Paylaş
Alışılmışın dışında, belirgin bir biçimde ayrılan özellikleri olan birisi... Doğan Haber Ajansı’nın Londra Muhabiri Aynur Tattersall, yaklaşık 20 yıldır İngiltere’de yaşıyor. ‘Gazeteci gezerek, görerek dünyayı yakından tanımalı. Okumadığın gün karanlıktasın’ düsturunu benimseyen Tattersall’un, ‘Türkçe-İngilizce Haber Çeviri Teknikleri’ adlı ilk kitabı 2012 yılında yayımlandı.
İngiliz ‘Ulusal Gazeteciler Birliği’ üyesi ve Sarı Basın Kartı sahibi Tattersall, aynı zamanda İngiliz Kraliyet Yatçılık üyesi, Dalış Eğitmenleri Profesyonel Birliği, Lawn Tennis Association ’Tenis Koçluğu’, CPCC Profesyonel yaşam koçu ve Liderlik eğitmen sertifikalarına sahip. Maceraperest bir ruha sahip ve her gazeteci gibi çok meraklı olan Tattersall, dünyanın bir çok ülkesini gezebilmiş. Amerika kıtasında da 52 eyaletin 47’sinde bulunmuş. San Fransisco’dan New York’a kadar 3 ay otomobil sürmüş. İzmirli meslektaşımın önce Londra, oradan da dünyanın sayısız ülkelerine uzanan tecrübe ve başarı dolu hikayesinin genç gazetecilere bir yol haritası olacağına inanıyorum.
* İzmir’den Londra’ya gidişin nasıl oldu?
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV Bölümü’nün ardından TRT Ankara’da iki yıl staj yaptım. Ardından İzmir SKY TV’de haber muhabiri olarak çalıştım. O yıllarda kazandığım Aydın Doğan Vakfı Genç İletişimciler Yarışması’nda ‘En İyi Haber, En İyi Program, En İyi Haber Araştırma’ dallarında birincilikler beni daha çok yüreklendirdi. 1999 yılında, yüksek lisans eğitimini tamamlamak için İngiltere’ye gittim ve Gloucesteroshire Üniversitesi’nde “Medya” bölümünde yüksek lisansımı tamamladım. Buradaki eğitiminin ardından Londra’da The London Drama School of Performing Arts Koleji’nde ‘Güzel ve Etkili Konuşma’ Londra Üniversitesi Birkbeck Koleji ‘Uluslararası gazetecilik’ eğitimi aldı ve ardından St George Koleji’nde İngilizce eğitmenlik sertifikası aldım.
* İngiltere’de gazeteciliğe nasıl başladın?
2008 yılında Hürriyet Londra Bürosu’nda Londra muhabiri olarak göreve başladım. 2009’dan sonra DHA Londra muhabiri oldum ve Londra’da gerçekleştirilen ve uluslararası önem taşıyan birçok etkinliği takip ettim. Bunların arasında İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband’in Dışişleri Bakanlığı konutunda Afganistan savaşı ve Türkiye-İngiltere ilişkileri gibi konuların ele alındığı ‘yuvarlak masa’ toplantısının özel konukları arasında yer almam, Londra’da düzenlenen ve 20 ülkenin devlet başkanları ve dışişleri bakanlarının katıldığı G20 Zirvesi’ne katılarak, burada bir çok devlet adamıyla özel röportajlar yapmam var.
WİMBLEDON’DA HEM SPORCU HEM GAZETECİ
* Spora çok meraklısın. Ayrıca Wimbledon gibi birçok önemli spor karşılaşmasında da özel olarak yer alabiliyorsun...
Evet, dünyanın en önemli tenis turnuvalarından biri olan ‘Wimledon Tenis Turnuvası’nı 2009’dan beri takip ediyorum. Bu sayede dünya çapında ün yapmış birçok sporcu ile özel röportajlar yaptım. Wimbledon’da ülkemizi 8 yıldır temsil ediyorum. Wimbledon’dan sıcağı sıcağına haberleri aktarmanın yanısıra Wimbledon’ı takip eden gazeteciler arasında geleneksel olarak düzenlenen ve Wimbledon kortlarında yapılan turnuvada Türkiye’yi temsil ediyorum. Ayrıca İngiliz ‘Kraliyet Yatçılık Birliği’ üyesiyim. Competent Crew sertifikalı meraklı bir yelkenciyim. ‘Dalış Eğitmenleri Profesyonel Birliği’ PADİ’den dalış ve Lawn Tennis Association ‘Tenis Koçluğu’, CPCC Profesyonel yaşam koçu, Liderlik eğitimi sertifikalarım da var. Aktif olarak yelken, rüzgar sörfü yapıyorum ve tenise devam ediyorum ayrıca kış aylarında kayak yapıyorum.
GAZETECİLİKLE BİRLİKTE YAŞAM KOÇLUĞU
* Birçok kişi seni seyahat yazılarınla da tanıyor...
Yeni yerleri görmeyi , yeni insan ve kültürleri tanımayı seviyorum ve sevginin paylaşıldıkça arttığına inanıyorum. Gezdiğim ülkelerde gördüklerimi ve yaşadıklarımı Hürriyet Seyahat’te yazıyorum. Bugüne kadar 6 kıta ve 66 ülkede bulundum. Doğaya düşkünüm. 2 yıl önce annem için aldığım ama onu kaybedince gözüm gibi bakmaya başladığım Urla’daki zeytinlikte hayat buluyorum. İleride orada eğitimler vermek amacıyla bir bağ evi projesi başlattım. Zeytin zamanı gelince zeytinleri kendim topluyorum. Tam bir doğa hayranıyım ve orada doğa ile bütünleşme şansı buluyorum.
* Ne gibi eğitimler vermeyi düşünüyorsun?
Bireysel gelişime hep çok önem verdim. Haberlerden geri kalan zamanda Londra’da hep kurslara katıldım ve hala katılıp kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Dünyaca ünlü kredibilitesi olan CTI (Coaches Training Institute) liderlik programını tamamlayan tek Türk gazeteciyim. Ayrıca 1 yıllık koçluk sertifika programının ardından uluslararası geçerliliği olan profesyonel koçluk sertifikasını aldım. Koçluk Amerika ve Avrupa’da en hızlı gelişen meslek grupları arasında. Türkiye’de de gelişen bir meslek dalı ancak tam anlaşılmış olduğunu düşünmüyorum. Pek çok kişi ve kurum henüz bu hizmetin getirebileceği fırsatların farkında değil. Bireysel bazda uygulama yaygın değil.
* Koçluk kavramının bizim ülkemizde doğru yorumlanmadığı fikrine katılıyorum. Sen tam olarak bunu nasıl açıklayabilirsin?
Koçluk kavramı iş dünyasının gelişmesi ve toplum yapısındaki değişikliklerle birlikte 1980’lerde olgunlaştı. Koçluk insanlara, kendilerini tanıma, sorunlarına çözüm üretme, hedeflerine ulaşma, motivasyon oluşturma, kişisel gelişim yönünde destek ve hizmet veren bir sektör. Herkesin bir koça ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Kendi üzerimdeki çalışmalarım uzun yıllarımı aldı, şimdi başkalarına da faydalı olabildiğimi bilmek çok sevindirici. Günümüzde, özellikle Amerika ve Avrupa’da ‘koçluk’ hizmeti almayan büyük şirket ve kişi çok az. Profesyonel koçluk hizmeti alan şirketlerde, eleman üretkenliğinin, iş tatmininin artması, kârlılık ve verimde yüksek artış gibi pek çok olumlu gelişme kaydediliyor. İyi bir koçla çalışmak aynaya bakmak gibidir. Koçunuz size kendinizi gösterir ve çekidüzen vermenize imkân verir. Bizler gazetecilikte yaptığımız gibi aktif dinleme uzmanlarıyız. Koçlar güçlü, açık uçlu sorular sorarak danışanının ihtiyacı olan cevapları kendi kendisine vermesini sağlar.
HİSLERİNİZE GÜVENİN VE HAREKETE GEÇİN
* Her şeyden önce bir gazeteci sonra ise yaşam koçu, dalış eğitmeni, yatçı ve tenisçi Aynur Tattersall’un hayat dair vereceği çok anlamlı bir mesajı olmalı?
Bir işe yaramak ve meraklı olmak çok önemli. Evrendeki her şey hareket üzerine kurulu. Her ne yapmak istiyorsak isteyelim sonucu asla önceden tahmin edemeyiz ve yüzde yüz emin olamayız. Herşeyin zamanı var diyerek ertelediğimiz ya da harekete geçmediğimiz her an içimizde değişim ve dönüşüm yaratacak, bizi bir yere taşıyacak olan enerjinin akışını engelliyoruz. Bir şey hissettiğimizde hislerimize güvenmeli ve harekete geçmeliyiz.
Paylaş