O zaten bizdendi, Mustafa’dan sonra iyice içimize işleyecek
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
GORAN Bregoviç, sadece müzik dünyasında değil, dünya film piyasasında da yerini belirlemiş bir müzisyen.
"Çingeneler Zamanı", "Arizona Rüyası", "Underground- Yeraltı" gibi filmlerin başarısında onun müziğinin payı yadsınamaz. Şimdi de merakla beklediğimiz "Mustafa" filminin müziklerine imza attı ve yapımcı Can Dündar’ın deyimiyle ’Atatürk’ü müziğe döktü.’ Goran Bregoviç, zaten bizden biriydi; Mustafa filmiyle iyice içimize işleyecek gibi görünüyor.
Æ İzmir’e ilk gelişiniz mi?
Æ Evet. İlk kez geldim. İstanbul’da ve birçok başka şehrinizde bulunmuştum ama İzmir’e gelmemiştim. Çok güzel bir şehir. Hatta Karadağ’da deniz kenarında bir yazlık evimiz olmasına rağmen eşim bu yaz çocuklarımızla Türkiye’ye tatile geldi ve seneye de kesinlikle gelmeye karar verdi.
Æ İzmirli seyirciler hakkında ne düşündünüz?
Æ Aslında benim en sevdiğim müzikler İzmir kaynaklı. Rebetiko’yu çok severim. Bu Ege’den ayrılan Yunanlılar’ın Balkanlar’a getirdiği bir müzik. O nedenle benim yaptığım, aslında İzmirliler’in iyi bildiği bir müzik. Hatta çalarken "acaba hoşlanacaklar mı" endişesi taşıdım. Ama sanırım çok hoşlandılar ve biliyor musunuz İzmir konserimde ben de çok eğlendim. İzmir’de konser sırasında birçok Bosnalı da gördüm. Konserde bayrak sallıyorlardı.
Æ Atatürk’ün hayatının anlatıldığı Mustafa adlı filmin müziklerini yapıyorsunuz. Proje hakkında ne düşünüyorsunuz?
Æ Tarihi kişilikleri düşündüğünüz zaman sanki onlar gerçek insanlar değilmiş gibi düşünürsünüz. Bizim liderimiz Tito gibi kişiler sanki zamanda iz bırakmış ama gerçek insanlar gibi yaşamamış gibi gelir. Türkler için de Atatürk böyle sanırım. İşte bu film sizlerin tarihinizde çok zor zamanlar geçiren, birçok önemli kararlar veren bir kişinin, insani yönünü görebilmenizi sağlayacak. Bence bu film Türkler için olduğu kadar, tüm dünya için de seyretmesi ilginç bir film olacak. Çünkü bu film sayesinde Atatürk’ün geliştirdiği yeni fikirleri, düşünceleri tanımak mümkün olacak. Yeni fikirler herkesin ilgisini çeker. Bence tüm dünya bu filmi görmek isteyecek.
Æ Bu projede yer aldıktan sonra Atatürk hakkında neler keşfettiniz?
Æ Bence Atatürk en büyük problemi, ülkenizi laikleştirirken yaşadı. Çünkü bu hiç de kolay değil ve başka örneği de yok. Uzun yıllar dini kurallarla yaşamış bir toplumu Batılı değerlerle birleştirmeye çalışırken çok çok zor kararlar vermek durumunda kalmış. O nedenle seyircilerin buna nasıl tepki vereceklerini gerçekten merak ediyorum.
MÜZİĞE STRİPTİZ BARLARDA ÇALARAK BAŞLADIM
Æ Birçok müzisyen sizin olduğunuz yerlere gelmek istiyor. Onlara neler söylersiniz?
Æ Bakın, çok ilginç bir şey söyleyeceğim. Ben müziğe striptiz barlarda çalarak başladım. Bugün çok komik gelse de 17 yaşımda buralarda çalıyordum.
Æ Ama oradan dünya çapında bir sanatçı olmayı başardınız. Bu hiç de kolay değil..
Æ Türkiye gibi büyük bir kültüre sahip ülkenin sanatçılarına göre benim gibi küçük bir kültüre sahip ülkenin sanatçılarının durumu çok farklı. Bizim için dünya müzik dünyasında varolmak çok daha zor.
Æ Bence kendinize haksızlık ediyorsunuz..
Æ Hayır. Bence sizin yapmanız gereken kendinize güvenerek devam etmeniz. Harika bir kültürünüz, çok geniş diliniz var. Dünyanın büyük alanında izleriniz, eserleriniz var. Yani siz Türkler, kendinize güveninizin tam olmasını sağlayacak herşeye sahipsiniz.
SAVAŞTAN SONRA KENDİ DİLİMDE YAZAMIYORUM
Æ Etnik kökenlerinize bakıldığında karmaşık durum ortaya çıkıyor. Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Æ Babam Katolik, annem Ortodoks, eşim Müslüman. Evet biraz karışık görünüyor ama aslında değil. İnsanları nasıl yönlendirirseniz öyle davranırlar. Bu nedenle en iyisi savaşa yönlendirmemek. Çünkü insanoğlunun iyi taraflarının yanısıra hayvani yanları da var.
Æ Balkanlar savaştan sonra ne duruma geldi sizce?
Æ Biz hiç de iyi olmayan deneyimler geçirdik. Ülkemiz, dilimiz yok oldu. Ben artık kendi dilimde yazamıyorum çünkü o artık başka dil oldu. Bu, bizim bölgemizdeki her ülke, topluluk için böyle. Ortak dilimiz kalmadı. O yüzden ben Çingenece’yi tercih ediyorum. Çünkü Balkanlar’da kalan tek ortak dil o.
CINEMA PARADISO FİLMİNİN MÜZİKLERİNİ BEN YAPMAK İSTERDİM
Æ Çok önemli ödüller kazanan birçok filmin müziğini yaptınız. "Mustafa" dışında yeni film müzikleri var mı?
Æ Aslında film müzikleri yapmak öncelikli işim değil. Bazen yapıyorum. Ama açıkçası çok da fazla ilgimi çekmiyor.
Æ Yine de izlediğiniz filmler arasında "Keşke bunun müziklerini ben yapsaydım" dediğiniz oluyor mu?
Æ Evet aslında bir çok film oluyor. Ama en önemlisi Cinema Paradiso. O filmin müziklerini yapabilmeyi isterdim.
Goran Bregoviç gibi dünyada kendini kanıtlamış bir müzisyenin İzmir’e geleceğini öğrenince kendisiyle röportaj yapmak için hemen harekete geçtim. Organizasyonu yapan, İzmirli firmanın yetkilileri, röportaj isteğime üç gün, "Tabii Ayçe Hanım, hemen ayarlarız" demelerine rağmen son gün telefonlarıma cevap vermemeye başladı. O zaman; "Hayatta hangi başarıyı mücadele etmeden, yıldırmaları umursamadan kazandım ki" diye düşünerek kontrolü ele aldım ve röportaj gerçekleşti. O firma yetkililerine, mücadeleci ruhumu tekrar canlandırdıkları ve kendime güvenimi tazelememe neden oldukları için teşekkürü bir borç bilirim...
TÜRK SANATÇILAR BENİMLE ÇALIŞMAK İSTEDİKLERİNDE ÇOK ŞAŞIRIYORUM
Æ Birçok sanatçımız dünyaya açılmaktan bahsediyor. Ama yine de sizin etkinizi yakalayabilmiş değiliz.
Æ Sizin pop müziğinizin bile Avrupa’da çok etkisi var. Birçok önemli sanatçınız var. Mesela beni Mustafa filminin müziklerini yapmam için aradıklarında, "O kadar yetenekli Türk müzisyen varken nasıl beni seçtiler" diye çok şaşırdım. Aynı şeyi Sezen Aksu albümünde onunla çalışmam için aradığında da düşünmüştüm.
Æ Sanırım siz kendi değerinizi gözardı ediyorsunuz..
Æ Daha sonra düşününce Atatürk’ün yadsınamayacak bir Balkan tarafının olduğunu düşündüm. Bu filmde o yanı oldukça öne çıkıyor. O Balkanlar’dan geliyor.
YENİ ALBÜMDE ÜÇ DİNİ MÜZİKLE BİRLEŞTİRİYORUM
Æ Yeni albümünüz ne zaman çıkacak?
Æ Şu an Alcohol isimli albümüm üzerine çalışıyorum. Bu albüm iki kısımdan oluşuyor. Raki ve Champagne; Raki kısmı ocak sonu, diğeri ise mart ayında çıkacak. İzmir’deki konserimde bu albümden parçalar çaldım.
Æ Yeni albümünüzde üç dine atıfta bulunuyorsunuz değil mi?
Æ Albümde 3 harfle adlandırılan viyolin konçerto var. Bu harflerin biri İslam’dan, biri Hıristiyanlık’tan, biri de Musevilik’ten geliyor. Çünkü viyolini 3 dine mensup insanların değişik çalma şekilleri var. Batılı çalma şekli var, daha oryantalist çalma şekli var yani kendilerine göre farklılıklar vardır. Bu yüzden viyolin konçerto ile üç dini barışla vurgulamak istedim.