Paylaş
Bugünden itibaren güneş tutulması etkileri içerisine girmeye başladık. Bu etkiler yaklaşık 2021 Haziran ayına kadar güçlü bir şekilde devam edecek. Ama 00’ derece yengeç burcunda ve en uzun gecede olan bu tutulma 2000 yıl sonra ilk kez başımıza geliyor. 2000 yıllık bir döngüyü sanki sonlandırıp yeni bir döneme bizi alıyor.
Şimdi bu ne demek oluyor diyeceksiniz. Bazı şeylerin farkına varmak için başımıza illaki gelmesi gerekir. Yoksa mümkün değil anlamayız. Hiçbir olayda bir anda gerçekleşmez. Hep bir süreci vardır. Mesela siz bu yazıyı okumak için sabah kalktınız, uyandınız, telefonu ya da bilgisayarınızı açtınız vs.…
Bu bir süreçtir.
Ben mesela bu yazıyı yazmak için uyandım, kahvemi yaptım ve bilgisayarımı açtım. Bu bir süreçtir. Sonrasında ne gelişeceğini bilmek hiçbir zaman mümkün olmayacaktır. Ama tahmin edip öngörebiliriz. Bu yazının sonucunda öngörülerimizde isabetli olursak başarımızdan memnun oluruz. Hayatta böyledir aslında. Şu an 21 Haziran’daki güneş tutulması ile uyanacağız ve sonrasında neye uyandığımız ve ne yapacağımız bizim başlatacağımız sürecin bir parçası olacak. Yıllarca astroloji ile ilgilendim. Bakmadığım harita ya da ilgilenmediğim bir hayat kalmadı. Tutulmalarda gördüğüm en bariz şey sonuçlarının hep 3 ay sonra ortaya çıktığıdır. Bu yüzden acele etmeyin. Sadece o gün bilmeniz gereken tek bir husus var o da yeni bir şeye uyandığınızdır. Bunun için Allah’a dua edin.
Sadece nereye, hangi sabaha, kimle ve nasıl uyandığınızı çözmeniz en önemli konu olacaktır. Ben bunun için size elimden geldikçe yazıyorum. Yoksa bende kendi yolunu sabahını, uyanışını arayan sizler gibi biriyim. Sadece yıllar önce çok küçük yaşta uyandım. İnsan uyanınca çevresindekileri de uyandırmak için çaba sarf ediyor. Hadi kalk uyuma bak yapacak çok şey var demek geliyor. Kimi var beni görünce diyor ki; “kızım işin yok mu git yat, kimi diyor ki uyandım ne yapacağız, kimi uyanıyor ve kendi yoluna gidiyor. Bir gün bir yerde bir noktada uyandırıldım” diyor.
Ömür bizi beklemiyor ki…
Hayattan ders almazsan yollarınızdaki ışıklar hiç yanmıyor.
Bir okuyucum şöyle yazmış: “Sizin yazılarınızı anlamıyorum Aygül Hanım, astroloji yok içinde! Ne yapacağımızı söylemiyorsunuz, ben kredi çekip ev alim mi almayayım mı?”
Hoopp, buyurun buradan!
Astroloji sizin saçınızı ne zaman kestireceğiniz ya da ev alıp alamayacağınızdan çok ötelerde bir yerde…
Tekrar ediyorum, bir astrolog size “ev alınmaz, araba alınmaz, evlenilmez vs. diyemez” sizin gerçekliğinizi bilmiyorlar. Belki o ev sizin için bir fırsat ve Retrolar size bu fırsatı getirdi. Ben Retro’da ev alınmaz dedim diye siz almayacak mısınız? Neden kendi ölçülerinizde düşünerek ve okuduklarınızdan anladığınızı hayatınıza katarak yorumlamıyorsunuz?
İlkokulda öğretmenim bir ödev verdi. Bu hikayeyi okuyup ne anladığınızı yazacaksınız diye…
Ben de uyanıklık yapıp hikâyeyi aynen noktası virgülüne yazdım. Eksiksiz olsun ve aynı hikâye olsun diye…
Öğretmenim bir baktı, hikâye aynı duruyor. Beni yanına çağırdı ve ben hem panik hem umutlu bir şekilde gözlerine bakıyordum. Sanırım beni takdir edecek dedim.
Neden bu kitabın aynısını yazdın diye sordu?
Bende eksiksiz olsun siz beğenin diye dedim.
Sonra bana: “Ben senin ne anladığını merak etmiştim” dedi
Kitabı anlamak için hiç okumak istemedin mi diye sordu.
Kitabı yazarken okudum, dedim.
Bana şöyle cevap verdi: Yarın evine bir şey alman gerektiğinde, ya da çocuğun senden bir şey istediğinde buna nasıl karar vereceksin. Nasıl muhakeme edeceksin?
Muhakeme ne demekti ki…
Öğretmenim, muhakeme nedir?
Karar vermek, dedi.
Hayatın böyle yazılı bir kitabı yok kızım,
Anladıklarınla yoluna devam etmek zorunda kalacaksın.
Anlamak için çaba sarfet, bana bir şey anlatmak için değil, dedi.
Bu hikâyeyi kendin için oku. Sonra ne anlıyorsan yaz. Ben senin anladığını beğeneceğim.
Sarıldı bana…
Karar senin olmalı başkalarının kararları içinde hareket etmemelisin.
Çocukluk tuhaf bir şey bence…
Büyüdüğünüzde en zayıf anlarınızda lazım olan tüm gizli hazineler orada birikiyor sanırım.
Neyse işte nereden nerelere geldik yine,
Meselemiz “Felsefe Çağı”
Düşüneceğiz!
Düşünmek zorunda kaldık!
Hazır mıyız?
Bugüne kadar hep birileri yerinize düşünmüşse vay halinize!
Ya da bugüne kadar herkesin yerine düşündüyseniz altın çağınız başlıyor.
Biraz düşünmek üzerine düşünmeye ne dersiniz?
Düşünmek insana bedel ödetiyor.
Yani bazen oda karanlık olur ya ışığı bulmak için ışığa ihtiyaç duyarsınız onun gibi işte.
Mantıksız ve kalıplaşmış düşüncelerimizden kurtulmak içinde düşünmeye ihtiyacımız var.
Tek bir aklımız var ama bazen bu tek aklımızda karışabiliyor ve bir sürü anlamsız şeyle dolabiliyor. Yedek bir aklımız olsa ne güzel olurdu dimi? Düşünsenize birini dinlendiriyorsunuz diğerini alıyorsunuz. Tertemiz, sıfır oh mis…
Yok işte,
Yedek akıl yok.
Saçma ne kadar fikir varsa ayıklamalı ve içeride yenilemeler yapmalıyız. Eski sandalyeleri belki boyamalıyız. Belki akıl odalarının yerlerini değiştirmeliyiz.
Unutmak?
Nasıl?
Felsefe çağında gerçekleri görmek istiyorsanız bilgiyi sevmek zorundasınız. Gerçeği aslına uygun bir şekilde dönüştürmek zorundasınızdır. Çok sayıda fikir üretmelisiniz. Fikirlerin içinden en iyi seçmelisiniz. Hatalı düşüncelerden vazgeçebilmeyi ve yararlı olan düşünceleri hemen uygulamaya koymayı başarmalısınız. Düşünmek için yeniden doğanlardan olun lütfen.
Gerçek olması gerekeni tarif edin. Keşifçi olun.
Siz başarı için mi düşünüyorsunuz? Yoksa başarısızlık için mi?
Bu yengeç tutulması enteresan bir tutulma işte.
Bazılarımız kazanmak için hayaller kurarken bazılarımız kaybetme kabusları görür müyüm diye soracak. Her başarının gerçek olması için üzerinize düşen düşünme payını kullanmalısınız. Eğer bir ilişkiye başlamadan önce düşünmezseniz hayatınızdaki insan ansızın gidince kara kara düşünürsünüz. Ya da bir işe başlarken düşünmezseniz sonrasında ne yapacağım diye düşünürsünüz.
Yaşadıklarınıza nasıl katlanacağınızı düşünmekten vazgeçin.
Nasıl daha fazla katlanmazsınız bunu düşünün.
Kısaca burada anlatılmak istenen konu düşüncenin gücünü fark edeceksiniz.
Bunu aşama aşama yapmaya başlayın.
Takılı kalan bir plak gibi aynı yerde aynı nakaratı söylemeyin.
Yeni söylenecek şarkılar var…
Mutlu günler dilerim.
Paylaş