Paylaş
Atilla Ege ve eşi Nihal Ege uzun yıllardır dünyayı geziyor. Yüzlerce ülke gördükten sonra, 12 yıl önce Şili’de İsviçreli bir çiftten öğrendikleri ‘Unesco Dünya Mirasları’nı gezmeye başlamışlar ve dünyada en çok miras gören kişiler olmuşlar. Türkiye’de 11 adet bulunan Unesco Dünya Mirası’nı artırmak ve bu konuya dikkat çekmek amacıyla bir de dernek kuran Ege çifti, tamamen gönüllü olarak, hatta ceplerinden para harcayarak hazırladıkları projeleri okullardaki öğrencilere anlatıyor. Tek istedikleri, bu konudaki duyarlılığın artması ve Türkiye’den daha fazla yerin bu listeye girerek, daha fazla turistle buluşması...
- İşiniz seyahat etmekle ilgili miydi?
- Hayır değildi. Edremitliyim ben. Siyasal Bilgiler’i bitirdikten sonra İngilizcemi geliştirmek için İngiltere’ye gittim. Dönüp İzmir’de Video English adında işletme açtım ve 25 yıl devam ettim. Oradan emekli oldum, şimdi sadece bilgisayar kurslarımız var.
- Seyahat merakınız nasıl başladı?
- Aslında hep seyahat merakım vardı. İmkanlarımız kısıtlı olduğundan yurtdışına çıkmanın yollarını arardım. Hatta arabayla ailecek Avrupa’yı gezmişliğimiz de çoktur. Müzeleri, tarihi eserleri derken bu sefer doğadaki en’ler merakımız başladı.
ÖĞRENİNCE HEMEN DUYURMAYA ÇALIŞTIM
- En’ler mi?
- Evet. Mesela ‘En Yüksekten Akan Nehir, En Büyük Kaya, En Büyük Delta v.s.’ bunları görmek için gezmeye başladık. 2002’de eşimle Şili’de Ant Dağları’ndaki yerlilerin yanında kalırken İsviçreli bir çiftle tanıştık. Nerelere gideceğimizden bahsederken onlar, Unesco Dünya Mirasları’nı gezdiklerini anlattı. Eşimle birbirimize baktık. 30 yıldır gezmemize rağmen böyle birşey duymamışız o zaman. Hemen internetden araştırmaya başladım. Karşıma dev bir proje çıktı. Meğer ne kadar özel yerler ne zorluklarla bu listeye girebiliyorlarmış. Buralara da korkunç bir turist akını oluyormuş. ‘Eeee, Türkiye’de durum ne acaba’ dedik..
- Neymiş?
- Bu kadar zor girilen bu listede 9 yerimiz vardı. Biri de Truva’ydı. Oraya gittik ve şok olduk çünkü o zaman ne müdür, ne çalışanlar hiçbiri bilmiyor bunu. Pamukkale’de, Ksantos’da da durum aynı. Hemen Unesco’ya yazılar yazıp bilgi istedim. Kolilerce doküman geldi. Hepsini tercüme ettim. Meğer o listeye girmek ne kadar zormuş. Bizim EXPO için uğraştığımız gibi uğraşıyor başka ülkeler. Oysa biz 9 yerimizle kendiliğinden girmişiz, değerini bilmiyoruz.
İLGİLİ MÜDÜRLÜK BİZDEN ÖĞRENDİ
- Kimsenin bilmediği bu kadar önemli bir listede olduğumuzu öğrenince ne yaptınız?
- Sonraki tüm gezilerimizi Avrupa ve dünyadaki Unesco Dünya Mirasları’nı görmek üzere organize ettik. Fotoğrafladık, oralarda neler yapılmış baktık, o müzelerin müdürleriyle konuştuk. Dönünce bir sunum hazırlayarak bizim de neler yapmamız gerektiğini anlatmaya karar verdik. Kültür Bakanlığı’nda bu bölümün bağlı olduğu müdürlüğü arayarak sürekli randevu almaya çalıştık. Aylar sonra bir randevu aldık ve ‘Bodrum’daki müzeler genel müdürlüğünün toplantısına gelin, anlatın derdinizi’ dediler.
- Sonunda dinleyen birilerini buldunuz...
- Aslında son gün, son toplantıyı bana vermişler. Salonun yarısı çıktı ben başlamadan. Neyse, ben yeterki anlatayım, ülkenin nasıl büyük bir değere sahip olduğunu göstereyim derdindeyim. Konuşmaya başladım, bırakın çıkmayı o çıkanlar geri geldi toplantıya, hatta arkadaşlarını almaya gelenler de oturdu dinledi. ‘Kusura bakmayın sizler uyku içindesiniz’ dedim. Konuşmam bitince, ‘aman ne olur Ankara’ya gelin genel müdürlükte anlatın’ dediler.
KAYIP SERTİFİKALAR İSTENDİ, YERLERİNE ASILDI
- Zaten aylardır randevu almaya çalıştığınız müdürlük bu kez sizi çağırdı yani...
- Öyle işte. O zaman müdür Orhan Düzgün konunun önemini anlamış ve tüm personeli mecbur tutmuş. Ben o gün tüm personele 4-5 ayrı seansta anlattım. Önemi anlaşılınca sertifikaları çerçeveletip asalım dedik. Fakat maalesef sertifikalar bulunamadı. Hadi tekrar Unesco’ya mektup yazıldı, sertifikalar tekrar istendi. Yerlerine törenle asıldı.
- Size bir teşekkür ettiler mi bari?
- Ettiler, ettiler. Unesco Milli Komitesi’nde üyelik verdiler. Ayda bir toplantılara katılıyorum. Bu da önemli bir şey. Ben zaten bu konuda ücretsiz seminerler veriyorum. Konunun anlaşılması amacıyla 200 civarı seminer vermişim bugüne kadar. Bir de dernek kurduk.
DÜNYADA EN ÇOK GÖRENLER BİZİZ
- Siz kaç Unesco Dünya Mirası Yeri gördünüz?
- Dünyada 11’i Türkiye’de olan 981 Unesco Dünya Mirası olan yer var. Ben erkeklerde, eşim Nihal de kadınlarda dünya birincileriyiz. Yani en çok Unesco Dünya Mirası görenler bizleriz dünyada. Ben 981’in 723, Nihal’de 687 tanesini görmüş.
- Dünyada en çok Unesco Dünya Mirası görenler Türkler’den çıktı yani.
- E, bu bir onur oldu bu bizim için. Sonrasında da biz de Dünya Mirası Gezginleri adında bir dernek kurduk. Amacımız hem dünyadaki diğer yerleri görmek, hem de ülkemizdeki bu yerleri artırmak. Mesela Edirne’nin girmesi için çok uğraştık ve başardık. Şimdi Bergama için uğraşıyoruz.
ÇOCUKLARA AKTARMAK İÇİN DERNEK KURDUK
- Dernek olarak başka neler yapıyorsunuz?
- Dünya mirası olan yerlerimizin tanınması, korunması, geleceğe aktarılması şu an okullarda okuyan öğrencilerimizin görevi olacak. O nedenle onları bilgilendirmek çok önemli. Biz bu amaçla Milli Eğitim Bakanlığı’ndan izinleri alarak İstanbul, İzmir tüm okullara giderek ‘Unesco Dünya Mirası nedir’ anlatıyoruz. Kitaplar dağıtıyor, puzzlelar veriyoruz. İlk yıl 3 bin, geçen yıl 6 bin 500 çocuğa ulaştık. Bu yıl ise amacımız 20 bin ama desteğe ihtiyacımız var.
- Nasıl bir destek istyorsunuz?
- Eğitimleri verecek gönüllülere ihtiyacımız var. Biz bu gönüllüleri eğitebiliriz, onlar da okullarda çocuklara bunları anlatır ve bilinçlendirme yapar. Dünya Mirası Koruyucusu projemiz de var. Bunu da yapmak istiyoruz. Biz elimizden geleni yapıyoruz, ben sürekli eğitimler ve konferanslar veriyorum.
PAMUKKALE İKİSİNE SAHİP ENDER YERLERDEN
- En çok etkilendiğiniz yer neresi?
- Aslında çok yer var. Çünkü geçen yıl bin 600 adaydan sadece 19 tanesi listeye girebildi. Almanya’daki bir katedral, Moskova’daki Sergei Posad Katedrali, Vietnam Ha Long Bay başka, Brezilya’daki Iguasu Şelaleri, bizim Pamukkale, Kapadokya müthiş etkileyici. Hele Pamukkale ikili mirasa sahip.
- O ne demek?
- Yani dünyadaki hem doğa hem de kültür açısından listeye girebilmiş 24 yerden biri. Bakın Avustralya’daki Kakadu Ulusal Parkı da bunlardan biri. Oraya gittiğinizde dünyada bizim gibi ikili mirasa sahip diğer yerler diye Pamukkale’yi de anlatıyor. Yani Avustralya’daki bir turist Pamukkale’yi de orada öğreniyor. Biz bunu görünce hemen gidip Pamukkale’deki yetkililere anlattık. Dedik ki, Pamukkale’ye gelen turist buranın Unesco ikili mirası olduğunu öğrenemiyor ama Avustralya’ya giderse öğrenebiliyor. Çok şaşırdılar ve hemen Unesco bayraklarını astılar. Fakat hala ikili miras bayrağı değil tekli miras bayrakları asılı.
GİREBİLEN YERE TURİST AKIYOR
- Unesco Dünya Mirası listesine girebilmek çok mu zor?
- Bu listeye girebilmek için çok çalışmak ve gönül vermek gerekiyor. Yerel yöneticilerin de inanması ve para ayırması gerekiyor projeye. Edirne Selimiye Camisi girsin diye çok uğraştık ve sonunda girdi. Ama girdiğinin ertesi günü bunu başaran 3 kişilik ekip işten atıldı.
- Aa, neden?
- E, çünkü artık Unesco’nun kontrolü devreye girince ekstra kontroller de devreye giriyor ve rant bitiyor. Bakın Edirne’ye 2010’da bir tane Japon turist otobüsü gitmemiş, listeye girdikten sonra 2012’de ise onlarca otobüs gitmiş. Yani turist akını oluyor. Listeye giren yer ve çevresi kazanıyor ama varsa, usulsüz rant bitiyor.
BERLİN’DEKİ BERGAMA MÜZESİ LİSTEDE, KENDİSİ İSE ADAY...
- Şu anda neresi aday?
- Birçok aday yerimiz var, Efes, Afrodisias. Şimdi Bergama da çok çalışıyor, biz de destek verdik. Yönetim ve tüm ekipler yoğun bir şekilde görev aldı, çok çalışıyorlar. Başkan da inanıyor ve elinden geleni yapıyor. Umuyorum bu yıl onlar için olumlu sonuçlanır ve Bergama hakettiği bu listede yerini alır. Çünkü Bergama’dan götürülen tarihi eserlerin olduğu Berlin’deki Pergamon Müzesi listede, aslının olduğu Bergama henüz aday. Bunun düzelmesi şart.
Paylaş