Savaşçı ruhlu bir yaratıcı engin aşktan bahseden bir ozanım

AZİZE, henüz 26 yaşında çok güzel bir sanatçı. Ama konuşmaya başladığında güzel yüzü, alımlı görünüşünün ardında bambaşka dünyalar taşıdığını anlıyorsunuz.

Sadece güzel şarkılar söylemekle kalmıyor, insanlara kendilerini söylüyor, boşluklarını ve manasızlıklarını açıklıyor sanki. Aykut Uslutekin, o ve ben sohbet ederken, sadece sesinden, sanatından değil, varlığından, kişiliğinden de etkilendim. Keşke her sanatçımız Azize gibi olsa...

Æ Nasıl bir çocuktun Azize?

Æ Enteresan yaraları olan değişik bir çocuktum. Çocukken de sürekli şarkı söylerdim ve hep sahneye çıktığımı düşünürdüm. Sürekli hikaye ve masal yazardım. Acaip fantastik masallarım vardı. Müzikle sözlerim birleşince bestelerim oluşmaya başladı.

Æ Kaç yaşından beri müzikle uğraşıyorsun?

Æ 13 yaşımdan beri müzikle uğraşıyorum. Bursa Zeki Müren Güzel Sanatlar Konservatuvarı Çello Bölümü’nden mezun oldum. Opera sanatçısı Payam Koryak’tan şan eğitimi aldım. Son iki yıldır kendi müziğimi kendi sözlerimi söyleyebilmek adına yola çıktım.

Æ İlk kimlerle çalıştın?

Æ İstanbul’a gittiğimde Payam Koryak hocamla şan çalışmaya başladım. Önce caz, sonra müzikaller çalıştık. Payam Hoca ile çalışmam sayesinde çok farklı repertuvarım oluştu. Böylelikle çok farklı sahnelerde bulunabiliyorum. Hocamın bana öğrettiği özel şan teknikleri ile enteresan çalışmalar yapabiliyorum.

Æ Müzik tarzını nasıl tanımlıyorsun?

Æ Caz formlarındaki müziğin üzerine etnik formlarda vokal yapıyorum. Daha çok bizden cümleler, bizden gırtlak nağmeleri, bizden gazellerle şekillendirdiğim bir dünya müziği diyebiliriz. Ben bir müzik tasarımcısıyım. Önce içimde çalan müziği kafamda tasarlayıp sonra ustalarla buluşup bu tasarımı ürün haline getiriyoruz. Buna Azize projesi diyoruz.

Æ Benzeri işler yapan ya da örnek aldığın birileri var mı?

Æ Dünyada var ama bizde enstrümantal olmasına rağmen sözlü yok. Ben Türkiye için tamamen yeni bir şeyin peşindeyim. Bizde sözlü müzik popüler kültürde dans ve eğlence müziğidir. Benim yapmak istediğim Doğu ile Batı’nın birbiriyle devinmesi sonucu oluşan bir sentez. Batı formlarında yapılan ama üstünde şan ve entrümanlarla resmedilen müzik doğu formunda.

Æ Sahnede hangi enstrümanları çalıyorsun?

Æ Sahnemde piyano, davul, gitar ve bas ile caz formlarını oluşturup üzerlerine kemençe, ney, bendir gibi bizden enstrümanları dahil ediyoruz. Ben sözü ve müziği benim ağıtlar yazıyorum. Yaptığım şarkılarda etnik tınılar fazla. Eskiden, kökümden besleniyorum. Büyüklerimin omuzlarından kalktığım için, geleceği iyi görebildiğime inanıyorum. Sadece kendi köklerime değil kendi içime de dönüyorum.

Popüler müziğe kurban olamayacak kadar kendimi ve müziğimi seviyorum

Æ Genç ve çok güzelsin. Türkiye’de popüler kültür denen piyasada çok daha kolay ünlü olup para kazanabilirsin. Neden Don Kişot’luk yapıyorsun?


Æ Popüler kültürdeki sanatçıları gözlemlediğimde, tüketime yönelik müzik yaptıklarından bir süre sonra çok mutsuz olduklarını görüyorum. Çünkü yaptıkları iş çabucak tüketilip atıldığından ve bir sonrakinde kendilerini tekrar etmemeleri gerektiğinden bir kısır döngüne giriyorlar.

Æ Yani çok başarılı, ünlü gördüğümüz bu sanatçılar aslında mutsuz mu?

Æ Onlar hesap kitapla müzik yapıyorlar oysa yaratıcılıkta hesap olmaz. Ben de popüler kültürde bir gecede patlayacak bir şarkı yapmayı seçsem zirveye hemen otururdum. Ama diğerleri gibi, zirvede devamlı kalamamanın sıkıntılarını yaşardım. Birçok kişi tüketim toplumuna kurban edildi. Ben kurban olamayacak kadar kendimi ve müziğimi seviyorum. Anarşist bir duruşum var.

Æ Sanki sadece şarkı söylemek değil, bir şeyler de anlatmak istiyor gibisin...

Æ Dünyaya kendimizi gösterebileceğimiz tek yol Atatürk’ün de dediği gibi sadece sanat. En büyük devrimler sadece böyle gerçekleşebilir. Dünyada dikkat çekmek, iz bırakmak istiyorsak tüm değerlerimize sahip çıkmalıyız.

Ben savaşçı ruhlu bir yaratıcıyım

Æ Amaçların hedeflerin neler?

Æ Benim yaptığımı yapan yani etnik şan vokal yapan yok Türkiye’de. Kendi cümlelerim kendi müziğimle yapıyorum bunu ve bu alanda tek olmayı hedefliyorum. 2010 projesinde hak ettiğim yerde olmayı gerçek sanatı popüler yapmayı hedefliyorum. Ben de tüketim toplumunun içinden çıktım ama ben bir değer olmayı seçiyorum. Gerçek bir değer yüzyıl sonra da var olur. Tarih yaratıcılardan ve savaşçılardan ibarettir. Ben savaşçı ruhlu bir yaratıcıyım.

Æ Nelere karşı savaşıyorsun?

Æ Bizim duyurduğumuz, tanıttığımız şeyler ürettiğimiz değil, tükettiğimiz şeyler. Sanatı tanıtmıyoruz, bizde sanat yeraltından ilerliyor. Sürekli bir söylemimiz var ama bence artık şarkı söylemek de yetmiyor. Çünkü her şey düğüm olmuş durumda. Müzikal seviye çok aşağıda. Ben onu yukarı çıkarmaya çalışıyorum.

Amacım Hindistan’ın yaptığını yapıp Anadolu kültürünü dünyaya kabul ettirmek

Æ Yurt dışında neler yaptın?

Æ Hindistan’da bir sene, Mısır’da 6 ay yaşadım, çok ilginç müzik projelerine katıldım. Mısır’da Arap kültürünü yansıtan bir ritim grubuyla proje kaydettik. Hindistan’da bizim türkülerimizi kendim çaldım, söyledim ve oradaki bir meditasyon merkezinde kalarak film müzikleri üzerine çalıştım.

Æ Nasıl etkilendin bu kültürlerden?

Æ Hindistan kendi kitch kültürünü tüm dünyaya öyle güzel empoze etmiş, öyle güzel benimsetmiş ki müzikten sinemaya, tekstile kadar çok özgün ve kendilerine özgüler. Bir akım oldular ve dünyayı etkilediler. Biz ise Anadolu özgünlüğünü üzerimize tam olarak giyebilmiş değiliz. Yeni nesilden çıkmış ve başarı çıtasını hızla yükseltmeyi hedefleyen bir sanatçı olarak hedefim; Anadolu etnik kültürünü en doğal şekilde üzerime giyebilmek ve bu sayede dünyaya yüzümü dönerek fark edilmek.

Æ Bundan sonra yurt dışında yine projeler olacak mı?

Æ Önümüzdeki yıl İspanya’da bir Çigan müziği festivaline katılacağım. Sonra Fransa ve Amerika’da yine ilginç projelere katılacağım.

Bu kadar yönlü çalışmamı sadece bir CD’ye sıkıştırma fikri bana doğru gelmiyor

Æ Neden şimdiye kadar albüm çıkarmadın?

Æ Farklı sanatçılarla değişik projelerim var. Okay Temiz ile, Baki ile, Laço Tayfa’dan ayrılan değerli bir müzik grubuyla çalışıyorum. Şimdilik yaptığım çalışmaları sadece bir CD’de toplama fikri bana hoş gelmiyor. Çünkü çok yönlü ve geniş bir repertuvarım var. Konser kayıtlarımı derleyip piyasaya sunmayı düşünüyorum.

Æ İzleyicilerin müziğine nasıl ulaşıyor?

Æ Benim özel bir izleyici kitlem oluştu. Şimdilik bana internetten, azize.com.tr’den ulaşıyorlar. Alternatif müzikten hoşlanıyorlar. Artık popüler kültürden ziyade farklı tarzlar karşılık buluyor. Bence biz daha uzun yıllar kalıcı olabileceğiz.

Sahnede müzik, tekstil ve fotoğrafı birleştiriyoruz

Æ Sahnede sadece şarkı söylemiyor, bir de şov yapıyorsun değil mi?

Æ Biz sahnede müzik, tekstil ve fotoğrafı birleştiriyoruz. Yurt dışında konserlerde izlediğimiz gibi görsel bir şölen yapmaya çalışıyoruz. Tiyatrodan yola çıktık. Zaman, mekan ve olay anlatıyoruz. Zamanı anlatan tekstil; D.E.Ü. Tekstil Bölümü’nden Fırat Neziroğlu sahneye kurduğu bir dokuma tezgahıyla el dokuması yapıyor ve 2 saatlik performans sırasında bitiriyor. Bu tarz performans sanatçıları dünyada "Fiber Artist" olarak adlandırılıyor.

Æ Yani sahnedeki tek sanatçı sen değilsin.

Æ Kesinlikle. Ayrıca sanatçı Aykut Uslutekin’in fotoğrafları sahneye yansıtılıyor. Konser sırasındaki detayları yakalıyor ve onları sahnede donduruyor. Güzel bir ışık gösterisi de yapılıyor. Türkiye’de yapılmayan bir şeyi yapıyoruz. İnteraktif, katılımlı bir gösteri bu.

Æ Bundan sonra nerelerde konserler vereceksin?

Æ 29 Ocak’ta İzmir’de "Uyuyanlar" adlı bir konserimiz olacak. Uyuyan insanların fotoğrafları eşliğinde uyanma zamanının geldiğini anlatan bir performans sergileyeceğiz. İstanbul’da her ay Garaj İstanbul’da bir performansım oluyor. Üniversite şenliklerinde de yer alacağım.

Doğaçlama yaparak felsefesi

olan hikayeler yazıyorum

Æ Hiç alışık olmadığımız hatta geçmişte kalan sanatçılar gibisin.

Æ Ben geziyorum ve kendi ritimlerimin üzerine söz yazıyorum. Eski ozani bir yöntem bu. Doğaçlama yaparak felsefesi olan hikayeler yazıyorum. Engin bir aşktan bahsediyorum; yeni neslin de kendi içlerini, içlerindeki yaratıcılığı keşfetmeleri, iç sessizliklerinin farkına varabilmeleri adına mistik şeyler yazıyorum. Mevlana’dan, Doğu felsefelerinden etkileniyorum ama sonuçta kendi söylemimi oluşturuyorum.

Æ Yazdıklarından bir örnek söyler misin?

Aşığın diline zinciri vuran

Yamacına bağına sazını diken

Tohumunu ayırıp rüzgara sunan

Aşk aşk

Deresinde gölünde balığı biten

Yolunu sora sora evini bulan

Anasına özenip aşını eken

Aşk aşk

Aşığım anla şu kısa zamanda

Senle öğrendim olduğun bu tonda

Sormaya geldim sevmeye geldim

Aşkını doya doya içmeye geldim

Ay ay ay ağlama benle

Ay ay ah aşığım ben de
Yazarın Tüm Yazıları