Paylaş
Duyguları dengeleyin ve rahatlayın.
*
Böyle buyurdu Zerdüşt kitabından bir alıntı ile güne giriş yapıyorum.
“Bu ağacı ellerimle sallamak istesem bunu yapamam. Fakat bizim görmediğimiz rüzgâr, onu
Üzer ve istediği tarafa eğer. Biz en çok, görünmeyen eller tarafından eğilir ve yoğruluruz.
Bugün gökyüzünün durumuna bakacak olursak;
*
Hafta sonundan bu yana kendinizi duygusal anlamda hüsrana uğramış, ümitsiz bir öfke hali ile içsel engelleriniz içinde kalmış bir durum içinde huzursuz hissetmiş olabilirsiniz. Kendinizi daha fazla üzerek ve mutsuz ederek hafta sonunu tamamlamak zorunda kalmışta olabilirsiniz. Bu hafta gizli kalmış olan olayları öğrenmeye başladığınızda sabırlı olmalı, olayları bütünüyle görmelisiniz. Şimdi içinizden belki diyorsunuz ki “Aygül Hanım aldatıldığımı öğrendim siz hangi olayı bütünüyle görmekten bahsediyorsunuz?”
İşte tam da bu nokta görmeniz gereken ve yaşamınızı tamamen değiştirecek gizem burada yatıyor. Bunu siz biliyorsunuz. Farklı bir alandan bakınız ve anlamanız gereken şeyi lütfen bulunuz…
Şimdi, yaşamınızın bir aşamasına "hoşçakal" dediğiniz ve yeni bir aşamasına girme dönemine doğru gittiğinizi söylesem sizleri korkutur muyum?
Geçmişle yüz yüze gelip zor kararlar vermek zorunda kalabilirsiniz. Belki aidatlarınızı zor bir ilişki için ödediğinize karar verdiniz. Sonuç olarak, elinizden geleni yaptığınızı bilerek, hayatınıza devam etmeniz gerekiyor olabilir.
Acaba elimden geleni yaptım mı diye düşünüyorsunuz?
İşte bu noktada bile bunu düşünebiliyor ve kendinize soruyorsanız elinizden geldiği kadarını yapmışsınızdır.
Müsterih olun…
Çalışmalarınızın yeni bir alanda yeniden başlamasına ve hazırlanmasına karar vermelisiniz. Yaşam, artık önlenemeyen durumlarla karşı karşıya bırakabilir.
Hayatımızda bazı dönemler vardır. Ekilecek dönem ve biçilecek dönem. Ekim dönemindesiniz.
Kendinizi yalnız hissetmeyin.
Hepimizin, eylemlerinin sonuçları ile yaşamak zorunda olduğu ve tercih etmediği sorumlulukları omuzlaması gereken bir hayatı vardır. Mevcut yaşam eylemlerinizin sonucu olarak bu kadar zor bir zamanı hak etmediğinizi düşünüyorsanız, bazı yerlerde hata yapmış olabilirsiniz. Çok fazla güç kazanabileceğiniz ve hayatınızda yenilenen bir amaç duygusu ve daha hafif bir yük ile devam edebileceğiniz bir eleme süreci başlıyor. Bu süreden sonra yükünüzün hafiflediğini ve daha verimli ve dürüst bir yaşam tarzının tadını çıkarmaya hazır olduğunuzu hissetme ihtimaliniz yüksek. Sadece biraz daha sabırlı olmalı ve cesur hareket etmelisiniz.
*
Duyularımız yaşam denilen gerçekliği anlamak için yetersizdir.
Duyulardan gelen verileri, insanlığın geçmişte elde ettiği bulgularla birleştirip gerçeği anlama yöntemine bilim denir.
Bilimsel yöntem zihnin “kabullenmekten” kurtulup “anlamasıdır” …Yoksa illüzyonlar zihni hep yanıltır…
Gelelim günün Tavsiyeli Hikayesine;
1962 yılında Frane Selak isimli, Hırvat bir müzik öğretmeni; Saraybosna'dan Dubrovnik'e giden bir trene bindi. Bu yolcuğun, onu tüm dünyaya tanıtacak olaylar zincirinin ilk halkası olduğundan habersizdi. Selak'ı taşıyan tren raydan çıktı ve donmuş nehre devrildi. Kazada 17 yolcu hayatını kaybederken, Selak kıyıya kadar yüzerek kurtuldu. Selak kazayı sadece kırık bir kol ve çiziklerle atlatmıştı.
Olaydan bir yıl sonra, Selak uçakla Zagreb'den Rijeka'ya yolculuk etmek için uçağa bindi. Gökyüzünde bir anda uçağın kapısı açıldı. Hava sirkülasyonu bazı yolcuları dışarı çekti. Uçaktan fırlayanlar arasında Selak da vardı.
Uçak birkaç dakika sonra yere çakıldı ve 19 kişiye mezar oldu. Ancak Selak gözlerini açtığında hastanedeydi. Şansı yaver gitmiş bir saman yığınının üzerine düşmüştü. Onu orada bulup hastaneye kaldırmışlardı. Bu kazayı da sadece ufak sıyrıklarla atlattı.
1966 yılında Selak'ın bindiği otobüs yoldan çıktı ve bir nehre uçtu. Kazada dört kişi öldü. Selak ise hafif yaralı olarak kurtuldu.
1970 yılında Selak otomobiliyle yolculuk ederken araç birden alev aldı. Selak çabucak aracı durdurup kendini dışarı attı. Bundan hemen sonra da araç havaya uçtu.
1973 yılında bozuk bir benzin pompasından, Selak'ın otomobilinin motoruna benzin akıttı. Araç aniden alev aldı. Selak bu kazadan da kurtuldu ancak saçlarının büyük bir kısmı yandı.
1995 yılında, Zagreb'de Frane Selak'a bir otobüs çarptı. Selak bu kazayı da ufak sıyrıklarla atlattı.
1996 yılında aracıyla bir dağ yolunda seyreden Selak; döndüğü virajın ardından, bir kamyonun üzerine doğru geldiğini gördü. Refleksle aracını yolun dışına yöneltti. Araç yoldan çıkıp uçurumdan yuvarlanırken, Selak araçtan atladı ve bir ağaca tutundu...
Aşağı baktığında; yaklaşık 90 metre aşağıda aracının patladığını gördü.
Selak artık kimilerine göre şansı, kimilerine göre ise şanssızlığı konusunda dünya çapında üne sahip olmuştu.
2003 yılında Selak, hayatında ilk kez piyango bileti aldı. Büyük ikramiye olan, 1 milyon dolardan fazla para kazandı.
Selak hayat hikayesini anlatırken; "Buna iki şekilde bakabilirsiniz" diyor. "Ya dünyanın en şanssız insanıyım, ya da en şanslısı. Ben ikincisinin doğru olduğuna inanıyorum."
2004 yılında Doritos, Avustralya'da bir TV reklamında oynatmak üzere Selak'a teklif götürdü. Başta teklifi kabul eden Selak, daha sonra fikrini değiştirdi... Sidney'e uçakla gitmeyi reddetti.
Selak bu kararın sebebini; "Şansımı test etmek istemiyorum" diyerek açıkladı!...
Dememiz o ki;
“Israrla elinizden geleni yapın ve iyi hissetme enerjinizi koruyun. Unutmayın, şu andaki koşulların güçlü olmasının tek nedeni, bizim bu gücü onlara vermiş olmamızdır.”
Mutlu günler dilerim…
Paylaş