Paylaş
Ama çok farklı bir yer olduğunu anlamanız için içeri bir göz atmanız yeterli. Mekanın merkezindeki, iyi yatırım yapıldığı hemen anlaşılan açık mutfak, kendilerinden emin bir şekilde çalışan birçok şef ve başka yerde göremeyeceğiniz sunumlarda hazırlanmış servis edilmeyi bekleyen yemekler.
Sahibi ve Şefi Kemal Demirasal ile sohbet ise bir başka keyifli. Mesleğine bu kadar aşık birini bulmak kolay değil. Kemal Bey, Türkiye şampiyonlukları olan surf sporcusu, hatta Bodrum - Kos arasını surf ile geçmiş. Öyle ki, Türkiye’de Rüzgar Surf’ü bursuyla üniversite okuyan ilk öğrenci olmuş ve Ekonomi Üniversitesi’nde İşletme okumuş. Ailesi, 12 yıl önce taşındığından beri Alaçatı’da yaşıyor.
‘Yemek eğitimi aldınız mı’ sorusuna, ‘Hayır, ama çocukluğumdan beri yemek yapardım’ diyor Kemal Bey. ‘Yok canım’ deyince Barbun’u birlikte işlettiği anne Mücella Hanım giriyor söze.. ‘Doğru söylüyor, ben çalışıyordum. Eve geldiğimde Kemal’in harika yemeklerini bulurdum. Ama mutfağın halini hiç sormayın, çok dağılırdı’.
Sürekli araştırma yapıyor
Surf şampiyonlukları, eğitmenliği derken ilgisi azalmaya başlayınca, diğer sevdiği işe yönelmiş ve 4 yıl önce Barbun’u açmış.
“Mutfak gibi sıcak ve keskin aletlerin bulunduğu, zamana karşı yarışırken en iyi kalitede ürün çıkarmanın matematiğe dönüştüğü bir ortamda salgıladığım adrenalin ve tatmin hormonları, rüzgarlı bir denizde sörfle yüksek hızlara çıkıp büyük dalgalarda savaşmaktan farksız” diyen Kemal Demirasal, devamlı araştırma yapıyormuş. Kitaplar, diğer şefler, tarifler derken Fine Dining denilen, küçük porsiyonlarda nadir bulunan büyük tatların sunulduğu, hizmet ve yemeğin en yüksek kalitede tutulduğu restoran türünü benimsemiş. İzmir’de ve Çeşme’de bu şekilde hiçbir restoran bulunmadığını anlatan Kemal Bey, hafta içleri bile yoğun olmalarını bu konudaki ihtiyaca bağlıyor. ‘Biz müşterinin her dediğini yapmıyoruz. Bu da başta sorgulandı, ama şimdi alıştılar’ diyen Kemal Bey’in feyz aldığı söz, ünlü şef Alain Ducas’ın “Bir yemeğin hatırlanabilir olması gerekir. Bir kişinin bile aklında kalamadıysam bir hata yapıyorum demektir” sözü...
Bu anlamda bakarsanız, Kemal Bey ve Barbun Restoran’ın hata yapmadığı kesin.. Yediğim her yemek ve içtiğim her şarabın tadı hala damağımda. İki çeşit hazırlanmış tadım mönüsüyle çok özel yemeklerin hepsini aynı anda tadabiliyorsunuz.
Harmanlanmış yepyeni tatlar
Siyah havyar ve İtalyan keçi peynirli pancar püresiyle servis edilen Karaburun sardalyesi, Sultaniye-Emir beyaz sek şaraplı ev yapımı armut marmeladı ile servis edilen Fransız kaz ciğeri, Hennessy VS Konyak ile flambe edilmiş iri boy Çeşme karidesi gibi farklı coğrafyalarda bilinen basit tatları harmanlayarak bilinmeyen yepyeni bir şekle dönüştürmüş. Öyle ki, hayatımın en lezzetli kaz ciğeri unvanı Strasbourg’daki ünlü restoran La Cour Des Saveurs’a ait iken artık Alaçatı Barbun’a ait. Tabaklarımızdaki herşey yenebilir dedikleri için marmeladın üstündeki çiçeği bile yedim. Ayrıca yemek yerken bıçak kullandırmamak için yorucu olmayan tabaklar hazırlamayı hedefliyorlar.
Dışı çıtır, içi sulu (mutfak jargonunda juicy) pişirmeyi nasıl başardıklarını anlayamadığım müthiş lezzetli dana bonfile, fırınlanmış sarımsaklarla servis ediliyor.
İzmir’in en geniş şarap kavına sahip olduklarını söyleyen Kemal Bey, Petrus’tan yöresel şaraplara kadar 170 çeşit şarap bulunduğunu anlatıyor. Restoranın hemen yanındaki kava girince cidden büyüleniyorum.
Adres: Barbun Restoran Alaçatı
1001 Sokak No:5 Alaçatı Çeşme, Tel: 716 83 08
20 kişilik bir ekip
55-60 kişilik mekanda, 20 çalışanla hizmet veren Barbun’da fiyatlar, yemekler gibi standartların üzerinde. Ana yemekler 32-48 TL arasında, ama 85 TL’lik 8 çeşit tadım turuyla birçok yemeği tadabiliyorsunuz. Şaraplar doğal olarak pahalı, ama 45 TL’lik 4 şaraplık tadım mönüsü ile bu pahalı şarapları kadeh olarak alabiliyorsunuz. Mönü iki ayda bir yenileniyor, çünkü Kemal Demirasal, araştırmaya ve yeni tadları denemeye devam ediyor.
Paylaş