Ayhan Sicimoğlu

Zeytin ağacı ile sohbet

19 Aralık 2015
Profesör D’Andrea ile İtalya’nın Puglia bölgesinin Lecce şehrinde yürüyoruz. Konumuz zeytinyağı. Bir zamanların petrolü… Tüm dinler için kutsal olan bu ağaçla Anadolu’da binlerce yıldır birlikteyiz. Peki, kıymet biliyor muyuz? Bilseydik altı bin ağacı bir gecede keser miydik?

Profesör D’Andrea 15 yıldır Pamukkale Hierapolis kazısını yapıyor ve artık bir Türk olmuş. Bari’deki Noel Baba kemiklerinin İtalya’ya kaçırılmasından konu açıldı. Prof. D’Andrea bu konuda yaptığım araştırma ve röportajlarıma yeni bir bilgi ilave etti. Kemikleri kaçıranlar zeytinyağı taşıyan gemi filosunun kaptanları imiş. 11’inci asır civarları bir Antakya-Bari gemi hattı mevcutmuş. Zeytinyağının anavatanı Doğu Akdeniz’den İtalya’ya yağ taşıyan düzenli gemi seferleri. 

Ama bu yağın yüzde 95’i ‘Lampant’ yağ. Yani kandil yağı... Bir anlamda zamanın petrol tankerleri hattı. Antakya civarı ise enerji yatağı. Bu rotada Demre şehri var.  Bu Doğu Roma şehrinde gemicilerin koruyucusu Aziz Nikola’nın mezarı bulunuyor. Her seferde dualar ediliyor. Kaptanlar bir seferinde kemikleri bir kutuya doldurup İtalya’ya kaçırıyorlar.

 

Tarih MS. 1087. Ben kemiklerin izini sürdüm. Demre’den başlayıp Bari’ye kemiklerin peşinden gittim ve tüm bu serüveni o zamanlar haftalık bölümler yaptığım CNN Türk’e sundum. İtalya’nın bu Puglia bölgesi asırlık zeytin ağaçları ile ünlü. Her biri tek tek numaralı ve envantere kayıtlı. Budamak bile izne tabi. Bizdeki bilmem ne kooperatif evlerine arsa açmak için bir gecede gene oldubittiye getirilen altı bin zeytin ağacı katliamlarını anıyoruz. 

 

BEN AYHAN, ZEYTİNYAĞININ ANAVATININDAN

Yazının Devamını Oku

Roma'da Romalılar gibi...

14 Kasım 2015
Roma’yı en güzel mevsimi olan sonbaharda gezmek için benden daha iyi bir rehber bulamazsınız. Yıllarım bu kentte geçti. Geçen hafta kaldığımız yerden devam edelim öyleyse. Buyurun takılın peşime...

Sevgili Dostlar,

Geçen hafta Roma’da favori mekânım Pantheon’da donmuş kalmış idik. Şimdi, dışarı, sonbahara çıkalım yeniden, yüzümüzü tekrar bu muhteşem yapıya dönelim ve son bir kez daha, dışarıdan bakalım ihtişamına. Sağımızda daracık ve dolambaçlı sokak, Via di Sant’Eustachio’ya dalalım. Birkaç köşe sonra gene sağımızda ‘Sant’Eustachio Il Cafeé’ olacak, espressosu çok meşhurdur, şekersiz bir corto (konsantre kahve) yuvarladıktan sonra devam... Yol bizi ‘Piazza Navonaya çıkaracak.

FAVORİ ÇEŞMEM

Yazının Devamını Oku

Hastası olacağınız 10 fırsat

21 Haziran 2015
Versay’da Kapoor’un müthiş sergisi.. Antibes’te pastacıların kralıyla pastacılık kursu...Bozburun’da maksi yelken deneyimi.. Hepsi bu yaza özel. Gidin, deneyin...

1- New York 8. 60 saniyede 102 kat
One World Trade Center Observatuary açıldı ama bilet ve rezervasyonlar internetden. Kuzey yarım kürenin en yüksek binasına 102’nci kata 60 saniyede çıkın ve New York’u izleyiniz gözleriniz kapalı (oneworldobservatory.com).



2- Floransa1. Şimdi lokantalar var
Floransa’nın meşhur gurme pazarı hem de üzeri kapalı. Genelde üzeri kapanan ‘Pazar Yerleri’n de (Mercato Centrale) renkler kayboluyor, parlaklığı ve canlılığı soluyor (Not: bakınız Beşiktaş Pazarı) ama Floransa’da Italyanların o kalıtımsal üstün tasarım yeteneği ile hiç birşey kaybetmediği gibi renkleri çoğalmış. Muhakkak uğrayınız. Lokanta alternatifi. Bu yaz giderseniz yemek de yiyebilirsiniz (mercatocentrale.it).

3 -Siena Yıllardır kapalıydı

Yazının Devamını Oku

Kader kısmet ve Fado

28 Mayıs 2015
Kulağımda, Amália Rodrigues’in sesi, aldım klavyeyi, “Bir fado yazısı yazayım” dedim, hatıralar gönlümde saklıyken.

Özlem haykırışları sokakları dolduruyor. Duraklayıp kulak kabartıyorum, loş ışıklı serin gecenin yürek yakan ağıtlarına:
“Tuzlu okyanusun kabarık dalgaları nereden aldın tuzunu? Portekiz’in hüzünlü kıyılarında bekleşen kara elbiseli kadınların gözyaşlarından mı?”

Lizbon’un Yukarı Mahallesi’nde (Bairro Alto) ıslak gecede parke taşları parlak. Hep aklıma gelir, acaba kimler yüzlerce sene sarhoş yalpaladı bu taşlar üzerinde, ne hikâyeler, ne kaybolan aşklar tazelendi ağıtlarla.
‘Fado’, yani Portekiz’in meşhur ‘Özlem Ağıtları’na ilk defa 1820’lerde kulak kabartılmış ama kökleri çok daha eskilere dayanıyor. Bu insanlar dünya kâşifleri, okyanus denizcileri, Ümit Burnu’nu ilk defa aşarak Hint Denizleri’ne varan ve geri gelemeyen öncüler. Özlem’e yakılan bu ağıtların kökü şüphesiz 16’ncı asırdan.

Senin ülken Okyanus artık


Yazının Devamını Oku