Paylaş
11 yaşında başını şiddetli çarpması sonucu kör olmasından sonra hayatını yeniden düzenlediğini ve Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra hem avukatlık, hem de körler okulunda öğretmenlik yaptığını anlatmıştı. Mandolin, akordeon çalan, İngilizce bilen ve çeviriler yapan Yazgan, hayatını ‘Kör Uçuşu’ kitabına aktarmıştı. Birliktelikleri 50 yılı geçen eşi Tülay Hanım hayattaki en büyük destekçisi ve sağ koluydu. Kendi alanlarında başarılar kazanmış iki de oğul yetiştirmişlerdi. Ülkemizin en önemli psikiyatristlerinden olan Prof. Yankı Yazgan, babasının tüm projelerine tam destek veriyordu.
Emekli olduktan sonra en büyük hayali olan Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı’nı kurarak binlerce görme özürlüye sesli kitaplar ve dergiler ulaştırılmasını sağladı.
Dün TRT’de yayınlanmış olan programı tekrar seyrettim. Sonda sorduğum “Size göre hayattaki en büyük başarınız nedir” sorusuna, “İkinci yuvam dediğim Görme Özürlüler Kitaplığı’nı kurmak. Umarım benim ardımdan gönüllüler bu kurumu devam ettireceklerdir” diye yanıt veren bu özel insanın dileği, umuyorum gerçek olur. Bugüne kadar, seslendirmeden ambalajlamaya, gereken her işi titizlikle gerçekleştiren gönüllüler, Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı’nı yaşatmaya devam ederler.
Anadolu mutfakları Swissotel’e konuk
Geçen hafta Kayseri’ye gitmeden harika Kayseri yemekleri yedim. Swissotel Büyük Efes’in restoranı Cafe Swiss’in her ay düzenlediği ‘Yöresel Lezzetler Köşesi’nde Ocak ayının konuğu Kayseri Mutfağı idi. Nefis mantı ve pastırmalı yemekler birbirinden lezzetliydi. Otelin Pazarlama Müdürü Sevgili Pınar Baykal devamlı misafirlerine bir haftalığına da olsa değişik bir yöreden değişik tatlar sunarken, o yöreden gelen konuk aşçılar sayesinde kendi aşçılarını da geliştirdiklerini söylüyor. Bu arada 20-25 Şubat’ta konuk yöre Adana – Mersin olacakmış. Acılı ve farklı yemekleriyle öne çıkan yörenin lezzetlerini kaçırmayın..,
Taş almadan Gemelog Emre Tatlıcı’yı dinleyin
Şubat geldi ya, her yerde Sevgililer Günü’ne yönelik duyurular başladı. Ben de birçokları gibi böyle günlerin sadece çiçekle kutlanmasından yanayım, ama bakıyorum da etrafta birçok kişi 14 Şubat gününe hazırlık yapıyor. Okuduğuma göre böyle günlerde hediye edilmesi en çok arzu edilen şey pırlanta yüzükmüş. Peki, ama artık her fiyata taş bulunabildiğine göre iyisini nasıl ayırt edebilirsiniz? Ben de bilmediğimden dünyaca ünlü Gemological Institute Of America’nın Londra’daki okulunda neredeyse sertifika verebilecek kadar iyi bir eğitim alan ve orada yaşayan Gemolog Emre Tatlıcı’ya sordum. Bakın nelere dikkat edecekmişsiniz; Her ne kadar berraklık önemli bir kriterse de taşın içerisindeki lupla görebileceğiniz küçük lekeler onun doğallığını yansıtıyormuş. Gemolog gözüyle göremeseniz de rengini beyaz ışık altında daha iyi anlayabilirmişsiniz. “Ama en önemlisi mutlaka güvenilir bir kuyumcudan sertifikalı ürünler satın almak” diyor Tatlıcı. Eğitimin 6 haftası pırlanta, kalanını yarı değerli taşlar üzerine alan Tatlıcı “yarı-değerli taş desek de aslında doğadan çıkan her şey değerlidir. Pırlanta ya da o tür taşları daha değerli kılan tek şey nadir bulunur olmaları” diyor. İlgilenenlere yardımcı olabilmişimdir umarım...
Paylaş