Paylaş
Bu açıyı önemsiyor. Çünkü bu açı insanı öfkeli ve bedeli neyse öderim noktasında aşırı büyük bir dürtü verebiliyor. Daha kötüsü daha sonrasında çok hızlı bir şekilde pişman ediyor. İçinizdeki enerjiyi nereye kullanacağınızı bilemezseniz sizi saldırgan biri yapabiliyor. Ya da daha farklı bir senaryo ile düşünürsek bugüne kadar içinizdeki tükenmeyen enerjiyi hep kontrol ettiniz ve nazik biri oldunuz. İşte şimdi ise patlamaya hazır bir bomba gibi olabilirsiniz. Her halükârda içinizde bir şeyin dürtülme ihtimali yüksek görülmektedir.
**
Eeee, Ne yapalım o zaman?
İnsan uzun süre haksızlığa uğradığında ya da manipülasyon gördüğünde karşısındaki insana kendi ceza kesmek istiyor. Bunu yaparken de aslında kendine ceza kestiğini bilmiyor. Uzun süre bir insana acımasızca davranırsanız karşı tarafta aynen bu biçimde şekil alabiliyor. Bu kişinin içsel gücüne bağlı elbet. Aksini yapan insanlarda var. Bu tür zorlayıcı açıları bilip kontrol etmeyi başarırsanız böyle dönemlerde kendinizi disiplinsize etmiş ve yeni başarılar yakalama fırsatları oluşturmuş olursunuz.
**
Bu tür açılarda insanın akıl ve irade gücü denenebilir.
İçinizdeki gücü doğru kullanamazsanız kendi çıkarlarınızı kollamaya başlarsınız. Bunu kollarken bazı detayları atlar. Ahlaki, etik ve sosyal değerleri hiçe sayarsınız. İşleri sadece güç yoluyla başarma isteği ve arzusu atar. Belki babanıza, annenize ya da dayınıza gidersiniz ve dersiniz ki “beni de şu yere yerleştiremedin” ya da “yok mu tanıdık beni buraya yerleştir” gibi güç zehirlenmeleri içine girebilirsiniz. Bu dönemde emeksiz geldiğiniz her nokta daha sonraki dolunay ve yeniaylar da sizi zorlayacaktır. Altı dolu olan işlerin peşinde olmanız gereken bir süreçtesiniz. Ya da diyelim ki 5-6 yılınızı bir göreve adamışsınız. Tam siz bir noktaya gelecektiniz ama başka birinin tanıdığı geldi oturdu. Bir de size hesap soruyor. Nasıl sindireceksiniz?
**
O an size bu kişinin gelip geçici olduğunu,onun yetersizliğinin anlaşılacağını ama bunun için zaman olması gerektiğini kim söyleyecek?
Kendiniz kendinize söyleyeceksiniz…
*
Bu tür zorlayıcı açıları önceden bilerek daha insancıl ve şefkatli yaklaştığınızda dönüştürürsünüz. Mümkün değil diye düşündüğünüz güzelliklerle karşı karşıya kalabilirsiniz. Bir tavrın kaderinizde nasıl değişimler ve dalgalar yarattığını bilseydiniz…
***
Hayat böyledir.
Bizler sadece zorlayıcı kuvvetler gördüğümüzde potansiyeli açığa çıkartırız.
Gücünüzü yapıcı ya da yıkıcı kullanmak elinizdedir. Aslında bakıldığında güç illa kullanılması gereken bir olgu mudur?
Bu nasıl bir tatminsizliktir ki bu duyguya ihtiyacımız vardır?
İnsan adanmışlık duygusunun peşini bırakamıyor. Neye kendimi adadım?
Ya da bunca zaman kendimi adadığım şey benim değildi öyle mi?
İşte tam bu nokta insanın kendisini değiştirdiği yerdir.
***
Kendinize aşırı acımasız ve sert olmayın. Kendinizi başarılı ya da başarısız olarak değerlendirmek yerine huzurlu muyum değil miyim kısmıyla değerlendirin.
*
1-Bir mevki mi istiyorsunuz, özgürlük mü istiyorsunuz?
2-Büyük sorumluluklara sahip olmak mı ya da daha huzurlu bir hayat mı?
3-Güçlü olmak mı sonra bu gücün bedelini ödemek mi?
4-Kendinize büyük içsel gerilimler yaratacak hırsların peşine düşmeyin.
5-Kendinizi bu süreçte daha fazla tanıyacaksınız. Bu sizde daha büyük öfke patlamaları yapabilir. Bugüne kadar nasıl fark edemedim gibi cümleler söyler durursunuz.
İnsanları affetmekten daha önemli bir işiniz var aslında…
Kendinizi affetmek…
Kendinize bağışlayıcı olmak…
Tövbe etmek…
Şükür etmek… vb. gibi…
Dememiz o ki; ilk yapmanız gereken kendinizdeki karışıklığı anlamanızdır. Neyden hoşnut değilsiniz.
*
Kendinizi affedemediğiniz bir konu var mı?
Bu öfke bu intikam nereye kadar…
*
Affetmelerin içinde en zorudur insanın kendiyle hesaplaşmaları…
Bitmeyen ve kapanmayan hesaplar…
Ben OLDUM diyen her bireyin zaman zaman yapmaya çalıştığı bir şeydir kendini AFFETMEK….
Aklınıza olmadık şeyler düşer…
*
Bir pazar sabahı annenize bağırdığınız kahvaltı sabahı gelir aklınıza...
Anneniz ise şimdi yoktur…
Dönülmez bir yoldadır; yutkunursunuz.
Puslu kış sabahlarında “onun” geçmesini beklerken diğer kapının önünde saatlerce ağaç olmuşsunuzdur ve parmaklarınız buz kesmiştir. Sadece tek isteğiniz tesadüfen karşılaşma gibi görülme ümidinden sonra onu görmektir.
*
Parmaklarınızı ovuştururken soğukta; o halinizi hatırlayıp, onun sizi hiç anlamayacak oluşunu anlarsınız yıllar sonra...
Anlamak bile insanın kendisini affetmesine yetmez oysa.
Çocukluğunuzu düşünürsünüz bazen; belki yanınızda olsa, KENDİNİZİ affetmeniz kolaylaşır. Şöyle içerden bir ses duysanız belki “gel hadi parka gideceğiz” “ya da “ekmeğine çikolata sürdüm” evladım diye…
Çünkü bazı anlar anlamanıza yardım eder, bazı şeyleri….
*
Evet anlamak yetmez affetmeye ama bir yerden başlamak gerek sanki.
İlk atmaya başladığınız imzanızla şimdi atmaya çalıştığınız imza bile tutmaz…
Geçmişinize bakarsınız, özlediklerinize bakarsınız ve hiçbir şeyin sizin olmadığınızı görürsünüz….
Korkularınız veya umutlarınız, belki siz başka bir isim koyuyorsunuz bunlara bilmiyorum…. Ama her neyse hepsi yıllanır.
***
Her şeyi ve herkesi kıra döke yaşadığınız bu hayatın özeti sadece bir duvarın altında kalmış eski bir günlük gibidir.
***
Eğer önünüze gelen her şeyi devire devire yürüdüyseniz utanarak bakarsınız sayfalarına zira nazik bir yürüyüş sergilediyseniz her şeye rağmen, gurur duyarsınız kendinizle… Daha güzeli her sayfası çevirinizde gülen ve ıslak gözleriniz vardır…
***
İnsan içindeki yangınlarını hatırlamakta zorluk çekmez. Çünkü yanmak o an için değil sonrası için hep Türk filmi sonları gibidir… Mutlu sonla biter… O yüzden hep sonunda iyi ki yanmışım deriz. Ama o an o acı başkadır…
Kendinizi affetmek istersiniz gün geçtikçe…
Dünyayı da affetmeye doğru giden yoldaki duraklardan biridir. İnsan olmanın ağırlığı altında ezilirken doğrulmaya başlamaktır. Sen kendin olmak için yaşıyorsundur ve bununla da yaşamayı öğrenmen gerekmektedir. Bunun da tek bir çözümü vardır, nerde yanlış yaptığını analiz edip yola bu şahane bilgi ışığında devam etmektir.
*
Elinizden gelen her şeyi yaptığınıza inanıyorsanız ve zamanı tersine döndürmeye imkânınız yoksa ilerlemeye devam etmek en mantıklısıdır. İnsanları hiçe sayarak ya da uzak kalarak değil kendinizi yetiştirip hem diğerlerine hem de kendinize saygılı olmayı öğrenerek yapılabilirsiniz.
Olmuyorsa olmuyordur…
Mutlu günler dilerim…
Not: Ağustos sonuna kadar bu etkiler devam edecektir…Çıktı alıp yastığınızın altına bu yazıyı koymak serbesttir :)
Paylaş