Paylaş
Bayramın ve tatilimizin son günündeyiz. On günlük tatil, ne zaman başladı ve ne zaman bitti belli değil. Bana bakmayın ben tatillere karşıyım. Hele ki, böyle uzun tatiller daha yorucu ve daha koşturmacalı geçiyor. Bazı anları kaliteli olarak kullanırsak on yıllık tatile bedel saatler bile geçirileceğine inananlardanım. Önemli olan zamanımızı huzurlu ve keyifli yönetebilmek. Ben herkesin dinlenmiş ve kafasını toplamış olmasını umut ederek yazıma başlıyorum. Çünkü oldukça önemli bir döneme giriş yapıyoruz.
Bugün Ay Kova burcunda ve güne bizleri oldukça entelektüel bir hava içerisinde başlatıyor. İlerlemek ve alışılmadık deneyimler üzerine kendimizi geliştirmek isteyeceğiz. Bugün sabah saatlerinde hedeflerimiz için gösterdiğimiz gayretin karşılığını alabiliriz. Akşam saatlerinde Ay’ın Merkür-Mars ile muhalefeti sebebiyle duygularımızla aklımız arasında bir karar vermek zorunda kalacağımız konular içerisinde olabiliriz. Yarın Merkür gezegenin durağanlaşması ve düz hareketine dönüş yapması olayları olduğundan fazla abartma eğiliminde olabileceğimizi gösteriyor. Aynı zamanda partner ilişkilerimizde ciddi restleşmelere açık olacağımız bir sürece giriyoruz.
Güneş'in Neptün gezegenine karşı meydan okuması söz konusu. Bu oldukça yönsüz ve gerçek dışı olan olaylarla sizleri yüzleştirecektir. Artık birileri Kral’ın çıplak olduğunu söyleyecek. Burada çıplak kral siz de olabilirsiniz. Ya da "kral çıplak" diyen siz olabilirsiniz. Bu hikâyenize göre değişir.
Bu karşıtlık bizim irade gücümüzü düşürür. Büyük finansal girişimler veya resmi anlaşmalar için uygun bir zaman değildir. Başkalarına karşı göz kamaştırma eğilimi veya insanları ayakta tutmak adına verilen boş vaatlere açık davranışlar sergileyen insanları önümüze getirebilir. Bu sorunlarla uğraşmamak adına kendimize daha güven duymalıyız. Özellikle Güneş tutulması derecelerinde gerçekleşen Mars-Merkür kavuşumu 16 Eylül’e kadar kararlarınızda aceleci olmamanızı ama karar vermeniz gereken, netlik kazanan bir durum içinde olduğumuzu da haber veriyor.
Gelelim günün tavsiyeli hikâyesine. Yüzyıllardan beri hepimizin bildiği bir hikâyeyi konunun üzerine anımsamak adına paylaşalım o zaman ;
Ülkenin birinde giyimine düşkün, kendini beğenmiş bir kral varmış. Kendini çok akıllı sanan kral, giyim kuşamdan başka bir şey düşünmezmiş. Günlerden bir gün komşu ülkenin kralı kendisini ziyaret etmek istediğini bildirmiş. Elbette ki, bizim kralın ilk aklına gelen yine ne giyeceği olmuş. Hemen adamlarını çağırtmış.
– “Tüm dünyaya haber gönderin” demiş. “Öyle bir elbise istiyorum ki, dünyada bir eşi daha olmasın. Bana böyle bir elbise dikecek terziyi zengin edeceğim. Misafirlerimi karşılarken bu elbiseyi giyeceğim.”
Kısa bir süre sonra, haber her yana yayılmış. En iyi terziler, ellerindeki kumaşlarla, saraya gelmişler. Hepsi yapacaklarını krala anlatıyormuş. Ama kral anlatılanlardan hiç birini beğenmiyor;
– “Çok daha güzel olmalı !” diye bağırıp duruyormuş.
Sonunda çok genç bir terzi çıkmış kralın karşısına.
– “Sen ne getirdin bakalım” diye sormuş kral. Terzinin genç ve tecrübesiz duruşu kralın umudunu iyice kırmış.
– “Benim getirdiğim çok özel sevgili kralım” demiş genç terzi. “Size öyle bir kumaş dokuyup, öyle bir elbise dikeceğim ki, sizden önce kimse böyle bir elbiseyi giymemiş olacak.”
Kral bu sözlere çok şaşırmış.
– “Ancak bir şartım var” demiş genç terzi. “Giysiyi bitirene kadar işimize hiç kimse karışmayacak.”
Kral aradığını bulmanın sevinciyle kabul etmiş bu şartı. Hemen iki kese altın verip;
– “Çabuk olun o zamana!” diye emretmiş.
Genç terzi hemen başlamış çalışmaya. Ertesi gün iki kese altın daha istemiş kraldan. Kral hiç itiraz etmeden vermiş altınlarını. Aradan günler geçtikçe, kral genç terzinin dokuduğunu söylediği kumaşı merak etmiş. Sonunda dayanamayıp, çalıştığı odaya girmiş. Genç terzi tezgâhın başında harıl harıl çalışıyormuş. Kral sessizce bir süre izlemiş, bir şey göremeyince;
– “Demek bunca zamandır boş oturdun ha !” diye kükremiş. “Kese kese altınları boşuna mı verdim sana !”
Terzi sakin ve kendinden emin;
-“Saygıdeğer kralım, bu kumaşı sadece akıllı insanlar görebilir. Bakın ne kadar da güzel oldu. Öyle değil mi?”
Kral ne diyeceğini şaşırmış. Aptal durumuna düşmemek için;
– “Evet evet çok güzel ”demek zorunda kalmış ve hızla çıkmış odadan.
Kralın elbisesi şehirde kulaktan kulağa dolaşır olmuş. “Sadece akıllılar görebilir !” İnsanların merakı bunu duydukça daha çok artıyormuş Sonunda tören günü gelmiş. Halk toplanmış, hazırlıklar bitmiş. Terzi kralı soymuş ve gerçekten varmış gibi üzerine bir elbise giydirmiş. Sonrada karşısına geçip;
– “Çok şık oldunuz efendim” demiş. “Muhteşemsiniz.”
Kral genç terzinin bu iltifatları karşısında, aynada gördüğü çıplak bedene hiç aldırmadan;
– “Eline sağlık, çok güzel olmuş” demiş.
Kral yeni elbiseleri ile çıkmış saraydan. Dışarda toplanan halk kralı çıplak görünce çok şaşırmışlar. Ama kimse cesaret edip krala gerçeği söyleyememiş. Birden küçük bir çocuk haykırmış;
– “Kral çıplak !”
Ardından cesaretlenen halk, gülmeye başlamış. Kral geç de olsa gerçeği böyle acı bir şekilde anlamış.
Dememiz o ki; Kimsenin ilgisine, sevgisine, şefkatine, anlayışına, yardımına muhtaç olmadığınızı hatırlayıp sizi yaratana şükredin. Artık gerçeklerden kaçmaktan vazgeçin. Bir şeyler yapma zamanı geldi. Doğru bilinen yanlışlar içerisinden, öğrenilmiş çaresizliklerinizden kurtulun. Bugüne kadar sizi büyütmeyen işinizden, eşinizden, dostunuzdan, ailenizden artık ayrılma vaktiniz geldi. Büyümüyorsanız ya da sizin büyümenize izin vermiyorlarsa yaşamıyorsunuz demektir. Kendinizi kandırmaktan vazgeçin. Nefes almak veya her sabah uyanmak demek yaşamak demek değildir. Yaşamın hakkını verin. Dünya, sahip olduğunuz hünerin efendisi haline gelenleri alkışlar ve cömertçe ödüllendirir.
Mutlu günler dilerim
İyi Haftalar….
Paylaş