Kürtajı herkes konuşuyor, kadın doğum doktoruna soran yok

Haberin Devamı

KÜRTAJ, sezaryen bir tartışmadır gidiyor. Kadınları ilgilendiren bu konuda bile en az biz konuşuyoruz. Bir de kadın doğum doktorları... Nedense kimse onlara bir şey sormuyor, yok gibiler... Oysa, işin bir yanında tıbbi boyutu, diğer yanındaysa Operatör Doktor Semih Hızıroğlu gibi gerek devlet hastanelerinde, gerekse özel sektörde yıllarca çalışan doktorların tecrübesiyle yaşadıkları ve gördükleri olaylar var... Bakın, Doktor Hızıroğlu, kürtaj ve sezaryen hakkında neler anlatıyor...

Kürtajı herkes konuşuyor, kadın doğum doktoruna soran yok

BİZİM DIŞIMIZDA KONUŞANLAR İNANILMAZ TEKNİK HATALAR YAPIYOR
- Kürtaj tartışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Öncelikle ne sezaryen, ne normal doğum, ne de kürtaj yanlısı olmadığımı söylemek istiyorum. Ben olaya tıbbi açıdan ve yılların verdiği tecrübelerimle bakıyorum. Günlerdir gazete ve televizyonlarda, köşe yazarlarından din bilginlerine kadar, kadın doğum doktorları dışında herkes konuşuyor.
- Siz bunları izlerken neler hissediyorsunuz?
- Kulaklarıma inanamıyorum çünkü inanılmaz teknik hatalar yapıyorlar. Mesela bir yazar “dış gebelik olursa kürtaj yapılabilir” dedi. Dış gebelikle kürtajın ne ilgisi var? Dış gebelik durumunda kadının hayatı tehlikeye girebilir, kürtajla alınamaz, ameliyat gerektirir. Bilmiyorsunuz, ama neden bir kadın doğum doktoru çağırmıyorsunuz? Bu da bizim ülkede hep yapılan yanlışlardan biri.

Haberin Devamı

HAMİLELİK 5 HAFTADAN ÖNCE ANLAŞILAMAZ
- Kürtajın yasaklanması hakkında neler diyeceksiniz?
- Kürtaj tıbbi yönü dışında psikolojik, sosyal ve ekonomik yönden ele alınmalı. Bu konuda doktorlar dışında herkes konuşabilir. Ama biz kadın doğum doktorlarının tecrübelerine de güvenmek gerekli. Kadının psikolojisi uygun olmayabilir, evli olmayabilir, ailenin ekonomik durumu uygun olmayabilir. Hiçbir doğum kontrol yöntemi kesin değildir. Yani her durumda istenmeyen hamilelikler olacaktır.
- 4 haftaya kadar deniyor, ama o zamana kadar hamilelik anlaşılır mı?
- ‘Hayat ne zaman başlar’ yanıtlaması en zor sorudur. Ana karnından çıkıp nefes aldığı zaman mı, kalbin ilk atmaya başladığı zaman mı, rahme düştüğü zaman mı, yoksa rahme düşmeden önce tüplerde döllendiği zaman mı, spermi ya da yumurtayı döllenmeden de canlı kabul edebilir miyiz? Bu anlamda, doğum kontrol yöntemi de kürtaj gibi canlıyı daha olmadan yok etmek denemez mi? Bence sperm ile yumurtanın birleştiği andır. Ama hamileliğin anlaşılması, ultrasonda görülebilmesi için en az 5 hafta gerekli, yani o söylenen sürede hiçbir şey anlaşılmaz.

Haberin Devamı

KÜRTAJ YASAKLANIRSA ANNE ÖLÜMLERİ ARTABİLİR
- Kürtaj hakkını savunanların uygunsuz bir şey istiyormuş durumuna düşürülmesine ne diyorsunuz?
- Ben 24 yıllık doktorluk hayatımda kendim de dahil kürtaja karşı olmayan görmedim. Kürtajı yapan doktor da, yaptıran kadın da karşıdır. Ama onu bu noktaya getiren başka nedenler vardır. Hiçbir kadın zevk için kürtaj yaptırmaz. Hatta sonrasında da mutsuz olur, ama birçok açıdan durumu bunu gerektirmiştir. Kürtajın nedenleri sadece tıbbi değildir.
- Peki, yasaklanması durumunda neler olacağını öngörüyorsunuz?
- Bunun için istatistiklere bakmak yeterli. Hacettepe Üniversitesi’nin 2006’daki bir yayınına göre kürtaj yasası öncesinde anne ölüm oranları çok korkunç boyutlarda. Kürtajın yasak olduğu 1968-1972 yılları arasında anne ölüm oranı 100 bin canlı doğumda 417, sepsis nedeniyle ise yüz binde 309. Enfeksiyon tüm anne ölümlerinin yüzde 74’ü iken, bunların yüzde 73.23’ü septik düşükler nedeniyle. Kürtajın yasal hale geldiği 1983-87 arasında anne ölümleri 100 binde 87’ye, sepsis ise yüzde 33’e gerilemiş. 1998-2004 arası ise sepsise bağlı anne ölümü izlenmemiş. Şimdi de kürtaj isteğinde azalma olmayacak, ya kadınlar kendi kendilerine yapmaya çalışarak ya da yasa dışı yollara saparak hayatlarını tehlikeye atabilirler.

Haberin Devamı

ANNE ÖLÜMLERİ, DOĞUMDA BEYİN, KOL FELCİ AZALMASI TÜRK DOKTORUNUN BAŞARISIDIR
- Sezaryen konusunda neler söyleyebilirsiniz?
- Doğum şekli konusunda zorlama hem hekimleri hem de hastaları sıkıntıya sokar. Hastaya en uygun yöntemi belirleyecek kişi doktorudur. Doktorun hareket alanı olmalı, rahat karar verebilmelidir. Şimdi samimiyetle sezaryen gerektiren bir durumda doktorun bunu hastaya kabul ettirebilmesi de güçleşecek. Burada en doğrusu doktorlara güvenmektir. Türkiye’de doğum sırasında kadın ölümleri, doğumda oluşan beyin veya kol felci sayıları düşmüşse bu Türk doktorlarının başarısıdır.
- Sezaryen doğal bir yöntem değildir denmesine ne diyorsunuz?
- Bu yaklaşım doğru olamaz, çünkü bu vücudumuzda bir iltihap olduğunda da antibiyotik almayalım, bekleyelim doğal yollarla geçsin ya da eti pişirmeyelim, doğal halde yiyelim demekle aynı şey. Doğal olanı yapalım demek, bilimin ve teknolojinin ulaştığı seviyeden yararlanmayalım demek olmamalı.

Haberin Devamı

SEZARYEN İLE NORMAL DOĞUM AYNI PARADIR
- Sezaryen daha pahalı olduğundan doktorlar yönlendiriyor deniyor. Ne diyorsunuz?
- Kesinlikle doğru değil. İzmir için söylüyorum, hiçbir hastanede sezaryen normal doğumdan pahalı değildir. Ben yıllarca devlet hastanesinde de çalıştım, orada da birkaç fazla iplikten başka maliyeti yoktur. Ama benim çevrem de dahil herkes paradan dolayı sezaryen yapılıyor sanıyor. Türk Tabipler Birliği’nin asgari ücret tarifesinde de sezaryen normal doğumdan düşüktür.
- Peki Amerika ve Avrupa’da hep normal doğum yapılmasına ne diyeceksiniz?
- Biz Batı’da yapılan her şeyi doğru kabul eder hemen kendimize uyarlamaya çalışırız. O ülkelerde doğum masraflarını özel sigortalar öder. İnsan emeği de çok pahalı olduğundan sezaryen 2-4 kat pahalıdır. Sigortalar fazla para ödemek istemediklerinden komplikasyon yoksa sezaryeni engellemeye çalışırlar.

Haberin Devamı

DOKTORLARIN KENDİ DE SEZARYENİ TERCİH EDİYORSA BİR DAHA DÜŞÜNÜLMELİ
- Doktorlar kendi rahatı için sezaryene teşvik ediyor deniliyor?
- Bakın size çok basit bir şey söyleyeceğim. İstatistiklere bakılsın, kadın-doğumcular, doktorlar; kendileri veya eşleri ve son olarak hemşireler nasıl doğum yapmış araştırılsın... Eğer doktorlar kendileri normal doğumu tercih edip hastalarına sezaryen yapıyorlarsa haksızlık söz konusudur, ama diğer türlüyse tekrar düşünmek gerekli.

 

KADINLAR KENDİ ADININIZA KONUŞMAK İÇİN SİYASETE GİRİN!
Dedim ya bizim adımıza bizden başka herkes konuşuyor diye... Hal böyle olunca siyasete daha fazla ilgi göstermek gerekecek gibi görünüyor. İşte böyle düşünen Kadın Meclis Üyeleri Derneği de çalışmaya başlamış ve il genel meclislerine seçilmiş kadınlar olarak bilgi ve becerilerini aktarmak için bir araya gelmişler. Kurucu üyeleri arasında Aynur Sabancı, Nurgül Uçar, Hülya Yarbuz, Nimet Haytabay, Hacer Acar ve Ayten Kömürcü’nün de bulunduğu KAMED’in başkanı Ayşe Akın, “Türkiye’de bir ilki gerçekleştiriyoruz. Demokrasinin beşiği olarak bilinen İzmir’den yola çıkarak önce bölgesel, ardından ulusal çapta örgütlenmeyi hedefliyoruz. Siyasette ve yönetimlerde kadın varlığı için mücadele edeceğiz. Çalışmalarımız siyasete ilişkin olacak, ancak taraflı siyaset yapılmayacak. Her fikre ve görüşe açık bir örgütlenme oluşturduk” diyor.
Partiler üstü bir kadın hareketi, hem de İzmir’den... Bence yakışır...

Kürtajı herkes konuşuyor, kadın doğum doktoruna soran yok

Yazarın Tüm Yazıları