Paylaş
Adım adım mart ayını tamamlıyoruz. Bugün Ay oğlak burcunda ilerliyor. Bunun anlamı biraz daha duygularınızın mesafe kazanması ve mantıklı olana kendimizi yöneltmeye çalışmamızdır.
Bugün biraz parasal konular ön planda olabilir. Çalıştığınız yer ya da aile koşullarınızda bazı baskıları yönetmek zorunda kalabilirsiniz. Ay’ın Uranüs gezegeni ile pozitif bir açı oluşturması beklenilmeyen sürprizli ve keyifli bazı gelişmelerin yüzümüzü güldürebileceğini de işaret ediyor.
Mevlâna ile ilgili bir kitapta okumuştum;
Bilgece yaşamayı öğrenmek ve farkındalığımızı geliştirmek için en önemli ipucu,
Mevlânâ’nın “Dün bitti, cancağızım yarın henüz gelmedi, bugünü yaşa!” ve
“Dün geçti, evvelki gün de geçti.
Biz bugüne bakalım. Çünkü, gün, bugündür…” tavsiyelerine uyarak, mümkün olduğunca bugünü yaşamaktır. Bunun için yapacağımız en önemli alıştırma, düşüncelerimizin müfettişi olup onu sık sık kontrol ederek, geçmişi irdelediğinde, ya da geleceğe kaygılandığında bunu fark edip tekrar âna odaklanmaktır.
Mevlânâ bakın hepimizi nasıl şimdinin değerini bilmeye teşvik etmekte;
“Zavallı insan, senin bütün ömrün ancak bugünkü yaşadığın ömürdür, başka gün değil! Geçip giden dünü, gelecek olan yarını düşünme! Bugününü iyi kullan.”
“Ömrünü, şu içinde bulunduğun bugün say”
Ânı yaşayan ve şimdi önemli olan şeyler üzerinde yoğunlaşan insan, ufak şeyleri dert etmez. Psikolojisini ve moralini bozmaz.
Mevlana’nın şu sözüne kulak verir:
“Bir pire için yepyeni kilimi yakma. Sineğin verdiği baş ağrısı yüzünden gününü zayi etme.”
Sonuç olarak; Geçmişi değiştiremezsiniz. Ancak geçmişten dersler çıkarabilirsiniz. Benzer bir durum ortaya çıktığında, benzer şeyleri farklı yapabilirsiniz. Geçmişten ne kadar çok şey öğrenirseniz, yaşadığınız pişmanlıkların sayısı o kadar az olur. Böylece yaşadığınız ânın tadını daha fazla çıkarabilirsiniz.
Mevlânâ’ya yine kulak verelim;
“Pişman olmayı adet edinirsen boyuna pişman olur durur, nihayet bu pişmanlığa da daha fazla pişman olursun! Ömrünün yarısı perişanlıkta geçer, öbür yarısı da pişmanlıkta heder olur gider. Bu fikri, bu pişmanlığı terk et de daha iyi bir hal, daha iyi bir dost, daha iyi bir iş ara!”
Bir düşünür şöyle söyler; Gelecek dediğimiz hayal edilen bir şimdidir, o zihnin bir projeksiyonudur. Gelecek geldiğinde, şimdi olarak gelir.
Örneğin, misafirlerin ne düşündüğünü, amirinizin size ne kadar kızdığını, yarınki sınavdan kalacağınızı, söylediğiniz yanlış bir sözü, davranışı, hoşlanmadığınız bir hareketi ve daha pek çok olayı düşünmek şu anı kaçırmanıza yol açar.
“Anı yaşa”, hayatı eğlenerek, çılgınlık yaparak, sorumsuzluk içinde ya da umursamazca yaşamak anlamına gelmez. Anı yaşamak, zihninizin içinde, gelecek korkusu ve geçmişin izleri arasında kaybolmadan şimdiki zamanı yaşamak, geçirdiğiniz zamanın farkına varabilmektir.
Sadece geleceği düşünüp gelecekte yaşamak doğru değildir; çünkü o zaman endişe ve gerginliklere kapılıp gidersiniz.
Tasavvufta “Geçmiş ve gelecek insana göredir. Yoksa hakikat âlemi birdir.”
Dolayısıyla, gelecekte ve geçmişte yaşamamak, sadece içinde bulunduğumuz dakikaları iyi değerlendirmek gerekir.
Dememiz o ki; şu içinde yaşadığımız anın ne kadar önemli olduğunun farkına varalım, her şey şu yaşadığımız dakikalarda oluyor ve bu ânı ne kadar iyi değerlendirirsek, geçmişten elde ettiğimiz deneyimler o derece değerli ve geleceğimiz de o ölçüde iyi olacaktır.
Her anınızın kıymetini bildiğiniz günler dilerim…
Paylaş