Paylaş
Maria ile daha önce yaptığım röportajda kendi geçmişini anlatırken Türk-Yunan tarihinden ilginç hikayeler yakalamıştım. Yıllar sonra bir Türk’le evlenip tekrar İstanbul’a yerleşen Ekmekçioğlu, kendisi gibi bir gurme olan eşi Haşmet Türközü ile önce İstanbul’da, sonra Alaçatı’da restoranlar açtı.
Maria, Atatürk’ün doktorluğunu yapmış dedesinin ve dinlediği mübadele hikayelerinin etkisiyle, tarihte birbirinden ayrı düşmüş iki kültürü yemekleriyle birleştirmeye çalışıyordu. Bunu önceleri restoranlarıyla yaparken, şimdi Türk ve Yunan kanallarında yayınlanacak “Muhteşem Yolculuk” adlı bir televizyon programıyla gerçekleştirecek. Erdal Murat Aktaş’ın yönetmenliğinde ve yapım ortaklığında hazırlanacak program, Türk ve Yunan kültür turizm bakanlıklarından da destek alacakmış. Ege’nin iki yakasındaki hem farklı, hem de aynı olan tatları, lezzetleri, kültürel zenginlikleri tanıtacak olan Maria’nın programı Türkiye’de TRT’de, Yunanistan’da ise ANTENNA kanalında yayınlanması planlanıyor. Her bölümde, iki ülkeden ünlülerin konuk edileceği programın diğer sunucusu ise Yunan sanatçı Vana Barba.
Dünya Rötisörler Derneği’nden özel bir madalyası da bulunan Maria, tanıdığım en doğal, sıcak ve samimi kişilerden biri. Eminim bu sıcaklığı programına da yansıyacak, aynı rüzgarın ve suyun insanlarını daha da yakınlaştıracak.
Feribot biletleri ucuzladı ama vize ücretleri ne olacak?
Söz Yunanistan’dan açılmışken, devam edelim. Biliyorsunuz yaz başında Çeşme-Sakız feribot biletleri çok ucuzladı. “Yunanistan da Türklerin gelmesini çok istiyor, fiyatların uygun olmasını olumlu buluyor” deniyordu. Tamam, feribot biletinin 9-30 euro olması olumlu. Ama ya vize ücretleri? Ateş pahası; Schengen vizeleri 150 TL civarından başlıyormuş. O da öyle uzun süreli değil. Kendisinin ve eşinin iş nedeniyle önceden vizesi olan bir arkadaşım, 14 yaşındaki kızının bir aylık vizesine 300 TL ödemiş. Sadece 2 günlük Sakız gezisi için... Önümüz bayram, birçok kişi uygun fiyatları nedeniyle Yunan Adaları’na geçmeye niyetlenmiş olabilir. Ama sanıyorum vize ücretlerinden
sonra fikir değiştiren çok olmuştur. Geceleri neredeyse birbirinin ışıklarıyla aydınlanacak kadar yakın topraklarda yaşayanları uzaklaştıran unsurlardan biri de bu maalesef...
OPET zoru başarmış
Bayramda karayoluyla seyahat eden çok olacaktır. Eğer arabada çoluk-çocuk da varsa susayacak, tuvaleti gelecek, artık dura kalka gidilir. Hele tuvalet kısmı, en zoru. Size tavsiyen hemen bir Opet bulun. Karayollarımızdaki, benzinliklerdeki tuvaletlerin pisliği malum. Buna o kadar alışmışız ki Opet benzin istasyonundaki tuvalete girince şok oldum. Her yer tertemiz, kağıtlar, havlular, sabunlar yerli yerinde. Her türlü hijyen ve streil önlemi alınmış, mis gibi de kokuyor. Avrupa’da bile böyle temizlik zor bulunur. Meğer Opet, ‘Temiz Tuvalet’ adında bir kampanya başlatmış. Aslında uzun zaman önce başlayan ve en uzun soluklu toplumsal projelerden biri olan kampanyayla Türkiye’nin gündemine “tuvalet temizliği ve hijyen” konularını getirmeyi ve bu konuda bir bilinç oluşmasına katkıda bulunmayı amaçlıyorlarmış. İşe, önce kendi istasyonlarından başlamışlar.
Opet, asla değişmeyeceğini düşündüğüm bir konuda, büyük bir değişim yapmış. İyi şeyleri takdir edelim, destekleyelim ki diğerleri de aynısını yapsın..
Paylaş