlu ne zaman okula başlayacak?
Yeni uygulamayla veli isteğine bağlı okula başlama yaşı 69 aya çekildi. 2014 Eylül’de kayıt hakkını elde ediyor. Okula başlamaya hazır değilse raporla 1 yıl erteleyebilirsiniz.
Funda Akın: Oğlumla evde eğlenceli vakit geçirmek istiyorum, neler yapabilirim?
Çocuklarıyla eğitici etkinlikler yapan anne bloglarını takip edebilirsiniz. Aylık aktivite seti gönderen firmalara ve çocuk dergilerine abone olabilirsiniz.
Aysun: Çocuğum istemediğim bir şey yaptığında odasına kapatıyorum. Bu yaptığım doğru mu?
Çok zor bir yolu tercih etmişsiniz bana kalırsa. Bence siz ona bir rehber gibi nerede ne yapacağınızı önceden anlatın. Şimdi banyo zamanı, banyoya gideceğiz, sen oyuncağını yıka ben de seni .... Bu tür yıkıcı cezalar ebeveynlerin otoritesini keskinleştirse de çocukların minicik kalbini çok yoruyor. Naçizane önerim, sinirlerinize hakim olup ona nerede ne yapacağınızı tek tek anlatmanızdır. Uzlaşın, inatlaşmayın. Onun isteği de olsun, sizin de. Çocuk yetiştirirken en önemli şey anlamak ve anlaşmaktır. Biraz daha sabır… Sevgiler.
Semra: Bebeğim memede uyuyor, yatağına yatırınca uyanıyor ne yapmalıyım?
Ben de Doula Anne Esra Erkut Demiröz’ den yeni öğrendim. Bebeğinizin yatağını kendinize yakın mesefeye getirin. Sıcak su torbası ile yatağı ısıtın, sonra sıcak su torbasını kaldırın ve bebeğinizi yatırın. Böylelikle rahat uyuyacaktır.
ttps://twitter.com/AylinAnne
www.aylinanne.com
Yazarın son yazıları |
#09 Ekim 2013 Anaokuluna uyum sürecimiz
#05 Ekim 2013 Sabırlı biri değilseniz özel çocuklardan uzak durun
#02 Ekim 2013 Emziren annelere tavsiyeler
#28 Eylül 2013 Ebeveynler anı yaşayabilir mi?
#25 Eylül 2013 Çocukları rahat bıraksak ne olur?
Paylaş