Cinsel eğitim, cinsel suçlar ve önlemler

Kimlik gelişiminde ailenin ve toplumun takınacağı tavır, benlik gelişiminin yapısından tutun, pek çok cinsel suçun ve sapkın eğilimin oranını belirler.

Konuyla ilgili kavramlar

Ailenin rölü: Oğlum, gelişimi olağan seyreden her çocuk gibi, 2 yaş civarında bedenini tanımaya ilişkin ilk sinyalleri vermişti. Burada onu utandıracak bir tepki yerine hoşgörülü ve iletişime açık olarak, cinsel organını espiri malzemesi yapmayarak veya tü kaka ilan etmeyerek ilk adımlar attık. Ebeveynlerin cinsel gelişim konusunda olabildiğince esnek olması, toplumsal önem taşıyor.

Karşı cinse olan ilgi: Çocuklar cinsiyet farkını öğrenmekle beraber zaman içerisinde karşı cinse karşı ilgi duymaya başlıyor. Burada kamplaşarak, sosyal ortamlarda dahi bir araya gelmeden, olası bir cinsel ilgi konusunda paniğe kapılmadan çocukları büyütmenin gerektiğine inanıyorum. Bastırılmış cinsellik ileride bir felaket olarak başımıza musallat oluyor. Ahlaki normların ötesinde şaşkın davranışlar ve cinsel suçlar katlanarak artıyor. Burada yapılacak en iyi şey öncelikle devlet ve toplum olarak cinsel eğitimi ciddiye almak. Eş zamanlı olarak ise çocuğa kendini nasıl koruyabileceğini ve nasıl yardım isteyebileceğini anlatmak.

Cinsel mahremiyet nasıl öğretilmeli: Çocuklara konuşarak iletişim kurmaya başladıktan sonra üzerinde durulması gereken bir konu, cinsel mahremiyet.Bedeninin özel olduğunu, kimsenin izinsiz, zor kullanarak bakamayacağını, dokunamayacağını anlatmak çok önemli. Zihinsel engelli çocukları korumak çok çok dikkat edilmesi gereken bir nokta. Zira pedofillerin hedefindeki yer alıyor. Taciz veya tecavüz adli boyuta taşınmadan ne yazık ki ört bas edilebiliyor.

Yasal düzenlemeler: Hükümetin hazırladığı son yasa teklifine göre çocuklara cinsel saldırı ve ve cinsel istismar 3-8 yıldan 6-10 yıl arasına çekiliyor. Rakamlara baktığımızda %100'lük bir artış olduğunu söyleyebiliriz. Ancak konunun bir çocuğa karşı cinsel saldırıda istismar olduğunu düşünüldüğünde artış yüzdesinin yeterli değil.

Hukuki boyut: Uluslararası bir karşılaştırma yaparsak çocuk taciz ve tecavüzcülerine verilen cezalar müebbet hapisle başlıyor. Bir çocuğun hayatını karartmak 3-6 yıl veya 6-10 yıl hapis yatmak kadar "hafif" olmamalı. Üstelik yine yeni düzenlemeye göre cezanın 3'te 2'sini yatıp çıkabilmek mümkün.

Çocuklara karşı işlenen cinsel suçun özellikleri: İstatistiklere göre pedofillerin %50'si iki yıl sonra yüzde %80'i ise üç yıl sonra aynı suçu işliyor. Ceza almayan veya ceza indirimi alan pedofilleri caydıracak hukuki müeyyidenin olmaması, her yıl katlanarak artan çocuk cinsel taciz ve tecavüzlerinin önüne geçmeye yaramıyor.

Ceza ne olmalı: Burada verilecek cezanın hapis mi yoksa kastrasyon yöntemi mi olması gerektiği 2011 yılında tartışmaya açılmıştı. Ancak kastrasyon yani hadım edilme cezasıyla ilgili olarak yasal bir gelişme olmadı. Müebbet hapis verilmeyecekse hadım edilme cezası söz konusu olacak mı? Yani bir pedofil cinsel saldırı gerçekleştirip ceza aldıktan sonra, ikinci bir cinsel saldırı durumunda kastrasyon cezası alabilecek mi? Bir açıklama var mı, merak ediyorum.

Eğitimci pedofiller: Pedofiller her meslekte, her sosyo-ekonomik düzeyde görülebiliyor. Son araştırmaya bakıldığında liseli çocukların %56.71' i tacize uğruyor, yani -kız veya erkek farketmez- her iki çocuktan biri taciz kurbanı. Özellikle eğitimciler arasında öğrencilerini taciz eden öğretmenlerin olma ihtimali düşünüldüğünde idari ve adli kovuşturmanın daha seri ve ağır yaptırıma yönelik olması gerektiğini düşünüyorum. Çocukları eğitim almaları için emanet ettiğimiz kişilerin bu tür eğilimleriyle ilgili bir durum söz konusu olduğunda, ört bas etmek başta eğitimi ve geleceği yaralar. Pedofil eğitimcileri çocuklardan uzaklaştırmak yine etkin bir önlem olacaktır.

Mağdur olan çocuklar: Tacize/ tecavüze uğrayan çocuklar ileride uyuşturucu, fuhuş çeteleri vb gibi suç odaklarının ağına daha kolay yakalandığına dair araştırma bulguları var. En hafif haliyle eş seçimi, sağlıklı bir cinsel kimlik geliştirmede ciddi sıkıntılar yaşandığı raporlara geçmiş. Çoğu vaka adli makamlara şikayet edilemiyor, bir o kadarı da psikolojik destek alınamadan yaşanıyor. Bu durum yaşanan travmayı çözmeden, kördüğüm haline gelince, gelecek nesillere psikolojik miras olarak kalabilmekte. Bugünün mağduru, yarının pedofili olabiliyor.

Ne yapmalı: O nedenle bu suçu hukuki boyutları kadar psikolojik ve sosyal yönden iyi analiz edip, etkili yöntemlerle birlikte mücadele etmek gerek. Hapisten çıkan pedofilin tekrar yeni kurbanlar seçmesini önlemenin bir formülü bulunmalı. Ayrıca, kadın olmak ikinci sınıf vatandaş olmaktan çıkmalı, aşağılayıcı, küçümseyici söylemler başta Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünden çıkmalı bana kalırsa. Trafikte, ofiste, sokakta 7/24 cinsel saldırıya maruz kalan kadınlara bakış açısını değiştirmek yine kadınların elinde. Her erkek çocuğu karşı cinse saygı duymayı öğrenerek hayata başlarsa pek çok sorunun kendiliğinden yok olacağını düşünüyorum.

Sonuç olarak: Çocuklara, kadınlara tecavüz edenlere bakıldığında aşırı derecede bastırılmış duygulara rastlamak mümkün. Bir insanı ahlaki değerlere bağlı yetiştirmenin yolu cinselliği pis, iğrenç olarak yetiştirmekten geçmez. Aksine çocuğaveya gence kendini bilmeyi, sınırları çizmeyi öğretmemle mümkündür. Kızların ve erkeklerin ergenlikte ve ilk gençlikte sosyal ortamlarda birarada olmalarından kaygı duymak proaktif bir yaklaşım olmadığı gibi kaosa davetiye çıkarır. En başından itibaren çocuklara cinselliğin hayatın bir parçası olduğunu, ancak bunun aynı zamanda ahlaki bir boyutunun olduğunu anlatmak hepimizin görevi.

Merdivenleri ayırmak, cinselliği tabu haline getirmekten başka bir işe yaramaz. Cinsellik tabuysa sapkın cinsel davranışlar perde arkasında katlanarak yaşanmaya devam eder ve bu psikolojik bir miras olarak nesilden nesile aktarılırken çok canlar yanar.

https://twitter.com/AylinAnne
www.aylinanne.com

#27 Temmuz 2013 Mesele bizimdir beyler!
#24 Temmuz 2013 Sezaryen olmayı ve ilik donörlüğünü kim yönlendiriyor?
#20 Temmuz 2013 Bu da mı tecavüz değil sayın hakim?
#17 Temmuz 2013 Çok zorsun çocuğum!
#13 Temmuz 2013 Ben nerede yanlış yaptım?
#10 Temmuz 2013 Hareketli mi? Hiperaktif mi?
#6 Temmuz 2013 Hamileler İçin Keşkesiz Doğum Rehberi




YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN >>