Çağdaş ebeveyn öğreten adam moduna karşı

Biz her akşam 19:30 – 20:15 civarı televizyon izliyoruz. Minika Çocuk TV’de yayınlanan Kaptan Mack’ i Ata çok seviyor.

Haberin Devamı

4 yaşında olduğu için süper kahramanlarla kendini özdeşleştirip, onlar gibi hareket etmeye bayıldığından dolayı, Kaptan Mack’ i izlemek onun için coşku verici bir eylem. Bu nedenle 2-3 çizgi film öncesinde televizyonu açarak izliyor, daha sonra da uykuya geçiyor.
Kaptan Mack iyi kalpli, süper güçlerini iyilik, doğruluk ve adalet için kullanıyor. Hatta kötü niyetlileri deyim yerindeyse enseleyip onları deşifre ediyor. İşte bu korkusuzluğu Ata için çok cazip. Büyüyünce ne olacaksın sorusunu soranlara Kaptan Mack olacağım diyor.
Çağdaş ebeveyn öğreten adam moduna karşıMasum suçları ve suçluları yakalayan bu adamın tarzı çok sevimli ve sakin. Spiderman veya Batman gibi kafa karıştırıcı değil anladığım kadarıyla. Fakat kostümleri ve oyuncaklarını edinmek için can atıyor. Eğer imkanlar kıt ise, kendi gök roketlerini, pelerinini ve uzay araçlarını kendisi hazırlıyor.

Haberin Devamı

Durum böyleyken bizim evde akşam olunca kostüm partisini aratmayan zamanlar yaşanıyor. İşin komik yanı beni de süper kahraman kılığına sokmak için canla başla çabalıyor. Kafamda miğferler, korsan şapkaları, maskeler veya tuhaf gözlüklerle geziyorum.

Hmm, bir de onun direktiflerine uymam gerekmese ben de amatörce eğleneceğim ama biçtiği role uymam Ata için bir gereklilikmiş. “Yapmalısın” diyor. Bakıldığında tavsiye gibi görünse de aslında o nokta atışı bir direktif.
Gün boyu ona ne yapması gerektiğine dair bir şeyler söyleyen büyükleri var. Evde ben, okulda öğretmeni… Sıra birlikte oyun oynama gelince, o bana ne yapmam gerektiğini söylemeye başlıyor. Konumlarımız ve duygularımız yer değiştiriyor. Bir denge yakalıyoruz belki de...

Her ne kadar sıkı korsan taklidi yapamasam da onun bana verdiği rolleri oynamaya çalışıyorum. Bazen çok iyi bir performans sergilediğimde beğenmeyip fırçaladığı oluyor. Bozuluyorum. “Acaba ben de böyle odunluklar yapıyorum, Ata bunu mu yansıtıyor” sorusunu soruyorum.

Anneliğin doğasında sınır çizmek, koruyup kollamak ve gerekirse fırçayı basmak yok mu?
Bahçede yaşayan kedim geliyor aklıma. 7 yaşında. Kısırlaştırmamıştım, bu konuda çok pişmanım. Çünkü defalarca doğurdu ve çok yoruldu. Ancak her defasında yavrularına aynı disiplinle yaklaşıyor. Uzaklaşanları tekrar yerine taşıyor, doyuruyor, emzirirken mutluluktan grrrrrr grrrrr gırlıyor. Eğer sözünü dinlemeyen olursa patisiyle vurduğu hatta mavv mavvvv bağırdığı bile oluyor.

Haberin Devamı

“İnsanları kedilerle mi kıyaslıyorsun” diyeceksiniz? Hayır. Sadece annelik iç güdüsünün son derece evrensel olduğunu ve benzer duygularla hareket ettiğimizi anlatmaya çalışıyorum.
Sevgili arkadaşım Duygu Özsüphandağ Yayman ile ebeveynlik üzerine dertleşirken, ne kadar sınır çizici olmalı ne kadar serbest bırakmalı sorusunu sorduk. Bu soruya kendi asıma şu cevabı verebilirim. Bir kere kesinlikle, bizim neslin en çok önem verdiği konu çocuğunun özellikle psikolojisinin sağlıklı gelişmesi. Bu nedenle kılıktan kılığa giriyor, gerekirse Kaptan Kanca oluyoruz galiba… Öğreten Adam tonundan çok, sorgulayıcı, ip ucu veren, hayatı keşfetme yolculuğunda eğlenceli ebeveynler olmaya çabalıyoruz. Duygu’ nun dediği gibi, “didaktik olmak istemiyoruz”.

Haberin Devamı

Çağdaş ebeveyn öğreten adam moduna karşı

Peki nasıl bir yol izlemeli?

Bir çocuğa herzaman nerede ne yapacağını söylemek son derece sakıncalıysa, herşeyi ona bırakmak da son derece sakıncalı. Bu durumda şu örnek sanırım uygun.
Örneğin daha önce hiç gitmediğiniz bir ülkeye gitmeye karar verdiniz. Ülkeyi çok iyi bilen bir rehberden yardım almak mı daha iyi olur? Yoksa tek başımıza bir çok riskle hareket etmek mi? Tekrar Amerika’ yı keşfetmek yerine, nerede ne yenir, içilir, ziyaret edilmesi gerekir, hangi risklerden kaçınmak gerekir, danışmakta fayda var.
Çocuk kısmının danışması, nasıl yapabilirim sorusunu sorması diye bir şey neredeyse imkansız.. Yeni kuşak oldukça özgüvenli; hatta dediğim dedik, öttürdüğüm düdük halleriyle ebeveynlerine yeri geliyor, kök söktürüyor.
Kriz zamanları hariç, çocuklarla bilgi, deneyim paylaşırken turist rehberi modunda olmanın işe yapıcı olduğu ortada. Bu nedenle bol bol yaşanmış öyküler anlatıyor, araya minik bilgiler sıkıştırmayı tavsiye ederim.
Ebeveynlerimizin olumsuz yanlarına benzemek istemesek de, içimizde bir yerlerde “öğreten adam ve oğlu” oturuyor. Kendimizi rahatlatmaya bakalım ki, ebeveynlik serüveni boyunca çocuğumuzun kahkahası bol, bizimleiletişim çatışması, krizi az olsun.

Amin.

Yazarın Tüm Yazıları