Paylaş
“İçimdeki Türkiyem” adlı albümünde yer alan, Türkiye’de etkilendiği olaylardan esinlenerek yaptığı bestelerini yorumlayan sanatçı, sohbetimizde İzmir ve İzmirli dinleyicilere hayranlığını sıklıkla vurguladı. Duyarlılığını her çalışmasına aktaran Akbar, gerçek bir Türkiye aşığı...
? “İçimdeki Türkiyem” projesi nasıl ortaya çıktı?
- Üç yıl önce “İçimdeki Türkiyem” diye bir kitap yazmaya başladım. Türkiye’ye adım attığım andan itibaren yaşadıklarım, gözlemlerim, sosyolojik değerlendirmelerimi topladım. Daha sonra albüm ve konserlere karar verdim. Etkilendiğim her olay için beste yaptım, bunları bu albümde toplayıp konserlerimde seslendiriyorum. Türkiye’yi çok sevdiğimden kalbimden böyle bir isim geldi ve proje ortaya çıktı.
? Siz Türkiye’yi nasıl görüyorsunuz?
? Bir cümleyle şöyle diyebilirim, “Ben sizi, size sevdirmeye çalışıyorum.” Çünkü ben Türkiye’yi ve Türk insanını daha çok seviyorum. Geldiğim ilk yıllarda Türk kültürüne, doğasına, insanına herşeyine bir yabancı olarak hayran kalmıştım. Burada benim hayatım değişti.
İzmir, konser vermeyi en çok sevdiğim şehir
? İzmir’e kaçıncı gelişiniz?
? İzmir’de 7-8 konser verdim daha önce. Bu projenin ilk konserini İstanbul’da vermiştim. İkinciyi ise İzmir’de veriyorum. İzmir konser vermeyi en çok sevdiğim şehir.
? Neden?
? İzmir’in seyircisi çok kültürlü, çok samimi, çok eğitimli. İzmir ışıklı bir şehir, İzmirliler bence çok hafif, aydınlık bence.
? Yerleşmeyi düşünür müsünüz İzmir’e?
? Aslında bunu düşündüm ve eşime de söyledim. İstanbul dışında bir şehirde yaşayacaksak bu İzmir olabilir. Belki müzik hayatı çok yoğun değil ama artık her yer yakın, dünya çok küçük. İzmir bana huzur ve mutluluk veriyor.
Bach ile doğan oğluma ağladığında doğum müziğini çalıyorum susuyor
? Kaç çocuğunuz var?
? Biri 18 yaşında, biri 18 aylık iki çocuğum var.
? Çocuklarınızda müzik yeteneği var mı?
? Büyük oğlumu 11 yaşına kadar klasik müzikle uyutmuştum. Dolayısıyla çok ince bir kulağı var. Ama o grafik tasarım-iletişim okuyor. Ama ileride tonmaisterliği de okumak istiyor. Küçük oğlumu ise müzikle doğurdum.
? Nasıl yani?
? Doğum sırasında Bach’ın Re Minör Piyano Konçertosu’nu çaldırdım. Bebeğim o müzikle doğdu. Sonrasında ise ne zaman ağlasa, biberonunu almak istemese hemen piyanoda o müziği çalıyorum hemen susuyor, sakinleşiyor.
Atatürk’e hayran kaldım ve onun için beste yaptım
? Başka ülkelerde de yaşayabilirdiniz, neden Türkiye’yi seçtiniz?
? Doğru, istediğim her ülkede yaşayabilirdim. Ailem Amerika ve Avrupa’ya dağılmış durumda. Ama ben burada kalıyorum çünkü Türkiye ile aramda duygusal bağ olduğuna inanıyorum.
? Cumhuriyet Bayramı sizin için ne ifade ediyor?
? Çok anlamı var. Türkiye’ye ilk geldiğimde televizyonda Türk bayrağının üzerinde Atatürk’ün resmini gördüm ve çok etkilendim. Türkçe bilmediğimden resimlerden kendisini araştırdım. Gördüklerim üzerine Atatürk için “Güneşin Doğduğu Ufuk” adlı besteyi yaptım. İzmir konserimde bunu da seslendirdim.
SSCB yıkıldığında dönemedik, Terminal filmini yaşadık
? Hem Türk hem Rus vatandaşı mısınız?
? Hayır, 1993’ten beri sadece Türk vatandaşıyım. Kazakistan doğumluyum ama Kazak asıllı değilim. Kökenlerim arasında en az 5 ırk var, bunlar arasında Kırım Türkleri de var.
? Türkiye’ye ilk gelişiniz nasıl oldu?
? UNESCO üyesi ve uluslararası bir film projesinin de bestecisiydim. O zamanki eşim de bu filmin senaristi ve ressamıydı. Bu proje için Türkiye’ye gelmiştik. Sekiz aylık da hamileydim. Oğlumu burada doğurdum ve birkaç ay sonra döneceğimiz sırada SSCB dağıldı ve dönemedik. Yani Terminal filmi gibi gidebileceğimiz yer yoktu. Burada mecburen kaldık.
? Ne zaman dönebildiniz?
? Hiç dönmedik, buraya yerleştik. Sonrasında ailemi görmeye gittik.
SSCB tarihinde ilk kez adıma özel bir burs verildi ama kabul etmedim
? Çok önemli bir burs kazanmışsınız ama gitmemişsiniz
? Büyük fırsattı. SSCB tarihinde ilk defa bir sanatçıya Avrupa’nın istediği ülkesi, konservatuarında eğitim bursu verildi. O dönem evlenmek üzere olduğumdan kabul etmedim. Gerçi o kişiyle de daha sonra ayrıldık.
? Eyvah! Pişman oldunuz mu sonra?
? Hayır, çünkü o dönem için en doğru kararı aldığıma inanıyorum. Ayrıca bursu kabul etseydim Türkiye’ye de gelemeyecektim, başka bir ülkede yaşıyor olacaktım. İkinci eşimi de tanımayacaktım, o nedenle iyi ki öyle karar vermişim.
Rüyalarımda birçok şeyi görüyorum, beste bile yapıyorum
? Bir de annelikle ilgili bir internet siteniz var. Bu nereden çıktı?
? Oğlum 16 yaşındayken “bilinclianne.com” diye bir internet sitesi kurdum. Aslında rüyamda gördüm. Uyandığımda eşime söyledim, ‘Bu kadar işinin arasında site kurup onu mu yöneteceksin’ dedi. Ama dinlemedim. Şimdi bu sitenin yüzbinlerce takipçisi var. Sadece bilinçli annelik değil bilinçli insan olmayı amaçlıyoruz.
? Rüyalarınızda birçok şeyi görüyormuşsunuz, ya da rüyanızda gördüğünüz şeyleri mi yapıyorsunuz?
? Olacakları da görüyorum, rüyalar da beni yönlendiriyor. Küçüklüğümden beri böyleyim, belki hassas yapımdan kaynaklanıyor, bilmiyorum. Gerçi artık bu bilimsel olarak bile sorgulanıyor. Hatta ünlü Rus Kimyacı Mendeleyev ünlü kimyasal elementler tablosunu rüyasında gördüğünü söyledi.
? Rüyanızda beste yaptığınız oluyor mu?
? Evet, birkaç beste var. Rüyamda duydum ve hemen kalkıp yazdım. O nedenle başucumda kalem kağıtla yatıyorum.
Sony classic müzik albümüne giren ilk Türk oldum
? Asena ile bir proje yapmıştınız?
? Bach A L’Orientale projesi, çok büyük bir kadro isteyen bir proje. Çok kolay toplanmıyor. O konser istendiğinde bir araya getiriyoruz. Asena da bazen bize katılıyor. Ama ben o uyarlamaları konserlerimde çalıyorum.
? Elektronik müzik ve DJ lerle de çalışmalarınız olmuştu?
? DJ U.F.U.K ile geçen yıl bir çalışmam olmuştu. Bu çalışmalarla gençlere ulaşmayı hedefliyorum. Yine klasik müziği kullanıyorum. Birçok müzik tarzlarını klasik altyapıya uyarlayıp elektronikle birleştirdim.
? Eleştiri adınız mı peki?
? Eleştiri her zaman var. Klasik çalışmalarımda bile eleştiri alıyorum. Vivaldi’nin Dört Mevsim’ini dünyada ilk defa solo piyanoya uyarladım ve Uluslararası Sony Classical albüm kataloğuna girdim. İlk defa bir Türk sanatçı bu kataloğa girmiş oldu, gurur duydum, bunu bile eleştiren oldu. Ne gerek vardı Vivaldi’yi böyle yorumlamaya, Bach A L’Orientale’i yapmaya dediler. Oysa Bach A L’Orientale klasik müziğin memleketi Almanya’da radyolarda 3 ay hergün çalındı.
Yunus parklarında dram yaşanıyor, çocuğunuzu götürmeyin
? Yunuslarla ilgili bir projede yer alıyormuşsunuz, nasıl oldu?
? Gazetede, Savaş Karakaş’ın bir röportajında, yunus parklarında büyük dram yaşandığını, yunusların aslında ölürken bile gülümsediklerini okudum. Yapımcıları ve Savaş Bey’i aradım, belgeselin müziğini yaptım. Bu belgesel şimdi yayınlanıyor, Avrupa’da festivallere gidecek. Benim adım da belki kampanyaya biraz daha ilgi sağlayacak.
? Sizin besteniz var, biz ne yapabiliriz?
? Genellikle anne-babalar yunus parklarındaki dramdan habersiz. En iyi çözüm çocuklarını götürmesinler. Mesela İsrail’de bu parklar ilgisizlikten kapandı. Böylece onlarca yunus kurtuluyor, çünkü yunus parklarına uygun yunusu bulana kadar onlarca yunus ölüyor. Zaten parkta yaşayan yunuslar da kör ve sağır oluyor. Yunuslar insandan sonra kendini aynada tanıyabilecek kadar bilinci yüksek, aile bağları olan memeli. Onlara yazık ediliyor.
Müzisyenlerde bile az rastlanan mutlak kulağa sahibim
? Müzisyen bir anne-babanın çocuğu olmasaydınız yine 2,5 yaşında keşfedilir miydiniz, yoksa bu daha geç yaşta mı olurdu?
? Daha geç olabilirdi. Çünkü bazen anne-babalar kendi yoğunluklarında çocuklarının yeteneklerini keşfedemiyor. Geç olsaydı yolum daha farklı çizilirdi. Anne-babam benim şansım oldu ki onlar kulağımı daha birkaç aylıkken keşfetmişler.
? Mutlak kulağınız var, ne demek mutlak kulak?
? Bu müzisyenlerde bile zor rastlanan birşey. Çalınan müzikteki her notayı bir referans notası olmadan ayırabilme yeteneğidir. Bu konudaki araştırmalarda mutlak kulağı olan kişilerde beynin müzikle ilgili olan bölümünün diğer insanlara göre daha büyük olduğu ve hafızalarının daha güçlü olduğu ortaya çıktı. Ben ayrıca her mekanik sesi de ayırt edebiliyorum yani evren benim için devamlı tınlıyor.
? Babanızın uzay araştırmalarıyla da ilgilenen bir felsefe profesörü olması sizi nasıl etkiledi?
? Müziğin ve felsefenin küçüklüğümden beri hayatımda olması beni mutlaka etkiledi. Zaten çocukken de yazarlar, filozoflar, sanatçılar, astronotlarla birlikteydim. Bu da bana farklı birşey kattı. Bilinen anlamda çocukluğumu yaşamadım ama bundan şikayetçi değilim. İlgi alanlarım hep farklıydı. Dostlarım vardı ve güçlüydü ama müzik hep ilk sıradaydı.
Paylaş