Paylaş
Buraları biraz boşladım gibi görüyor olabilirsiniz ama kitabın tamamlanmasına çok az kaldı.
İçinizdeki hazineyi bulmanız için bir küçük astroloji el kılavuzu hazırlıyorum.
Umarım bu işten alnımın akıyla çıkarım.
Az kaldı…
*
Kova dolunayının buhranlığı üzerinizde…
Ani öfke patlamaları…
Vazgeçişler…
Değmeyenler…
Verdiğiniz boş değerler…
Emekler…
Artık ne varsa hepsi ortada değil mi?
*
Uranüs işin içindeyse bir şekilde insana bir baş ağrısı, kalp çarpıntısı ve her an bir şey olacak ve siz kontrol edemeyecekmişsiniz hissi veriyor. Gözlemlerime göre şunu gördüm. Ne kadar az çevresel faktörlerle haşır neşir olursanız o kadar konforlu yaşıyorsunuz.
Bazı insanların gelişmeye kapalı ve iddiasız oluşu ise bu sebepten. Kırılmak veya incinmek istemiyor. Hayal kırıklığı yaşamak istemiyor.
*
Mesela kova dolunayında araç kiralamam gerekti. Bu bir dış faktör. En sorunsuz bir şekilde nasıl olacaksa her şeyi ayarladım. Rezervasyon tamamlandı vs.
Uçaktan indim ve ofise gittim. Kimliğimi, ehliyetimi verdim. 30 dk.…
Bekledim….
*
Neyse karşımdaki arkadaş size araç veremiyoruz çünkü elimizde kalmamış diye bir dönüş yaptı.
Nasıl yani dedim.
Rezervasyon yaptırdım. Sistem kabul etti dedim. Valla sizin aracınız başka birine verilmiş. Aynı araç nasıl olur iki kişiye rezerve edilir vs. diye söylendi. Müdürünü aradı. Şirket kurallarımız var işte bu sözleşmenizde yazıyor diye bir sürü şey anlattı. Nerede hata yaptığımı ve nasıl böyle bir sorumsuzlukla karşılaştığım kısmını idrak etmeye çalışıyordum.
Ücretiniz iade edilecek size dedi. Ne zaman dedim. 15-20 gün içinde dedi.
*
Sinirlenmemeye, sakin olmaya, hakkımı arama kısmını düşündüm. Karşımda ağzında maskesi olmayan, dünya umurunda değilmiş imajıyla duran, benle konuşurken bile telefona bakan, sağ omzunu sürekli havaya kaldırarak ne yapalım yok ifadesiyle hareket eden genç bir kız. Müdür bey ile görüşebilir miyim dedim. Telefonla aradı. Durumu anlattım. Valla hanımefendi elimizde araç kalmamış. Siz gece yapmışsınız rezervasyonu sistem görmemiş. Bu sözleşmede var. Kusura bakmayın, iyi günler dedi.
*
Peki, dedim.
Bavulumu aldım sürüye sürüye elimde eşyalarımla araç bulmaya gidiyorum. Havaalanında araç hiç kalmamış. Kimsede yok. İyice öfkelendim. Geri dönüp bunları nasıl şikâyet etmek istediğimi anlatamam. Derin nefes aldım. Yine bavulla yürüyorum. Tam çıkış kapısına geldim. Aklıma paranın 15-20 gün içinde iade edileceği geldi. İçimden biri dürttü hadi kızım git dağıt orayı diye. Sonra yine derin nefes aldım. Otobüslere yürüdüm.
Sonra otobüse bindim. Cama kafamı koydum. Kovid geldi aklıma…
Saçımı dezenfekteledim. Hazır vaziyette tekrar otobüste dik durdum.
İnip yine o araç kiralama ofise gidecek kadar öfkem içimdeydi. Durdum…
*
Sonra internetten otobüsle ineceğim yere kadar bir araç kiralama şirketi ile telefonda konuşarak bir araç kiraladım. Otobüsten indim. Aracımı aldım. Yüklerimi arkaya koydum yolu tuttum. Tüm öfkem geçmişti ama hala oradaki mağduriyetime üzülüyordum. Akşam olayı anlatan bir mail attım firmaya. Çok umurlarında olacağını düşünmüyorum ama yine de içlerinden biri bir gün sorgularsa en azından sistemlerine nasıl katkı sağlarlar diye paylaştım. Böyle bir şeye zaman ayırmak kısmında oldukça düşündüm. Sonra başka birine faydam olur diye yazdım. Asıl sosyal medyada etiketlemek ve açıklama almak istedim ama dolunay günüde yapılmaz ki arkadaş dedim. Yine sustum. Çünkü daha çok susmam lazım. Çünkü bu işin insan tekamülüne katkısını anlatırken benim bu çizgi dışında yaşamam öyle boş olur ki…
Sorumluluklarım var…
Allah’ın bana anlatmam için sunduğu bu ilime karşı bir sorumluluğum var.
Öfkesizce, insanca…
Aygül Hanım, Kova dolunayı için haber başlığınızı “En asil isyan sessizliktir” diye atmışsınız demezler mi?
Al sana sessizlik :)
Yükü çok ağır…
Ama biliyorum insanım mutlaka hatam olacak. Sadece bir tuzağa ve zaafa yenilmem gerekiyor. Hayat aslında bir parçada kendine yenilmemek değil mi?
Hani soruyorsunuz ya siz ne yapıyorsunuz diye…
Ben bıraktığınız gibi hayata yenilmemeye çalışıyorum…
*
Dememiz o ki; şu sıralar işler yolunda gitmiyor gibi gelse de en yolunda olduğu zamanlar olduğunu unutmayın. Bu yolunda olmuş halimi diye söylenmeyin. Dış faktörleri mümkün oldukça azaltın.
*Biri gelip biri hakkında dedikodu mu yapıyor: Hemen çıkın oradan. Bulun bir bahane.
Size kötülük mü yapılıyor? Bırakın yapsınlar: Onlara izin vererek siz kendinize büyük bir iyilik yapın.
*Özellikle bu dönemde yaptığınız işlerde daha duyarlı ve anlayışlı olun. Aslında bu sürekli olmanız gereken bir durum ama bu dönem buna çok daha ihtiyaç var.
*Yaptığınız her şeyi en güzel şekilde yapın. Bir markanız varsa çalışanlarınız sizin aynanızdır. Onları yok saymayın. Başarınız onlarla olabilecek bir durum.
*Kendi savaşınızı doğru verin. Size kendini sürekli ben böyleyim, değişemem ya da benden bir şey olmaz havalarında takılan, varlığınızdan çok emin insanlardan uzak tutun. Böyle olmasaydı böyle olurdu ama öyle olduğu için bunu yapmam gerekti laflarından sıkılmadınız mı?
*Kimse mücadele etmeyi beceremedim ya da seni sevmedim demez. Bu şekilde sizi yok sayanlar mutlu bir şekilde yaşamaya devam ederler genelde. Mümkünse sizde onları var etmekten vazgeçin.
Hepiniz bilirsiniz, Windows hata verdiği zaman dosyasına “yoksay” diye bir buton koymuştur. Hemen yoksay tıklar devam ederiz. Bir şeylerden kaçıp saklanmaya, yok saymaya çalıştığımız dönemlere benzer. İnsan bilincine yoksay öyle bir işlenmiş ki aslında. Hızlıca sonuca varmak için Bill Gates işletim sisteminde böyle bir yöntem geliştirmiş.
Yani “yoksay” demek, sistemde şu an bir sorun var ama senin durumun nedir? Zamanın var mı bu sorunla yüzleşmeye hazır mısın diye sorar. Sen eğer o an bir rapor ya da başka bir iş yetiştiriyorsan ya da oyun oynuyorsan hemen yoksay dersin geçer gider.
Kim uğraşacak ki?
Sonra bir yerde karşınıza çıkar ve işletim sistemi çöker. Yeniden başlatsan da işe yaramaz. Mavi ekranı görürsün. Yeniden sistem kurmak lazımdır. Bir bilgisayarcı bulacaksın da yedeklerini dönecek tabi kaldıysa, ya da ne bileyim işte kurtaracak senin bilgisayarını…
Oraya bir buton neden eklenmesin ki: bir ihtimal daha var, o da yüzleşmek mi dersin?
Bu arada attığınız o güzel mailler, mesajlar öyle güzel enfes ki..
Siz bir ömre bedelsiniz ve iyi ki varsınız…
Mutlu günler dilerim…
Paylaş