Paylaş
Defne çok haklı. Neredeyse bir yılı dolu dolu geçirdiler.
Hergün birlikte kahvaltı edip, birlikte bahçede oyun oynadılar. Birlikte çizgi film izlediler. Yaprak topladılar. Solucan, salyangoz, karınca, arı, kedi, köpeklerle arkadaş olmaya çalıştılar. Karşılıklı süt içtiler. Neredeyse hergün oyuncaklar kavgası yaşayıp sonunda birlikte kardeşlik nutuğu dinlediler bizden. Ata tatlı kuzenini korumayı öğrendi. Onun için iyi şeyler düşünmeyi… Gel kardeşim diyerek elinden tutup merdivenlerden indirdi. Bazen kıskandı, itti. Defne birazcık hasta olsa üzüldü.
Yaşadıklarıyla kardeşliği tattılar.
Bizim kabilede 7 göbek öteye kadar herkes kardeştir. Kuzen=kardeş formülü işler. Kızlı erkekli denize girilir, yemek yenir, oyun oynanır, okula, kursa ve gezmeye gidilir. Büyümeye başlayınca özellikle kız kuzenler çevredeki kızlarla tanışmak için iyi bir sosyal araç konumuna dönüşür. Aynı durum kızlar için de geçerlidir pek tabi.
Yaşadığım şehirden ayrılıp farklı kültürlerle tanıştığım üniversite döneminde birbiriyle evlen(diril)en hala ve teyze çocuklarının hikayelerini duyunca biraz garipsemiştim. Garipsememe kendimce hak veriyorum. Ancak evlenenleri anlamak çok zor değilmiş, anlamak isteyince gördüm.
Bir arkadaşım şunu demişti: “ben teyzemin kızıyla evliyim, onu büyüyüp bir genç kız oluncaya değin neredeyse hiç görmedim. Bizim geleneklerimize göre kız ve erkek çocukları ayrı büyür”. Eyvallah. Her kültürün çocuk yetiştirme, evlilik ritülleri farklı. Saygı duyuyorum.
Saygı duyamadığım tek bir şey varsa o da çocuk yaştaki kızların koskoca adamlarla evlendirilmesi. Aklım ve yüreğim kaldırmıyor.
Bir tanıdığımı 13 yaşında yaşça hayli büyük bir adamla evlendirmişler, 14 yaşında anne olmuş. “Çocukluğumu yaşayamadım” diye ağlardı. Annelerimizden alışkın olduğumuz “ah gençliğim gitti” söylenmelerinden çok uzak… Benim için tüyler ürpertici… Çünkü 13 yaşındayken mahallede kızlı erkekli top oynuyor, birlikte müzik dinliyorduk. Üstelik –bu anlamda- dünyadan haberimiz yoktu.
Kızlı erkekli yetiştirilmenin getirdiği yaşam kültürünün ayıp sayıldığı bu günlerin tek suçlusu bizim ve bizim gibi kabileler olsa gerek.
Çok acayip.
Paylaş