Yalnızlık bedenin değil, ruhun kimsesiz kalmasıyla başlar.

Bugün güne Bob Marley sözüyle başlayalım…

“Hayatında yalnızca bir kez, Tüm kalbimle inanıyorum ki, Dünyanı tamamen alt üst edecek biriyle tanışırsın. Ruh eşi... “

Astrolojinin belki de en istek duyulan konusu aşk ve ilişkiler konusudur. Bu yazıyı yazarken arka fonda Carlos Ambros, Bethoven’s silence eseri çalıyor. Kahvede yanımda her şey hazır… Umarım sizde hazırsınızdır :)

*

İki kişi arasındaki sevginin astrolojik bir bütünle sağlamasının yapılması herkesin tercih ettiği konuların başında geliyor. Astrolojide biz bu isimlere Sinastri uyumu, kompozit harita isimleri vermekteyiz. Bu astrolojik harita biçimleri bize ruh eşinizi, ilişkide yaşanabilecek süreçleri, ruhsal durumları en çok merak edilen konuları uyandıran bilgileri bulunduruyor.

*

Zaten her şey bilginin peşine düşmekle başlıyor. Sonra merak ediyorsunuz. Merak edince geleceği merak ediyorsunuz. Yarın olacağımızın belli olmadığı bir geleceği merak etmek ise ayrı bir ilginç merak olarak görünüyor. 100 yıl sonra olmayacağımıza kesin diyebiliyoruz ama 1-2 yıl sonramıza ya da 1-2 saat sonramıza emin gibi planlar yapıyoruz.

Kesinlikle aşk ve evlilik sadece astrolojik verilerle değerlendirilmemelidir. Zorlanabilecek açı kombinasyonları zorlu olaylara karşı birlikte savaşma gücü verir.  Kişi öncelikle kendisini tanımalı ki, daha sonra karşısındaki insanları da tanıyabilsin. Astroloji ve doğum haritası insanın kendisini çözebilmesi için anahtar olarak kullanılmalıdır her zaman. İnsan bir mücevher kutusu ise doğum haritası bu kutunun en değerli taşlarla süslenmiş şifreli bir anahtarıdır. Hazineyi açmak için anahtarı bulmanız gerekmektedir. Kendinizi tanıdıkça içinizdeki değerli taşların varlığını görebileceksiniz.

Düşünsenize belki bu yazıyı aynı anda farklı yerlerdeki diğer ruh eşinizle okuyorsunuz?

Ruhum bedenimi önemsemeyecek kadar neden yorgun?

Ruh eşi kim? Nerede bulunur? Böyle biri var mı? Diğer yarınız nerede?

Bunu kabul etmesi öyle zor ki bu yüzden şu an burada anlatamam.

Bunları daha sonra anlatabilmem için bu seriyi tamamlamalısınız.

Güneş ve Ay, erkek ve kadın yani iki kişi arasındaki en temel uyumu göstermektedir.

Güneş kişinin kimliğini ifade ederken, Ay ise duygusal beslenme ihtiyaçlarını karşılar.

Doğum haritasında Venüs sosyal ilişkiyi, flört etmeyi anlatırken,

Merkür her türlü iletişim yönünüzü tarif eder...

Mars eyleme geçme şeklimizi ifade eder.

Satürn kısıtlanmalarımızı, ilişki travmalarımızı anlatır.

Neptün gözümüzdeki sis perdesi ve kurban bilincini temsil eder.

Plüton dönüşümün kendisidir.

Burçları elementlerine göre sıralama yaptığımız zaman;

Ateş Elementi: Koç, Aslan ve Yay

Su elementi: Yengeç, Akrep ve Balık

Toprak Elementi: Boğa, Başak ve Oğlak

Hava Elementi: İkizler, Terazi ve Kova

Sen hangi elementsin?

Element özellikleri bizlerin düşünce yapısını, ruhumuzun derinliklerindeki hissiyatlarımızı, enerjimizi, deneyimlerimizi hayata bakışımızı ifade eder. Öncelikle kişi hangi elemente sahip bilinmesi gerekir. Hayatımızdaki kişinin doğum anı bilgilerini öğrenmek ilişkiyi konfora taşımak adına yardımcı olabilir.

Bazı asteroidler de ilişki dinamikleri konusunda bizlere yardımcı olur. Mesela kadın doğum haritalarında juno asteroidinin ev konumu ve burcu veya erkek doğum haritası için ceres asteroidinin ev konumu ve burcu bizlere kişilerin beğeni ve beklentileri hakkında bilgiler verebilir. Hiç içinizden juno ne ceres nedir diye söylenmeyin. Alışın bu terimlere artık. Okuyun kaynaklardan.Bir bebeğin katı gıdaya geçmesi gibi bu durumda :)

Verteks/antiverteks aksı bizlere karşımızda ki kişinin etkileşimi ile harekete geçme olanağı sunabilirken kişilerin bazı arap noktaları birbirleri ile etkileşim halinde ise kadersel yönler belirtebiliyor.

Partnerinizle karşılıklı haritalarınız eşleştiğinde evrendeki ruhsal ritminizi anlayabiliyorsunuz. Tango yapmak gibi bir şey…

İnsan kalbini iyileştiremeden, ruhunu ve bedenini iyileştiremiyor.

Bu ritim ile dans etmeye başlıyorsunuz. Hayatta zorluklar olacaktır. Sorunlarla başa çıkmak gerekebilir. Kolay elde edilen bir olgu kolay da kaybedilme potansiyeline sahiptir. O yüzden zorlu olarak görünen bir kare açının içerisi sevgi ile doldurulunca üçgen bir açı haline gelebilir. Zor günler de o saklı kalan sevgi ortaya çıkarak çiftleri birbirine bağlar ve üstesinden gelmelerine kolaylık sağlar.

Aslında insanı tanıma isteği cesaret kokan bir davranış biçimidir.

En iyi iletişim tanıyarak, anlayıp, anlaşarak gerçekleşir. Sadece evlilik müessesi için değil, işveren, çalışan personel, anne, baba, çocuk, komşu hatta bir hayvanın dilinden anlamak, susadığında ki bakışını bilmek için çaba göstermek cesaret ister. Zihin hep kolayı seçiyor. Anlamayı istemiyoruz. Kolayı varken, anlamayı anlaşılmayı hep karşıdan beklemek varken neden yoralım değil mi kendimizi?

Çünkü dünya anlayış üzerine kuruludur. Herkes kendi üzerine düşeni yapmalıdır. Yüreğiniz yetmiyorsa, yüreği yeteni kırmaya hakkınız yoktur.

Fuzuli’nin su kasidesinde söylediği gibi:

“Hak-i payine yetem dir ömrlerdür muttasıl

Başını daşdan daşa vurup gezer avare su”

“Su ayağının toprağına ulaşayım diye başını taştan taşa vurarak ömürler boyu, durmaksızın başıboş gezer.”

Seven yürek su misali kendisini kıran kişilere rağmen, sevgiye yürümeye devam edecektir. Siz şanslı olup o yürek olmak mı istersiniz, yoksa incitip ah alan bir taş mı olmak istersiniz. Astrolojiyi ilişkilerinizi yoluna koymak, sorunlarınızı çözmek için, farkındalığınızı artırarak bakış açınızı genişletmek için öğrenin. Karşınızdaki kişide açık aramak yerine, onu kapatmak perde olmak için öğrenin. Geçinmeye gönlünüz olsun her zaman. Kırmadan, dökmeden, incitmeden sevmek için, sevip bir olup sonsuz sevgiye yelken açın her zaman. Sevin ki yaşamanın lezzetini almak için çabanız olmuş olsun. Konuyu nereye bağlamamız gerektiğini sanırım artık hepimiz çok iyi biliyoruz :)

Mevlana’nın dediği gibi:

“Duamdaki gözyaşım kadar edepliydi. İçime düşen aşkın…

Ey benim beşerî aldanışım, ben seni kalbime koyana sevdalıyım.”

Mutlu günler dilerim…