Paylaş
İZMİR Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın düzenlediği İzmir Festivali bu yıl 28. yılını kutluyor. Dünyanın en önemli sanatçılarını İzmir’e getiren festivalin onur konuğu ülke, diplomatik ilişkilerimizin 600. yılı olması nedeniyle Polonya. İKSEV’den bir başka güzel ve önemli haber ise Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Eczacıbaşı Sarper’in Avrupa Festivaller Birliği EFA’nın yönetim kuruluna girmiş olması. 28 Şubat 2014’de Saraybosna’da yapılan genel kurulda en çok oyu alan üçüncü aday olarak seçilen Sarper, 60 yıllık organizasyonun yönetimine giren ilk Türk olmayı başardı. İzmirli bir Türk kadınının aldığı bu başarı hiç kuşkusuz, şehrin sanat hayatını da olumlu yönde etkileyecek.
28 YILDA GELDİĞİMİZ NOKTA ÖNEMLİ
- İzmir Festivali’nin 28. yılında gelinen noktayı nasıl tanımlıyorsunuz?
- Başladığımız yıllarda bugün geldiğimiz nokta bir hedefti bizim için. 28 yılda bu noktaya çoktan ulaşmış olmamız çok önemli. Avrupa Festivaller Birliği’ne de dahil olmamız bunu doğruluyor. İzmir tarihi ve kültürü ile öne çıkmış bir şehir, bundan sonra yapılacak çalışmalarla bunu daha da perçinleyeceğiz.
- Festival mekanları olarak tarihi zenginliklerimizi kullanıyorsunuz. Bu yıl nerelerde olacaksınız?
- 7 mekanımız var. Efes, Celsius Kütüphanesi, Adnan Saygun Kültür Merkezi, Çeşme Aya Haralambos Kilisesi var. Bu yıl bir farklılık olarak Şirince’deki bir küçük kiliseyi de kullanacağız. Bir şan konserimiz olacak orada. Zaten festivalin amaçlarından biri İzmir’in tarihi zenginliklerine de dikkat çekmek. Biz de etkinliklerimizle bunu sağlamaya çalışıyoruz.
İLK TÜRK YÖNETİM KURULU ÜYESİ OLMAKTAN MUTLUYUM
- Siz Avrupa Festivaller Birliği Yönetim Kuruluna seçildiniz. Sanıyorum bu göreve ilk kez bir Türk seçiliyor değil mi?
- Avrupa Festivaller Birliği, Avrupa Birliği Kültür politikalarının belirlenmesinde etkin rol oynayan, 42 ülkeden 100 önemli festivali temsil eden 60 yıllık bir kuruluş. Aldığım 3 yıllık bu görev Uluslararası İzmir Festivali’nin geldiği noktayı göstermesi acısından da çok önemli. Diğer ülke festivallerinin büyük desteğini alarak getirildiğim bu görevle birlikte Avrupa Birliği Kültür Politikaları komisyonlarında da yer alacağım ki bu vesileyle uluslararası arenada İzmir’in bir marka kent olarak tanıtılmasında önemli bir kazanç sağlayacağımıza inanıyorum.
- İzmirli bir Türk Kadını olarak bu göreve gelmeniz size ne hissettirdi?
- Çok sevindim ve heyecanlandım tabi. Çünkü yıllardır sürdürülen bir çaba var. Aslında biz kendimizi biliyorduk ama yine de bunun onaylanması ve Avrupa’da kabul görmesi çok güzel. Bizim bestecilerimizin oradaki festivallerde yer bulması, sanatçılarımızın dışarıya daha kolay açılmasına vesile olmayı umuyorum bu görevle. Hem İzmir hem de Türk sanatına olumlu etkileri olması için elimden geleni yapacağım.
FESTİVALDE POLONYA, AĞIRLIKLI ÜLKE
- Biraz da festival programından bahsedelim. İzmir’e hangi önemli sanatçıları getireceksiniz?
- Bu yıl Polonya ile diplomatik ilişkilerimizin 600. yılı olduğundan Polonya ve sanatçıları biraz daha öne çıkıyor. Açılış konserini Sinfonia Varsovia, Varşova Senfoni Orkestrası yapacak. Orkestrayı çağımızın müzik dehalarından besteci şef Krzysztof Penderecki yönetecek. Konserin solisti, besteci ve yorumcu olarak dünya çapında üne sahip piyanist Hüseyin Sermet. Kapanış konserini de 17 Grammy ödüllü Amerikalı çellist Yo-Yo Ma, çok kültürlü müzikal deneyimlere imza attığı topluluğu “Silk Road Ensemble” Ahmed Adnan Saygun Merkezi’nde yapacak. İzmir’in İpek Yolu’nun son noktası olması nedeniyle İpek Yolu üzerindeki sazlarla o müziklerin seslendirilmesi olacak. Polonya’nın Barok müzikte öncü topluluğu Arte dei Suonatori, İngiliz keman virtüözü Rachel Podger ile 18 Haziran’da Celsus Kütüphanesi’nde, Alman grup Amaryllis Kuartet 25 Haziran’da Aya Haralambos Kilisesi’nde, 2011 yılında En İyi Klasik Müzik Erkek Sanatçısı için aday görülen Mario Frangoulis, İzmirli soprano Aytül Büyüksaraç ile 27 Haziran’da Efes Antik Tiyatro’da, Polonya modern müzik yaşamında tanınmış bir sanatçı olan mezzo-soprano Lilianna Zalesinska piyanist Szczepan Konczal ile 9 Temmuz’da Şirince’de St. John Baptist Kilisesi’nde, geniş ve çeşitliliğe sahip Avrupa müzik alanında dikkat çeken bir grup olan “Quartet of Venice’ 11 Temmuz’da Celsus Kütüphanesi’nde olacak.
DÜNYA USTALARIYLA GENÇ SANATÇILARI BULUŞTURUYORUZ
- Ustalar sınıfıyla yaptığınız çalışmalar da devam ediyor festival sırasında değil mi?
- Ustalarla genç sanatçıları buluşturmak yıl boyu sürdürdüğümüz hedefler arasında. Festival kapmasında da Keman ustalık sınıfımızdan seçilecek 3 öğrenci, İKSEV Oda Orkestrası ile konser verecek ve ustaları Dora Schwarzberg, Tuncay Yılmaz ve piyanist Gökhan Aybulus ile birlikte yer çalacaklar. En önemlisi bu ustalık sınıfına yurtdışından bile katılanlar var. Ayrıca dünyanın en önemli dans topluluklarından MArtha Graham Dans Company 17 Temmuz’da Kültürpark Açıkhava’da yapacakları gösteri dışında Panorama Projesiyle genç dansçılarla buluşuyor. Türk dansçıların katılabileceği “Panorama Projesi” kapsamında, Martha Graham Dance Company’nin rejisörü, 10-19 Haziran ve 13-17 Temmuz tarihleri arasında İzmir’de İKSEV binasında özel bir eğitim programı uygulayacak; festival temsilindeki programda yer alan Panorama eserini Türk dansçılarla çalışma ve sahneleme olanağı verilecektir.
- Siz çok özveriyle yıllardır bu festivali varediyorsunuz. Hiç nereden kalkıştık bu işlere dediğiniz oldu mu?
- Vakfımız gerçekten tüm yıl büyük işler yapıyor. İzmir Festivali’nin yanısıra, Caz Festivalimiz, Müziksev, Türkiye’deki ilk ve tek beste yarışması olan Dr. Nejat Eczacıbaşı Beste Yarışması, eğitim çalışmalarımız, ustalık sınıflarımız gerçekten ülkenin sanat hayatı açısından çok önemli çalışmalar. Tabi öyle demiyorum, arkadaşlarımla birlikte hep istekle, şevkle koşuyoruz bu işlere. Ama destekçilerimizin artmasına hiçbir zaman hayır demeyiz.
Paylaş