Sadece Ä°zmir deÄŸil, tüm Türkiye doÄŸal plato olmalı

FİLM üstüne film izleyebileceğim gibi, sinema üzerine de saatlerce sohbet edebilirim.

Haberin Devamı

Hele karşımdaki Uluslararası Sinema Yazarları Federasyonu Türkiye Temsilcisi Atilla Dorsay olursa.. Geçtiğimiz günlerde İzmir Ekonomi Üniversitesi’ne, Yeni Dalga Akımı’nın 50. Yılı Etkinlikleri kapsamında konuk olan Dorsay ile en sevdiğim konulardan olan sinema üzerine sohbet ettik.

» Fransız sinemasının ağırlığı gerçekten bütün dünyada hissediliyor. Sizin için önemi nedir Fransız sinemasının?
» Sinema Fransa’da keşfedildi, 1895 yılında. Ama Fransızlar ilk yıllarda sinemayı biraz küçümsedi, değerini anlayamadı. Hatta sinemayı teknik anlamda ilk kez bulmuş olan Lümier kardeşlerin keşiften on yıl sonra ‘Bunda iş yok, geleceği yok’ diyerek çok ucuz fiyata bir tüccara sattığı biliniyor.
» Oysa sinema bugün en büyük sektörlerden biri...
» Sinemanın bir yatırım olarak geleceğini göremedi Fransızlar. Hep bir sanat olarak algıladılar sinemayı. Aslında bu iyi bir şey ama diğer yandan sinema zamanla sermaye ve yan ürünü olan teknolojiyle gelişti. Bu yüzden sinema Fransa’da keşfedildiği halde dünyada bir Amerikan sanatı olarak tanındı. Bugün de Amerikan sanatı ile yaşıyor, Amerikan filmi seyrediliyor.
» Sinema eleştirmenliği sinemanın gelişimine paralel mi gelişti?
» Sinema üzerine ilk kez gerçek anlamda düşünmüş halk, Fransızlar. Eleştirmenleri daha 1910’lu yıllardan başlayarak sinemayı ciddi sanat olarak ele aldılar. ‘7. Sanat’ deyimi onlardan geldi, ilk eleştirmenler, sanat tarihçileri onlardan çıktı. Amerikalılar’ın filmleri korumadığı bir çağda, filmlerin korunmaya değer bir nesne olduğunu ilk düşünen Fransızlar oldu.
» Bir sinema eleştirmeninin esas amacı nedir?
» Bazı arkadaşlarımın çok seyredilen Amerikan filmlerini ve onlara gidenleri de küçümseyen yazılarını gördükçe kan beynime sıçrıyor, eleştirmenlik bence bu değil. Kimse kitleleri haftasonu bir Amerikan filmini görmekten, ondan zevk almaktan alıkoyamaz, alıkoymamalı. Biz eleştirmenler dahil. Bizim amacımız aynı anda sanat filmlerine yol göstermek, onların yolunu açmak, kitle ile barıştırmak ve buluşturmak. Ama aynı ölçüde kitle filmlerine de, iyi yapıldıkları zaman, gerekli ilgiyi ve saygıyı göstermektir.

Haberin Devamı

BU KADAR TÃœRK FÄ°LMÄ° BÄ°Z ELEÅžTÄ°RMENLERÄ°N FELAKETÄ° OLDU/images/100/0x0/55eaaab1f018fbb8f88efd98

Haberin Devamı

» Son dönemde haftada 3-4 Türk filmi vizyona giriyor. Bu filmler masraflarını çıkarabiliyor mu sizce?
» Kiminin saadeti, kiminin felaketi diye bir deyim vardır. Bu kadar Türk filminin yapılması, en azından biz eleştirmenlerin felaketi oldu.
» Neden?
» Haftada ortalama 3 film çıkıyor, en azından ikisini izlemeliyiz. Ben son haftalarda Türk filmlerini yerden yere batırıp tek yıldız vermekten bir hal oldum. 40 yıllık  eleştiri hayatımda sinemaya ve genelde bizim filmlerimize karşı hiç zalim olmamama rağmen adım zalim eleştirmene çıktı. Çünkü bu dönemde insanı çıldırtacak kadar kötü filmler çıkıyor.
» Oysa büyük reklam kampanya                           Â

Haberin Devamı

ları ile geliyorlar...
» Bunu doÄŸal kabul etmek lazım, geçiÅŸ dönemi. Avrupa’da kendi filmleri toplam hasılatın yüzde 50’sini aÅŸan oranda ilgi gören tek ülke biziz. Sonra Fransa geliyor, onların kendi filmlerine ilgisi yüzde 40. Bizimki rekor düzeyde, insanlar bunun meyvesini toplamak, bundan yararlanmak istiyor. Yani Türk filmleri para yapıyor, seyirci getiriyor. Birileri de, ‘Biz de biraz küpümüzü dolduralım’ diyor, yoksa birdenbire bu kadar sanatçı ‘Aaaa benim anlatacak bir hikayem var, yıllardır düşündüğüm bir hikayemi film yaptım’ diye ortalığa çıkmıyor. Bunların çoÄŸu bu furyadan biraz keselerini doldurmayı amaçlayan insanlar. Dolayısıyla zalim olmak lazım.                   Â

Haberin Devamı

AVATAR GÄ°BÄ° FÄ°LMLER SÄ°NEMANIN YAÅžAMASINI SAÄžLAYACAK

» Sinema nasıl kendini yeniler, teknolojiyle mi?
» Sadece teknoloji olmaz. Sanatsal filmler sinema dilini geliştirir, ona bir şeyler katar. Onlar olmasa sinema sanat olarak tükenir, çok kısır hale gelir ve sonuç olarak da biter, sadece bir eğlence, vakit geçirme alanı olur.
» Sizce sinemanın gidişi ne yönde, Avatar’da teknoloji sonuna kadar kullanılıyor, yakında oyunculara ihtiyaç kalmayacak mı?
» İnsan her türlü sanatın tam odak noktasında, yüreğinde olacaktır. Ama naçizane şöyle düşünüyorum, sinema bir sanattır, yatırımdır, üretimdir. Bütün bunların ayakta kalması için böyle filmlerin yapılması gerekli. Bugün teknolojinin kendi idam fermanını imzaladığı, filmlerin kolayca internetten indirildiği, kopya edilip, kaçak satıldığı, dünyaya ulaşan kopyalarının yapıldığı bir dönemde üretimin sürmesi mümkün değil gibi görünüyor. İşte Avatar gibi üç boyutlu pahalı büyük filmler bunun tek çıkış yolu olacak.
» Neden?
» Çünkü bu tür filmler, ancak geniş perdede büyük salonda görüldüğü zaman bir anlam ifade ediyor. Belki ileride kopyalanmasına da bir takım zorluklar getirilecek. ‘Her film illa kitle filmi olacak, 3 boyutlu gösterilecek’ demiyorum ama bu salon sinemasının ve direktörün ayakta kalması için yollardan biri. Belki bundan sonra daha az film yapılacak ama çoğu ancak salonlarda izlenirse keyfine varılacak filmler olacak.

Haberin Devamı

SON DÖNEMDE DÜNYA ÇAPINDA TÜRK FİLMLERİ ÇEKİLDİ

» İyi Türk filmleri, aradan sıyrılacak mı?
» Kötü filmler geçecek. Çok iyi filmler de yapıldı son üç, beş yılda. Hatta bazıları dünya sanat tarihinde yer alacak.
» Mesela?
» Mesela; Üç Maymun, Pandora’nın Kutusu, Beş Vakit, Hayat Var, Nokta, Uzak İhtimal, Sonbahar, bir de Kosmos geliyor. Bazılarını unutmuş olabilirim, ama bu filmler hakikaten bir rönesansı haberliyor. Türkiye’de bu kadar iyi filmin 2-3 yılda yapılabilmesi kolay iş değil. Türk sineması çok ciddi bir evrim içinde.
» Ama saydığınız bu filmler gişede iş yapmadı, başkaları yaptı...
» Kaliteli kitle filmleri de var, onları da küçük görmüyorum. Cem Yılmaz veya Yılmaz Erdoğan gibi deha düzeyinde saydığım komedyenlerimizin yaptıkları filmleri de beğeniyorum. Dolayısıyla genelde görünüm iyi, ama işte araya ‘Hurra’ diye giren furya filmleri var. Umuyorum onlar elenecek, çünkü onlar gişelerde de ciddi düş kırıklıkları yaşıyor, iyi filmler ayakta kalacak diye umut ediyorum.

FRANSA SİNEMAYI KEŞFETTİ, GELİŞTİRDİ AMA BUGÜN EN ÇOK AMERİKAN FİLMLERİ İZLENİYOR

» Bugün Fransız filmleri hiç ilgi çekmiyor, varsa yoksa Amerikan filmleri..
» Fransız sineması eski ilgisini hem sana, hem ticari anlamda kaybetti. Fransa’dan sanatsal iş çıkmıyor. Oysa 60’lı yıllarda Yeni Dalga hareketiyle Fransa sinemada ve pop müzikte dünya çapında çok etkili olmuştu. Bugün böyle değil. Fransa’nın sinemaya yol göstermesine rağmen en çok Amerikan filmleri izleniyor.
» Peki siz ticari filmlerin sinemaya zarar verdiğini düşünüyor musunuz?
» Bir eleştirmen değil, bir sinemasever olarak sinemanın farklı biçimleri olduğuna ve hepsinin barış içinde yaşamaları gerektiğine inanıyorum. İlla sanat filmi, kahrolsun Amerikan emperyalizminin ürünü olan filmler gibi  görüşüm yok. Sinemaya saygı duyuyorum. Haftasonu iyi vakit geçirmek için sinemaya giden çok geniş kitle de var. Ama sinemanın sanat olarak ayakta kalması için kendini yenilemesi lazım.

HÜKÜMET DESTEĞİ GEREKİYOR

» Neden İzmir doğal plato olamıyor?
» Sadece İzmir değil Türkiye dünya sinemasında doğal plato olması için tüm şartlara sahip. Ek olarak müthiş tarihi zenginlikler, inanılmaz dekorlar, antik kentler her şey var. Ama hükumetin ciddi bir şekilde işe el atması gerekiyor.
» Sex & The City2’nin bir bölümü Fas’ta çekildi.
» Fas çok modaydı. İskender gibi tarihi filmler Fas’ta çekildi. Fas’ın avantajları Türkiye’den kesinlikle fazla değil, hatta eksik. Devamlı güneşi var ama o Antalya ve İzmir’de de yılın çok büyük bir bölümünde güneş oluyor. Biz bunu sağlayabiliriz

Yazarın Tüm Yazıları