Paylaş
- İzmir’e İstanbul’dan gelmişsiniz, İstanbullu musunuz?
- Aydın’da doğmuşum ama hayatımın büyük bölümü, beni şekillendiren kısmı İstanbul’da geçti. 30 yıl İstanbul’da yaşadım.
- Eğitimlerinizi nerede aldınız?
- Babam ziraat mühendisi olduğundan çok farklı yerlerde eğitim aldım. Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin ardından öğrenme psikolojisi ve nörolojisi üzerine yüksek lisans yaptım. Daha sonra Pittsburgh Üniversitesi’nde “Sanat ve Sanat Terapisi” eğitimi aldım. Şimdi de siyaset psikolojisi doktorasına başladım.
* Hem öğrenciydim hem de öğretmen
- Ciddi anlamda sanat ile uğraşmışsınız.
- Çocukken ailemin teşvikiyle piyano çalmaya ve bale yapmaya başladım. Çift eğitim programıyla konservatuvara da giderek klasik bale eğitimi aldım. Hatta okuduğum üniversitenin sanat fakültesinde eğitmenlik yapıyordum. Yani aynı okulda hem öğretmendim, hem de öğrenci..
- Psikoloji ne zaman öne çıkmaya başladı?
- Piyano ve klasik bale eğitimim akademik hayatımı hiçbir zaman engellemedi. Benim daha düzenli ve programlı yaşamamı sağladı. Üniversite hayatında da devam ettim. Ama yüksek lisans programlarıma devam edebilmek amacıyla son verdim. Halen resim yapıyor ve piyano çalıyorum.
* Ayla Algan ile yeni bir sayfa açtım
- Sanat terapisi alanına nasıl karar verdiniz?
- Nişantaşı’ndaki drama merkezinde çok sevdiğim ve değer verdiğim sanatçı Ayla ile çalışmam bana yeni bir sayfa açtı ve cesaretlendirdi. Daha sonra tanıdığım, hala görüştüğüm bir çok sanatçı büyüğüm de bana bu konuda gerekli desteği ve çalışma ilhamı verdi.
- İzmir’de ne gibi çalışmalar yaptınız?
- Ortağım Psikolog Çağla Günay ile danışmanlık merkezimizin yanında butik anaokulu açtık. Özellikle program geliştirme konusunda çalışıyoruz. Hem eğitimci. hem de yan alanı psikoloji olan biri olarak, okul öncesi ve ilköğretimdeki eğitim sürecinin beslenmesine çok önem veriyorum.
* Duygu ve düşüncenin sembollerle ifadesi
- Sanat terapisi nedir?
- Duygu ve düşüncelerin, cümlelerle, yazıyla değil, sembollerle ifade edilmesi. Resim, müzik, dans, tiyatro, drama, edebiyat, maket, fotoğrafçılık gibi çok geniş alanlarda uygulanabilir. Sanat ve psikolojinin evliliği diyebiliriz. En önemli özelliği yaratıcı sürece önem vermesidir. Hedeflenen etkinliğin, iyileştirici ve geliştirmeye yönelik sürecidir. Burada duyguların açılımı, kişinin açılımı ve duyarlılığın gelişimi çok önemlidir.
- Sanat terapisi ne işe yarıyor?
- İç dünyamızı açabilmeye yarıyor. Bu yöntemle stres ve kaygıların da kontrol edilmesi mümkün. İletişim yeteneği gelişiyor, özellikle grup çalışmalarında sosyalleşmeye, sosyal fobinin yenilmesine yardımcı oluyor. Özellikle kendini yazılı ve sözlü ifade edemeyen kişilerde etkili bir yöntemdir. Özellikle iletişimde sorun yaşayan kişilerle bireysel başladığımız çalışmalar sonrasında grup çalışmalarına dönüşüyor.
* Çocuk eğitimi için çok yararlı
- Çocukta sanat terapisi kullanılır mı?
- Bize gelen ailelerin yüzde 95’i, ‘Benim çocuğum çok zeki’ diyor. Oysa bilişsel zeka kadar duygusal ve sosyal zeka da çok önemli. Biz bunları geliştirmeye çalışıyoruz. Çocuk ve ergenin iç dünyasını anlamak, problem çözme yeteneklerini geliştirmek, stres ve travma deneyimleriyle başa çıkmalarını sağlayabilmek çok önemlidir.
- Herkese aynı yöntem mi uygulanır?
- Hiçbir bireye özellikle de çocuğa standart aktivitelerle yaklaşılmaz. Her çocuğa özel çalışma gerek. Çocuklarda oyun çok önemli. Çocuğun en büyük iletişim aracı oyun. Gelişimiyle ilgili ipucu alabildiğiniz en iyi geri dönümleri kendi kurguladığı oyun senaryolarında görebilirsiniz.
Günümüzde sanat bile tüketim aracı oldu
- Hayatımızda sanata yer ayırmamanın nasıl etkileri oluyor?
- Medya toplumu, tüketim ve anında tatmin kültürü, hiç durmadan yeni imgeleri besliyor. Bu koşuşturma içinde sanat bile bir tüketim aracı olarak görülüyor. Fakat sanatın iyileştirici gücünden faydalanmak için hasta olmayı beklemeye gerek yok. Herkes uygun sanat dalıyla keşfedemediği yönlerini çıkarabilir.
- Bizde sanatla sadece yetenekliler uğraşır gibi bir yaklaşım var.
- Bilimsel araştırmalar zeka seviyesiyle yaratıcılığın doğru ilişkisi olmadığını gösteriyor. Zekası 120’nin altında olan, öğrenme bozukluğu çekenlerin sanatta daha başarılı olduğu görülebiliyor. Korku ve endişelerin yerini ilham ve umut alıyor. Sanatla, bedenin tüm hücrelerine olumlu mesajlar gider, kişi kendi ve çevresiyle barışık olur. Davranış ve duygusal durumdaki iyi gelişmeler vücudun sistemlerini güçlendirmeye yardımcı olur. Kendini rahat ifade edebilen birey iç sesini dinleme konusunda deneyim kazanır.
Eleştiri yetenekleri bile küstürür
- Sizce okullarımızda sanata gereken önem veriliyor mu?
- Birçok eğitim kurumu sanatla ilgili etkinliklerini görsel şova yönelik hazırlarken asıl hedeften uzaklaşır. Oysa merkezde çocuk ve çocuğun ruhsal ve bilişsel gelişimi olmalıdır. Çocuk için her yaşta ortaya koyduğu ürün değerli ve özeldir. Çocuğun çizdiği resim, çaldığı parça, yaptığı spor ya da oynadığı oyuna eleştirel yaklaşım çocukta kusursuz ürün ortaya çıkarma baskısı yaratır ve küstürür. Ayrıca “kulüp etkinlik saatleri” genellikle tamamen gösterilere ve sergilere, yani ürüne odaklı olduğundan sanat ve spor etkinlikleri gerçek amacının dışına çıkar. Hatta yeteneği olan çocuklar bile bıktırılır.
- Yeteneği olan çocukları bu çalışmalarla ortaya çıkarmak mümkün mü?
- Sanat yoluyla stres atma, iletişimi güçlendirme, sorumluluk geliştirme, ifade yeteneğini geliştirme gibi önemli çalışmalar gerçek anlamını yitirirse ebeveyn çoğu zaman çocuğunun gerçek yeteneğini ve eforunu gözlemleyemez. Bu noktada okullarda “ifadesel sanat terapisi” nasıl olmalı konusunda başlattığımız eğitimci eğitimi ve programın okul programına entegrasyonu konusunda çok nitelikli ve bazı okullar tarafından hayata geçirilen bir programımız var.
Paylaş