Paylaş
Laboratuvarlarda yıllarca süren çalışmalar halkla buluşturulmadığı taktirde maalesef insanlığa hiç bir faydası dokunmadan yok olup gidiyor. İşte bu anlamda devrim yaratacak bir anlaşma yapıldı İzmir’de. Dokuz Eylül Üniversitesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü girişimci akademisyeni Prof. Dr. Erdem Silistreli tarafından geliştirilen ‘Taşınabilir Kan Pompası’nın ticarileştirilmesi için Alvimedica ve üniversite arasında patent lisanslama ön protokolü imzalandı. Dokuz Eylül Teknoloji Geliştirme Bölgesi - DEPARK bünyesinde gelişimini tamamlayan cihaz ile ilgili imza töreninde Alvimedica Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Alaton, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Erdal Çelik ve Prof. Dr. Erdem Silistreli ile Türkiye’de sağlık sektörü ve üniversite arasında bir ilk olan bu adımı konuştuk.
ÜNİVERSİTE ÇALIŞMALARI RAFTA KALMAMALI
Rektör Vekili Erdal Çelik
- Üniversitenizde gelişen bu çalışmayı nasıl sanayileştirdiniz?
Biz üniversite olarak sanayideki firmalarla sürekli iletişim halindeyiz. Öncelikle bölgesel kalkınma kurulu oluşturduk. Neredeyse çayını içmediğimiz kurum kalmadı. Hatta her kurum için bir koordinatör atamayı düşündük. Bu da bu kapsamda bir çalışma. Bizden önce başlamış, biz gereken desteği verdik.
- Üniversite sanayi işbirliği neden önemli?
- Benim de üniversite sanayi işbirliğiyle çıkmış 14 tane patentim var. Normalde biz akademisyenlerin çalışmaları raflarda kalıyor. Bunu istemiyoruz, çünkü ticari olmayan çalışmaların değeri düşüyor. Ayrıca üniversitedeki çalışmaları sanayiye uyguladığınızda daha gerçek sorunlarla başetmek durumunda kalıyorsunuz. Yani her yönden faydalı. Biz bu çalışmaları daha da geliştirmek ve bilgi paylaşımını artırmak istiyoruz.
ÇALIŞMAMA HEP İNANDIM
Prof. Dr. Erdem Silistreli
- Çalışmaya başlarken bir gün gerçeğe dönüşebileceğini düşünüyor muydunuz?
- Ona baştan beri inanıyordum. Eskiden beri üniversitedeyim ama üniversitenin bana desteği 3 yıl önce başladı. Sağlık Teknopark - DEPARK aracılığıyla bana verilen eğitim sonrasında birlikte hazırladık ve TÜBİTAK’a başvurduk. Sonrasında şirketleşme ve patentleşme ile ilgili çıkan yönetmelikle tüm işler rayına girdi, üniversitenin desteği ve işbirliği ile gerçekleşti. Kişisel çabalarla başvuranlar oldu ama destek olmazsa orada kalıyor. O nedenle üniversite ve sanayinin desteği çok önemli.
- Siz yıllardır laboratuvarlarda çalışıyorsunuz ama şimdi çalışmanız gerçeğe dönüşerek insanlara ulaşacak. Ne hissediyorsunuz?
- Çok keyifli ve iyi hissediyorum. Bunu bir başlangıç olarak görüyorum. Üniversite içinde birçok potansiyel var, uyuyan devler var, çok çalışan arkadaşlarım var. Onlara da umut olur ve örnek olur diye umuyorum.
ÖNCÜ BİR ÇALIŞMA YAPMANIN GURURUNU TAŞIYORUZ
Leyla Alaton – Alvimedica Yönetim kurulu Başkanı
- Bir girişimci olarak yatırım yaparken bu patente sizi en çok etkileyen ne oldu?
- Pazar büyüklüğü, ulaşılabilirlik ve satılabilirlik önemli. Hocamız ilk geldiğinde bu çalışmaları yapmıştı. Biz de tüm dünyada yapabilme olanağını araştırdık. Önemli biz satış ağımız var. 70’ten fazla ülkeye satış yapabiliyoruz. Sağlık sektörü farklı, satabilmek sadece bayiye ulaşmak değil her ülkenin farklı ruhsatlandırma süreçlerine de uyum sağlamak demek. Biz tüm aşamalarda tecrübeli bir firmayız.
- İzmir’den çıkan bu ürün dünya çapında da değer kazanacak yani.
- Amacımız bu. Zaten ürünün ölçeklenmesi de önemli. Ürün tek bir yerde kaldığında ölçeklenmesi mümkün olmuyor. Bunu dünya çapına taşımak önemli. Bu ürün de bu potansiyele sahip bir ürün. Önce burada başlayacağız. Sonrasında da dünya çapında satılabilir bir hale getirmek istiyoruz.
- Siz İzmir’e gelirken neler düşündünüz? Daha önce İzmir’de böyle bir yatırım fırsatı olmuş muydu?
- Böyle bir çalışma zaten bu sektörde ilk. Sağlık sektöründe üniversite – sanayi işbirliği ilk kez İzmir’de gerçekleşiyor. Dokuz Eylül Üniversitesi bu anlamda öncü bir üniversite oldu. Kimyamız da, sinerjimiz de tuttu. Onlarda çok buluş var bizde çok potansiyel. Güzel bir birleşme oldu. Çok kişi babamın konuşmalarından ilham almıştı, şimdi de bu çalışmadan ilham alınacağını umuyoruz.
GİRİŞİMCİLİK KENDİNE İNANMAK
- Leyla Hanım başarılı bir kadın olarak sizin olmanız çok önemli. Kadın girişimcilere neler söylemek istiyorsunuz?
- Ben kadınların dayanıklı, inatçı ve sebatkar olduklarını düşünüyorum. Daha fazla cesaretlendirilmeye ve rol modeli görmeye ihtiyaçları olabilir. Bir de kadınlar daha çok en yakınları tarafından küstürülüp, demoralize ediliyorlar. Onların etkisinde kalabiliyorlar. Girişimcilik de böyle bir şey; kimseyi dinlememek, inandığın şeyin arkasından gitmek. Herkesi ikna edemezsiniz, kendinizi herkese beğendiremezsiniz, ispat edemezsiniz. O zaman büyük resmi kaçırırsınız. İş hayatının cinsiyetinin de olmaması, bunları geçmiş olmayı diliyorum.
Paylaş