Paylaş
Kurban Bayramı
Gelin birlikte albümümü karıştıralım. Çocukluğumun ilk yıllarına ait fotoğraflar siyah beyaz... Bir tanesinde babam ve ben bir kaç gün sonra kesilecek kurbanlık Koç'a sarılmışız. Ben çok mutluyum. Zannediyorum ki bir ömür mutlu mesut yaşayacağız. Bir Heidi havası, bir pastoral sevimlilik çökmüş betonda büyüyen bünyeme. Bir kaç gün sonra tekbirle birlikte kurban edilişini görünce aldatıldığımı hissetmiştim. Çok net hatırlıyorum.
İnsan sevdiğini kesip yer mi? Aklımdaki soru bu. Bence yemez. Yememeli. Ertesi gün ağzıma yıkılan kavurmayı yemediğimi gören annem neden yemediğimi soruyor: "siz benim kuzumu kestiniz, ben onu yemem" diyorum. Pedagojinin yerlerde süründüğü yıllardaydık tabi. "Çocuğumun psikolojisi bozulur" diyen annelere milyonda bir rastlanıyordu.
Yıllar, ailemin inanışına saygı duymaya çalışırken kurban töreninin ne olduğunu anlamaya çalışmakla ve bir o kadar et yemeği reddetmekle geçti. Halen daha et konusunda mesafeliyimdir. Yaş 37. Araştırdıkça kurbanın ne olduğunu anladım sanırım.
Çocuğunu severken "kurban olayım" diyen anneler neyi kastediyorsa mesele oydu. Çok sevdiği bir şeye yakın olmak, o yakınlığa sahip olup, korumak için ise elinden gelen fedakârlığı yapmaya hazır olmaktan başka birşey değildi. Fakat samimiyete dayalı olması gereken inanış resmiyete dökülünce, iş sadece dışarıdan görüldüğü gibi algılanır olmuştu. Zamanında biri bana bunu anlayacağım şekilde anlatsaydı, kuzumu kesip yiyen büyüklerimi affedebilirdim herhalde...
En azından çocuğuma bu şekilde anlattım.
Hayvan Hakları Günü
Kurban Bayramı'yla Hayvan Hakları aynı güne denk gelince sosyal medyada farklı yorumlara denk geldim. Nasrettin Hoca gibi düşünüyorum; "sen de haklısın, sen de haklısın"... Yalnız kurban kesmeyi hırs yapıp eziyete dönüştürenlere "haklısın" demeyeceğim gibi, Allah akıl fikir versin diyorum.
Yaratılmışa herzaman nazik olmak lazım.
Emzirme Haftası
Her yılın 40. haftası yani 1-7 Ekim arası Emzirme Haftası olarak kutlanıyor. Bu konuda Lansinoh firmasının yaptığı bir araştırma var. Derya İşçioğlu' nun açıkladığı araştırma rakamlarına bakılırsa yurdum annesinin emzirme konusundaki azmi dünyada farklı bir yere sahip. Fakat emzirme evrensel bir deneyim olduğu için dünyanın farklı yerinde pek çok anne benzer tepkiler veriyor.
20 ay emzirmiş ve emzirmeyi çok sevmiş bir kadın olarak, anne sütünü destekliyorum. Ancak emzirme deneyiminden hoşlanmamış anne arkadaşlarıma anlayış göstermenin bana çok şey katacağına inanıyorum.
Rakamlarla emzirme gerçekleri:
- Brezilya, Çin, Meksika, Amerika, İngiltere, Almanya' da yapılan araştırmaya göre annelerin ideal emzirme süresi 6-12 ay.
- Fransa' da annelerin ideal emzirme süresi 3-6 ay. Ancak bu hedefi tutturan anne oranı %31.
- Türkiye' de annelerin %53' ü 12-24 ay emzirme hedefini tutturuyor.
- Gece emzirmeleri her 3 anneden biri için zor bir iş. (Bence de...)
- Annelerin %30.5' u toplum içinde emzirmekten çekiniyor.
- Alman annelerin %61' i bebeğimi emzirmezsem suçluluk duymam demiş.
- Bebeğimi emzirmezsem suçluluk duyarım diyen Türk annelerin oranı ise %91.
- Türkiye'deki annelerin %38'i emzirmeyi tamamen doğal buluyor. ( Oley!)
- Çalışan annelerin %49'u emzirme yani süt iznini kullanabiliyor.
Bence yurdum annesi emzirmeyle olan imtihanını başarıyla vermiş. Çünkü çalışan 2 anneden biri süt iznini her türlü zorluğa rağmen kullanmış. Ulaşım zorluğu ve patronun emzirmeye karşı olumsuz bakış açısı anneleri engellemiş. Demek ki yöneticilere emzirme konusunda daha hoşgörülü olmaları için baskı yapılmalı.
Haydi anneler: emzirme hakkımız, söke söke alırız!
Paylaş