Paylaş
Merkür ileri hareketine başladı ama gerekli hızı tam olarak kazanamadı. Şu an belki de dün ve bugün bunu daha güçlü hissedebilirsiniz.
Özellikle hem ekonomik hem de sosyolojik birçok etken hayatımıza değerli bir yönden bakmayı engelliyor. Bu gezegen yavaşlaması tam hız kazanacağı zamanlarda 27 Şubat’ta gökyüzünde bir dolunay gerçekleşecek. Bu başak burcunda olacak. Yani tam hız kazanmaya başladığında sizlerde duygusal anlamda oldukça dolu olabilirsiniz.
Buna “Meltdown” adını verebilirsiniz. Bu bir çeşit nükleer erime gibi düşünülebilir.
Bir nükleer reaktörün soğutma sistemlerinin çalışmaması ve yakıtının tepkimesinin yavaşlatılmaması durumunda nükleer yakıtın tamamen eriyerek çok sıcak ve yoğun bir sıvı hale gelmesi durumudur.
Yani sizlerde bir enerji olarak düşünülecek olursanız kendinizi soğutmaz ve kendinizi yavaşlatmazsanız bazı şeylere sonrasında üzülebilirsiniz.
Unutmayın, Hiç zamanınız yokmuş gibi hissetmek, zamanınızın olmadığını göstermez.
Kendinizi çirkin hissetmeniz, çirkin olduğunuz anlamına gelmez.
Kaygılı hissetmeniz, kaygılanmak zorunda olduğunuzu göstermez.
Yeterince başarılı olmadığınızı hissetmeniz, gerçek bir başarı sahibi olmadığınızı söylemez.
Bir şeylerin eksik olduğunu hissetmeniz, eksikleriniz olduğu anlamı taşımaz.
Çaresizliklerimizi ve yorgunluklarımızı asla haklı çıkartamayacağız.
Kendinize olan saygınız için yeniden çabalayın.
“Biz sizin kaderinizi kendi çabanıza bağlı kıldık” hep kulağımda çınlar. Bu yüzden kaderimiz için güzel bir yaşam için mücadele etmeliyiz.
Hiçbir bahanenin ve bizi kandıran sistemlerin hiçbir aracına kanmadan çaba sarf etmeliyiz.
Belki çok yorulduk düştük fakat bir daha kalkmalıyız.
Maalesef ki düştüğümüzde kimse elimizden tutup bizi dansa kaldırır gibi ayağa kaldırmaz. Düşeni gören oldu mu ya ben demiştim derler ya da bir tepikte onlar atar.
Özellikle kendi değerlerinizin dışına çıkmamaya çalışın.
Kimse sizi durduğunuz yerde keşfetmiyor. İlla gidiyorsunuz bir şeyler istiyorsunuz.
Sevgisizlikten kurtarın kendinizi.
Dedemin dediği gibi sevgi zamk gibidir. Yapışın birbirinize…
Sevgi hep yakın çevrede bulunan, varlığını, var oluşundan algıladığımız gizli güçtür. Yerçekimi örnekli çekici yapıştırıcı, bağlayıcıdır. Nötrü olmasına karşın, yönlendireceğiniz hedefe bütün gücüyle koşar, biçim kazanır. İyiliğe derseniz, sonsuz çoğalarak iyiliğe ayrımsız koşar.
Kötülüğü hedeflerseniz, amansız, acımasız kötülüğe dönüşür. Kırmak, dökmek, öldürmek, kıskanmak, yok etmek gücüne ulaşır.
Bu “sevgi” kimdir ya da bu “sevgi” nerededir?
Ne gariptir ki insanoğlu, sevgiyi yaşamın ve yaşanmışlığın labirentlerinde zamanlar boyu hep körü körüne arar durur. Mitolojinin yarattığı, tanrılar imparatorluğu kurulmasaydı belki de aşk da sevgi de ilkelliğini koruyor olacaktı...!
İnsan merkezli bu kuruluş, aslında bir mucizeydi.!
Öyle bir dönem içindeyiz ki; Nefretin sevgiye üstün olup olmayacağını bilmediğimiz bir dönemdeyiz. Ama sevgi kazanmalı, kazanacak bu böyle olacak…
Hayat bazen küçük ihtimallere büyük yatırımlar yapmayı gerektiriyor. Dünyada iz bırakın. Başkalarının sizi daima hatırlaması, kimse tarafından kovulmayacağınız bir cennete yaşamak gibidir. Hatıralarda canlı kalmak, kokusu kaybolmayan bir parfüm ise, hayattan aldığımız zevkler onun yanında kurumuş bir çiçek gibi kalır. Hatırlanmak şu an yaşadığımız gerçeklerden çok daha sonra sona erer.
Mutlu günler dilerim.
Paylaş