İzmir’den çok etkilendim hatta izmir’e aşık oldum

İtalyan fotoğraf sanatçısı Marco Crillissi 16-30 Ekim’de İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde, doğduğu yerin fotoğraflarından oluşan "Sardunya Adası: Bir Kıta" adlı fotoğraf sergisi açıyor.

Fotoğrafları "Sardunya’nın Mücevherleri" gibi birçok etnografik ve arkeolojik kitapta yayınlanan Crillissi, Sardunya Sassari Üniversitesi’nde lisansüstü öğrencilerine fotoğraf eğitimi veriyor. Kendisini daha çok belgesel fotoğrafçısı olarak tanımlayan Crillissi ile geniş bir yelpazede sohbet ettik.

> Sizi tanıyabilir miyiz?

> Torinolu bir baba ve Sicilyalı bir annenin oğlu olarak Sardunya’da doğdum. Eğitimimi orada aldım. 11-12 yaşımdan itibaren yaptığım yurtdışı seyahatleri ile birçok farklı kültürü tanıma imkanım oldu.

Adalı olmak bir mantık sorunudur

> Bir adada yaşamak nasıl bir duygu?

> Sardunyalı bir yazar; ’Adalı olmak bir mantık sorunudur’ demiş. Nereye giderseniz gidin adalı psikolojisi sizi hep kısıtlar, doğal sınır oluşturur. Birçok adalı için, benim yaptığım gibi, farklı yerlere gidip yaşamak zordur. Kıtada yaşamak korkutucu deneyimdir. Özellikle Ege Bölgesi Sardunya’ya çok benziyor, o yüzden yabancılık çekmiyorum. Deniz, zeytinyağı, yemekler, kültür bana adamı çağrıştırıyor.

Siz kahveyi keyifle içiyorsunuz, biz espressoyu stresle içiyoruz

> Şu ana kadar gezdiğiniz yerler arasında sizi en çok etkileyen yer neresi oldu?

> İzmir’den çok etkilendim, hatta aşık oldum. Bir adalı olarak önce denizden etkilendim. Ayrıca Şirince’yi çok beğendim. Ama İzmir gerçekten çok güzel şehir. Bisikletle gezilecek harika sahiliniz var. Türkler’de en çok etkilendiğim şey hayattan aldığınız zevk. Çok çalışıyorsunuz ama çok da güzel eğleniyorsunuz. Oysa biz İtalyanlar sadece stres yaşıyoruz. Hep aceleciyiz. En basitinden siz Türk kahvesini keyifle içiyorsunuz. Oysa biz adı üstünde ekspressoyu hızlıca içip yine koşturuyoruz.

İTALYA’NIN KUZEYİ MADDİ AÇIDAN ZENGİN KÜLTÜREL AÇIDAN FAKİR

> Kuzeyli bir baba ve güneyli bir annenin çocuğu olmak size ne kattı?

> Etnik çeşitlilik kişiliğimi belirleyip, sınırlarımın dışına çıkardı. Diğer adalılara göre daha açık vizyonum var. İtalya’da kuzey ve güney; iki farklı anlayış, iki farklı yaşam şekli demek. Bugün hala bu farklılık var, İtalya bu anlamda ikiye bölünmüş diyebiliriz. Güney kültüründe Afrika’nın etkisi, kuzey kültüründe Avrupa’nın etkisi çok hissedilir.

> İtalya’nın kuzeyi ve güneyi arasında sorunlar olduğu biliniyor. Sizce kaynağı bu farklılıklar mı?

> Bu farklılık zenginlik yaratırken diğer yandan da kurallara uyma sorunları yaşatıyor. Mesela Güney İtalya’da üniter devlet zihniyeti yoktur. Fakat Kuzey İtalya daha çok devlet kültürünün, hiyerarşisinin oluştuğu bölgedir. Orada Alman, Fransız etkisini hissedersiniz. Ama bence herşeye rağmen Kuzey İtalya maddi açıdan zengin ama kültürel doku ve zenginlik açısından güneye göre çok yoksuldur. Kuzeyde insanlar daha çok çalışır, daha zengindirler. Güneyde insanlar daha az çalışır daha fakirdirler. Sanırım sizin ülkenizde de aynı tip problemler var.

RAI’DE YAYINLANAN İLK SARDUNYA BELGESELİNİ BABAM HAZIRLAMIŞTI

> Fotoğrafa ilginiz nasıl başladı?

> Belki babamın da etkisiyle 12 yaşımda fotoğrafa büyük tutku oluştu. Babam ticaretle uğraşıyordu ama en büyük hobisi film yapmaktı hem de 16 mm’lik filmler yapardı. 1950’de babamın Sardunya hakkında hazırladığı belgesel, Sardunya hakkında RAI’de yayınlanan ilk belgeseldi.

> Nasıl bir eğitim aldınız?

> Babamın yönlendirmesi oldu ama ben birçok şeyi kendim öğrendim ve fotoğrafçılık mesleğe dönüştü. 80’lerde İtalyan Kültür Bakanlığı bünyesinde arkeoloji fotoğrafçısı olarak çalışmaya başladım. Böylelikle hem iç, hem de dış çekimler de uzmanlaşma imkanı buldum.

> Daha çok ne fotoğrafları çekiyorsunuz?

İşimin dışında daha çok belgesele yönelik çalışarak kendi arşivimi oluşturdum. Birçok editörle çalıştım, çok sayıda etnografik ve arkeolojik fotoğrafım yayınlandı. Dergilerle çalışmaya başlayınca Fransız, Alman, İtalyan dergilerinde fotoğraflarım kapak oldu.

Sardunya Adası ile ilgili 15 bin fotoğraflık bir arşivim var

> İzmir’de açacağınız serginin içeriği ne olacak?


> Serginin adı "Sardunya Adası; Bir Kıta" Bu ismin sebebi adanın bir kıta özelliği gösterecek kadar büyük bir kültür ve tarih zenginliği. Sardunya Adası ile ilgili çok geniş arşivim var. 24 bin kilometrekarelik alanda çekilmiş 15 bin fotoğrafımdan 50 -60’ı sergilenecek.

> Sergi başka nerelere gidecek?

İzmir’den sonra Antalya, İstanbul, Bursa ve Ankara’da gerçekleşecek. Daha sonra tüm Avrupa ülkeleri dışında ABD, Güney Amerika, Avustralya’da sergilenecek.

TÜRKİYE BAŞLI BAŞINA BİR KITA

> Bundan sonra yapmayı planladığınız projeleriniz neler?

> Kendi sergimi buraya getirmemin dışında 1-1,5 yıl sonunda ortaya çıkacak proje üzerinde çalışıyorum. Bütün Türkiye’yi fotoğraflayacağım. İstanbul’a gittim ama esas Anadolu ilgimi çekiyor. Bana göre Türkiye başlıbaşına bir kıta çünkü her bölgesi farklı, gelenekleri, hayat şekilleri farklı. Birçok açıdan ilerlemiş bir toplum olmasına rağmen geleneklerine bu kadar da bağlı kalabilmesi çok ilginç.

> Bu proje ile ne amaçlıyorsunuz?

> Türkiye’nin bu modern, çağdaş yüzünü, gerçek yüzünü gösterecek bir proje olacak bu. Bir ülkeyi iyi tanımak için o ülkenin her boyutunu tanımalısınız. Benim Türk fotoğrafçıya göre en büyük avantajım, bir yabancı olarak onların görmediği, onlara sıradan gelen bazı bakış açılarına sahip olabilirim. Ben daha objektif bakabilirim diye düşünüyorum.

TOPLUMDA, TÜRK KADINI İTALYAN KADININA GÖRE DAHA GÜÇLÜ KONUMDA

> Türkiye ile ilişkileriniz nasıl başladı?

> Türkiye beni hep çok etkiledi. Bizim için oryantal gizemi olan bir ülke. Biz İtalyanlar Türkiye’yi daha oryantal sanıyorduk ki burada karşılaştığımdan çok farklı bir imaj. Geçen şubat ilk kez İzmir’e gelmiştim. Daha sonra Türkiye’de sergi ve çalışma gündeme geldi, sık gelmeye başladım.

> Türkiye hakkında daha önce sahip olduğunuz imaj neydi?

> Türk insanını tanıyınca Türkiye’nin çok farklı yüzüyle karşılaştım. Çok daha doğulu, İslam kimliğinin daha çok vurgulandığı topluluk beklerken ultra modern kent, Amerikan standartlarında yollara, etkileyici banka ve iletişim hizmetlerine sahip, bence iyi bir eğitim sistemi olan güzel kadınların yaşadığı bir topluluk. Türk kadınları beni çok etkiledi. Çünkü toplum içerisindeki konumları gerek aile içinde gerekse iş hayatında İtalyan kadınlarına göre daha güçlü konumdalar.

> Nasıl yani?

> Bir örnek verebilirim. Burada bir düğüne katıldım. Devletinizi temsil eden ve nikahı kıyan kişi bir kadındı. İtalya’da bu her zaman bir erkektir çünkü rahiptir. Bir kadın asla nikah kıyma yetkisine sahip değildir. Sadece belediye başkanı olması durumunda pozisyon gereği olabilir.

Laik Türkiye Avrupa’da haber değeri taşımıyor

> Türkiye’nin her yerinde aynı yaşam biçimi yok...


> Toplumunuzun bir kesiminde daha geleneksel daha İslami kurallara dönük yaşayanları da farkediyorum. Kişisel haklara ve özgürlüklere her zaman saygım var. Ama yine de genel olarak İzmir’de gördüğüm hayat şekli beni şaşırttı. Sizinki gibi bir laik cumhuriyeti, Atatürk’ün devrimlerinden sonra İslami bir devlete döndürmek isteyenler varsa bu bir sorun. İslami kesimin yarattığı durum Avrupa’yı korkutuyor. Ortalama Avrupalı’nın laik Türkiye’den haberi yok. Çünkü laik Türkiye, Avrupa için haber niteliği taşımıyor.

> Bu projede ne tür fotoğraflar olacak?

> Türkiye hakkında gördüğümüz fotoğraflar aslında çok bilinen görseller. Herhangi bir turizm kataloğunda bunlara rastlayabilirsiniz. Beni daha çok insanlar ilgilendiriyor. Çünkü beni heyecanlandıran onların yaşam biçimleri ve gelenekleri. Sardunya sergimde de bu böyle, daha çok insanlar ve geleneksel gösteriler yer alıyor.

İtalya’da kadınlar fotoğraflanmaktan rahatsız olurken sizin kadınlarınız rahatça poz veriyor

> Türkiye’de en ilginç gelen ne oldu?

> Evlenme süreci; gelenekler, kız isteme, çikolata götürülmesi, geline takı takılması, ailecek yemek yenmesi... Aynı şekilde sünnet, nikah takı töreni hepsi ilginçti. Ayrıca İtalya’da kadınlar fotoğrafının çekilmesinden hoşlanmaz. Ama burada kadınlar fotoğraflarının çekilmesinden keyif alıyor ve rahatça poz veriyor. Türkiye’de beni en çok etkileyen şeylerden birisi bayrağınızı çok sevmeniz ve İstiklal Marşı’nıza sahip çıkmanız. Bir de sitelerde ya da gecekondulardaki uydu antenlerin fazlalığı.

> İtalya’da böyle değil mi?

> Uydu anten konusu aynı ama bayrak ve milli marş konusunda yanınıza bile yaklaşamayız.
Yazarın Tüm Yazıları